Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/417 E. 2021/185 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/417 Esas
KARAR NO:2021/185

DAVA:Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesine İlişkin
DAVA TARİHİ:08/07/2019
KARAR TARİHİ:11/03/2021

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin %46,72 oranında paya sahip ortağı olduğunu, davalı şirketin 07/03/2019 tarihinde yapılan ve müvekkilinin talebi üzerine ertelenen 08/04/2019 tarihli genel kurul toplantısında şirketin finansal tabloları ve faaliyet raporuna ilişkin sorularının dürüstlük ve hesap verme ilkeleri kapsamında yeterince cevaplanmadığını ve şirket sırrı denilerek bir takım sorularının cevapsız bırakıldığını, bu doğrultuda özel denetçi atanması taleplerinin reddedildiğini, şirketin net mal satışlarının artmasına rağmen karlılıktaki düşüşün dürüst şekilde cevaplanmadığını, yönetim kurulu üyeleri ile yöneticilerine ödenen maaş ve prim hususlarının gizlendiğini, şirketten bilgi alma ve inceleme hakkının yeterli düzeyde sağlanmadığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davalı şirkete faaliyet raporu ve finansal tabloların denetimi amacıyla özel denetçi atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya TTK 437.md kapsamında her türlü bilgi ve belgenin teslim edildiğini, davacının, şirket karlılığı, yöneticilere yapılan ödemeler, bağlı ortaklıklar, ortak bilgileri ve bağışlar gibi yönelttiği tüm soruların cevaplandığını, davada özel denetçi atanma koşullarının bulunmadığını, müvekkili şirketin başarılı bir ticaret faaliyeti yürüttüğünü, esas iştigal alanında ve diğer alanlarda ciddi karlılık gösterdiğini, davacıya talep ettiği tüm belgelerin ve sorduğu soruların dürüstlük kurallarına uygun olarak ayrıntılı şekilde cevaplandırıldığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
İddianın ileri sürülüş biçimine göre dava, dava dilekçesinde ileri sürülen nedenlerle davalı şirkete TTK’nın 438 vd. maddelerinde düzenlenen özel denetçi atanması istemine ilişkindir.
Özel denetim istemi hakkına ilişkin TTK’nın 438.maddesi,”Her pay sahibi, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli olayların özel bir denetim ile açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel kuruldan isteyebilir.” hükmünü; 439.maddesi ise, “Genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi halinde, sermayenin en az onda birini, halka açık anonim şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri veya paylarının itibari değeri toplamı en az bir milyon Türk Lirası olan pay sahipleri 3 ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesinden özel denetçi atamasını isteyebilirler.” hükmünü içermektedir.
Görüldüğü üzere, mahkemeden özel denetim isteme hakkının kullanılabilmesi için öncelikle bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılmış olması yasal zorunluluktur. Bunun yanında özel denetimle ancak, “Belirli olayların” özel bir denetimle açıklığa kavuşturulması istenebilir.
Bilgi alma ve inceleme hakkı ise, TTK’nın 437/2.maddesinde düzenlenmiş olup buna göre, pay sahiplerinin bilgi alma veya inceleme istemlerinin genel kurulda, yönetim kurulundan şirketin işleri; denetçilerden denetim yapılma şekli ve sonuçları hakkında olabileceği; aynı maddenin 5.fıkrasında ise, bilgi alma veya inceleme istemlerinin, cevapsız bırakılması, haksız olarak reddedilmesi, ertelenmesi ve bilgi alınamaması durumunda şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesine başvurarak bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılabileceği düzenlenmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere, özel denetçi istemi hakkının kullanılabilmesi için öncelikle, TTK’nın 437.maddesinde düzenlenen bilgi alma ve inceleme hakkının yasaya uygun biçimde kullanılması ve TTK 438.madde uyarınca belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasının istenilmesi yasal zorunluluktur.
Somut olayda iddia ve savunmaların ileri sürülüş biçimine göre, uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, TTK’nın 439/2.maddesi gereği davalı şirkete özel denetçi atanma koşullarının bulunup bulunmadığı hususunda bilirkişi kurulu raporu alınmasına karar verilerek, davalı şirket ticari defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme yetkisi verilerek getirtilen-sunulan belgeler bilirkişiler SMMM … ve şirketler hukuku konusunda uzman Prof. Dr. …’e tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 15/05/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunun ve davacı vekilinin itirazı üzerine aynı bilirkişi kurulundan alınan 17/12/2020 tarihli ek raporun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan 15/05/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; davalı şirket ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, şirketin 2018 yılına ait net satışının bir önceki yıla göre %20 oranında arttığı, satılan malın maliyetindeki artış karşısında brüt satış karının %8 oranında olduğu, faaliyet giderlerinde %14’lük artış olduğu, faaliyet karındaki %41 oranıdaki azalışın, satılan malın maliyetindeki artıştan kaynaklandığı, olağan kar ve zarardaki %45 oranındaki azalışın, 2018 takvim yılına ait kambiyo zararlarında kaynaklandığı, faaliyet giderleri içindeki genel yönetim giderlerinin 2018 yılında bir önceki yıla göre %12,8 olduğu, bunun da net satışlardaki %20’lik artışa göre yüksek olmadığı; yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde davacının, TTK 439.md dayalı olarak özel denetçi tayinine ilişkin talebinin gerekliliğini ve kanunun veya esas sözleşmenin ihlal edilmesi suretiyle şirketin veya pay sahiplerinin zarara uğratılmış olduğunu ikna edici biçimde ortaya koyamadığı, özel denetim talep ettiği genel faaliyet giderleri hususunda özel denetçi tayinine gerek bulunmadığı, zira bu artışın bir önceki yıla nazaran yüksek kabul edilemeyeceği, kar zarar arasındaki artışın kambiyo zararlarından kaynaklandığı, özel denetime ihtiyaç olmadığı yönünde görüş bildirilmiş;
Alınan bilirkişi raporuna yönelik yapılan itiraz üzerine alınan 17/12/2020 tarihli bilirkişi kurulu ek raporda ise; davacının dava dilekçesinde, genel yönetim giderlerindeki artışın ve davalı şirketin kar-zarar orantısızlığının özel denetçi vasıtasıyla açıklığa kavuşturulmasını istediği, bu hususların kök raporda ayrıntılı olarak açıklandığı; bu kez rapora yapılan itirazlar üzerine yapılan incelemede, davacının dava dışı hakim ortak statüsü ve davalı şirketin bağlı ortaklık yapısı içerisinde yer aldığına ilişkin itirazlarının örtülü kazanca işaret ettiği, bu hususun özel denetim konusunu teşkil edebileceği, ancak, davacının itiraz yoluyla özel denetim talep ettiği konuların genişletilip genişletilemeyeceği hususundaki takdirin mahkemeye ait olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi kurulu kök ve ek raporu, gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu kök ve ek raporu, toplanıp değerlendirilen delillere göre; davacı tarafça ortağı olduğu davalı şirketin, 2018 yılı bilançosundaki yönetim giderlerindeki artış nedenleri ile kar-zarar orantısızlığı konularında özel denetçi atanması istenmiş ise de; benimsenen bilirkişi kök ve ek raporunda dayanak ve gerekçeleriyle ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, net satışlardaki %20’lik artış oranına göre %12,8 oranındaki genel yönetim giderlerinin yüksek olmadığı, kar-zarar orantısızlığının ise, kambiyo zararlarından kaynaklandığı, TTK’nın 439/2.md kapsamında şirket veya pay sahiplerinin zarara uğratıldığının kanıtlanamadığı; dolayısıyla, özel denetçi atanması koşullarının gerçekleşmediği; diğer yandan dava dilekçesinde ileri sürülen ve bilirkişi raporuna itiraz sebebi olarak daha sonra başka konularda özel denetçi istemesine yasal olanak bulunmadığı anlaşılmakla, davanın reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 59,30 TL karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 44,40 TL peşin harçdan mahsubu ile eksik kalan 14,90 TL harcın davacıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
3-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avanslarından geriye kalanının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, nitelik itibarı ile kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11/03/2021

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı