Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/493 E. 2021/948 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/493 Esas
KARAR NO :2021/948

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:06/08/2019
KARAR TARİHİ:01/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … alan adlı web sitesinin sahibi olduğunu, davalı şirket tarafından işlettiği “…” isimli otelin odalarının müvekkilinin sahibi olduğu internet sitesi üzerinden satışının yapılması için talepte bulunulduğunu, talebin müvekkili şirketçe kabul edildiğini ve taraflar arasında internet ortamında sözleşme akdedildiğini, müvekkili şirketin davalı şirketin otel odalarına gelen konaklama rezervasyonlarını davalı şirkete ilettiğini ve müşterilerin konaklamayı müvekkili şirketin sahibi olduğu internet sitesi üzerinden rezervasyon yaparak gerçekleştirdiğini, buna karşın davalı şirketin müvekkili şirketin sözleşme gereği hak kazanmış olduğu komisyon alacaklarını ödemediğini, müvekkili şirketin konaklama rezervasyonlarına ilişkin faturaları keserek davalı şirkete gönderdiğini, davalı şirketin kesilen faturalara itirazda bulunmadığı gibi iade faturası da kesmediğini, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davanın kabulüne, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi ve ekleri ile tensip zaptı davalı şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafından davaya karşı cevap verilmemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; fatura ve cari hesaba dayalı alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; sözleşme fotokopisi, taraflar arasındaki e-posta yazışmaları, takip konusu faturalar, keşif, bilirkişi incelemesi, tanık beyanı, yemin, tarafların ticari defter ve kayıtları, rezervasyon detaylarını gösterir belgeler, Yargıtay kararları, arabuluculuk tutanağı, ilgili Vergi Dairesi’nden celbedilecek BA ve BS formaları, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası ile diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı taraf ise herhangi bir delil bildirmemiştir.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasının aslı celbedilerek dosyaya kazandırılmıştır. İcra takip dosyasının incelenmesinde; davacı şirket vekili tarafından 09/01/2019 tarihinde davalı şirket aleyhine 4 (dört) adet faturaya dayalı olarak ve toplam 15.211,30-TL. üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, Örnek-7 no’lu ödeme emrinin davalı/borçlu şirkete 14/01/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirket yetkilisi … tarafından 18/01/2019 tarihli dilekçe ile borca itiraz edildiği, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu, akabinde davacı şirket vekili tarafından 06/08/2019 tarihinde ve 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde harca esas değer olarak 15.211,30-TL. gösterilmek suretiyle huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK.) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı (alacaklı) tarafa ait olduğundan, bu kapsamda davacı tarafça deliller toplanmış, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne ve … Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne ayrı ayrı müzekkereler yazılarak, davacı ve davalı şirketlere ait BA-BS formları dosyaya kazandırılmıştır.
Sonrasında mahkememizce uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, taraflar arasındaki ilişki dönemine ait olmak üzere önce davalı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek, davalı şirket merkezinin bulunduğu … Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi’ne talimat yazılmıştır.
… Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından … Talimat sayılı dosyada yaptırılacak bilirkişi incelemesine esas olmak üzere ticari defterlerini sunması için davalı şirkete çıkarılan tebligat bila tebliğ iade edilmiştir. İlgili mahkemece daha sonra davalı şirkete e-tebligat yoluyla ticari defterlerini sunması için 2 haftalık süre verilmesine ve gerekli ihtarat yapılmasına karşın davalı şirket tarafından ticari defter ve belgeler sunulmamıştır. Bunun üzerine … Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi tarafından davalı/borçlu şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde SMMM bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmasına ilişkin yazılan talimat bila ikmal iade edilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2017 tarihli, 2016/2630 Esas ve 2017/258 Karar sayılı kararında vurgulandığı üzere; mahkemece tacir olan taraflara ticari defterlerini sunmaları için kesin süre verilmesi halinde davacı taraf ticari defterlerini öngörülen sürede ibraz etmesine karşın davalı taraf ticari defterlerini mahkemeye sunmaz ise artık davacı tarafın usulüne uygun tutulan ticari defterleri onun (davacının) lehine delil niteliğini haizdir.
Davacının icra takibine konu ettiği tutarlar eğer davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinde yer almakta ise (kayıtlı ise) bu durumda davalı tarafın ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olması nedeniyle ispat yükü kendisinde olan tarafın (davacının) ticari defterleri davacı lehine delil olacaktır.
Mahkememizce 18/07/2021 tarihli ara kararla; davacı şirketin davaya konu ilişki dönemine ait ticari defter ve belgeleri ile … Vergi Dairesi’nden dosyaya celbedilen davalı şirkete ait BA ve BS formları dikkate alınmak suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve dosya 10/09/2021 tarihinde SMMM bilirkişiye tevdi edilmiştir.
SMMM bilirkişi … tarafından düzenlenerek dosyaya sunulan 22/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; incelenen davacı şirkete ait 2018 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde yapıldığı, bu anlamda davacı şirketin ticari defterlerinin TTK.’nun ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tasdik edildiği ve tutulduğu, davacı yanın incelenen ticari defterlerine göre davalı yandan son işlem tarihi olan 31/10/2018 tarihi ve icra takip tarihi itibariyle 15.211,30-TL. alacaklı göründüğü, davacı şirketin bağlı bulunduğu … Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından dava dosyasına intikal eden 03/01/2020 tarihli yazıda davacı şirketin davalı şirkete KDV hariç 2 adet belge karşılığında toplam 22.283,00-TL. tutarlı fatura düzenlediğinin görüldüğü, davalı şirketin bağlı olduğu … Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından dava dosyasına intikal eden 29/01/2020 tarihli yazıda ise davalı şirketin davacı şirketten KDV hariç 4 adet belge karşılığında toplam 27.800,00-TL. tutarlı faturalı hizmet aldığının görüldüğü, davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı şirketin incelenen BA mal ve hizmet alımlarına ilişkin bildirim formunda kayıtlı olduğu ve bu anlamda davacı yanın düzenlediği faturaların davalı şirket tarafından ticari defterlerinde kayıt altına alındığı, sonuç olarak incelenen ticari defter ve belgelere göre davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibariyle 15.211,30-TL. tutarında alacaklı olduğunun tespit edildiği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı şirket vekili tarafından 25/10/2021 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna karşı yazılı beyanda bulunulmuştur. Bilirkişi raporu davalı şirkete 27/10/2021 tarihinde e-tebligat ile usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine karşın davalı şirket tarafından rapora karşı herhangi bir yazılı beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
6100 sayılı HMK.’nun 281/1. maddesine göre; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” HMK.’nun 281. maddesinin gerekçesinde ise maddede rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan 2 haftalık sürenin kesin süre olduğu ve hak düşürücü bir nitelik taşıdığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, taraflar bu süre içerisinde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını dile getirmezlerse bilirkişi raporu itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir, yani itiraz etmeyen taraf artık rapora itiraz olanağını tümüyle kaybeder. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bilirkişi raporuna yasal süresi içinde itiraz edilmemesi halinde diğer taraf yönünden usulü müktesep hakkın doğacağı belirtilmektedir.
Dosyada alınan bilirkişi raporu mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporun toplanan delillere, Vergi Dairesi’nden gelen BA-BS formlarına, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenerek hükme esas alınmıştır.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere; BA ve BS formları, ticari defter kavramı içerisine girmektedir. Mahkememizce … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden celbedilen davalı firmaya ait BA formları incelenmiş, gelen BA formlarına göre davalının dava ve takip konusu faturaları kayıtlı olduğu vergi dairesine beyan ettiği, davacı tarafın ticari defterleri ile dayanağı yardımcı defterlerin birbirini teyit ettiği görülmüş, sonuç olarak mahkememizce davalının davacı şirketten fatura konusu hizmetleri eksiksiz olarak aldığı kanaatine varılmıştır.
Öte yandan 2004 sayılı İİK.’nun 67/2 maddesine göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun da itirazında haksız olması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunların dışında alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli, 2019/4054 Esas ve 2019/7699 Karar ve 04/06/2020 tarihli, 2020/2083 Esas ve 2020/2727 Karar sayılı ilamları)
Tüm dosya kapsamının, davalı şirkete ait BA formlarının ve mahkememizce benimsenen bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinde; davacı şirketin taraflar arasındaki ticari ilişkiye uygun olarak davalı adına faturalar düzenlediği, düzenlenen faturaların davacı şirketin resmi ve mevzuata uygun ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, … Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından dosyaya gönderilen davalı firmaya ait BA formlarında takip konusu faturaların davalı tarafça kayıtlı olduğu vergi dairesine beyan edildiği, böylece taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve dava konusu alacağın varlığı konusunda mahkememizde kanaat oluştuğu, davacı tarafın bilirkişi incelemesi için ticari defter, kayıt ve belgelerini ibraz ettiği, ancak davalı tarafın talimat mahkemesince verilen kesin süreye ve yapılan ihtarata rağmen ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı, bu nedenle ispat yükü kendisinde olan davacı şirketin usulüne uygun şekilde tuttuğu ticari defterlerinin sahibi lehine delil olduğu, davacı tarafça sunulan ticari defter, kayıt ve belgelere göre düzenlenerek hükme esas alınmasında sakınca görülmeyen ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporunda tespit edilen miktara göre taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibariyle 15.211,30-TL. tutarında alacaklı olduğu, davacı şirketin davalı şirketi takiple birlikte temerrüde düşürdüğü, sonuç olarak davalı şirketin bu miktara (15.211,30-TL.’ye) yönelik olarak yaptığı itirazlarının haklı ve yerinde olmadığı, bir başka ifade ile tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre davacı şirketin davalı şirket aleyhine 15.211,30-TL. asıl alacak için icra takibi başlatmakta haklı olduğu anlaşılmakla, hükme esas alınmasında sakınca görülmeyen bilirkişi raporunda tespit edilen miktara göre davanın kabulüne, her iki taraf da tacir olduğundan asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek (yıllık %19,50 oranını geçmemek üzere) avans faizi uygulanmasına, ayrıca İİK.’nun 67/2 maddesinde düzenlenen icra inkar tazminatının amacı alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik haksız itirazları önlemek olduğundan, takip konusu fatura alacakları da likit ve önceden belirlenebilir olduğundan, ayrıca davalının itirazları da haksız olduğundan, davacı lehine kabul edilen alacağın %20’si oranında hesaplanan 3.042,26-TL. icra inkar tazminatını da kapsar şekilde davanın kabulü dair aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; davalı şirketin …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 15.211,30-TL. asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek (yıllık %19,50 oranını geçmemek üzere) avans faizi uygulanmak suretiyle takibin talepnamedeki diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına,
2-İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 3.042,26-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 1.039,08-TL karar ve ilam harcından, 259,77-TL peşin harç ve icraya yatan harç toplamının mahsubu ile kalan 779,31-TL.’nin davalıdan tahsili ile Maliyeye gelir kaydına,
4-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davalıdan alınıp Maliyeye gelir kaydına,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 44,40-TL başvuru harcı, 259,77-TL peşin harç ve icraya yatan harç toplamı, 6,40-TL vekalet harcı, 2.600,00-TL bilirkişi ücreti ve 255,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 3.166,07-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır