Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/545 E. 2020/956 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/545 Esas
KARAR NO:2020/956

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:24/01/2014
KARAR TARİHİ:23/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı … şirketine … numaralı ZMMS (Trafik) poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın 08/08/2011 tarihinde asli kusurlu olarak … plakalı araca çarpması neticesinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, anılan kazada … plakalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralanarak %5 oranında sürekli sakat kaldığını, kazadan sonra müvekkili tarafından davalı … şirketine başvuruda bulunulduğunu ve hasar dosyası açıldığını, davalı … şirketi tarafından 09/01/2014 tarihinde müvekkiline 9.174,40-TL. ödeme yapıldığını, ancak müvekkilinin mağduriyetinin davalı … şirketi tarafından ödenen miktarın çok üzerinde olduğunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları’na uygun müracaata rağmen davalı … şirketi tarafından müvekkiline eksik ödeme yapıldığını ve müracaat ile birlikte davalı … şirketinin temerrüde düştüğünü belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarını da saklı tutarak müvekkili davacı … için şimdilik 3.000,00-TL. sürekli sakatlık tazminatının (davalı … şirketinin azami poliçe limiti ile sorumlu olması kaydıyla) olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı … şirketinden tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … şirketi vekili ise cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yaptığı ödeme sonucunda davacı tarafça ibra edildiğini, yapılan ödeme ile arada fahiş fark söz konusu olmadığından davacının verdiği ibranamenin iptalinin talep edilemeyeceğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacının sürekli sakatlığı var ise bunun Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden alınacak rapor ile ispatlanması gerektiğini, zarar ve tazminat miktarına ilişkin olarak yapılacak hesaplamanın aktüerler siciline kayıtlı konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile yapılması gerektiğini, dava konusu olaya uygulanması gereken faizin ise avans faizi değil, yasal faiz olması gerektiğini, ayrıca faiz başlangıç tarihinin olay tarihi değil başvurudan itibaren 8 (sekiz) iş günü sonrasından itibaren olması gerektiğini, tedavi masrafları bakımından müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını beyanla davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; … numaralı poliçe, …numaralı hasar dosyası, kaza tespit tutanağı, … Devlet Hastanesi Sağlık Kurulu Özürlü Raporu, ruhsat örneği, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı soruşturma dosyası, ifade tutanakları, bilirkişi raporu, nüfus kayıt örneği, aktüerya hesap raporu ve diğer sair her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; aktüerya ve adli tıp uzman doktor raporları, ibraname, ödeme dekontu, poliçe, trafik sigortası genel şartları, ceza dosyası, bilirkişi incelemesi, hasar dosyası delillerine dayanmıştır.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenerek dosyaya sunulan 19/09/2014 tarihli kusur raporunda özetle; 08/08/2011 günü saat 15:15 sıralarında sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile … Caddesi’ni takiben … istikametinden … istikametine seyri sırasında olay mahalline geldiğinde aracının ön kısımları ile kendisiyle aynı istikamete önünde seyreden ve sağ şerit üzerinde duraklayan sürücü …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı otobüsün arka kısmına çarpması neticesinde otomobilde yolcu olarak bulunan davacı …’ün yaralanmasıyla sonuçlanan dava konusu kazanın meydana geldiği, sürücü …’nin idaresindeki otobüs ile seyri sırasında olay mahalline geldiğinde durakladığı esnada geriden gelen aracın çarpması ile karıştığı kazada atfı kabil kusuru bulunmadığı, sürücü …’in ise idaresindeki otomobil ile seyri sırasında olay mahalline geldiğinde, hızını mahal şartlarına göre ayarlamaması, dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde seyretmesi, önünde seyreden aracı güvenli mesafeden takip etmesi gerekirken, bu hususa yeterince özen göstermemesi sonucunda önünde seyreden ve duraklayan araca arkadan çarpması ile sebebiyet verdiği kazada asli ve tamamen kusurlu olduğu, sonuç olarak sürücü …’nin kusursuz olduğu, sürücü …’in ise %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce maluliyet raporu alınmak üzere davacının ikamet adresi dikkate alınarak … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmıştır. …. ATM.’nin … Talimat sayılı dosyasında alınan … Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen 22/10/2015 tarih ve … sayılı maluliyet raporunda özetle; davacının 20/04/2015 tarihinde yapılan muayenesine göre olay tarihinde araç içi trafik kazası sonrası hastaneye kaldırıldığı, yapılan testlerde sol ön kol çift kırığı tespit edildiği ve alçıya alındığı, dış merkezde kolundan 1 defa ameliyat olduğu, başka bir dış merkezde tendon transferi ve kemik grefti uygulandığı, halen sol elde yük kaldıramama, sol el bileğinde kareket kısıtlılığı, sinirlilik, huzursuzluk, öfke, uyku bozukluğu şikayetleri olduğu, sol ön kol lateral yüz üst 1/3’ten başlayıp aşağı uzanan 22×0,5 cm.lik ciltten açık renkli operasyon skarı, sol ön kol medial yüzde üst 1/3’ten başlayıp aşağı uzanan 15×0,5 cm.lik ciltten açık renkli operasyon skarı, sol ön kol dorsal yüz alt 1/3’te oblik seyırli 5×0,2 cm.lik operasyon skarı, sol ön kol volar yüz alt 1/3’te dikey seyirli 6×0,5 cm.lik ciltten açık renkli operasyon skarı, sağ spina iliaka anterior süperiorun 2 cm. altında 7×0,2 cm.lik kemik grefti alındığı ve operasyon skarı saptandığı, sol dirsek ve el bileği hareketlerinde kısıtlılık olduğunun görüldüğü, davacı …’deki meslekte kazanma gücündeki azalma oranının %14 olduğu, sonuç olarak şahsın olay tarihindeki yaşına göre %10,3 oranında, bugünkü yaşına göre ise %11,3 oranında malul kaldığı, davacının ortopedik arızasına bağlı tıbbi iyileşme süresinin 4 (dört) ay olarak kabulünün uygun olacağı belirtilerek görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Sonrasında dosya hesap raporu düzenlenmek üzere aktüer bilirkişiye tevdi edilmiştir. Aktüer bilirkişi tarafından tanzim edilerek dosyaya sunulan 01/03/2016 tarihli hesap raporunda özetle; meydana gelen kazada davacı …’ün kusurunun bulunmadığı, kazanın meydana gelmesinde kusurun tamamen davalı … şirketinin sigorta ettiği … plaka sayılı aracın sürücüsüne ait olduğu, davalının sigorta poliçesi limiti ile sorumlu olduğu, sigorta poliçe limitinin 200.000,00-TL. olduğu, … Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan talimatla alınan rapora göre davacının maluliyet oranının % 11,30 olarak tespit edildiği, davacı tedavi süresince tamamen gelir kaybında olacağından, dosyada alınan maluliyet raporuna göre tespit edilen 4 aylık tedavi süresince tamamen gelirden mahrum kalacağı, davacının tedavi süreci dönemince 08/08/2011-08/12/2011 tarihleri arasındaki dönemde aylık asgari ücretin 658,95-TL. olduğu, bundan dolayı davacının zararının 658,95 x 4= 2.635,80-TL. olduğu, davacının muhtemel yaşam süresi dikkate alındığında elde edeceği gelirin 608.863,32-TL.+45.912,69-TL.=654.776,01-TL. olarak hesaplandığı, davacının maluliyet oranı %11,3 olduğundan talep edebileceği tazminat miktarının da 654.776,01 / l00 x 11,3 = 73.989,69-TL. olarak hesap edildiği, davacının ayrıca 4 aylık tedavi süresinde elde edebileceği gelir de buna ilave edildiğinde davacının toplam talep edebileceği miktarın 76.625,49-TL. olduğu, davalı … şirketi tarafından 09/01/2014 tarihinde davacıya ödenen tazminat miktarı olan 9.174.40-TL.’nin güncellenmiş değerinin ise 11.079,16-TL. olduğu, bu güncellenmiş tutarın hesaplanan tazminattan indirilmesi gerektiği, buna göre davacının talep edebileceği nihai zarar miktarının 76.625,49 – 11.079,16 = 65.546,33-TL. olacağı şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda verilen 05/05/2016 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararda özetle; davanın kabulü ile 65.546,33-TL. tazminat alacağının dava tarihi olan 24/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen kararının davalı … şirketi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından temyizen incelenmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 16/04/2019 tarihli, 2016/10906 Esas ve 2019/4820 Karar sayılı ilamında özetle;
“…Somut olayda; davacının araçta yolcu olarak bulunduğu dava dilekçesinde ve kaza tespit tutanağında belirtilmiştir. Bu durumda, öncelikle hatır taşıması savunması üzerinde durularak, hatır taşımasının bulunduğunun tespiti halinde uygun oranda indirim yapılması gerekmektedir.
Mahkemece, davacının ceza dosyasındaki beyanları da dikkate alınarak, hatır taşımasının olup olmadığına ilişkin değerlendirme yapılarak, tazminattan takdir edilecek oranda hakkaniyete uygun olarak indirim yapılıp yapılmayacağı tartışılmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.

Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. (KILIÇOĞLU, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2012, s.418)
Yukarıda açıklandığı üzere; müterafik kusur ile hatır taşıması ayrı kavramlardır.
Buna göre, hatır taşıması indirimi için kural olarak hatır için taşınması yeterli iken, müterafik kusur indirimi için zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında kusurlu olması aranmaktadır.
Somut olayda, kaza tespit tutanağına göre yolcu olan davacının emniyet kemerinin takılı olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, davacının emniyet kemerinin takılı olmamasının davacının maluliyeti ile arasındaki illiyet bağının araştırılması için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden rapor alınarak sonucuna göre, davacının müterafik kusuru olup olmadığına ilişkin değerlendirme yapılarak, tazminattan takdir edilecek oranda hakkaniyete uygun olarak indirim yapılıp yapılmayacağı tartışılmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.

Davalı … şirketi tarafından sigortalı kaza yapan aracın ruhsata göre hususi araç olması karşısında mahkemece temerrüt faizi olarak yasal faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde avans faizine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.” denilmek suretiyle mahkememizin 05/05/2016 tarihli, … E. ve … K. sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce 18/12/2019 tarihli duruşmada usul ve yasaya uygun Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 16/04/2019 tarih, 2016/10906 E. ve 2019/4820 K. sayılı bozma ilamına uyularak dosyanın Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’na gönderilmesine ve Yargıtay bozma ilamında belirtildiği şekilde kaza tespit tutanağına göre araçta yolcu olarak bulunan davacının emniyet kemerinin takılı olmaması ile davacının maluliyeti arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının araştırılmasına ve bu hususta rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiştir. (20/01/2020 tarihinde mahkememizce ATK. 3. İhtisas Kurulu’na hitaben müzekkere yazılmış ise de Adli Tıp Kurumu’nun kendi iç işleyişi nedeniyle dosya kurumca ATK. 2. İhtisas Kurulu tarafından ele alınmıştır.)
Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen ve dosyaya sunulan 20/05/2020 tarihli ve 6410 nolu raporda özetle; “…trafik kazalarının yaralanmayı etkileyecek değişkenlerin çok fazla olduğu travmatik olaylar olduğu, araçların ağır, süratli ve metal oluşunun çarpma, akselerasyon, deselerasyon, ezilme ve sıkışma tarzındaki her türlü travmatik etkinin oluşmasını sağladığı, bu esnada vücudun her bölümünde tanıdığımız her türlü travmatik lezyonun oluşabildiği, trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanmaların yayalarda, sürücülerde, önde ve arkada oturan yolcularda ayrı ayrı incelenebileceği, araç içindeki kişilerde sonucu etkileyecek faktörler arasında kişisel özelliklerin yanında araç içerisindeki konumu, kazanın oluş şekli, çarpma hızı, emniyet kemeri veya boyun desteği bulunup bulunmaması, aracın türü ve teknik özellikleri gibi faktörlerin de rol oynayacağı, burada en etkili faktörün aracın çarpma esnasındaki hızı olduğu, çarpma esnasında deselerasyon etkisinin aracın hızının karesi ile doğru orantılı ve durma mesafesi ile ters orantılı olduğu, önden bir çarpışma durumunda sürücü ve ön koltukta bulunan yolcunun eylemsizlik kuralı gereği ileri doğru fırlayacağı, bu esnada emniyet kemerinin takılı olup olmamasının önemli bir rol oynadığı, eğer emniyet kemeri takılı değil ise sürücü ve ön koltukta bulunan yolcunun öne doğru olan ani hareketi sınırlanmadığı için başını ön cama veya ön camın yukarı kısımlarına çarpabileceği, bu çarpmanın etkisi ile alında sıyrık, ekimoz, hatta derinin yukarı doğru sıyrılması şeklindeki tipik lezyonların oluşabileceği, bu çarpma esnasında kafa kaidesinde petroz kemiklerin uzun ekseni boyunca uzanarak sellaya ulaşan kırıklar oluşabileceği, yine boyun omurlarında hasar meydana gelebileceği, en sık rastlanılanın atlanto-oksipital eklemde luksasyonla beraber medulla yaralanması olduğu, arkadan çarpmalarda en sık rastlanan lezyonun kamçı hareketine bağlı olarak boyun omurları ve medulladaki hasar olduğu, arka tarafta boyunluk olmayan hallerde bu etkinin artacağının tıbben bilinmekte olduğu, kişide mevcut yaralanmanın oluşumunda multipl faktörün bulunduğu dikkate alındığında kişide kaza esnasında emniyet kemerinin takılı olup olmaması ile yaralanması arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının tıbben bilinmeyeceği…” şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
ATK raporu dosya taraflarına e-tebligat ile usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı … şirketi tarafından rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamış, davacı vekili tarafından ise 24/06/2020 tarihli dilekçe ile rapora karşı yazılı beyanda bulunulmuştur.
ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen rapora göre davacıda mevcut yaralanmanın oluşumunda multipl faktörün bulunduğu dikkate alındığında, kişide kaza esnasında emniyet kemeri takılı olup olmaması ile yaralanması arasında illiyet bağı olup olmadığının tıbben bilenemeyeceği ifade edilmiştir. Multipl terimi tıp dilinde kullanılan Latince bir kelime olup, birden fazla unsurdan oluşan, çok sayıda etkenin yol açtığı anlamına gelmektedir. Somut dosyada bozma sonrası tanzim edilen ATK 2. İhtisas Kurulu raporunda davacının yaralanmasının bir çok etkenden kaynaklandığına vurgu yapılmış, dolayısıyla davacının kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olup olmaması ile davacıda meydana gelen yaralanma arasında tıbbi olarak illiyet bağı kurulamamıştır. Sonuç olarak ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından davacının emniyet kemerinin takılı olup olmaması ile davacının maluliyeti arasında illiyet bağı bulunduğu kesin olarak tespit edilemediğinden, mahkememizce davacının müterafik kusurunun bulunmadığı kanaatine varılarak aktüer bilirkişi tarafından hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmamamıştır.
Öte yandan dosyada mevcut Savcılık soruşturma dosyasında bulunan ve kazaya karışan … plakalı aracın sürücüsü … tarafından … Polis Merkezi’nde verilen 08/08/2011 tarihli ifadede davacı …’ün kaza sırasında yanında (araçta) yolcu olarak bulunduğu belirtilmiştir. Yine bizzat davacı … tarafından tedavi olduğu … Hastanesi’ndeyken soruşturmayı yürüten polislere verilen tarihsiz ifadede açıkça; olay günü …’dan …’ya gitmek için daha önce çalıştığı işyerinin patronu olan …’in aracına bindiği hususu belirtilmiştir.
Hatır taşıması, taşıyanın herhangi bir menfaat karşılığı olmadan aracı ile taşıma yaptığı halleri kapsayan bir durumdur. Bir diğer ifade ile hatır taşıması, bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Somut olayda mahkememizce; davacı …’ün 08/08/2011 günü saat 15:30 sıralarında …’dan …’ya gitmek için daha önce çalıştığı işyerinin patronu olan …’in aracına bindiği, böylece araçta yolcu konumunda bulunduğu, dava dışı araç sürücüsü …’in bu taşımayı herhangi bir karşılık almaksızın davacı ile eski tanışıklığa binaen yaptığı, dolayısıyla mevcut durumun tipik bir hatır taşıması olduğu kanaatine varılmıştır.
6098 sayılı TBK’nun 51. maddesi gereğince hatır taşıması olan hallerde tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay içtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Mahkememizce davacının dava dışı eski patronu olan …’in aracına bindiği ve meydana gelen kazada yaralandığı, buna göre davacının … plakalı araçta hatır taşıması ile bulunduğu gözetilerek mevcut hatır taşıması nedeni ile aktüer bilirkişi tarafından bozma öncesi raporda hesaplanan 65.546,33-TL. tutarındaki tazminattan takdiren %20 oranında indirim yapılması gerektiği kanaatine varılmıştır.
65.546,33-TL.’nin %20’si 13.109,26-TL. yapmaktadır. Sonuç olarak mahkememizce 65.546,33-TL.’den 13.109,26-TL. tutarındaki hatır taşıması indirimi çıkarıldığında davacının davalı … şirketinden talep edebileceği tazminat miktarı 52.437,07-TL. olarak hesaplanmıştır.
İddia, savunma, toplanan deliller, savcılık soruşturma dosyası münderecatı, hasar dosyası, ATK Trafik İhtisas Dairesi kusur raporu, … Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından tanzim edilen maluliyet raporu, dosyada alınan aktüer bilirkişi raporu, Yargıtay bozması sonrasında ATK 2. İhtisas Kurulu’ndan alınan rapor hep birlikte incelenip değerlendirilmiş, kazanın 08/08/2011 tarihinde meydana geldiği, kazanın meydana gelmesinde dava dışı sürücü …’nin kusursuz olduğu, davacının içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın yine dava dışı sürücü …’in %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, davacının kaza nedeniyle %11,3 oranında meslekte kazanma gücü/efor kaybına uğradığı, davacının iyileşme süresinin ise olay tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceği, dava tarihi itibariyle kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın davalı … şirketi nezdinde ZMMS (trafik) sigorta poliçesi ile sigortalanmış olduğu, bu nedenle davacıda meydana gelen yaralanma nedeniyle davalı şirketin poliçe limiti ile sorumlu olduğu, davalı … şirketi tarafından davacıya yapılan 9.174.40-TL. (güncellenmiş değeri 11.079,16-TL.) tutarındaki ödeme ve davacıdan alınan ibraname dikkate alındığında, ödenen tazminat ile aktüer raporunda hesaplanan tazminat arasında açık farklılık bulunduğu ve oransal olarak da fahiş farkın olduğu, ödenen meblağ ile hesaplanan zarar arasındaki bu açık nispetsizlik karşısında davacıdan alınan ibranamenin geçerli olmadığı ve sigorta şirketi tarafından davacıya yapılan ödemeyle davacının maddi zararının karşılanmadığı anlaşılmış, davacının gerçek maluliyet oranı … Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından tanzim edilen maluliyet raporu ile ortaya çıktığından %11,3 maluliyet oranını üzerinden hesaplama yapılmasının hakkaniyete uygun olduğu, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporuna göre davacının toplam zararının 65.546,33-TL. olarak hesaplandığı, davacı … olay günü daha önce çalıştığı işyerinin patronu olan kişinin aracına binmesi sonucu yapılan taşımanın hatır taşıması niteliğinde olduğu, bu nedenle 65.546,33-TL. tutarındaki tazminattan takdiren %20 oranında indirim yapılması gerektiği, %20 oranında hatır taşıması indirimi uygulandığında davacının talep edebileceği tazminatın 52.437,07-TL. olduğu ve bu miktarın davalı … şirketinin sorumlu olduğu poliçe teminat limiti içerisinde kaldığı, dava tarihinin davalının temerrüt başlanğıç tarihi olması hususunun ilk karar Yargıtay denetiminden geçmekle davalı lehine artık usuli kazanılmış hak niteliğinde olduğu, Yargıtay bozma ilamında vurgulandığı üzere kazaya karışan sigortalı aracın ruhsatına göre hususi araç olması karşısında temerrüt faizinin avans faizi değil yasal faiz olması gerektiği, bozma sonrası alınan ATK 2. İhtisas Kurulu raporundaki tespitlere göre emniyet kemeri takılmaması nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılmasının yasal şartlarının oluşmadığı anlaşılmış, ayrıca aktüer raporunda hesaplanan tazminat tutarından takdiren hatır taşıması indirimi yapılmış olması da gözetilerek ve Yargıtay 17. HD.’nin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere hakimin takdir hakkını kullanarak yapmış olduğu indirim nedeniyle davacının istediği miktardan daha az bir miktara hükmedilmesi durumunda davalı taraf lehine dolayısıyla davacı taraf aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmayacağından, davada reddedilen kısım üzerinden davalı taraf lehine/davacı taraf aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; 52.437,07-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …Ş. (yeni unvanı … A.Ş.) ‘den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin ise reddine,
2-Alınması gerekli 3.581,98-TL karar ve ilam harcından, peşin harç ve ıslah harcı toplamı olan 239,20-TL harcın mahsubu ile kalan 3.342,78-TL harcın davalıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına (27/06/2016 tarihli … E. 2016/177 K. Numaralı harç tahsil müzekkeremiz ile Maliye’ye bildirilen ve davalıdan tahsili istenilen 4.238,27-TL tahsil edilmiş ise geriye kalan 895,49-TL’nin işbu karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, tahsil edilmemiş ise ilgili harç tahsil müzekkeremizin işlemsiz iadesine ve 3.342,78-TL bakiye harcın davalıdan tahsiline)
3-Davacı tarafından yatırılan peşin harç ve ıslah harcı toplamı 239,20-TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 719,00-TL ilk karar masrafı ve 153,75-TL posta gideri olmak üzere toplam 872,75-TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesap olunan 698,20-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 7.616,82-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan 6,40-TL vekalet harcı ve 20,00-TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 26,40-TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesap olunan 5,28-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; dosya daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olduğundan, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/12/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır