Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/55 E. 2023/850 K. 16.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/55 Esas
KARAR NO:2023/850

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:05/02/2019
KARAR TARİHİ:16/11/2023

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, 2023 yılı Nisan ayı itibariyle davalı şirketin bayisi olarak alım hedeflerini tutturması ve davalı şirketin satış politikalarına uygun olarak 2013 yılı Nisan ayı itibarıyla 1 mağaza ile davalı şirketin bayisi olarak çalışmaya başladığını, bayiliğe başlanıldığında davalı tarafından müvekkili ve diğer bayilerine alım hedeflerinin tutturulması ve şirketin satış politikalarına uygun davranılması koşulu ile, toplam mağaza kiralarının %75’i oranında kira ödemesi, toplam cironun %15’i oranında ciro primi ve ayrıca rutin olmayan pazarlama bütçesi desteklerinin verildiğini, devam eden süreçte davalı yönetimi tarafından bayilere asgari 3 mağaza açmaları yönünde baskı yapıldığını, müvekkilinin ticari faaliyetini devam ettirebilmesi için yaşamsal önemde olan % 2 ciro priminin kesileceği yönünde baskıya maruz kaldığını, faaliyetlerini sürdürebilmek adına Franchise Usulü Bayilik Sözleşmesine ek bir protokolü 17.06.2016 tarihinde imzalamak zorunda kaldığını, akabinde 2016 yılı Temmuz ayında müvekkilinin …/… bulunan mağazayı 3.mağazası olarak devraldığını, akabinde müvekkilinin 2 adet mağaza daha açarak, mağaza sayısını 5’e çıkardığını, müvekkilinin davalı ile çalıştığı 5 yıllık süreçte teslim ettiği teminat mektupları ve bankaların Doğrudan Tahsilat Sistemi limitleri dahilinde davalıdan mal alımı yaptığını, 01/01/2018 tarihi itibarıyla müvekkilinin davalı şirket nezdinde 4.330.000,00 TL’lik banka teminat mektubu ve 350.000,00 TL’lik DBS teminatı olmak üzere toplam 4.680.000,00 TL teminatının bulunduğunu, 01/01/2018 tarihi itibarıyla müvekkilinin davalı şirkete olan borcunun ise 4.253.458,50 TL olduğunu, dolayısı ile söz konusu tarih itibarıyla davalıdan asgari 426.541,50 TL tutarında alım yapmasının mümkün olduğunu, bu çerçevede müvekkilinin 08/01/2018 tarihinde davalı şirkete TV ve Beyaz Eşya siparişi geçtiğini, ancak davalı şirketin sipariş taleplerini kabul etmediğini, siparişi karşılanmayan ve mal sevkiyatı yapılmayan müvekkilinin, ulaşamadığı mal alım hedefi nedeniyle, artık davalı şirketten aldığı ara karlılık ödemelerini alamadığını, davalının kasıtlı olarak müvekkilinin sipariş talebini karşılamadığını ve müvekkilinin mal alım hedefini gerçekleştirmesini engelleyerek ekonomik mahvına neden olduğunu, müvekkilinin elinde kalan stoğu davalı şirket ile çalışan diğer bayilere satmak istediğini, ancak davalının bayilere baskı yaparak müvekkilinden mal alımı yapmalarını engellediğini, davalı şirketin bu tavrının rekabet hukukuna ve bayileri ile imzaladığı sözleşmelere aykırı olduğunu, müvekkilinin mağazaları devretmeye hazırlandığında ise, borcun vadesi geçmiş kısmının ihtarnameler ile talep edildiğini, söz konusu süreçte müvekkilinden alınan teminat mektuplarının tazmin edildiğini, dolayısı ile davalının haksız ve hukuka aykırı davranışları nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle şimdilik 100.