Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/500 E. 2020/480 K. 29.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/500 Esas
KARAR NO:2020/480

DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:08/08/2019
KARAR TARİHİ:29/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 10.08.2017 tarihinde, … İlçesi, … Mahallesi, … Caddesi No:.. önü adresinde, müvekkilİ şirketin … Santraline ait, … mm kablo, … Adına müteahhitliğini … İnşaat’ın yaptığı alt yapı kazı çalışmaları esnasında koparılmak ve kırılmak suretiyle hasara uğratıldığını, hasar nedeniyle müvekkili şirketin 6.947,45-TL maddi zararı meydana gelmiş olup, zararlarının ayrıntılarını gösterir keşif evrakı, hasar tespit tutanağı delil listesi ekinde sunulduğunu, … firmasınca hasarın giderilmiş olduğuna ilişkin evraklar da sunulduğunu, alacaklarının rızaen tahsili mümkün olmadığından, hüküm altına alınmasını teminin kanuni süresi içinde iş bu davanın açılması zorunluluğu doğduğunu, açıklanan nedenlerle davalarının kabulüne, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla 6.947,45-TL müvekkili şirket zararının, hasar tarihinden itibaren … kısa vadeli avanslara uygulanan değişen oranlarda avans faizi, vekâlet ücreti ve mahkeme masrafları ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; açılan davanın görev yönünden reddi gerektiğini, mahkemenin görevli olmadığını, husumete yönelik de itirazlarının bulunduğunu, huzurdaki davanın muhatabının idarelerinin değil diğer davalılar olduğunu, meydana gelen zarar ile müvekkili … arasında uygun illiyet bağının bulunmadığını, müteahhit ile idareleri arasındaki sözleşmeye ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına binaen söz konusu hasar nedeniyle idarelerine husumet tevcihi mümkün olmadığını, varlığı iddia olunan zarar nedeniyle müvekkili idarenin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, açıklanan nedenlerle huzurda açılan davanın husumet ve esas yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … İnş……. A.Ş vekilinin cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin söz konusu hasarın oluşumunda bir bağlantısı ya da kusurunun bulunmadığını, söz konusu tarihlerde ve yerde müvekkili şirketin herhangi bir çalışması bulunmadığını, hasar bölgesinde yapılan çalışmalara ait izin ve çalışma planı için … Belediyesine yazılacak bir yazı ile söz konusu hasar bölgesinde kimin çalışma yaptığının ortaya çıkacağını, davacı şirket iddia ettiği hasarın müvekkili şirkete ait olduğuna dair hiçbir yazılı belge ya da görüntü kaydı veya fotoğraf mahkemeye sunamadığını, davacının hasarın nasıl oluştuğunu ya da sorumluluğun müvekkili şirkete ait olduğuna ilişkin herhangi bir delil sunmadığını, davaya konu hasara ilişkin sorumluluk müvekkili şirket üzerinde olmadığı gibi aksine hasardan dolayı sorumluluk davacı yan üzerinde olduğunu, açıklanan nedenlerle davacı yanın kusuru sebebiyle müvekkili şirkete yükletilmesi mümkün olmayan hasar bedelinin talebi ile açılmış davanın reddine ve tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı yan alt yapısına verilen zararın tazmini istemine ilişkindir.
6/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi uyarınca, “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Davanın konusu (müddeabih), dava dilekçesindeki talep sonucu, yani neticei talep esas alınarak belirlenir. Neticei talebin bir para alacağının tahsili veya tazminata ilişkin olduğu durumlarda, arabulucuya başvuru yapılmış olması dava şartıdır.
Eldeki dava 08.08.2019 tarihinde açılmış olup, dava tarihi itibariyle dava açılmadan önce arabulucuya başvuru yapılması dava şartıdır.
Mahkememizce 09.08.2019 tarihli tensip zaptının 9. Maddesinin A bendi gereği anlaşmaya varılamadığına ilişkin arabulucu tutanağının aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış örneğinini sunması için davacı yana 1 hafta kesin süre verildiği, ancak davacı tarafından son tutanağın sunulmadığı, arabulucuya başvuru yapıldığına dair dosya içerisinde bilgi ve belge olmadığı anlaşılmıştır.
Anılan düzenlemeler karşısında somut olayda uyuşmazlığın davacının alt yapısına verilen zarar nedeni ile tazminat davası olduğu, TTK 5/A maddesi 1. fıkrasında arabulucuya başvurulmasının dava şartı olarak düzenlendiği, davanın arabulucuya başvurulmadan açıldığı ve arabulucuya başvuru şartı mahiyeti gereği sonradan tamamlanamayan özel dava şartlarından olduğu anlaşılmakla, davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ( İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 20.06.2019 tarih 2019/1018E-2019/869 K sayılı emsal kararı)
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-)DAVANIN 6102 sayılı TTK 5/A, 6326 sayılı Kanun’un 18/A-2 ve HMK’nun 115/2. maddeleri gereğince, DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 54.40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 118,65 TL harçtan mahsubu ile bakiye 64,25 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı yana iadesine
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın kararın kesinleşmesi ve halinde davacıya iadesine,
5-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine
Dair; HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı.29/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır