Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/513 E. 2022/425 K. 25.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/513 Esas
KARAR NO:2022/425

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:21/08/2019
KARAR TARİHİ:25/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ticari ilişki sonucu emtia satışına karşılık olarak karşılığında … Bankası … Şubesi’nin 30.11.2015 tarih ve 60.000,00 TL bedelli çekini almış olduğunu,Davalı bankaya ait bulunan çek bankaya ibrazında karşılıksız çıkmış ve bu yönde şerh düşülmüş olduğunu, Karşılıksız çek ile ilgili olarak ….İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile icra takibine girişilmiş ise de takip semeresiz kalmış olduğunu,Borçlu şirkete ait hiçbir mal bulunamamış, bankalara yollanan haciz ihbarnamelerine olumsuz yanıt verilmiş olduğunu, 5941 sayılı Çek Kanunu bankalara çek konusunda önemli bazı mükellefiyetler getirmiş olduğunu, Bu mükellefiyetler bir yandan bankaların çek hesabı açtığı müşterilerini titizlikle seçmelerini amaçlamış diğer yandan da karşılıksız çek keşidesini önlemeyi öngörmüş olduğunu, banka, TTK’ya göre tüzel kişiliğe sahip bir tacir olduğunu, TTK. m. 18/2 hükmüne göre her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde “basiretli bir iş adamı gibi” hareket etmesi gerektiğini,5941 sayılı Çek Yasası’nın 2.maddesinde bankaların çek karnesi verirken basiretli olmaları gereği ile hangi kural ve koşullara riayet edileceği açıklanmış olduğunu, bu kapsamda semeresiz kalan icra takip dosyamızdaki çeklerin hesap sahibi ile ilgili yeterli araştırma yapılmaksızın verildiği anlaşılmış olduğunu, davalı bankanın çek karnesini vermeden önce yeterli maddi varlığının bulunup bulunmadığını tahkik etmesi, üçüncü şahısların zarara uğramasına sebebiyet verilmemesi, bankanın vasıta kılınarak dolandırıcılık suçunun işlenmemesi için gerekli özeni göstermesi ve basiretli davranması gerekmekte olduğunu, oysa bu gereklilik yerine getirilmemiş, çek hesabı açılan müşteriye yeterli malı olmamasına rağmen çok yapraklı çek karnesi verildiği gibi, bilançolarının değerlendirilmediği, vergi borçlarının tahkik edilmediği, şirketin merkez adresinin kaç kere değiştiğinin tespit edilmediği ve yerinde olmayan şirketin merkezinde tahkikat yapılarak tutanak tutulmadığının anlaşıldığını, bu nedenle semeresiz kalan takip borcunun davalı banka tarafından karşılanması gerekmekte olduğunu, üstelik çek hamillerine verilmesi zorunlu olan adreslerde verilmemiş, çek karnesi verilirken yapılan tahkikat bilgileri dahi müşteri sırrı olarak gizlenmiş olduğunu, ileri sürmek suretiyle Yukarıda açıklandığı üzere, fazlaya ilişkin ve artırma hakkımız saklı tutulmak koşulu ile 5941 Sayılı Kanun’un 2.maddesine aykırı olarak basiretsiz bir şekilde çek karnesi veren davalı bankanın anılan yasa kapsamındaki sorumluluğu nedeni ile şimdilik 5.000,00 TL olmak kaydı ile çek bedeli kadar maddi tazminatın icra takip tarihinden itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu çek hesabı 23.06.2015 tarihli sözleşme imzalanarak açılmış olup, davacının elindeki karşılıksız çıkan 1 adet çekin ait olduğu çek karnesi ise dava dışı müşteriye 01.07.2015 tarihinde teslim edilmiş olduğu,Bankacılık mevzuatı ve Bankanın iç yönerge ve talimatları kapsamında, müşteriyle çalışmaya başlanıp çek karnesi verildiği tarihlerde müşterinin risk oluşturacak veya sakıncalı hiçbir durumu olmadığı, Karşılıksız çek sorgusunda herhangi bir olumsuz durum ile karşılaşılmamış olduğu,Müvekkil banka şubesince çek hesabı açılırken müşteriden başvuru için gereken belgeler alınmış, firmanın ödeme gücü ve ekonomik durumu değerlendirilmesi neticesinde hesap açılmış olduğu, Çek hesabı açılması konusunda uyulması gereken kaidelere uygun hareket edilmiş olduğu,. Davacı vekilinin iddiaları haksız olup firmaya çek karnesi verilmesinde hiçbir hata ve kusur söz konusu olmadığı, Kaldı ki … Risk Merkezi raporundan da açıkça anlaşılacağı üzere çek keşidecesine ait ibraz edilen ilk çek tarihi 28.04.2014 tarihini taşıdığını, ayrıca çek keşidecesinin sadece müvekkil bankada değil 6 farklı bankada da çek hesabı bulunduğu,. Bunun yanı sıra çek keşidecesinin müvekkil bankadan çek karnesi aldığı 01.07.2015 tarihinde herhangi bir karşılıksız çeki mevcut olmadığı, Bu yönüyle müvekkil bankanın çek karnesi verilmesi aşamasında herhangi bir ihmali bulunmadığı, Hesap açılırken alınan belgeler, akdedilen Çek Taahhüt Kredisi Sözleşme ile Taahhütnamesi, 5941 sayılı yasanın 2. maddesi kapsamında alınan beyanname örneği ile diğer belgeler delil olarak ibraz olunduğu,
Çek hesabı açılırken alınan belgeler Müvekkil Bankanın somut olayda hiçbir kusuru olmadığı , davacının uğradığı zarardan sorumlu tutulması söz konusu olamayacağı,. Haksız davanın reddi gerekmekte olduğunu, davacının iddia ettiği zarar ile müvekkil bankanın çek karnesi vermesi işlemi arasında illiyet bağı bulunmadığı, Hukukumuzda tazmin sorumluluğuna hükmedilebilmesi için öncelikle ortada haksız bir eylem ve zarar bulunması, ikinci olarak zarara bu davranışın yol açmış bulunduğu sonucuna götürecek uygun illiyet (nedensellik) bağının var olması gerektiği, Dava konusu olayda müvekkil banka şubesinin işlemi ile davacı tarafın uğradığını iddia ettiği zarar arasında illiyet bağı kurulması hiçbir şekilde mümkün olmadığı, Dava konusu edilen çek, müşteriye hesap açılıp çek koçanı verilmesinden uzun süre sonra karşılıksız çıkmış olduğu, Firmanın mali durumunun sonradan kötüleşmesinin, çeklerin ibraz tarihinde hesapta yeterli para bulunmamasının ve -iddia edildiği üzere- icra takibinden sonuç alınamamasının külfetinin müvekkil banka üzerine yükletilmeye çalışılması kabul edilemeyeceği, Davacının iddia ettiği zarar ile müvekkil bankanın işlemleri arasında illiyet bağı kurulamadığından, haksız davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı basiretli bir tacir gibi hareket etmemesi, ticari ilişki içerisine girdiği kişileri seçerken gerekli özeni göstermemesi nedeniyle iddia ettiği zarara uğramıştır. Basiretli bir tacirin ya da tacir olmasa dahi makul mantıklı davranabilecek durumda olan herkesin ticaret yaptığı firmanın ekonomik durumu ve ödeme kabiliyetini araştırıp ona göre ilişki kurmak, özenli davranmak durumunda olduğu açık olduğu,Davacının da alacağı için firmadan çek almadan önce tahsil kabiliyetinin olup olmadığını araştırıp ondan sonra çeki kabul etmesi gerektiği, Davacının gereken basireti göstermediğini, Yargıtay 11. HD 06.04.2016 T., 2015/14187 E., 2016/3710 K. sayılı ilamında; “Bankalar çek karnesi verirken kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli dikkat ve özeni göstermelidir. Sadece ibraz edilen bir kısım belgelerle yetinmeyip, hesap açtırmak isteyen kişiyi işyeri seviyesinde soruşturmak ve benzeri incelemeleri yapmak suretiyle hesap açmak ve buna göre çek karnesi vermek durumundadır. Bununla birlikte, davacı da ticari ilişkiye girdiği kişi ya da kişileri seçmekte özenli davranmalıdır. Ayrıca, işbu davanın açılabilmesi için keşideci ve cirantalara müracaat edilmesi ve yasal yolların tüketilmesi gerekir. Bir başka deyişle davacının dava konusu çekten dolayı zararının gerçekleşmesi gereklidir.” denilmek suretiyle ticari ilişkiye girilen kişinin özenle seçilmesi gerektiğinin belirtildiğini, iddia edilen zararın gerçek bir zarar olup olmadığı belli değildir. Davacı taraf alacağının kaynağını ispat etmesi gerektiğini, çek karnesi verilirken usulüne uygun davranan bankaya kusur yüklenemeyeceği yargıtay içtihatları ile de sabittir.Yargıtay 11. HD 29.06.2009 T., 2008/4090 E., 2009/7912 K. sayılı ilamında; “Mahkemece, çek karnesinin verilme nedenlerinin tümüyle gözden geçirildiği, bu haliyle bankaya sunulan belgelerin eksiksiz ve çek karnesi düzenlenmesi için yeterli olduğu, karnenin verilmemesi yönünde olumsuz hiçbir koşulun varolmadığı, bankanın basiretli bir tacir olmanın yasal gereklerini tümüyle yerine getirdiği, sahteliği resmi yazı yanıtı ile anlaşılan nüfus cüzdanına meçhul kişi tarafından kendi resmi yapıştırılmak suretiyle, kendi adına düzenlenen imza sirküleri ve noter tasdikli belgelerle kurulan şirket adına çek karnesi alındığı, bunun banka çalışanı tarafından sahteliğinin öngörülebilmesinin veya ihbar olmaksızın düşünülebilmesinin mümkün olmaması karşısında, davalı bankaya yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda; dava dışı noterlikçe düzenlenen belgelere dayalı şekilde yasa ve genelgelere uygun olarak düzenlenen belgelere göre davalı banka tarafından dava dışı kişiye çek karnesi verilmesi sonucu dava dışı 3. kişinin sahtecilik eyleminden dolayı bankanın sorumluluğunu gerektiren illiyet bağının kesildiği belirlenmekle, mahkememizce bankanın davacı zararının tazmininden sorumlu tutulamayacağı kanaatine varılmıştır. “ denilmekte olduğunu, davacı tarafından çek üzerindeki tüm cirantalara karşı yasal takip yollarının tüketilip tüketilmediğinin araştırılması gerekmektedir. Davacı tarafın işbu davayı açabilmesi için çekteki tüm cirantalara karşı takip yapması ve bu takip ya da takiplerin sonuçsuz kalmış olması şart olduğu, Tüm cirantalara karşı yasal yollar tüketilmemişse, son hamil olan davacının böyle bir dava açma hakkı bulunmadığı, Bu husus Yargıtay kararlarında da açıkça belirtilmiş olduğu, bu yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24.09.2013 T., 2012/18335 E., 2013/16403 K. nolu ilamı ve yerel mahkeme gerekçeli kararını ekte ibraz ettiklerini, bu kapsamda davaya konu çekin ve takip dosyasının incelenmesini, çek üzerindeki cirantalar aleyhine başlatılan icra takip veya takiplerinin bulunup bulunmadığının araştırılmasını, izahına çalıştığımız yasal koşulun sağlanmaması halinde davanın bu yönden de reddine karar verilmesini talep edildiği, takip dosyasının aciz vesikasına bağlanıp bağlanmadığı, gerekli icrai işlemin tesis edilip edilmediğinin araştırılması gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı – alacaklı tarafça çek takip dosyasında yapılan işlemlerinde mahkemece incelenmesi gerektiği ileri sürülmek suretiyle davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 20/03/2022 tarihli bedel artırım dilekçesi ile; Belirsiz alacak olarak ileride artırılmak üzere 5.000-TL olarak ikame edilen davalarını, 60.042,47-TL artırarak yeni dava değerlerinin 65.042,47-TL olduğunu, yeni dava değerinin icra takip tarihinden (10.12.2015 ) itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmişler ve tamamlama harcını da yatırmışlardır.
DELİLLER:
Davacı taraf delil olarak; … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, bilirkişi incelemesi, banka kayıtları, İTO kayıtları, dava dışı borçlu şirketin vergi kaydı ve bilançoları, yemin vs. her türlü delillere dayanmıştır.
Davalı taraf delil olarak; … Risk Merkezi Raporu, çek hesabı açılırken alınan belgeler, kredi çerçeve sözleşmesi, çek taahhüt kredisi taahhütnamesi, sözleşme öncesi bilgilendirme, çek karnesi talep formu, imza beyannamesi, Yargıtay kararları, bilirkişi incelemesi, tanık, yemin ve her türlü kanuni delillere dayanmıştır.
Bilirkişi raporları:
Dosyanın teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle, dosya bankacı bilirkişi …’a tevdi edilmiş ve bilirkişi sunmuş olduğu 10/05/2020 tarihli raporunda: Dava dışı çek keşidecısi …’ın 01.07.2015 tarihinde davalı bankaya başvurarak 25 yapraklı çek karnesi için başvuruda bulunduğu,başvuru tarihinde … Risk Sorguılama tablosu incelendiğinde çek karnesi aldığı banka sayısının 6 , ilk karşılıksız çekinin 01.09.2015 tarihi olduğu çek talebinin 01.07.2015 olduğu, sunulan imza sirküleri,kimlik fotokopisi hesap ekstresi … risk Raporu sorgulama ekranı dikkate alındığında davalı bankanın çek karnesi verilmesi esnasında 5941 sayılı Çek Yasası’nm 2.maddesinde belirtilen zorunlu unsurları yerine getirdiğini, diğer yandan bancılık uygulama ve teamüllü gereğince,Gayri nakdi kredi niteliğinde olan Çek Kredisinin tahsisi ve kullandınlması için, Bankalann kredi tahsisinden önce, müşteri hakkında gerekli ıstihbari çalışmalan yaparak, müşterinin ticari faaliyeti, geçmiş dönemdeki işbu ticari faaliyetleri çerçevesinde, müştenlerine karşı taahhütlerinin yerine getirtip getirilmediği, Mali bilgileri ( Bilanço, Gelir Tablosu, vb ), Ticaret Sicil veya Esnaf Sicili Kayıtları Ticari işletmenin temsile yetkili kişilere aii imza ¡»uküleıi, Mal alini/saüuııııa yönelik piyana aıaşuıııittM, uiğcı bâııkalaı veya fnıaııS kuruluşlan ile varsa ilişkileri, geçmiş dönemlerde karşılıksız çek/senet protestosuna maruz kalıp, kalmadığı vb konularda gerekli araştırma yapılmadan kredi tahsisi ve kullanımı yapılmadığı genel uygulamalar arasında bulunduğunu, dava konusu çek keşidecisi oian …’ın gerçek kişi tacir olduğu, gerçek kişi tacirlerin faaliyet hacimleri itibariyle Tacir niteliğinde veya Esnaf niteliğinde ticari faaliyetine uygun olarak Sicil kaydının olması, işbu sicil kayıtları temin edilemeden ve yukarıda sayılan diğer hususlarda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle çek kredisi tahsisi edilerek ilk aşamada müşteri lehine 25 adet yapraklı çekin basımı ve teslimi yapıldığı anlaşılmıştır. Çek basımının yapılabilmesi için Ticaret veya Esnaf Sicil kaydı bilinmeden Çek basımı ve tesliminin yapılmasının mümkün olmadığı Bankacılık uygulaması gereği olduğunu, işbu nedenle, davalı bankanın yukarıda bahsedilen hususlann yerine getirilmesinde 5941 sayılı yasanın 2. Maddesi kapsamında sayılan hususların yerine getirilmesinde her hangi bir eksiklik olmadığının değerlendirilmiş olduğunu, davacı firmanın KKB dan “Ocak 2013 tarihinde hizmete sunduğu Çek Raporu, Risk Raporu ve Elektronik Rapor Sistemi ile KKB, yalnız finansal kuruluşlara değil, aynı zamanda bireylere ve reel sektöre yönelik hizmetler de sunmaya başlamıştır. Eylül 2011 tarihi itibarıyla KKB, tüketici yüzünü temsil eden Findeks platformu ile bireyler ve reel sektöre yönelik hizmetleri tek bir çatı altında toplanmıştır. ” inceleme yaptığına ilişkin herhangi bir verinin dosyaya sunulmadığına dair rapor sunmuştur.
Dosya bankacı bilirkişi Fahrettin Ülkü’ye tevdi edilmiş ve bilirkişi sunmuş olduğu 18/06/2021 tarihli raporunda; davalı bankanın; çek verilmesi aşamasında, 5941 s.lı yasanın 2 madde sinde belirtilen Asli Şartlan yerine getirmiş olmakla birlikte; çek verilen hakkında yeterli ekonomik ve sosyal araştırmayı yapmamış olmakla; davacı zararının %10′ undan, davacının ise; oluşan zararının %90 ından sorunlu olması gerektiğinin mahkemenin takdirlerinde olduğunu, bu durumun kabulü halinde; davacının; zararın (1/10 u olan) 5.880,- TL m 30.11.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte Bankadan talep edebileceğini, ancak davacının Şimdilik 5.000,- TL lık talepte bulunduğu görülmek le talebi ile bağlı bulunduğunu, tarafların sair taleplerinin mahkemenin takdirlerinde olduğuna dair rapor sunmuştur.
Mahkememizin 22/11/2021 tarihli celsesinde alınan ara karar uyarınca dosya bankacı bilirkişiler; …’a tevdi edilmiş ve bilirkişiler sunmuş oldukları 02/02/2021 tarihli raporlarında; Dava dışı … isimli şahsın davalı bankanın … Şubesinde çek ile işleyen … İban nolu Ticari Mevduat Hesabını açarken,bu hesap üzerine keşide edilmek üzere çek karnesi verirken, davalı bankanın alması gerekn belgelerden davalı bankanın … isimli şahıstan yerleşim yeri belgesi,Ticaret Sicili kaydı,ekonomik sosyal durum belgesini almadığı ,… Birliği Risk Merkezinden sorgulama yapmadığı, bankanın çek hesabı açtığı sırada göstermesi gereken dikkat ve özeni göstermediği, davalı bankanın gerek Bankacılık Kanunu,gerek bankacılık usul ve teamülleri ve gerekse 5491 sayılı Çek Kanunu md.2 nin kendisine yüklediği dikkat ve özen gösterme yükümünü ihlal etmiş olduğu,davalı bankanın olaydaki ağır kusurunun bulunduğunu, davacı … San.Tic.A.Ş.nin davalı bankaya ibraz ettiğinde çekin yasal karşılığı olan 1.200 TL yı tahsil etmesinden sonra kalan 58.800 TL ile 5.880 TL çek tazminatı,178,40 TL komisyon ve 186,07 TL işlemiş faizden oluşan toplam 65.042,47 TL tutarındaki alacağını keşideci …,…Ltd Şti ve … Yapı A.Ş. aleyhine ….İcra M.nün … e.sayılı dosyasında kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile yapmış olduğu icra takibi süreci sonunda haczi kabil mal bulunmadığından davacının 65.042,47 TL zarara uğramış olduğunu, icra müdürlüğünün, 11/01/2016 tarihinde borçlunun adresine hacze gidildiğinde tanzim ettiği haciz tutanağında borçluya ait hacze kabil mal bulunmadığının yazıldığı tespit edilmiş olup, İİK 105. Maddesinde; “Haczi kabil mal bulunmazsa haciz tutanağı 143 üncü maddedeki aciz vesikası hükmündedir. İcraca takdir edilen kıymete göre haczi kabil malların kifayetsizliği anlaşıldığı surette dahi tutanak muvakkat aciz vesikası yerine geçerek alacaklıya 277 maddede yazılı hakları verir.” Hükmüne göre davacının oluşan zararından davalı bankanın …’a hesap açarken ve çek karnesi verirken 5941 sayılı Kanunun 2.maddesindeki yükümünü ihlalindeki ağır kusurundan dolayı davacı yana karşı talep edilen 5.000 TL den sorumlu olduğuna dair rapor sunmuşlardır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, davalı bankanın dava dışı …’a verdiği çek karnelerinden keşide edilerek davacıya verilen çekin karşılıksız çıkması sonucu uğranıldığı iddia edilen zararın davalı bankadan tahsili istemine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporları ile dosyamızda bulunan tüm bilgi ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde;
Davalı bankanın dava dışı …’a verdiği çek karnelerinden 60.000,00 TL bedelli çekin keşide edilerek davacıya verildiği, işbu çekin karşılıksız çıkması sonucu uğranıldığı iddia edilen zararın davalı bankadan tahsili istemi ile işbu davanın ikame edildiği,
02/02/2021 tarihli üçlü bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle, dava dışı …’ın, davalı bankanın … Şubesinde çek ile işleyen … İban nolu Ticari Mevduat Hesabını açarken, bu hesap üzerine keşide edilmek üzere çek karnesi verirken alınması gereken belgelerden yerleşim yeri belgesi, ticaret sicili kaydı ve ekonomik sosyal durum belgesini almadığı, …Risk Merkezinden sorgulama yapmadığı, davalı bankanın çek hesabı açtığı sırada göstermesi gereken dikkat ve özeni göstermediği, davalı bankanın Bankacılık Kanunu, bankacılık usul ve teamülleri ile 5491 sayılı Çek Kanunu’nun 2.maddesinin kendisine yüklediği dikkat ve özen gösterme yükümünü ihlal etmiş olduğu, davalı bankanın olayda ağır kusurunun bulunduğu, davacının çeki davalı bankaya ibraz ettiğinde yasal karşılığı olan 1.200,00 TL’yi tahsil etmesinden sonra kalan 58.800,00 TL ile 5.880 TL çek tazminatı, 178,40 TL komisyon ve 186,07 TL işlemiş faizden oluşan toplam 65.042,47 TL tutarındaki alacağını tahsil edemediği, davacının, dava dışı keşideci …, …Ltd. Şti ve … Yapı A. Ş. aleyhine ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile yapmış olduğu icra takibi süreci sonunda haczi kabil mal bulunmadığından davacının 65.042,47 TL zarara uğramış olduğunun tespit edildiği,
İşbu bilirkişi raporunun alanında uzman bilirkişilerce hazırlanmış ve dosyamız kapsamı ile uyumlu olması nedeniyle anılan rapora itibar edilmesi gerektiği,
Ancak diğer yandan davacının tacir olması nedeniyle dava konusu çeki kabul ederken, basiretli veya objektif açıdan dürüst herkes gibi keşidecinin ödeme gücü olup olmadığı konusunda bir araştırma yapması gerektiği, davacının keşideci hakkında herhangi bir araştırma/istihbarat yapmadan, sadece bankanın ismine güvenerek çeki kabul etmesinin doğru olmadığı,
Bu bağlamda davacının bir önceki paragrafta değinildiği şekilde kusurlu olduğu, davalının bankanın ise gerekli basiret ve özeni göstermemesi nedeniyle davacının zarara uğramasına neden olduğu, bu suretle yaygın içtihatlar doğrultusunda dava konusu olayda tarafların takdiren % 50’şer oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığından, davanın kısmen kabulü ile davacının uğradığı toplam zararın % 50 oranındaki kusura tekabül eden 32.521,23 TL tazminatın, dava açılmadan önce davalıya başvurulmamış olması dikkate alınarak dava tarihi olan 21/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin davacı isteminin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
1-32.521,23 TL tazminatın dava tarihi olan 21/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine,
3-Alınması gerekli 2.221,53-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 85,39-TL’nin ve bilahare ikmal edilen 1.110,00-TL tamamlama harcından mahsubu ile eksik kalan 1.026,14-TL ‘nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 85,39-TL peşin+1.110,00-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 1.195,39-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 44,40-TL başvuru harcı, 6,40-TL vekalet harcı ve 4.658,90-TL tebligat/posta/bilirkişi gideri olmak üzere toplam 4.709,70-TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesap olunan 2.354,85-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 45,00-TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesap olunan 24,57-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
9-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin 660,00-TL’sinin davalıdan 660,00-TL’sinin davacıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup ana hatları ile anlatıldı.25/04/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı