Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/548 E. 2020/257 K. 17.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/548
KARAR NO : 2020/257

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/12/2014
KARAR TARİHİ : 17/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 19/01/2011 tarihinde dilekçe ekinde sureti yer alan sözleşmenin akdedildiğini, bu sözleşmeyle davalı şirketin sözleşmede belirtilen özelliklerde ve miktarda tekstil ürünlerini 30/03/2011, 15/04/2011, 30/04/2011, 15/05/2011 ve 30/05/2011 tarihlerinde teslim etmeyi taahhüt ettiğini, bunun karşılığında sözleşmenin 9. maddesine göre müvekkili tarafından davalıya 80.000,00-USD’nin peşin olarak ödendiğini, ancak davalı tarafından sözleşmeye konu ürünlerin müvekkiline teslim edilmediğini, sonrasında davalı ile yapılan görüşmeler neticesinde davalının ürünlerin teslimi için ve tamamen sözleşmeye aykırı şekilde müvekkilinden 10.500,00-USD tutarında ek ödeme istemesi üzerine müvekkilinin ürünleri teslim alabilmek adına davaya konu 28/07/2011 tanzim, 30/09/2011 vade tarihli, 10.500,00-USD bedelli bonoyu keşide etmek zorunda kaldığını, davacı müvekkilinin sözleşmeden doğan tüm yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen davalının sözleşmeye konusu ürünleri ne sözleşmede yazılı periyotlarda ne de hali hazırda müvekkiline teslim etmediğini, davalının dava konusu bonoyu 26/09/2014 tarihinde icra takibine koyduğunu, ticari hayatın olağan akışı içerisinde gerçekten bono alacaklısı bir şirketin icra takibi başlatmak için vade tarihinden itibaren 3 yıl beklemeyeceğini, davalı tarafça müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile haksız surette icra takibi başlatıldığını beyan ederek, fazlaya ilişkin tüm dava ve talep haklarını da saklı tutarak müvekkili davacının 28/07/2011 tanzim, 30/09/2011 vade tarihli, 10.555,00-USD tutarlı bonodan ve bu bonoya istinaden başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından (asıl alacak, faiz ve tüm ferileri ile birlikte) davalıya borçlu olmadığının tespitine, takip konusu bononun ve takibin iptaline, kötü niyetli davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle, bononun kayıtsız ve şartsız belli bir ödeme vaadini temsil eden emre yazılı bir kambiyo senedi niteliğinde olduğunu, kayıtsız ve şartsız olma sebebiyle bir ticari ilişkinin yerine getirilmemesinin bonoyu geçersiz kılmayacağını, kaldı ki ne dava konusu bono üzerinde ne de davacının delil olarak sunduğu sözleşmede bononun bir ticari ilişkiye bağlandığına ilişkin herhangi bir kayıt düşülmediğini, sadece bunun bile işbu bononun sözleşmeden bağımsız olduğunu ve o sözleşmeye ilişkin olarak düzenlenmediğini kanıtlar nitelikte olduğunu, davacı tarafın bononun bu sözleşmeye ilişkin düzenlendiğini yazılı belgelerle ispatlamak zorunda olduğunu, davacı tarafın sunduğu delillerle bononun herhangi bir ticari ilişkiye binaen verildiği hususu ispat edilemediğinden ve bono kayıtsız ve şartsız bir ödeme vaadi olduğundan dolayı huzurdaki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, İİK.’nun 72. maddesi hükmü gereğince açılan ve kıymetli evraktan kaynaklanan menfi tespit davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; 19/01/2011 tarihli sözleşme, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takip dosyası, bono sureti, icra dosyası kapak hesabı, ticari defter ve kayıtlar, tanık beyanı, bilirkişi incelemesi ve yemin deliline dayanmıştır. Davalı taraf ise delil olarak; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı icra takip dosyası, dava konusu bono, ticari defter ve belgeler, tanık beyanı, bilirkişi incelemesi, uzman görüşü, isticvap ve yemin deliline dayanmıştır.
Mahkememizce İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takip dosyası celp edilerek incelenmiş, tarafların delilleri toplanmış, iddia, savunma, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemine ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmış, sonrasında tüm dosya kapsamı ile toplanan deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle 29/12/2016 tarih, 2014/1534 E. – 2016/937 K. sayılı kararla; davaya konu bononun davacı tarafından taraflar arasındaki 19/01/2011 tarihli sözleşme gereğince davalıya avans ödemesi mahiyetinde verildiği, davalı tarafça da anılan sözleşme ilişkisinin inkar edilmediği, davalı tarafça sözleşme konusu malların teslimi ile ilgili de hiçbir beyanda bulunulmadığı, ihtaratlı süreye rağmen davalı tarafça ticari defterlerin bilirkişi incelemesine ibraz edilmediği ve ibrazdan kaçınıldığı, kaldı ki dava konusu bonoda malen ve nakden alındığına ilişkin bir ibarenin de bulunmadığı saptanarak davanın kabulüne, şartları oluşmadığından davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı tarafça mahkememizce verilen kararın kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesi yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi, 13/09/2019 tarih, 2017/3259 E. ve 2019/1719 K. sayılı ilamı ile; davalı tarafın istinaf isteminin kabulüne, mahkememizce verilen 29/12/2016 tarihli, 2014/1534 E. ve 2016/937 K. sayılı kararın kaldırılmasına karar vermiştir. Bu karar sonrasında dava yeniden mahkememizin esasına kaydedilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı asil …, 09/03/2020 tarihinde İstanbul Hukuk Mahkemeleri Ön Bürosu’ndan kimlik tespiti de yaptırmak suretiyle sunduğu dilekçesinde, mahkememizde açmış olduğu davadan feragat ettiğini, feragat nedeni ile davanın reddine karar verilmesini, ayrıca mahkememiz tarafından verilen tedbir kararının derhal kaldırılmasını, mahkeme dosyası ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası içerisindeki teminat mektuplarının davalı tarafından paraya çevrilmesine muvafakat ettiğini belirtmiştir.
Davacı asil tarafından davadan feragat edildikten sonra davalı şirket vekili mahkememize sunduğu 17/06/2020 tarihli dilekçesinde özetle; davacının davasından feragat ettiğini, davacının feragat beyanı ile birlikte ayrıca tedbir kararının kaldırılmasını, mahkeme dosyası ve icra dairesine sunulan teminat mektuplarının kendileri (alacaklı-davacı) tarafından paraya çevrilmesine muvafakat ettiğini, belirterek; mahkememizce verilen tedbir kararının duruşma tarihi gelmeden kaldırılmasını ve… Bankası A.Ş…. Şubesi tarafından düzenlenen 29/12/2014 tarihli, 7.444,50-TL. tutarlı ve … Numaralı, …referans numaralı kesin ve süresiz teminat mektubunun paraya çevrilerek bildirdikleri banka hesabına ödenmesini, bunun için ilgili bankaya müzekkere yazılmasını, ayrıca İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı icra dosyası içerisinde bulunan 29/12/2014 tarihli, 37.219,00-TL. bedelli, 245-VT-…numaralı, … referans numaralı kesin ve süresiz teminat mektubunun da paraya çevrilerek alacaklıya ödenmesine ilişkin icra müdürlüğüne müzekkere yazılmasınıa karar verilmesini talep etmiştir.
HMK.’nun 307. maddesine göre davadan feragat, davacı tarafın talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Davadan feragat eden davacı, bununla dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde istemiş olduğu haktan vazgeçer. Feragat davayı sona erdiren tek taraflı bir işlemdir. Davadan feragat, davacının yapacağı tek taraflı açık bir irade beyanıyla olur. Feragatın geçerliliği için, bunun, davalı ve mahkeme tarafından kabulüne gerek yoktur. Feragat, bir usul işlemidir. Feragat dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır (HMK.309/1). Feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir (HMK.310/1).
HMK.’nun 307. maddesi hükmüne uygun olarak davacının davadan feragatinin mahkemece saptanması halinde, feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Feragat beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilir.
Mahkememizce verilen 26/12/2014 tarihli ara kararla; İİK.’nun 72/3. maddesinin 1. cümlesine göre başlatılmış icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulmasına yasal olanak bulunmadığından davacı tarafın buna yönelik istemin reddine, İİK.’nun 72/3. maddesinin 2. cümlesine göre ise davacı yanın talebinin kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasındaki alacağın tamamının icra veznesine yatırılması ve bu miktarın takdiren %20’si oranındaki teminatın (nakdi veya süresiz banka teminat mektubunun) mahkemeye depo edilmesi koşuluyla icra veznesine yatırılacak paranın dava süresince alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir konulmasına, teminat koşulu yerine getirildiğinde karardan bir suretin icra müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiştir.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasının tetkikinden; takip dosyasında 23/12/2014 tarihinde yapılan kapak hesabı gereği … Bankası A.Ş. … Şubesi tarafından düzenlenen 37.219,00-TL. meblağlı teminat mektubunun, davalı-borçlu vekili tarafından icra dosyasına sunulduğu, mahkememizin 26/12/2014 tarihli ihtiyati tedbir kararı gereğince de davalı-borçlu tarafından yapılan ödemenin (sunulan teminat mektubunun) dava sonuçlanıncaya kadar alacaklıya ödenmemesine karar verildiği, dolayısıyla mahkememizce verilen ihtiyati tebdir kararının uygulandığı anlaşılmıştır.
Borçlunun (davacının) ihtiyati tedbir kararı alıp uyguladıktan sonra açtığı menfi tespit davasından feragat etmesi halinde, mahkemenin feragat nedeniyle red kararı ile birlikte davalı-alacaklı lehine tazminata da hükmetmesi gerekir. (Yargıtay 11. H.D.19/03/1984 tarih, 1442/1554)
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/03/2019 tarihli, 2017/12-376 E. ve 2019/279 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, İİK.’nun 72. maddesinin 4. fıkrasının 1. cümlesine göre; “Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kalkar.” Buna göre menfi tespit davasının reddi kararı ile dosyada verilen ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkacaktır. Bunun için davanın reddi kararında ihtiyati tedbirin kalkmış olduğunun açıkça belirtilmiş olması gerekli olmadığı gibi, davanın reddi kararının kesinleşmesi de şart değildir. Mahkeme menfi tespit davasının reddi kararında davanın reddi kararının kesinleşmesine kadar ihtiyati tedbirin devamına karar veremez. İİK.’nun 72/4. maddesi hükmü nedeniyle HMK.’nun 397/2 hükmü burada uygulanmaz. İİK.’nun 72/4. maddesi hükmü özel nitelikte olup öncelikle uygulanması gerekir. İİK.’nun 72/4 maddesi gereği menfi tespit davasının reddi kararı ile ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkacağından, bunun için davanın reddi kararında ihtiyati tedbirin kalkmış olduğunun açıkça belirtilmiş olması gerekli olmadığı gibi, anılan düzenlemenin 2. cümlesinden anlaşılacağı üzere davanın reddi kararının kesinleşmesi de şart değildir. Çünkü İİK.’nun 72/4. c.1. maddesi hükmü mutlaktır (kesindir). Menfi tespit davasının reddi kararı ile ihtiyati tedbir kendiliğinden kalktığından davanın reddi üzerine hemen icra takibine kaldığı yerden devam edilir. ( Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013 s. 375 ).
Sonuç olarak davacı taraf davayı açtıktan sonra mahkememize sunduğu dilekçesi ile davadan feragat ettiğini açıkça bildirmiş olduğundan, ayrıca davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu dilekçesinde davacıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi ile ilgili herhangi bir beyanda bulunmadığından, davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerini de kapsayacak şekilde davacının davasının feragat nedeniyle reddine dair aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
İİK.’nun 72/4 maddesine göre alacaklı (davalı) lehine tazminata hükmedebilmek için borçlunun mahkemeden takibin durdurulması veya tahsil edilecek paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda bir ihtiyati tedbir kararı almış ve bu yüzden alacaklının alacağını geç almasına sebebiyet vermiş olması gerekir. Somut olayda yargılamanın devamı sırasında davacı tarafın talebi üzerine icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmiş olup, İİK.’nun 72/4. maddesinde yer alan “Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” Mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararı icra dairesi tarafından infaz edilmiş ve infaz edilen tedbir kararı ile alacaklı davalı şirketin alacağına kavuşması engellenmiş olduğundan mahkememizce dava dilekçesinde harca esas değer olarak belirtilen rakam olan 37.219,50-TL. üzerinden İİK.’nun 72/4. maddesine göre %20 oranı üzerinden hesaplanarak belirlenen 7.444,00-TL. tazminatın da davacıdan alınarak davalı şirkete ödenmesine karar vermek gerekmiştir.

KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının feragat nedeniyle REDDİNE,
2-İİK.’nun 72/4. maddesine göre %20 oranı üzerinden hesaplanarak belirlenen 7.444,00-TL. tazminatın davacı takip borçlusundan alınarak davalı takip alacaklısına ödenmesine,
3-Alınması gerekli 36,26-TL karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 635,65-TL harçtan düşümü ile geriye kalan 599,39-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.582,93 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yapılan 18,40 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraf vekillerince yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
8-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde tarafların teminat mektubunun iadesi talebinin karar altına alınmasına,
Dair; HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yokluklarında açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır