Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/684 E. 2022/482 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/684 Esas
KARAR NO :2022/482

DAVA:Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:17/12/2019
KARAR TARİHİ:18/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10/12/2010 tanzim tarihli ve davalının iddiasına göre düzenleyeni müvekkili olan bonoya dayalı olarak … 2. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takipte ödeme emrinin müvekkili adresinde bulunamadığı için muhtara tebliğ edildiğini, ödeme emrini ve içeriğini öğrenemediği için müvekkilinin ödeme emrine itiraz edemediğini, başlatılan takibin kambiyo senetlerine özgü takip yolu olduğunu, müvekkilinin icra takibine itiraz edememesi sebebiyle takip alacaklısı aleyhine işbu menfi tespit davasını açmak zorunda kaldığını, takibe konu bonodaki düzenleyen imzasının müvekkili …’e ait olmadığını, bunun tespiti bakımından müvekkiline ait ıslak imzalı belge asıllarının ilgili birimlerden celbedilerek imza incelemesi yaptırıldığında imzanın müvekkiline ait olmadığının anlaşılacağını, davalı takip alacaklısının, imzası müvekkiline ait olmayan dava konusu bonoya dayanarak takip başlatmasının onun haksız ve kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, bu nedenle İİK.’nun 72/5. maddesi gereğince müvekkilini menfi tespit davası açmaya zorlayan haksız ve kötü niyetli davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; dava konusu bonodan dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçesinde … 2. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında takibe konu yapılan bonodaki imzanın kendisine ait olmadığını, her ne kadar takip 2011 yılında başlatılmış ise de taraflarının takipten yeni haberdar olduklarını, ayrıca davalı müvekkilinin kötü niyetli olduğunu iddia ettiğini, müvekkili aleyhine açılan huzurdaki davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacının takipten yeni haberdar olduğuna dair beyanının gerçeği yansıtmadığını, davacının takibin başladığı tarihten itibaren takipten haberdar olduğunu, ancak 8 yıl boyunca hiçbir şekilde bonodaki imzanın kendisine ait olmadığına dair bir itirazda bulunmadığını, böyle bir iddia ile ortaya çıkmadığını, bu durumun hayatın akışına uygun olmadığını, hiç kimsenin gerçekten imzası kendisine ait olmayan bir bonodan dolayı yapılan takibe sessiz kalarak 8 yıl beklemeyeceğini, bu nedenle davacının imza itirazının samimiyetten uzak olduğunu, menfi tespit davası açmak için yasada bir süre öngörülmüş değilse de herkesin haklarını kullanırken kötü niyetli olmaması gerektiğini, 8 yıl boyunca takibe karşı sessiz kalan bir borçlunun bu şekilde imzaya itiraz etmesinin ise açıkça hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğini, dava konusu bononun müvekkiline … tarafından borcuna karşılık ciro yoluyla verildiğini, dolayısıyla müvekkilinin bonoda lehtardan sonraki ciranta olduğunu, müvekkilinin senet metninden anlaşılan hususlar dışında keşidecinin imzasının doğruluğunu tespit edebilme imkanının bulunmadığını, üstelik …’ten bonoyu tutanakla teslim aldığını, sonuç olarak müvekkilinin bonoyu takibe koymakta kötü niyeti olmadığını, müvekkilinin davacının bonodaki imzasının gerçek olup olmadığını bilmediğini, bilebilecek durumda da olmadığını, bu nedenle takip başlatmakta iyiniyetli olan müvekkili aleyhine tazminata hükmedilemeyeceğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davanın ve davacının kötü niyet tazminatına yönelik taleplerinin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; … 2. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasında takibe konu edilen 10/12/2010 tanzim, 28/02/2011 vade tarihli 36.000,00-TL. meblağlı bonodaki keşideci imzasının davacıya ait olmadığı iddiasıyla, takip konusu bonodan dolayı davacının davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine yönelik olarak İİK.’nun 72/3 maddesine göre açılmış menfi tespit davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; … 2. İcra Dairesi’nin … E. sayılı icra takip dosyası münderecatı, davacıya ait ıslak imzalı belge asılları, dava konusu bono, bilirkişi incelemesi, arabuluculuk tutanağı, tanık beyanı, yemin ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalı taraf ise … 2. İcra Dairesi’nin … E. sayılı icra takip dosyası münderecatı dışında herhangi bir delil bildirmemiştir.
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu (İİK)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre; borçlu, icra takibinden önce veya takip sonrasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davalarında ispat yükü, davacının iddiasının dayandığı nedenlerin niteliğine göre farklılık gösterir. Zira menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Ancak ispat yükünün davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır.
İmza inkârına dayalı olarak İİK.’nun 72. maddesine göre açılan menfi tespit davalarında imzanın davacı borçluya ait olup olmadığını ispat yükü de, alacağını senede dayandıran ve dolayısıyla senetteki (somut olayda bonodaki) imzanın davacı borçluya ait olduğunu ileri süren davalı alacaklı tarafa düşmektedir. (Yargıtay HGK.’nun 26/04/2006 tarihli, 2006/12-259 E. ve 2006/231 K. sayılı kararı)
Eldeki dava; dava konusu bonodaki keşideci (düzenleyen) imzasının davacıya ait olmadığı iddiasıyla İİK.’nun 72/3. maddesine göre açılmış menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce davaya konu bono aslı ilgili icra müdürlüğünden celbedilmiş ve imza incelemesi yaptırılması amacıyla mahkememiz kasasına alınmıştır.
Yargıtay kararlarına uygun olarak dava konusu bononun tanzim tarihinden önceki döneme ait davacının mukayeseye yarar imzalarının bulunduğu belge asıllarının temini bakımından ilgili yerlerden ıslak imzalı belgeler toplanmış, davacı …’in tatbiki imzaları mahkememiz huzurunda alınmıştır.
Dosyanın teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle mahkememizce iddia, savunma, icra dosyası kapsamı, takip ve dava konusu bono aslı, dosyada toplanan deliller ve dosyaya celbedilen davacıya ait mukayeseye yarar imza örnekleri ile davacıdan mahkememiz huzurunda bizzat alınan imza örnekleri de incelenerek takibe ve davaya konu bonodaki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığının tespiti açısından dosya grafolog bilirkişiye tevdi edilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Adli Tıp Kurumu – Fizik İnceleme İhtisas Dairesi’nden emekli belge inceleme uzmanı grafolog bilirkişi … tarafından tanzim edilen 03/02/2022 tarihli raporda özetle; dosyaya sunulan değişik tarihli belgelerdeki …’e ait imzaların şeklen, tersim tarzı ve diğer grafolojik özellikler bakımından kendi aralarında benzerlikler gösteren, grafolojik bakımdan şeklini bulmuş imzalar oldukları, başlangıçtaki elips şekil ve devamındaki buna uyumlu keza elips şekil ve imzayı kat eden hat ile bitirilişteki karakteristik hattan ibaret bulundukları, tektik konusu 28/02/2011 vade, 10/12/2010 tanzim tarihli, alacaklısı …, borçlusu … olan 36.000-TL. değerli senet aslında bulunan iki adet imzanın yapılan mukayeseli incelenmesinde imzaların başlama ve bitiriliş yerleri, tümünün genel görünümleri, tersim tarzı, ebat, meyil ve istikamet, işleklik derecesi, seyir, sür’at, istif, itiyatlar ve tazyik vasıfları bakımından aralarında uygunluk ve benzerlikler bulunmadığı, sonuç olarak; inceleme konusu imzalarla örnek imzaların kısmen farklı tiplerde atılmış olduğu, tektik konusu 28/02/2011 vade 10/12/2010 tanzim tarihli, alacaklısı …, borçlusu … olan 36.000-TL. değerli senet aslında bulunan iki adet imzanın davacı …’in eli mahsulü olmadığı şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu usulüne uygun olarak dosya taraflarına tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 08/02/2022 tarihli dilekçe ile rapora karşı yazılı beyanda bulunulmuştur. Bilirkişi raporu davalı vekiline 12/02/2022 tarihinde e-tebligat ile tebliğ edilmesine karşın, davalı vekili tarafından rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
Davalı vekili 18/05/2022 tarihli duruşmada; davacı tarafın icra takibinden sonra dava konusu bonodaki imzaya süresinde itiraz etmediğini, aradan uzun bir süre geçtikten sonra menfi tespit davası açma yolunu seçtiğini, davacı taraf eğer süresinde imza itirazında bulunsa ve icra hakimliğinde bu inceleme yaptırılsa idi daha az masrafla uyuşmazlığın çözülebileceğini, müvekkili …’in dava konusu bonoyu …’ten ciro yoluyla alacağına karşılık aldığını, dolayısıyla iyi niyetli kişi konumunda olduğunu, müvekkili aleyhine tazminata ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada alınan bilirkişi raporu mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporun yeterli olduğu, hüküm kurmaya uygun ve uyuşmazlığı çözmeye elverişli nitelikte bulunduğu anlaşılmış, davaya konu bonodaki keşideci imzalarının davacıya ait olmadığı net olarak belirlenmiştir.
Yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, kambiyo senetlerinde senet metninden anlaşılan tüm def’iler herkese karşı ileri sürülebilir. Bir başka ifade ile dava konusu bononun ön yüzündeki keşideci imzasının sahte olduğuna ilişkin def’i (imza inkarı), senedin hükümsüzlüğüne yönelik mutlak bir def’i olduğundan, herkese karşı ileri sürülebilir. Davalının dava konusu bonoyu bir başkasından ciro yolu ile teslim almış olması sonucu değiştirmez. Somut olayda; davacıya atfedilen keşideci imzası davacının eli ürünü olmadığından, davalının davacıdan dava konusu bonoya dayalı olarak hak talebinde de bulunması ve onun aleyhine takip yapması mümkün değildir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dosyadaki tüm bilgi ve belgeler, dava konusu bono aslı ile dosyada alınan ve mahkememizce benimsenen grafolog bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirilmiş, davaya konu bononun ön yüzünde bulunan ve davacı adına atılan keşideci imzasının davacının eli mahsulü olmadığı, davacı tarafça bonodaki imzanın sahte olduğuna yönelik olarak ileri sürülen def’inin dava konusu bononun hükümsüzlüğüne yönelik mutlak bir def’i niteliğinde olduğu, bu nedenle herkese karşı (yani dosya davalısına karşı) ileri sürülebileceği kanaatine varılmış, böylece davanın kabulü ile dava konusu bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkin olarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. Ayrıca, her ne kadar davacı tarafça davalıdan tazminat talep edilmiş ise de, dava konusu bononun dava dışı … tarafından ciro edilmek suretiyle davalıya verildiği, icra takibine başlamakta davalının ağır kusurlu ve/veya kötü niyetli olduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı, dolayısıyla tazminat koşullarının oluşmadığı kanaatine varılarak davacının tazminat isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; düzenleyeni …, lehtarı … olan, … 2. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konu edilen, 10/12/2010 tanzim, 28/02/2011 vade tarihli, 36.000,00-TL meblağlı bonodan dolayı davacı …’in davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Şartları oluşmadığından davacının kötü niyet tazminatına yönelik isteminin reddine,
3-Alınması gerekli 2.459,16-TL karar ve ilam harcından, 614,79-TL. peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.844,37-TL harcın davalıdan alınarak Maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 2.014,29-TL. (44,40-TL başvuru harcı, 614,79-TL peşin harç, 6,40-TL vekalet harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 348,70-TL posta masrafı) yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.400,00-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin e-duruşma sistemi üzerinden yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/05/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır