Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/704 E. 2021/35 K. 27.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/704 Esas
KARAR NO:2021/35

DAVA:Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:24/12/2019
KARAR TARİHİ:27/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında müvekkili hakkında 50.000,00-TL.’lik bedel için icra takibi başlattığını, müvekkilinin süresinde icra takibine itiraz etmemesi nedeniyle takibin kesinleştiğini, müvekkili hakkında davalı tarafça haciz işlemleri yapıldığını, müvekkiline ait aracın davalı tarafça icra yolu ile bağlanması sonucunda davacı müvekkilinin davalı vekiline 8.589,50-TL. ödeme yapmak zorunda kaldığını, davalı vekilinca yapılan 8.589,50-TL.’lik tahsilatın icra dosyasına bildirildiğini, icra takip dosyasında takibe dayanak yapılan 50.000,00-TL.’lik borcun sebebi olarak 12/02/2019 tarihli sözleşme alacağının gösterildiğini, ancak davalı tarafça icra dosyasına herhangi bir sözleşmenin ibraz edilmediğini, keza davacı ile davalı arasında herhangi bir alacak ve borç ilişkisi bulunmadığını, müvekkilinin yetkilisi olduğu … San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davalının yetkilisi olduğu …. Ltd. Şti. arasında 2008 yılında resmiyette görülmeyen ticareti ilişki kurulduğunu, son olarak 2015 yılında taraflar arasında alacak-verecek ilişkisi bakımından ihtiaf çıktığını, bunun üzerine davalının istediği 4 kişi huzurunda şirketlerin alacak-borç hesabının yapıldığını, davalının yetkili olduğu şirketin davacı müvekkilinin yetkilisi olduğu şirkete 30.700,00-TL. borçlu kaldığının tanıklar huzurunda tespit edildiğini, davacı ile davalının aralarındaki resmi olmayan ticari ilişki sebebiyle bir çok dosyada karşılıklı davacı ve davalı olduklarını, devam eden icra takipleri ve işçilerin şirket aleyhine açtıkları tazminat davalarının halen devam ettiğini belirterek kötüniyetle açılan takibin tedbiren durdurulmasına ve yargılama neticesinde müvekkilinin davaya konu icra takip dosyasında borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline, müvekkili tarafından davalıya ödenen 8.589,50-TL.’nin ise ödeme tarihi olan 27/06/2019 tarihinden itibaren ile yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, kötüniyetle hareket ederek müvekkilinin ticari hayatına onarılmaz zararlar veren davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin ise davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının ve taleplerinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu alacağın müvekkili ile davacı arasındaki ortaklık sözleşmesinden kaynaklandığını, davacı taraf aleyhine başlatılan icra takibinin usule ve mevzuata uygun olduğunu, davacının taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını belirterek, haksız ve hukuka aykırı davanın esastan reddine, davacının kötü niyet tazminatı talebinin de reddine, ayrıca davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin ise davacı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava; davalı taraça davacı borçlu hakkında…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile girişilen icra takip dosyasından dolayı davacının davalıya borçlu olunmadığının tespiti ile davacının anılan icra dosyasına mahsuben davalıya ödediği 8.589,50-TL.’nin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; icra takip dosyası, arabuluculuk tutanağı aslı, şirket defter ve kayıtları, bilirkişi incelemesi, tanık beyanı ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; icra takip dosyası, 25/03/2008 tarihli tarafların şirketleri arasındaki ortaklık sözleşmesi, 17/08/2010 tarihli tarafların kendi aralarında düzenledikleri sözleşme, yemin, bilirkişi incelemesi, tanık beyanı ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Mahkememizce…. İcra Müdürlüğü’nün … E. ve …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takip dosyaları celbedilerek dosya içerisine anılmış ve incelenmiştir. Ayrıca davalı vekili 18/11/2020 tarihinde sunduğu dilekçe ekinde taraflar arasında yapılan ve takibe konu edilen sözleşme ile 25/03/2008 tarihli ortaklık sözleşmesini sunmuş, gerek takip konusu çizgili kağıda el yazısı ile düzenlenmiş sözleşme ve gerekse ortaklık sözleşmesinin asılları 2821 kasa numarası ile mahkememiz kasasına alınmış ve incelenmiştir.
İstanbul 30. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasında yer alan 12/02/2019 tarihli takip talebine göre; dosya alacaklısının … T.C.Kimlik numaralı … (dosyamız davalısı), takip borçlusunun ise … T.C.Kimlik numaralı … (dosyamız davacısı) oldukları, takipe konu edilen borcun sebebi olarak ise “50.000,00-TL. Sözleşme Alacağı”’nın gösterildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından UYAP’tan dosyaya sunulan 27/01/2021 tarihli dilekçede özetle; takibe konu belgenin dava dışı … Limited Şirketi arasında akdedilen 25/03/2008 tarihli ortaklık sözleşmesine dayandığı, tarafların kendi şahısları adına değil sahibi oldukları şirketler adına takibe konu evrakı tanzim ettikleri ifade edilmiştir. Dosyaya sunulan ve kasaya alınan 25/03/2008 tarihli ortaklık sözleşmesi incelendiğinde; sözleşmeyi şirket unvanı altına kendi isimlerini de yazmak suretiyle … ile M. …’nun imzaladıkların görülmüştür.
Davalı vekili 27/01/2021 tarihli duruşmadaki beyanında; icra takibine konu yaptıkları sözleşmenin … ve … arasında yapılan ve Av. …’ın da imzası bulunan el yazısıyla düzenlenmiş sözleşme olduğunu, yani davaya konu sözleşmenin taraflarının … ve … olduğunu açıkça belirtmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; dava konusu…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasının taraflarının gerçek kişiler … ile … oldukları, dava konusu icra takibinin de gerçek kişiler arasında olduğu, takip dayanağının ise çizgili kağıda el yazısı ile düzenlenmiş … ve … (…) arasında imzalanmış sözleşme olduğu tespit edilmiştir.
Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra açılmıştır. 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı takip borçlusu (gerçek kişi) …’nın…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası nedeniyle davalı takip alacaklısı (gerçek kişi) …’na bu kişilerin çizgili kağıda el yazısı ile düzenlenmiş oldukları sözleşme nedeniyle borçlu olmadığının tespitine yöneliktir.
Dava ve takibe dayanak sözleşmenin taraflarının gerçek kişi … ve … olduğu dosya kapsamı ile sabittir. Davanın taraflarının dava dışı limited şirketlerin salt ortağı olmaları onların huzurdaki dava yönünden tacir sayılmalarını gerektirmez. Limited şirketler, ticaret siciline tescil edildikleri zaman tüzel kişilik kazanırlar. Limited şirketlerde şirketin bizzat kendisi tacirdir, ancak limited şirket ortaklarının kendisi tacir değildir. Sonuç olarak huzurdaki dava, konusu itibariyle ticari dava niteliğinde değildir. Yine huzurdaki dava, konusu itibariyle mutlak ticari davalardan da değildir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’unun (HMK) 1. maddesine göre, “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.”
HMK.’nun 114/c maddesine göre, mahkemenin görevli olması dava şartıdır. Yine HMK.’nun 115. maddesine göre, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” Dolayısıyla görev konusunun, mahkemelerce her aşamada resen gözetilmesi gerekir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmeseler dahi yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile resen mahkeme ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6100 sayılı HMK.’nun ve 6102 sayılı TTK.’nun göreve ilişkin maddelerine göre huzurdaki davaya konu uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi değil, Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.
Sonuç olarak dava konusu uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla ve mahkememizin görevsizliği sebebiyle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davanın usulden reddine ilişkin olarak aşağıdaki gibi karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-HMK.’nun 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın HMK.’nun 115/2 maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından usulden reddine,
2-HMK.’nun 20. maddesi gereği süresinde talep edilmesi halinde dosyanın Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekâlet ücreti hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-HMK’nun 331/2. maddesi son cümlesi uyarınca dosya süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmediği takdirde talep halinde yargılama gideri ve vekâlet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre içinde başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine, belirlenen süre içinde başvurulmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair, HMK.’nun 345. maddesi uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak 2 (iki) hafta içinde HMK.’nun 342. maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK.’nun 343. maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile yine HMK.’nun 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olarak verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/01/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır