Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/49 E. 2019/743 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2019/49 Esas
KARAR NO: 2019/743

DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 19/04/2018
KARAR TARİHİ: 10/10/2019

İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 14/11/2018 tarih, … E-…K sayılı dosyasından verilen görevsizlik kararı üzerine mahkememize gönderilen yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Üçüncü kişi/davacı vekili İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği daha sonra görevsizlik kararı verilerek mahkememize gönderilen dosyadaki dava dilekçesinde özetle; alacaklı davalı … A.Ş.tarafından, borçlu davalı … ve diğer takip borçluları aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığını, takip dosyasından müvekkili şirkete gönderilen birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine, o dönemde şirket yetkilisi olan davalı … tarafından kötüniyetli olarak itiraz edilmemesi üzerine müvekkilinin takip dosyasından dolayı borçlu konumuna geçtiğini ve müvekkili şirketin taşınmazı üzerine haciz tesis edildiğini, akabinde takip dosyasından üçüncü haciz ihbarnamesinin gönderildiğini, müvekkilinin takip borçlusu davalı borçlu …’e borçlu olmadığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında borçlu davalı …’e, müvekkili şirketteki payına bağlı hak ve alacağı dışında borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili İstanbul …Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği daha sonra görevsizlik kararı verilerek mahkememize gönderilen dosyadaki cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla başlatılan takip dosyasından üçüncü kişi davacıya gönderilen birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine cevap verilmemesi nedeniyle borcun yedinde olduğunun varsayıldığını, davacının işbu menfi tespit davasını ispat mecburiyeti bulunduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
Dava; icra takibinin tarafı olmayan 3.kişi tarafından açılmış İİK 89.md gereğince menfi tespit istemine ilişkindir.
İİK’nın 89.maddesi; “Hamiline ait olmıyan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmıyan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödiyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi). Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2, 3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir.
Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur.
(Değişik üçüncü fıkra: 17/7/2003-4949/22 md.) Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir…” hükmünü içermektedir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin ve HMK 114/1.madde gereğince dava şartı olduğundan mahkemelerce her aşamada re’sen incelenir. Diğer yandan Asliye Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisidir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olayda; davanın, üçüncü kişi davacı tarafından takip alacaklısı ve borçlusu aleyhine açılmış menfi tespit davası olduğu anlaşılmaktadır. İİK 89.maddesindeki haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında görevli mahkeme genel mahkemeler olup, tarafların tacir olmasının veya temel ilişkinin ticari nitelikte bulunmasının veya borcun temelini oluşturan senedin kambiyo senedi niteliğinde olmasının görev yönünün belirlenmesinde, bir etkisi bulunmamaktadır. Diğer bir deyişle taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığından davanın mutlak veya nisbi ticari dava niteliğinde olmadığı kuşkusuzdur. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 12/04/2016 tarih ve 2016/3568 Esas-6425 Karar sayılı kararında da aynı husus vurgulanmıştır.
Bu nedenle uyuşmazlığın görüm ve çözüm yeri Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan mahkememiz davaya bakmakta görevsizdir. HMK’nın 114.maddesi gereğince görev dava şartı olup, aynı yasanın 115.maddesi gereğince dava şartlarının varlığı ileri sürülmese de yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılması gerekeceğinden HMK’nın 114/1-c ve 115/2.maddeleri gereği görev dava şartı yokluğu nedeniyle aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.

KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın, görev dava şartı yokluğu nedeni ile Usulden Reddine,
2-Görevli mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-İşbu kararın yasa yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde, HMK.nın 21.maddesi gereğince (kısa kararda maddi hata olarak 20.md yazılmıştır) yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mah.nin ilgili hukuk dairesine resen gönderilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzünde, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı.

Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.