Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/410 E. 2022/512 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/410 Esas
KARAR NO :2022/512

DAVA:Menfi Tespit – Tazminat
DAVA TARİHİ:04/01/2011

BİRLEŞEN MAHKEMEMİZ
ESAS NO: … ESAS

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:02/01/2012

BİRLEŞEN … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:… ESAS

DAVA:Davacı Şirketin Acz Halinde Olmadığının Tespiti- Tazminat
DAVA TARİHİ:09/08/2011

BİRLEŞEN … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:… ESAS

DAVA:Temlikin Muvazaalı Olduğunun Tespiti
DAVA TARİHİ:30/04/2012
KARAR TARİHİ:26/05/2022

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı asıl ve birleşen davaların mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl ve birleşen davalarda davacı taraf vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Finansal Kiralama Kanunu ve yönetmelik hükümleri ile BDDK denetimine tabi olduğunu, şirketin hakim hissedarının 22/02/2007 tarihli sözleşme ile hisselerini davalılara devrettiğini, ancak davacı şirkete ait hisselerin devredilebilmesi için BDDK izninin alınmasının kanuni bir zorunluluk olduğunu, söz konusu izinleri almanın davalıların sorumluluğunda olmasına rağmen hisseleri devir alma borcu altına giren davalılarca söz konusu izinler alınmadığından dolayı davacı şirkete ait hisselerin devirlerinin gerçekleşmediğini, buna rağmen ortaklık kazanılmamasına rağmen yeni ortaklar ile mahkeme kararıyla batıl olduğu tespit edilen 12/07/2007 tarihli genel kurul toplantısının yapıldığını, şirket varlıklarının yok edilmeye başlandığını, ilgisi olmadığı halde karşılıksız senetler imzalanıldığını, bu senetlerden 30/12/2007 vadeli dava konusu senedin hukuka aykırı bir şekilde atanan şirket yönetimi tarafından lehtar …’na verildiğini, adı geçen tarafından dasenedin davalı …Ş.’ye ciro edildiğini, takibe konularak aciz vesikası alınıp BDDK kayıtlarına geçmesini ve şirketin ruhsatının iptalinin temin edildiğini, davalılar hakkında soruşturma da yapıldığını ileri sürerek;
Asıl davada 30/12/2007 vade tarihli lehtarı …, hamili … … İşl. A.Ş. olan senedin iptaline, icra takibinin iptaline, İİK’nın 72 md. uyarınca tazminata, uğranılan zarar nedeniyle şimdilik 100.000 ABD Dolarının davalılardan müteselsilen tahsiline,
Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla açılan davada dava konusu senet üzerindeki imzaların sahiplerine ait olmadığının tespitine,
Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla açılan davada şirket aktiflerinin pasiflerinden daha fazla olduğunun, şirketin acz halinde olmadığının tespiti ile tasarrufların yok sayılmasına, zararın tazmini için 10.000 ABD Dolarının tahsiline,
Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla açılan davada ise, … Tur. İşl. A.Ş. tarafından …’a yapılan temliğin muvazaya dayalı olması sebebiyle muvazanın tespiti ile yapılan temliğin yok sayılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde özetle; yapılan işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığını, davalıların kusur ve sorumluluklarının olmadığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdikleri diğer nedenlerle asıl ve birleşen davaların reddini savunmuşlardır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 16/02/2016 tarih ve 2014/… E, 2016/… K sayılı kararla, asıl ve birleşen tüm davaların reddine karar verilmiş; verilen karar asıl ve birleşen davalarda davacı … A.Ş. kayyımı ile birleşen davada davacı … vekili temyiz edilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21/02/2019 tarih ve 2018/5155 E, 2019/1418 sayılı kararıyla; “1-Asıl dava, anonim şirket hisse devrine dayalı senet iptali, icra tabinin iptali ve tazminat istemlerine ilişkin olup, davacı şirketin hakim hissedarının 22/02/2007 tarihli sözleşme ile hisselerini davalılara devrettiği, ancak davacı şirkete ait hisselerin devredilebilmesi için BDDK izninin alınmasının kanuni bir zorunluluk olmasına rağmen hisseleri devir alma borcu altına giren davalılarca söz konusu izinler alınmadığından davacı şirkete ait hisselerin devirlerinin gerçekleşmediği, buna rağmen yeni ortaklar ile genel kurul toplantısının yapıldığı, hukuka aykırı bir şekilde atanan şirket yönetimi tarafından dava konusu senedin düzenlenerek lehtar …’na verildiği, adı geçen tarafından da senedin davalı …Ş.’ye ciro edildiği, takibe konularak aciz vesikası alındığı ileri sürerek; davalıların söz konusu hususlardan haberdar oldukları, el ve işbirliği içinde bulunarak dava konusu senedin takibe konulduğu ve davacının zarara uğratıldığı ifade edilmiştir. Mahkemece, davaya konu 500.000 USD bedelli bonoyu tanzim eden Bora Saimer ile …’in bono tanzim tarihi olan 12/03/2007 tarihi itibari ile davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili oldukları kabul edilmişse de asıl davadaki iddia nazara alındığında yapılan birçok genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının yoklukla batıl olduğu, bir kısmının iptaline karar verildiği bildirilerek mahkeme ilamları ibraz edilmiş, bono üzerindeki imzaları bulunan kişilerin davacı şirketin yetkili temsilcisi olamayacakları bildirilmiştir. Bununla birlikte ilgililer hakkında açıldığı bildirilen ceza dosyaları da getirtilip incelenmemiştir. Bu suretle, asıl davadaki iddia ve talepler nazara alınarak, ibraz edilen davacı şirkete ait genel kurul kararları ve yönetim kurulu kararlarının iptaline ilişkin kararlar ile ilgililer hakkında görevi kötüye kullanma suçu sebebiyle açılan ceza davalarının bulunduğu bildirildiğinden taraflarca gösterilen ceza dosyaların getirtilerek incelenmesi, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların değerlendirilmesi, böylece dava konusu senedi düzenleyenlerin davacı şirketi temsile yetkili bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde noksan incelemeyle hüküm tesisi yerinde görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
2-Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla açılan davada dava konusu senet üzerindeki imzaların sahiplerine ait olmadığının tespiti istenmiş olup, mahkemece tanzim tarihi itibari ile davacı şirketin yönetim kurulu başkanı ve üyesi olan kişilerce imzalanan ve isticvap davetiyesine rağmen imzalarını inkar etmeyen yöneticilerce oluşturulan kambiyo senedinin tüm kambiyo senedi unsurlarını taşıdığı kabulüyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak birleşen bu davada taraf olmayan dava konusu senette imzası bulunduğu bildirilen kişilerin isticvabı mümkün olmadığı gibi, gelmeseler dahi senette davacı şirketi temsilen imzası bulunanların incelemeye esas imza örnekleri getirtilerek imza incelemesi yönünden teknik bilirkişi raporu alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönde bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın yazılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru olmamıştır.
3-Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla açılan davada şirket aktiflerinin pasiflerinden daha fazla olduğunun, şirketin acz halinde olmadığının tespiti ile tasarrufların yok sayılması, zararın tazmini için 10.000 ABD Dolarının tahsili istenmiş; birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla açılan davada ise … Tur. İşl. A.Ş. tarafından …’a yapılan temliğin muvazaaya dayalı olması sebebiyle muvazaanın tespiti ile yapılan temliğin yok sayılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 297 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Anılan Yasanın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur.
Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da Yargıtay incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay incelemesi ancak bir kararın somut olaya uygun gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir.
Mahkeme kararının gerekçesinde birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla açılan dava ile …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla açılan davaya yönelik bir gerekçenin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durum karşısında, mahkemece birleşen bu davalara ilişkin dava konusu edilen zarar ve tazminatların ne olduğunun, tasarrufun nedeninin davacılara açıklattırılarak, tarafların delilleri toplanıp değerlendirilerek, kendi içinde tutarlı, maddi olaya, talebe ve savunmaya uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekirken birleşen iki dava yönünden bir gerekçeye yer verilmeksizin hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
4-Bozma sebep ve şekline göre, asıl ve birleşen davalarda davacı … A.Ş. kayyımı ile birleşen davada davacı … vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş, yargılamaya devam olunmuştur.
Asıl dava yönünden yapılan yargılama sonrasında;
Asıl davanın konusu; keşidecisi davacı şirket, lehtarı davalı … olan ve bunun cirosu ile davalı … … … A.Ş.’ye devredilen 12/03/2007 keşide tarihli, 500.000 USD bedelli bononun, keşideci davacı şirkete hukuka aykırı bir şekilde atanan yöneticiler … ve … tarafından düzenlenmesi nedeniyle geçersizliğine (keşideci davacı şirketin borçlu olmadığının tespitine) ve söz konusu hukuksuzluğu bilerek bonoyu takibe koyan davalılardan, takip nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 100.000 USD zararın tazmini istemine ilişkin olup; bu dava yönünden çözümlenmesi gereken temel uyuşmazlık, bahse konu bononun davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili yöneticiler tarafından düzenlenip düzenlenmediği, bono nedeniyle davacı şirketin sorumluluğu bulunup bulunmadığı noktalarındadır.
Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında belirtilen Hukuk ve Ceza Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılığı kararları dosyaya getirilmiş, davacı şirkete ait sicil kayıtları ile şirket organlarınca alınan ve tescil edilen kararlara ilişkin Ticaret Sicil Gazetesi örneklerinin dosya arasında olduğu görülmüştür.
İncelenen sicil kayıtları, yukarıda bahsedilen mahkeme ve savcılık kararları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Dava konusu bononun düzenleme tarihi 12/03/2007 günü olup; bonoyu davacı şirket adına imzalayan … ile …’in, 14/12/2005 tarihli genel kurulda şirket yöneticisi olarak seçildikleri, davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili oldukları ve keşide tarihi itibariyle bu genel kurulda alınan karardan kaynaklanan temsil yetkileriyle bonoyu düzenledikleri anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça, alınan yönetim kurulu kararları ile bonoyu düzenleyen yetkililerin seçilmelerine ilişkin genel kurul kararlarının sakatlığına ilişkin bir kısım mahkeme kararları sunulmuş ve bonoya ilişkin düzenleyen yetkililer hakkında ceza soruşturma ve kovuşturmaların bulunduğu ileri sürülmüş ise de;
Dosyada örneği bulunan … 4 ATM’nin 2010/… E ve bu dosya ile birleşen … 6 ATM’nin 2007/… E sayılı dava dosyaları ile yine … 13 ATM’nin 2009/… E sayılı dava dosyasında dava konusu yapılan genel kurul kararlarının, bononun düzenlenme tarihinden sonraki bir tarihte yapılan davacı şirketin 12/07/2007 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararlara ilişkin oldukları anlaşılmaktadır.
Başka bir anlatımla bononun düzenlenme tarihinde (12/03/2007), bonoyu düzenleyen davacı şirketin yöneticilerinin bu sıfatla seçildikleri 14/12/2005 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararlara yönelik açılmış bir iptal veya butlan davası bulunmadığı gibi, bu kararların sakatlığına ilişkin herhangi bir iddia da ileri sürülmemiştir. Sakatlığı ileri sürülen genel kurul kararları, bononun düzenlenme tarihinden sonra alınmış kararlardır. Dolayısı ile sakatlığı ileri sürülen genel kurul kararlarının, dava konusu bononun sıhhatini etkileyen kararlar olmadıkları anlaşılmaktadır.
Diğer yandan sakatlığı ileri sürülen 01/03/2007 ve 22/02/2007 tarihli yönetim kurulu kararları ile bu kararların yoklukla sakatlıklarına ilişkin verilen … 6. ATM’nin 2011/… E – 2012/… K sayılı kararının da uyuşmazlık konusu bono ile veya şirket adına imzalayan yetkililerin temsil ve ilzam durumları ile bir ilgisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Tüm bunların yanında dava konusu bonoya ilişkin olarak davacı tarafça bir kısım davalılar ve dava dışı 3.kişiler hakkında sahtecilik, dolandırıcılık ve güveni kötüye gibi suçlar nedeniyle C.Başsavcılığına yapılan şikayet başvuruları hakkında kovuşturmaya yer olmadığı yönünde kararlar verildiği ve açılan kamu davaları yönünden de beraat kararları verildiği, verilen kararların kesinleştiği dosyadaki savcılık ve mahkeme kararlarından anlaşılmaktadır.
Tüm bu bilgi ve açıklamalara göre; dava konusu bononun, düzenlendiği tarihte davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili yöneticiler tarafından düzenlenerek lehtara verildiği ve tedavüle çıkartıldığı, bunun cirosu ile de davalı şirkete devredildiği; bononun yetkili temsilciler tarafından düzenlenmesi nedeniyle davacı şirketi bağlayacağı ve davacının sorumsuzluğundan bahsedilemeyeceği; alacağını tahsil edemeyen davalı tarafın söz konusu bononun müracaat borçlularına yönelik İstanbul 6. İcra Müdürlüğü’nün …/… E sayılı dosyasında takip başlatmasında herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı; bu nedenle davacının menfi tespit ve tazminat istemlerinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Birleşen Mahkememizin … Esas sayılı dosyası yönünden yapılan yargılama sonrasında;
Birleşen bu davanın konusu; asıl davada dava konusu yapılan bonodaki keşideci şirkete atfen atılan imzaların, şirket yetkililerine ait olmamaları nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamı gereği; dava konusu bonodaki imzaların imzalandığı tarihte şirket yetkilileri olan … ve …’e ait olup olmadıklarının tespiti için bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, bu bağlamda anılan gerçek kişilerin mukayese belge asılları toplanmış, bono aslı getirilmiş, dosya konusunda uzman bilirkişi …’ya tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi tarafından düzenlenen 04/02/2022 tarihli raporun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan grafolog bilirkişi raporunda özetle; inceleme konusu, borçlusu … A.Ş., alacaklısı … olan, 12/03/2007 düzenleme, 30/12/2007 ödeme tarihli, 500.000 USD bedelli bonoda, … A.Ş.adına sol tarafa atılmış borçlu imzası ile ilgili tarihte imza atmaya yetkili …’e ait mukayese imzalar arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlik saptandığı, söz konusu bonoda sol tarafta bulunan borçlu imzasının …’in eli ürünü olduğu;
Yine aynı bonoda … A.Ş.adına sağı tarafa atılmış borçlu imzası ile ilgili tarihte imza atmaya yetkili …’e ait mukayese imzalar arasında; yukarıda sayılan tanı unsurları bakımından uygunluk ve benzerlik saptandığı, söz konusu bonoda sağ tarafta bulunan borçlu imzasının …’in eli ürünü olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Alınan grafoloji bilirkişi raporu, gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, mahkememizce de benimsenmiş hükme esas alınmıştır.
Alınan ve benimsenen grafoloji bilirkişi raporu ve toplanıp değerlendirilen delillere göre; yapılan imza incelemesi neticesinde takip ve dava konusu bonodaki davacı şirket adına atılı imzaların, imzalandığı tarihte şirket yetkilileri olan … ve …’e ait olduklarının tespit edildiği, dolayısı ile bu davaya ilişkin olarak imza inkarına dayalı menfi tespit isteminin yerinde olmadığı anlaşıldığından birleşen bu davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası yönünden yapılan yargılama sonrasında;
Bu davanın konusu; davacı şirketin acz halinde olmadığının tespiti ve tazminat istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere acizlik durumu, İİK’nın 277.vd maddelerinde düzenlenen Tasarrufun İptali davalarının ön koşuludur. Diğer bir anlatımla hakkında kesinleşen takip nedeniyle borçlunun, borcun doğumundan sonraki tasarrufları hakkında iptal davası açılabilmesi için; borçlunun borçlarını ödemekte acze düşmesi, alacağın tahsil imkanının bulunmaması ve bu nedenle o takibe ilişkin geçici veya kesin aciz vesikasının bulunması yasal zorunluluktur. Hakkında geçici veya kesin aciz vesikası bulunmayan borçlu ve tasarrufların diğer tarafları 3.kişiler hakkında tasarrufun iptali davası açılamaz, açılmış ise dava koşulu yokluğundan reddedilir.
Bu bilgilere göre somut olaya bakıldığında;
Yukarıda gerekçeleri yazılan asıl ve birleşen davalara konu bonoya dayalı olarak alacaklı tarafça, takip borçluları hakkında … 6. İcra Müdürlüğü’nün …/… E sayılı dosyasında kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibine girişildiği, yapılan takibin semeresiz kalması nedeniyle davacı takip borçlusu ve diğer ilgililer hakkında … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …/… E sayılı dosyasında Tasarrufun İptali davası açıldığı ve davanın kabulüne ilişkin verilen kararın kesinleştiği; bu karara yönelik …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …/… E sayılı dosyasında yapılan Yargılamanın Yenilenmesi başvurusunun da reddedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının acz durumunda olunmadığı yönündeki iddiaları, Tasarrufun İptali davasında etraflıca tartışılıp, değerlendirilmiş ve kesin hükme bağlanmıştır.
Dolayısıyla, mahkeme kararıyla kesin hükme bağlanan bir hususun, başka bir mahkemede ileri sürülmesine veya mahkeme kararı ile kesinleşen bir hususun ortadan kaldırılması sonucunu doğuracak biçimde başka bir mahkemede karar verilmesine yasal olanak bulunmadığından, davacı tarafın bu yönlere ilişkin açmış olduğu bu davanın da reddine karar vermek gerekmiştir.
Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası yönünden yapılan yargılama sonrasında;
Bu davanın konusu; yukarıda bahsi geçen takip dosyasındaki alacağın, davalılar arasındaki temlikinin (devrinin) muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak geçersizliğinin tespiti istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere 6098 sayılı TBK’nın 183.vd (mülga 818 sayılı BK’nın 162.vd) maddeleri gereğince alacağın devrinin geçerliliği için, devredenle devralan arasında yazılı olarak yapılması gerekli ve yeterli olup; ayrıca borçlunun rızasının alınmasına gerek bulunmamaktadır.
Somut olayda; yukarıda gerekçeleri detaylı olarak açıklanan asıl ve birleşen davalarda alacaklı olduğu anlaşılan ve alacağını tahsil amacıyla borçlular hakkında icra takibine girişen alacaklının kesinleşen alacağını TBK’nın 183.maddesine uygun biçimde diğer davalı …’a temlikinde usul ve yasaya herhangi bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenle davacı tarafın bu davaya ilişkin istemlerinin yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığından;
Asıl ve birleşen tüm davaların reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Asıl Davanın, asıl dava ile birleşen mahkememize ait … Esas Sayılı davanın, ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas Sayılı davasının ve ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas Sayılı davasının ayrı ayrı Reddine,
Mahkememiz asıl dosyası yönünden;
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 11.270,75 TL’den mahsubu ile bakiye 11.190,05‬ TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinde karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği menfi tespit davası yönünden hesap ve takdir olunan 54.998,73 TL, tazminat davası yönünden hesap ve takdir olunan 18.714,90 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
4-Davalılar … İşl.AŞ ve … tarafından yapılan toplam 44,15 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp bu davalılara verilmesine,
Birleşen ….ATM … E.sayılı dosyası yönünden;
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 21,15 TL’nin mahsubu ile bakiye 59,55 TL’nin davacılardan müştereken ve müteselsilen mahsubu ile maliyeye gelir kaydına,
6-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinde karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalılara verilmesine,
Birleşen ….ATM … E.sayılı dosyası yönünden;
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 260,80 TL’den mahsubu ile bakiye 180,10 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
8-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinde karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği davacı şirketin acz halinde olmadığının tespiti davası yönünden hesap ve takdir olunan 5.100,00 TL, tazminat davası yönünden hesap ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
Birleşen ….ATM … E.sayılı dosyası yönünden;
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 21,15 TL’nin mahsubu ile bakiye 59,55 TL’nin davacıdan mahsubu ile maliyeye gelir kaydına,
10-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinde karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
11-Davalı … tarafından toplam 15,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp bu davalıya verilmesine,
12-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair; huzurdaki taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı. 26/05/2022

Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …
e-imzalı ¸e-imzalı ¸e-imzalı ¸e-imzalı