Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/681 E. 2021/613 K. 14.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/681 Esas
KARAR NO:2021/613

DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/12/2019
KARAR TARİHİ: 14/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı/borçlu şirket arasındaki ticari ilişki nedeni ile davalı tarafa ürün verildiğini, ancak davalı tarafça ürün bedellerinin müvekkiline ödenmediğini, alacağın tahsili için davalı tarafa defalarca kez müracaat edildiğini, fakat bir netice elde edilemediğini, bunun üzerine davalı tarafa karşı …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, ilgili icra takibine davalı tarafça itiraz edildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, davalı tarafın borca itirazında tamamen haksız olduğunu, dava dilekçesi ekinde ibraz edilen faturalara ve verilen ürünlere davalı tarafından yapılan herhangi bir itirazın bulunmadığını, ancak ilgili faturalarda belirtilen ürün bedellerinin müvekkiline ödenmediğini, alacak likit ve davalının itirazı da haksız olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini beyanla davalı tarafın …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalı taraf aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi ve ekleri ile tensip zaptı davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine karşın, davalı taraf davaya cevap vermediği gibi, duruşmalara da katılmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında mevcut ticari ilişki nedeniyle düzenlenen faturalara ve cari hesabı dayalı olarak davacı tarafça davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, ticari defterler başta olmak üzere müvekkili şirket kayıtları, cari hesap dökümü, müvekkili şirket tarafından davalı adına kesilen irsaliyeli faturalar, arabuluculuk evrakları, tanık beyanları, bilirkişi incelemesi, yemin ve sair tüm delillere dayanmıştır. Davalı taraf ise herhangi bir delil bildirmemiştir.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası aslı celbedilerek dosyaya kazandırılmıştır. İcra takip dosyasının incelenmesinde; davacı şirket tarafından 15/05/2019 tarihinde davalı aleyhine 16.374,11-TL. asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, Örnek-7 nolu ödeme emrinin davalı borçluya 17/05/2021 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalı borçlu tarafından 24/05/2019 tarihli dilekçe ile yasal süresi içerisinde borca itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, sonrasında davacı alacaklı vekili tarafından 16/12/2019 tarihinde ve 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde harca esas değer olarak 16.374,11-TL. gösterilmek suretiyle huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus; borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir. İtirazın iptali davaları icra takibine ve takip talebine sıkı sıkıya bağlı davalardan olup; davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereğince takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafa aittir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, mahkememizce 02/02/2021 tarihli ara karar ile; iddia, savunma, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemine ait ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek 26/02/2021 günü, saat 13.45 inceleme günü ve saati olarak belirlenmiştir. İlgili 02/02/2021 tarihli ara kararda; taraflara inceleme gün ve saatinde ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmeleri, eğer inceleme günü ve saatinde hazır edemeyeceklerse en geç inceleme gün ve saatine kadar ticari defter ve kayıtlarının bulundukları yerleri bildirmeleri için inceleme gününe kadar kesin süre verilmesine karar verilmiş, aksi takdirde defter ibrazından kaçınmış sayılacakları hususu açıkça ihtar edilmiştir. Ancak davalı firmaya bu konuda usulüne uygun olarak ihtaratlı tebligat yapılmasına karşın ticari defter ve belgelerini incelenmek üzere sunmadığı gibi, yerinde inceleme de talep etmemiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2017 tarihli, 2016/2630 Esas ve 2017/258 Karar sayılı kararında vurgulandığı üzere; mahkemece tacir olan taraflara ticari defterlerini sunmaları için kesin süre verilmesi halinde davacı taraf ticari defterlerini öngörülen sürede ibraz etmesine karşın davalı taraf ticari defterlerini mahkemeye sunmaz ise artık davacı tarafın usulüne uygun tutulan ticari defterleri onun (davacının) lehine delil niteliğini haizdir. Davacının icra takibine konu ettiği tutarlar eğer davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinde yer almakta ise (kayıtlı ise) bu durumda davalı tarafın ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olması nedeniyle ispat yükü kendisinde olan tarafın (davacının) ticari defterleri davacı lehine delil olacaktır.
SMMM bilirkişi tarafından düzenlenerek 10/03/2021 tarihinde dosyaya sunulan raporda özetle; dosyaya mübrez bilgi, belge, icra takip dosyası, incelenen davacı yana ait 2019 yılı ticari defterleri üzerinde yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın fatura alacağının ödenmemesinden kaynaklandığı, davalı tarafın faturalara itiraz ettiği görülse de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 21/2 maddesine göre “bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren 8 gün içerisinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır” maddesi gereğince somut olayda 8 günlük süre içerisinde davalı tarafın faturaya itiraz etmediği, davacı tarafın 2019 yılı hesap dönemine ilişkin tutulması zorunlu ticari defterlerinin kanuna uygun ve eksiksiz olarak tutulduğu, açılış ve kapanış onaylarının yetkili makamlarca zamanında yapıldığı, davacı tarafından dava konusu faturaları teslim alan kısımlarda kaşe ve imzaların bulunduğu, VUK.’nun 231. maddesinde faturaların düzenlenmesinde uygulanacak kaidelerin düzenlenmiş olduğu, VUK.’nun 231/4 maddesine göre faturaların baş tarafında iş sahibinin veya namına imzaya mezun olanların imzasının bulunacağı, dolayısıyla söz konusu fatura ve sevk irsaliyesi düzenlenirken VUK.’nun 231/4. maddesine göre fatura düzenleme kurallarına uyulmuş olduğu, davacı tarafından dava ve takip konusu yapılan 2019 yılına ait hizmet faturalarının davacı tarafın BS formlarında ilgili vergi dairesine bildirildiği, aynı şekilde davalı tarafından da davaya konu faturaların BA formlarında vergi dairesine bildirilmiş olduğu, her ne kadar davacı tarafça …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 16.374,11-TL. asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatılmış ise de davalı tarafından yapılan ödemelerin davacı tarafından cari hesaptan düşüldüğü ve davacının ticari defter ve kayıtlarında davalı tarafça yapılan ödemeler düşüldükten sonra güncel bakiyenin 13.598,18-TL. olarak davacı kayıtlarda mevcut olduğu, bu nedenle sonuç itibarıyla davacı tarafın davalı tarafından kaydi olarak 13.598,18-TL. alacak talep edebileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına tebliğ edilmiş, davacı şirket vekili tarafından 05/04/2021 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna itiraz edilerek, talepleri gibi davanın kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir. Bilirkişi raporu davalı firmaya 26/06/2021 tarihinde tebliğ edilmesine karşın, davalı tarafından rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
6100 sayılı HMK.’nun 281/1 maddesine göre; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” HMK.’nun 281. maddesinin gerekçesinde ise maddede rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan 2 haftalık sürenin kesin süre olduğu ve hak düşürücü bir nitelik taşıdığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, taraflar bu süre içerisinde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını dile getirmezlerse bilirkişi raporu itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir, yani itiraz etmeyen taraf artık rapora itiraz olanağını tümüyle kaybeder. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bilirkişi raporuna yasal süresi içinde itiraz edilmemesi halinde diğer taraf yönünden usulü müktesep hakkın doğacağı belirtilmektedir.
Dosyada alınan bilirkişi raporu mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporun toplanan delillere, Vergi Dairesi’nden gelen BA-BS formlarına, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere uygun olduğu görülmüş, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenerek hükme esas alınmıştır.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere; BA ve BS formları, ticarî defter kavramı içerisine girmektedir. Mahkememizce Kağıthane Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden celbedilen davalı firmaya ait BA formları incelenmiş, gelen BA formlarına göre davalının dava ve takip konusu faturaları kayıtlı olduğu vergi dairesine beyan ettiği, davacı tarafın ticari defterleri ile dayanağı yardımcı defterlerin birbirini teyit ettiği görülmüş, sonuç olarak mahkememizce davalının davacı şirketten fatura konusu malları eksiksiz olarak aldığı kanaatine varılmıştır.
Öte yandan 2004 sayılı İİK.’nun 67/2 maddesine göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun da itirazında haksız olması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunların dışında alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli, 2019/4054 Esas ve 2019/7699 Karar ve 04/06/2020 tarihli, 2020/2083 Esas ve 2020/2727 Karar sayılı ilamları)
Tüm dosya kapsamının, davalı firmaya ait BA formlarının ve mahkememizce benimsenen bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinde; davacı şirketin taraflar arasındaki ticari ilişkiye uygun olarak davalı adına faturalar düzenlediği, düzenlenen faturaların davacı şirketin resmi ve mevzuata uygun ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, Kağıthane Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından dosyaya gönderilen davalı firmaya ait BA formlarında takip konusu faturaların davalı tarafça kayıtlı olduğu vergi dairesine beyan edildiği, böylece taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve dava konusu alacağın varlığı konusunda mahkememizde kanaat oluştuğu, davacı tarafın bilirkişi incelemesi için ticari defter, kayıt ve belgelerini ibraz ettiği, ancak davalı tarafın mahkememizce verilen kesin süreye ve yapılan ihtarata rağmen ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı, bu nedenle ispat yükü kendisinde olan davacı şirketin usulüne uygun şekilde tuttuğu ticari defterlerinin sahibi lehine delil olduğu, davacı tarafça sunulan ticari defter, kayıt ve belgelere göre düzenlenerek hükme esas alınmasında sakınca görülmeyen ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporunda tespit edilen miktara göre taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibariyle 13.598,18-TL. alacağı bulunduğu, buna göre davalının 13.598,18-TL. asıl alacak miktarına yönelik itirazının haksız olduğu ve İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptalinin gerektiği, her iki taraf da tacir olduklarından, ancak davacı alacaklı tarafça takip talebinde yıllık %19,50 oranında avans faizi talep ettiğinden, taleple bağlılık ilkesi gözetilerek asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 oranını geçmemek üzere avans faizi yürütülmesinin uygun olacağı, ayrıca İİK.’nun 67/2 maddesinde düzenlenen icra inkar tazminatının amacı alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik haksız itirazları önlemek olduğundan, takip konusu fatura alacakları da likit ve önceden belirlenebilir olduğundan, ayrıca davalının itirazları da haksız olduğundan, davacı lehine kabul edilen alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatını da kapsar şekilde davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin davacı isteminin ise reddine ilişkin olarak aşağı gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; davalının …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 13.598,18-TL. asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek (yıllık %19,50 oranını geçmemek üzere) avans faizi uygulanmak suretiyle takibin talepnamedeki diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 2.719,63-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 928,89-TL. karar ve ilam harcından peşin yatırılan 279,63-TL. peşin harcın mahsubu ile kalan 649,26-TL. harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 279,63-TL. peşin harcın davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 44,40-TL. başvuru harcı, 6,40-TL. vekalet harcı, 900,00-TL. bilirkişi ücreti ve 160,50-TL. posta masrafı olmak üzere toplam 1.113,30-TL. yargılama giderinin, davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 922,90-TL.’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/07/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

zalanmıştır.