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; uğranılan zararın, davalının malları teslim etmemesinden dolayı 30.000 TL, elinde bulunan stoğun devrinden kaynaklı 60.000 TL, işletmenin devredildiği firmaya yapılan baskı sonucu çek kırılmasından dolayı 10.000 TL olmak üzere 100.000 TL olduğunu bildirmiş; 27/12/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini toplam 3.215.175,38 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı taraf arasında 21/06/2013 tarihinde … Dijital Plazaları ve 24/07/2017 tarihinde … …açma, işletme, yalnızca … ve … mağazaları ile sınırlı olmak üzere ürünlerin yeniden satışını gerçekleştirme hakkı veren Franchise Usulü Bayilik Sözleşmesi imzalandığını; davacının mağaza sayısını kendi talep ve isteği ile arttırdığını, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir baskısı olmadığı gibi davacı müvekkili şirketin baskısı ile mağaza sayısını arttırdığını da ispat edemediğini, müvekkili şirket tarafından bayilerine yeni mağazalar açması için herhangi bir baskı yapılmadığını, davacının daha çok prime hak kazanma isteği ile yeni mağazalarını tümüyle kendi isteği ile bir ek Protokol akdetmek suretiyle açtığını, davacı 2013 yılı Haziran ayında … ili Muratpaşa ilçesindeki … mağazasını, 2014 yılı Mayıs ayında … ili, Konyaaltı ilçesindeki … mağazasını, 2016 yılı Temmuz ayında … ili … Bölgesindeki … mağazasını, son olarak da 2017 yılı Mayıs ayında ise … ili Terracity Alışveriş Merkezi’ndeki … mağazasını açtığını, davacı yanın … ilinde 4 adet mağazası bulunduğunu, davacının tüm mağazalarını kendi isteği ile herhangi bir baskı altında kalmadan daha çok prime ve kazanca hak kazanabilmek için açtığını, müvekkili şirket tarafından bayilerine bilgilendirme e-mailinin atıldığını, e-mailde yer alan ifadelerden de anlaşılacağı üzere, bayilere yeni mağaza açılması için herhangi bir baskı içeren ifadenin yer almadığını, davacının müvekkili şirketin sözde baskı yaptığına ilişkin e-maillerinin de müvekkili şirketin davacılara sunduğu ticari teşvikten öteye gitmediğini, ilgili e-mailler dahilinde müvekkili şirketin davacıya baskı uyguladığını gösterir hiçbir kanıt bulunmadığını, aksine şirket yetkililerinin davacı yana azami ölçüde destek sağladığını gösterdiğini, ilgili mail yazışmalarının ne şekilde ile baskı unsuru içerdiğinin iddia edildiğinin anlaşılamadığını, müvekkili şirketin bayilerine herhangi bir baskısının bulunmadığını, müvekkili şirketin böyle bir baskı yapmaya ihtiyacının da olmadığını, ancak şirket politikası doğrultusunda çok sayıda mağaza açan iş ortaklarını ödüllendirmek adına ilave bir prim verilmesinin baskı olarak değerlendirilemeyeceğini, müvekkili şirketin bu mağazaların açılmasına yönelik hiçbir baskı uygulamadığını, bütün franchise ortakların 3 mağazasının olmamasının da buna bir delalet olduğunu, kaldı ki bu hususa istinaden bir baskı olsaydı zaten buna yönelik olarak bir prim uygulamasının yürürlüğe konmayarak baskı uygulamak suretiyle mağaza sayısının arttırılmasının sağlanmaya çalışılacağını, davacının müvekkil şirketin kusuru olmaksızın finansal durumunun kötüye gitmesi nedeniyle mal alımında sözleşmesel borcunu ifa edemediğini ve dolayısıyla temerrüde düştüğünü, bu nedenle davacı yana mal tedarik edilmediğini, bu durumun e-mailde açıkça ikrar edildiğini, davacı yanın teminat mektuplarının temerrüde düşmesi nedeniyle sözleşme uyarınca nakde çevrildiğini, taraflar arasında akdedilen Sözleşme’nin 7.1 maddesinden de açıkça anlaşılacağı üzere, davacının sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda müvekkili şirketin davacının teminatını nakde çevirebileceğini, davacının müvekkili şirkete 2.660.000 TL vadesi geçen borcunun bulunduğunu, bununla beraber, davacının teminat mektubunun 08/05/2018 ve 09/05/2018 tarihlerinde nakde çevrildiğini, teminat mektubunun nakde çevrildiğinde ise, davacının 136 gün vade aşımının olduğunu, davacının, basiretli tacir gibi davranmayarak daha çok kazanç elde edebilmek amacıyla yeni mağazalar açtığını, mağaza sayısının artması ile birlikte müvekkili ile imzaldığı Franchise Usulü Bayilik Sözleşmesi uyarınca ödeme yükümlüğünü ifa etmekte zorlanarak temerrüde düştüğünü, davacının basiretli tacir gibi davranmaması nedeniyle uğradığı zararı müvekkili şirkete mal etmeye çalıştığını, davacının iddia ettiği sözde zararı ile müvekkili şirket arasında herhangi bir illiyet bağı kurulamadığı gibi davacının tüm iddialarının da mesnetsiz olduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Dava; taraflar arasında yapılmış Franchise Usulü Bayilik Sözleşmesinden kaynaklı davalı tarafın hukuka aykırı davranışları nedeniyle uğranıldığı iddia olunan zararın davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında yapılmış Franchise Usulü Bayilik Sözleşmesinin varlığı her iki tarafın da kabulünde olup; davacı taraf, davalı yanın hukuka aykırı eylemleri nedeniyle zarara uğradığını ileri sürmüş; davalı taraf ise, davacının Franchise Usulü Bayilik Sözleşmesi uyarınca ödeme yükümlüğünü ifa etmekte zorlanarak temerrüde düştüğünü, davacının basiretli tacir gibi davranmaması nedeniyle uğradığı zararı davalı şirkete mal etmeye çalıştığını, davacının iddia ettiği sözde zararı ile davalı şirket arasında herhangi bir illiyet bağı kurulamadığını savunmuştur.
Uyuşmazlığın niteliği itibarı ile çözümü uzmanlık gerektirdiğinden davacı taraf isteminin yerinde olup olmadığının, yerinde ise miktarının tespiti için bilirkişi kurulu raporu alınmasına karar verilmiş, bu yönden davacı taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapmak üzere … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Tal.sayılı dosyasından aldırılan ve bilirkişiler SMMM … tarafından sunulan 24/08/2020 tarihli raporun ve davacı tarafın itirazı üzerine aynı bilirkişi ile birlikte Dayanıklı Tüketim Malları Malları konusunda uzman bilirkişi …’dan alınan 01/04/2021 tarihli raporun dosya arasında olduğu görülmüş; bu kez aldırılan talimat raporu birlikte değerlendirilmek suretiyle mahkememizce bilirkişi kurulu raporu alınmasına karra verilmiş; bu yönden bilirkişiler malimüşavir … ve mali denetleme uzmanı Dr. R. … tarafından sunulan 07/06/2022 tarihli raporun doysa arasında olduğu görülmüştür.
Talimatla aldırılan bilirkişi raporları ile mahkememizce aldırılan bilirkişi kurulu raporu uyuşmazlığı çözmeye yeterli görülmediğinden bu kez iddia, savunma, toplanan tüm deliller ve raporlara yönelik itirazlar birlikte değerlendirilmek suretiyle bilirkişiler malimüşavir …, Endüstri Mühendisi … ve nitelikle hesaplamalar konusunda uzman Prof. Dr. … tarafından sunulan 01/06/2023 tarihli raporun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Talimat ile aldırılan 24/08/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı taraf ticari defter ve kayıtlarına göre davacının davalıya 3.065.059,04 TL borçlu olduğu; davacının davalıya 2017 yılında toplam 2.707.304,69 TL tutarında ciro primi ve 690.714,47 TL kira yardım faturası düzenlendiği yönünde görüş bildirilmiş; 01/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda ise, davacının davalıya 3.065.059,04 TL borçlu olduğu ancak, 04/07/2018 tarihli mutabakat mektubuna göre davalı şirketin bakiye 142.467,42 TL davacıdan alacaklı olduğu; davacının elinde kalan malların ucuza satılmasından dolayı 295.447,26 TL brüt satış zararına uğradığı, davalı şirketin sözleşmeden kaynaklı yasal haklarını kullandığı, iyi niyet inisiyatifi kullanmadığı, teminat mektubunu bozdurarak davacının ticaretinin sonlanmasına sebep olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan 07/06/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; taraflar arasında yapılmış Franchise Usulü Bayilik Sözleşmesi gereğince, davalı şirket tarafından davacı bayiye sağlanan mal satışının aniden durması ve mevcut borcun ödenmesi talebi ile birlikte acentelik sözleşmesinin iptali nedeniyle davacının ekonomik olarak zor duruma düştüğü, bununla birlikte davalı şirketin elindeki teminat mektuplarını nakde çevirmesi nedeniyle davacının ticari hayatının devamının imkansız hale geldiği, tüm nakit akışlarının kapanmasına yol açtığı, davacı tarafın zarara uğratıldığı; bu yönden davacının raporda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere toplam 3.215.175,38 TL zarara uğradığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce en son alınan 01/06/2023 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; taraflar arasında 21/06/2013 tarihli Franchise Usulü Bayilik Sözleşmesi ve 17/06/2016 tarihli Ek Protokol imzalandığı, davacı taraf ticari defter ve kayıtlarına göre davalı şirkete 3.065.059,04 TL borçlu olduğu, 04/07/2018 tarihli mutabakat mektubu gereğince davalı şirketin 30/06/2018 tarihi itibariyle davacıdan bakiye 142.467,42 TL alacaklı olduğu, 07/06/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunda davacının uğradığı maddi zararının 3.215.175,38 TL olarak hesaplandığı; taraf ticari defterlerindeki bakiye farkın, davalı tarafça nakde çevrilen teminat mektubunun davacı taraf ticari defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı; davalı şirketin fiillerinin sözleşmedeki hükümlere uygun olduğu, iyiniyet hususunun mahkemenin takdirinde olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
En son alınan 01/06/2023 tarihli bilirkişi kurulu raporu; daha önce aynı alınan bilirkişi raporlarına nazaran ayrıntılı gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun, itirazları cevaplar nitelikte uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, daha önce alınan raporlara göre üstün tutulmak suretiyle mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, tanık beyanları, alınan ve benimsenen 01/06/2023 tarihli bilirkişi kurulu raporu ile toplanıp değerlendirilen delillere göre; taraflar arasında yapılmış 21/06/2013 tarihli Franchise Usulü Bayilik Sözleşmesi gereğince davacı taraf, bayiliğini yürüttüğü davalı şirketin hukuka aykırı eylemleri nedeniyle zarara uğradığı ileri sürmüş olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın temeli sözleşme ilişkisine dayanmaktadır.
Davalı şirketin sözleşmeye aykırı davrandığını iddia eden davacının, bu iddiasını HMK’nın 190/1.ve TMK’nın 6.maddeleri gereğince ispatla yükümlü olup, bu hususu yazılı delille kanıtlamalıdır.
Davacı taraf, bayiliğini yürüttüğü davalı şirketin baskı suretiyle yeni mağaza açtırmadığını ve mal tedarik edememesi nedeniyle zarara uğratıldığını ileri sürmüş ise de, davacının bu iddialarını yazılı delille ispatlayamadığı, tacir olan tarafların işlemlerinde basiretli bir tacir gibi davranmakla yükümlü oldukları, sözleşme ve protokollerin özgür irade ile imzalandığı, benimsenen 01/06/2023 tarihli bilirkişi kurulu raporunda da dayanak ve gerekçeleriyle ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, taraflar arasında yapılmış sözleşme hükümlerine uygun olarak hareket eden davalı şirketin kötüniyetli olduğundan bahsedilemeyeceği kanaatine varıldığından davanın reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 269,85 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 54.907,75 TL peşin ve ıslah harcından mahsubu ile bakiye 54.637,9‬0 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 298.455,26 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 6,40 TL vekalet harcı ve 5.400 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.406,40 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı asil ile taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı. 16/11/2023

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı