Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/659 E. 2020/171 K. 19.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/659 Esas
KARAR NO : 2020/171

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/08/2017
KARAR TARİHİ : 19/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı …’ın … nolu “… Poliçesi” ile müvekkili sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu, sigortalı …’ın 11/02/2017 tarihinde … plakalı araç ile seyir halinde iken …A.Ş.’ye ait sürücü …’in idaresindeki … plakalı kamyonun… Tesisleri’ne geldiğinde dönüş yasağı olan yerde dönüş yapması üzerine sigortalının aracına çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen bu kazada…’ın yaralandığını, kişinin tedavilerinin …Hastanesi’nde yapıldığını, sigortalının tedavisi için müvekkili şirket tarafından hastaneye 12/04/2017 tarihinde 66.943,68-TL., 22/05/2017 tarihinde ise 6.917,40-TL. olmak üzere toplam 73.861,00-TL. tutarında poliçe teminatı ödendiğini, hasar bedelinin tahsili için …’na 10/07/2017 tarihinde başvuru yapıldığını, fakat kurumun olumsuz yanıt vererek ödeme yapmaktan kaçındığını, dava konusu alacağın temini amacıyla davalı …A.Ş.’ye ait …plakalı kamyonun üzerine 3. kişilere devrinin önlenmesi bakımından yargılama sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama sonucunda da müvekkili şirket tarafından sigortalının tedavisi için 12/04/2017 tarihinde 66.943,68 TL, 22/05/2017 tarihinde 6.917,40 TL olmak üzere hastaneye ödenen toplam 73.861,00-TL. tazminatın ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu trafik kazasının yeri konusunda tam bir bilgi edinmenin mümkün bulunmadığını, kazanın …Tesisleri civarında olduğunun belirtildiğini, davalı sürücünün ve davalı işletenin adresinin İzmir olmasından olayın …’de vuku bulmuş olacağı sonucunun çıkartıldığını, yetkili mahkemenin İzmir Mahkemeleri olduğunu, görevli mahkemenin ise İş Mahkemeleri olduğunu, öncelikle davanın yetki ve görev itirazları doğrultusunda karara bağlanmasını, dosyanın yetkisizlik kararı ile İzmir Mahkemeleri’ne gönderilmesini veya dosyanın 5510 sayılı Kanunun “Sağlık Hizmetlerinden Yararlanma Şartları” başlıklı 67. maddesinin 1. fıkrasına 13/02/2011 tarihli ve 6111 sayılı Kanunun 36. maddesiyle “acil haller” ibaresinden önce gelmek üzere “trafik kazası halleri” ibaresinin eklendiğini, dolayısıyla 5510 sayılı Kanunun 101. maddesinde yer alan bu kanunun aksine hüküm bulunmayan hallerde bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklarda İş Mahkemelerinde görülür hükmüne göre İş Mahkemesinin görevli olduğunu, bu sebeple dosyanın görevsizlik kararı ile gönderilmesini, bunun kabul görmemesi halinde davanın dava şartı ve zamanaşımı ve hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine, bunun da kabul görmemesi halinde haksız ve hukuka aykırı açılan davanın müvekkili kurum yönünden esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin da karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava; davacı sigorta şirketinin … Poliçesi kapsamında trafik kazası sonucu yaralanan sigortalısı için ödediği tedavi ve ameliyat giderlerinden kaynaklı hasar bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline yönelik rücuen alacak davasıdır.
Dosyanın tetkikinden huzurdaki davanın, mahkememizce… Esas sayılı dosyada 16/07/2019 tarihinde yapılan duruşmada verilen 4 nolu ara kararı ile davalılardan…Başkanlığı yönünden açılan davanın tefrik edilmesi sonrasında yeni esasa kaydedildiği görülmüştür.
Davalı …tarafından yetki itirazında bulunulmuş ise de; 2918 sayılı KTK’nun 110/2 maddesine göre motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yerdeki mahkemelerinden birinde açılabileceğinden, yine HMK’nun 16. maddesine göre haksız fiilden doğan davalarda zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi yetkili olduğundan, ayrıca TTK’nun 1481. maddesinin 1. fırkasında düzenlenen halefiyet ilkesi gereğince sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçeceğinden ve onun halefi olacağından, huzurdaki davanın açıldığı İstanbul Mahkemeleri yetkili olup; mahkememizce davalının yetki itirazının yerinde olmadığı anlaşılmakla, yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, toplanan deliller ile dosyadaki tüm evraklar incelenerek mahkememizce hep birlikte değerlendirilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı şirketin sigortalısı …’ın 11/02/2017 tarihinde … plakalı aracı ile Bandırma civarlarında seyir halinde iken davalılardan …Şti.’ne ait sürücüsü … olan … plakalı kamyonun kullandığı … plakalı araca çarpması sonucunda dava dışı…’ın yaralanması nedeniyle davacının sigortalısına … Poliçesi kapsamında ödediği tedavi ve ameliyat giderlerinden kaynaklanan hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Bir başka ifade ile huzurdaki davada davacı sigorta şirketi, trafik kazası sonucu yaralanan özel sağlık sigortası ile sigortalı dava dışı sigortalısı için ödediği tedavi masraflarını TTK’nın halefiyet başlıklı 1481. maddesi uyarınca kazazedenin yerine geçerek ve 2918 sayılı KTK’nun 98. maddesine dayanarak …’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri için …’dan da talepte bulunulmaktadır.
Halefiyete dayalı sigorta rücu davalarında görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre değerlendirme yapılması gerekir. Zira davacı sigortacı sigortalısına yaptığı ödeme nedeniyle onun haklarına halef olmaktadır. Burada davacı sigorta şirketi sigortalısının tabi olduğu hukuka tabi olup, sigortalısının yine tabi olduğu yükümlülükler ile yükümlüdür. Nitekim, 22/03/1944 tarihli ve 37-9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da bu husus açıkça dile getirilmiştir. Buna göre, sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki uyumazlık ticari nitelikte bir uyuşmazlık olmayıp; haksız fiile dayandığından, huzurdaki davanın da ticari dava niteliği bulunmamaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22/03/1944 tarihli ve 37-9 sayılı kararında bu husus; “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Görev konusu kamu düzeni ile ilgili olup, taraflarca ileri sürülmese dahi mahkeme tarafından yargılamanın her aşamasında re’sen ele alınması gereken bir husustur.
Dava konusu talebin niteliği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle davalı …’nun sorumluluğu, kurum (…) tarafından gerçekleştirilen bir haksız fiile dayalı dayanmayıp, 2918 sayılı kanunun 98. maddesinin atfıyla kazazedeye 5510 sayılı kanun çerçevesinde yapılacak tedavi yardımı kapsamı ile ilgilidir. Dolayısıyla taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun uygulanmasına ilişkindir. Adı geçen yasanın 101. maddesine göre; yasanın uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların İş Mahkemesi’nde görüleceği öngörülmüştür.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesinde 6352 sayılı yasanın 39. maddesi ile yapılan değişiklikle birden fazla İş Mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği İş Mahkemeleri’nin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 1. Dairesi’nin 20.11.2012 gün ve 2783 sayılı kararı ile 01.01.2013 tarihinden itibaren uygulanmak üzere İstanbul’da görevle Sosyal Güvenlik İş Mahkemesi olduğu belirtilmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 6111 sayılı Kanunla değişik 98. maddesi; “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır.” hükmünü içermektedir. Madde bu konuda açıklık içermese de, “sosyal güvencesi olmayan” kazazedelerin tedavi giderlerinin SGK tarafından, “Kendi mevzuatına uygun” olarak karşılanacağı açıktır. Nitekim, daha sonra sözkonusu maddeye 6645 sayılı Kanun ile ilave yapılarak, bu husus daha açık vurgulanmış ve sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın “genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde”… tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Bu nedenlerle, trafik kazası sonucu yapılan sağlık harcamalarının karşılanması prosedürü doğrudan 5510 sayılı Kanun’un ve buna göre çıkarılan yönetmeliklerin uygulanması ile ilgilidir.
Somut olayda; davacı sigorta şirketi, davalı kuruma (…’ya) karşı, kazazedenin yerine geçerek, bu kişinin maruz kaldığı trafik kazası sonucunda sigorta poliçesi nedeniyle sigortalısının tedavisi için ilgili sağlık kurumuna ödediği, ancak 2918 sayılı Kanunun 98. maddesi karşısında…’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri davalı …dan talep etmektedir. Ne davacı şirket ile davalı kurum (…) arasında, ne de davalı kurum (…) ile dava dışı kazazede arasında bir haksız fiil ilişkisi bulunmamaktadır. Başka bir ifadeyle, davalı kurumun (SGK’nın) sorumluluğu, kurum (…) tarafından gerçekleştirilen bir haksız fiile dayalı bulunmayıp, 2918 sayılı Kanunun 98. madesi atfıyla, kazazedeye 5510 sayılı Kanun çerçevesinde yapılacak tedavi yardımının kapsamı ile ilgilidir. Bu haliyle dava, kapsamını 5510 sayılı Kanunun belirlediği sosyal güvenlik hukukunu ilgilendirmekte olup; uyuşmazlığın, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1 ve 7/3. maddeleri ile 5510 sayılı Kanunun 101. maddesi uyarınca, “Sosyal Güvenlik Davalarına Bakmakla Görevlendirilmiş İstanbul İş Mahkemesi’nde” çözümlenmesi gerektiği anlaşılmakla; HMK.’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin olarak aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.

KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin İSTANBUL İŞ MAHKEMESİ ( SOSYAL GÜVENLİK DAVALARINA BAKMAKLA GÖREVLENDİRİLMİŞ ) olduğuna,
3-Karar kesinleştikten sonra HMK.nın 20.maddesi gereğince yasal sürede başvuru halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul İş Mahkemelerine gönderilmesine, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına mahkememizce karar verilmesine,
4- Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, HMK 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
Dair; HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

3Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.