Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/388 E. 2021/1077 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/388 Esas
KARAR NO:2021/1077

DAVA:Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:07/07/2017
KARAR TARİHİ:30/12/2021

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verdiği daha sonra görevsizlik kararı verilerek mahkememize gönderilen dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 2015 yılında …’li … firması ile imzalamış olduğu sözleşme ile …’in … Limanının büyütülmesi projesini üstlendiğini, bu kapsamda 30 ay boyunca sürecek ana mendireğin uzatılması, yeni bir tali mendirek yapılması işleri kapsamında gerekli olan taş ve beton blokun müvekkili şirketin gemileri ile taşınmasını taahhüt ettiğini, bu işte kullanılacak gemilerden daha iyi randıman alabilmek ve yakıt tasarrufu sağlamak için eski makinalarının yenilenmesi için tedarikçi firmalarla görüştüğünü, … (…) marka makinaların Türkiye’deki tek temsilcisi olan davalı şirket ile irtibata geçerek gemilere temin edilecek deniz makinalarını, makinalara takılacak redüktörler dahil olmak üzere bir paket halinde monte edilmesi koşulu ile anahtar teslim satın almaya karar verdiğini, müvekkili şirketin makinalara takılacak olan redüktörlerin de teknik olarak uygun özelliklerini tekliflerini sunmadan önce davalı şirkete ilettiğini, davalı şirketin de gemilerin mevcut durumunu yerinde görüp söz konusu redüktörleri uygun vasıfta temini ile montajını yapmayı taahhüt ettiğini, davalı şirketin 25/08/2015 tarihinde deniz makinaları ve makinalara takılı redüktörlerin montaj dahil paket halinde teslimi konusunda ki tekliflerinin müvekkili firma tarafından onaylanarak toplam 300.000,00 Euro’luk makina ve T3 tipi redüktörlerin satın alındığını, satın alınan redüktörlerin … gemisi hariç diğer gemilere takıldığını, gemilerin …’e doğru yola çıkmasından sonra redüktörlerde problemler ortaya çıktığını, gemilerden … 5, … 8 ve … 13 gemilerinin 09/11/2015 tarihinde …’de bulunması gerekirken redüktörlerde ortaya çıkan arızalar nedeniyle gemilerin bir hayli geç zamanda …’e varabildiğini, … gemisinin makinasına takılı redüktörün ise … 5 gemisinin bir an önce …’de olması gerektiği için … 5 için kullanıldığından … gemisinin 22 gün tersanede beklemek zorunda kaldığını, gemilerin seferleri sırasında önceden tetkik ile anlaşılması mümkün olmayan arızalar ortaya çıkması nedeniyle müvekkili şirketin söz konusu gemilere yönelik tersane masrafları, gemilerin bekleme kiraları ve buna bağlı diğer beklenmedik masrafların ortaya çıktığını, arızaların vakit geçirmeksizin e mail yoluyla davalı şirkete bildirildiğini, bu sebeple gizli ayıplı mal tesliminden kaynaklı olarak müvekkilinin uğradığı ve uğraması muhtemel zararların tazmini için dava açma zarureti hasıl olduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle müvekkili şirketin maliki ve işletmecisi olduğu gemilerin redüktörlerdeki arıza nedeniyle beklenen süre yönünden kira kayıpları ile tersane masraflarının ve diğer munzam zararların, söz konusu arızadan dolayı müvekkilinin …’de yapımı üstlendiği projenin gecikmesi sebebiyle maruz kalacağı tüm maddi zararlardan dolayı şimdilik 528.000,00 Euro’nun 18/04/2017 tarihli ihtarname ile oluşan temerrüd tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verdiği daha sonra görevsizlik kararı verilerek mahkememize gönderilen cevap dilekçesinde özetle; dava konusu redüktörlerin üreticisinin dava dışı … olduğunu, malın ayıplı olması halinde ayıptan kaynaklanan zararlardan dolayı üretici firmanın sorumlu olması gerektiğini, bu nedenle de müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, dava tarihi itibariyle ticari satışlar için geçerli olan 6 aylık zamanaşımı süresinin dolduğunu, süresinde ayıp ihbarının yapılmadığını, redüktörlerin garanti süreleri geçmiş olduğundan müvekkili şirkete sorumluluk yüklenemeyeceğini, müvekkili şirketin distribütörü olduğu ürünleri davacı şirketten gelen bilgiler ve talepler doğrultusunda seçerek teklif sunduğunu ancak, davacı firmanın müvekkiline herhangi bir teknik detay bildirmediğini, sunulan teklif metninin bizzat davacı şirketin taleplerini içerdiğini, bu nedenle davacı tarafın isteği ve talepleri doğrultusunda satış yapıldığını, bu nedenle ürünlerin birbirlerine uyumlu olup olmadığı konusunda müvekkili şirkete sorumluluk atfedilemeyeceğini, ürünlerin tam, kusursuz, eksiksiz ve ayıpsız şekilde teslim edilerek buna ilişkin tutanak düzenlendiğini, onarım ve deneme süresi aşamasındaki sorunların yeni bir arıza olarak ileri sürülemeyeceğini, henüz deneme süresi tamamlanmadığı için nihai teslimin yapıldığının söylenemeyeceğini, davacı yanca ileri sürülen arızaların müvekkili şirketten kaynaklı olmayıp, aşırı yüklemeden kaynaklandığını, bu hususun davacı tarafa gönderilen raporlarda da belirtildiğini, gemilerin inşa yollarının çok eski olmasından ötürü ani yüklemelerin redüktörlere kapasitesinin üstünde yük gelmesine neden olabileceğini, bu nedenle davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın husumet, zamanaşımı ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava; davacının maliki ve işletmecisi olduğu gemiler için davalıdan montaj dahil paket halinde satın alınan redüktörlerde ortaya çıkan gizli ayıp niteliğindeki arızalar nedeniyle maruz kalındığı ileri sürülen zararların tazmini istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki ticari satım ilişkisi her iki tarafında kabulünde olup, davacı taraf, davalı tarafça satışı ve montajı yapılan redüktörlerin gizli ayıplı olduğunu, bu nedenle oluşan arızalardan kaynaklı zarara uğradığını ileri sürmüş; davalı taraf ise, redöktörlerin üreticisinin dava dışı şirket olduğunu, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, arızaların aşırı yüklemeden kaynaklandığını, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını savunmuştur.
Tacirler arası ticari satış sözleşmelerinde 6102 sayılı TTK’nun 23. maddesi ile, bu madde yollamasıyla 6098 sayılı TBK’nun satış sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanacaktır. Dava konusu redüktörlerde açık ayıp veya olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılabilecek bir ayıp değil, gizli ayıp yani kullanımla ortaya çıkan bir ayıp iddiası söz konusu olduğundan ayıp ihbar süreleri bakımından TTK’nun 23.maddesi hükmü değil, yine TBK’nun 223. ve 225.madderi hükümleri dikkate alınacaktır. 6098 sayılı TBK’nun 223/2.maddesi “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” şeklinde düzenlenme getirilmiştir.
Öte yandan ayıp nedeniyle alıcının seçimlilik haklarına ilişkin TBK’nun 227.maddesinde; “(1)Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
(2) Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
(3) Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
(4) Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hakim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.
(5) Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Dava konusu somut olayda çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari satıma konu olan ve davacı taraf gemilerine montajının yapıldığı konusunda çekişme bulunmayan redüktörlerde açık veya gizli ayıp bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise davacının süresinde ihbar yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği, davanın zamanaşımı süresinde açılıp açılmadığı ve dilekçede ileri sürülen nedenlere dayalı davacının davalıdan tazminat talep hakkının bulunup bulunmadığı noktalarındadır.
Ticari ilişki ve bu kapsamda malların montajının yapıldığı iki tarafın kabulünde olduğuna göre, ayıp iddia ve ihbarlarının ispatı uzmanlık gerektirdiğinden davacı taraf isteminin yerinde olup olmadığı, yerinde ise miktarının tespiti amacıyla bilirkişi kurulu raporu alınmasına karar verilmiş, taraf ticari defter ve kayıtları, getirtilen-sunulan belgelerle birlikte dosya konusunda uzman bilirkişiler malimüşavir …, Makine Mühendisi …, Gemi İnşa ve Makine Mühendisi …, nitelikli hesaplamalar konusunda uzman Doç. Dr. … ve Prof. Dr. …’e tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 27/11/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunun, taraf vekillerinin itirazları üzerine aynı bilirkişi kurulundan alınan 26/04/2021 tarihli ek raporun dosya arasında olduğu görülmüş; bu kez davacı tarafın dava tarihi itibari ile talep edebileceği varsa Euro cinsinden her bir alacak kaleminin tespiti ve yine taraf vekillerinin ek rapora yönelik itirazları da değerlendirilmek suretiyle bilirkişiler SMMM …, SMMM … ve SMMM …’dan mali yönden alınan 24/09/2021 tarihli ek raporun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan bilirkişi kurulu 24/11/2020 tarihli rapor ve 26/04/2021 tarihli ek raporda özetle; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı tarafça davacıya satışı ve montajı yapılan redüktörlerin ayıplı olduğu, ayıpların teslim sonrası yapılacak incelemeyle tespit edilemeyecek, kullanımdan sonra görülebilecek ve tespit edilebilecek nitelikte olduğu, başka bir ifadeyle ayıbın, teslim anında veya teslimden sonra yapılacak incelemeyle tespit edilemeyen, kullanımla ortaya çıkan gizli ayıp niteliğinde olduğu, bu durumda olaya TBK’nın 223/2.maddesinin uygulanacağı, sonradan ortaya çıkan gizli ayıp nedeniyle teslim tutanaklarında yer alan davacının ürünleri tam, kusursuz, eksiksiz, ayıpsız, iyi bir biçimde teslim aldığına ilişkin ifadesinin öneminin bulunmadığı; davalı tarafça satışı yapılan ürünlerde esnek kaplin yer almaması ve düşük faktörlü redüktör seçimi yapılması gibi unsurların basiretli tacir ve bu konuda meslekte satıcı sıfatına sahip davalı tarafından bilinmesi gerektiği ve bu unsurların yokluğunun arızaya sebep olabileceğinin öngörülmesinin bekleneceği; bu nedenle davalının TTK 225.md gereğince ağır kusurlu kabul edilebileceği; yaşanan redüktör arızaları nedeniyle gemilerin çalışamadığı veya diğer gemileri yedeklemek zorunda kalındığı, dolayısıyla dava konusu gemilerde oluşan arıza nedeniyle ve arızadan dolayı beklenemeden kaynaklı uğranılan zararların davalıdan tazmininin talep edilebileceği yönünde görüş bildirilmiş ve alacak miktarı TL cinsinden hesaplanılmış;
Bu kez varsa Euro cinsinden dava tarihi itibariyle alacak kalemlerinin tespiti için en son alınan 24/09/2021 tarihli ek raporda özetle; dava tarihi itibariyle davacının mahrum kalmış olduğu kira gelirleri ile gemi arıza masrafları ve gemi bekleme giderlerinden kaynaklı uğramış olduğu zararın toplam 420.181,92 Euro olduğu bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi kurulu rapor ve ek raporları gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun, uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden ve gemilerde uzun süre önce belirtildiği şekilde ortaya çıkan arızaların tamir edilmeleri ve arızaların giderilmesi nedeniyle gemiler üzerinde bilirkişilerce yerinde inceleme yapılmasının uyuşmazlığın çözümüne katkısı olmayacağı anlaşıldığından, davalı tarafın bu konudaki ve diğer itirazları yerinde görülmemiş; sunulan tüm delillere göre alınan raporlar Mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, benimsenen bilirkişi kurulu rapor ve ek raporları ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde;
…’in … Limanı’nın büyütülmesi projesini üstlenen davacının, sözkonusu işte taş ve beton blokları taşıyacak gemilerde daha iyi randıman alabilmek ve yakıt tasarrufu sağlamak amacıyla, kendisine ve bu iş için kiraladığı 3.kişilere ait bir kısım gemilerdeki eski makinaları yenilemek istediği; bu amaçla davalı tarafça sunulan 25/08/2015 ve 15/04/2016 tarihli tekliflerin davacı tarafça kabulü ile taraflar arasında ticari satım sözleşmesi kurulduğu; sözkonusu ticari ilişki kapsamında ve kararlaştırılan ücret karşılığında davalı tarafın, satım konusu deniz makinaları ile bu makinalara takılı redüktörlerin teminini ve montajını üstlendiği anlaşılmaktadır.
Ticari satım konusu redüktörlerin gemilere montajı sonrasında, seyir sırasında gemilerde arızalar oluşmuş ve benimsenen bilirkişi kurulu raporunda dayanak ve gerekçeleriyle açıklandığı üzere sözkonusu arızaların, esnek kaplin bağlanmaması ve olması gerekenden daha düşük servis faktörlü redüktör seçiminden kaynaklandığı görülmüştür.
Satıcı satış sözleşmesini yaparken, alıcının göz önünde tuttuğu tahsis ve kullanma amacı bakımından onun değerini ve elverişliliğini ortadan kaldıran ya da azaltan bir eksikliğin bulunmamasını sağlama borcu altındadır. Bu açıdan somut olaya bakıldığında, davacının yüklendiği işe ve gemilerin kullanım amacına göre, gemilerde hangi nitelikte redüktörlerin kullanılması gerektiği konusunda davalı satıcının yükümlülüğü sözkonusudur.
Açıklanan şekliyle gemilerde oluşan motor arızalarına esnek kaplin bağlanmamasının ve düşük servis faktörlü redüktörlerin seçimi ile montajlarının yapılmasının sebebiyet vermiş olması karşısında, satılan malların ayıplı oldukları sonucu doğmaktadır.
Bu şekliyle ortaya çıkan ayıp, teslim sırasında açıkça belli olmadığı gibi; mal teslim alındıktan sonra gözden geçirmek, incelemek veya inceletilmek suretiyle ortaya çıkartılabilecek nitelikte de değildir. Somut olay bakımından gemilerde montaj sırasında kaplin kullanılmaması ve düşük faktörlü redüktörlerin kullanılması nedeniyle ortaya çıkan arızalar ancak gemilerin kullanılmalarıyla ortaya çıkabileceğinden gizli ayıp niteliğindedirler.
Dosyaya sunulan belgelere, alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu raporuna göre, yukarıda özetlendiği şekilde gemilerde oluşan arızalar nedeniyle davacı tarafça bakım ve onarım masrafları yapıldığı, gemi bekleme süreleri nedeniyle kira kayıpları ve tersane giderleri oluştuğu; 24/09/2021 tarihli mali yönden alınan bilirkişi kurulu raporunda etraflıca açıklandığı üzere davacının dava tarihi itibariyle toplam 420.181,92 Euro zararının bulunduğu belirlenmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 219.maddesi gereğince davalı taraf (satıcı), davacıya (alıcıya) satıp montajını yaptığı redüktörlerden kaynaklı arızalar nedeniyle doğan tüm zararlardan, aynı yasanın 227.maddesi gereğince sorumlu olduğundan; belirlenen zararın 18/04/2017 tarihli ihtarnamenin tebliği ile verilen süre bitimi olan 26/04/2017 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Davalı taraf, dava konusu redüktörlerdeki ileri sürülen ayıp iddiası nedeniyle sorumluluğun, dava dışı üretici firmada (ihbar olunan … Ltd. şti.) olduğunu, dolayısı ile kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini ileri sürerek husumet itirazında bulunmuş ise de; dava konusu redüktörlerin davalı tarafça temin edilerek 25/08/2015 ve 15/04/2016 tarihli ticari satım sözleşmeleri ile davacı tarafa teslim edildiği, sözleşmelerin taraflarının eldeki davanın tarafları olduğu; dava dışı üretici firmanın imalat hatasından kaynaklı sorumluluğunun, ürünü satan davalının 3.kişilere (olayımızda ürünü satın alan davacıya) karşı ayıp nedeniyle sorumluğunu kaldırmayacağı (TBK’nın 219.md) ve bu hususun üretici ile satıcı arasındaki iç ilişkide değerlendirilebileceği, dolayısı ile sözkonusu satım sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkta davalıya husumet yöneltilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı ve bu nedenle davalının pasif husumetinin bulunduğu anlaşıldığından, davalının husumet itirazı yerinde görülmemiştir.
Davalı taraf, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını ve eldeki davanın da yasada öngörülen sürede açılmadığını ileri sürerek zamanışımı def’inde bulunmuş ise de;
Yukarıda ayrıntılı olarak tartışılıp değerlendirildiği üzere, dava ve taraflar arasındaki ticari satım konusu redüktörlerdeki ayıbın gizli nitelikte olduğu, bu durumda ihbar süresine ilişkin olarak 6098 sayılı TBK’nın 223/2.maddesinin uygulanmasının gerektiği; somut olay bakımından da redüktörlerde sonradan ortaya çıkan arızaların (ayıbın), ortaya çıktıktan hemen sonra (dosyaya sunulan belgelerle ve yazışmalara göre) e-mail ortamında davalı tarafa bildirildiği; eldeki davanın da ayıplı malların davacıya tesliminden itibaren TBK’nın 231.maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde 07/07/2017 tarihinde açıldığı anlaşıldığından, davalı tarafın zamanaşımı def’i yerinde görülmemiştir.
Her ne kadar davalı tarafça tahkikat aşaması tamamlanıp sözlü yargılama aşamasına geçildikten sonra mahkememiz heyeti reddedilmiş ise de; reddin yapıldığı yargılama aşaması ile ileri sürülen ret sebeplerine göre, ret talebinin açıkça davayı uzatmaya yönelik olduğu; ileri sürülen nedenlerin, nihai karara yönelik yasa yolu nedeni olarak ileri sürülebilecek nitelikte sebepler olduğu kanaatine varıldığından HMK’nın 41/1-c ve 41/2 maddeleri gereğince geri çevrilmesine karar vermek gerekmiş ve açıklanan nedenlerle aşağıdaki gibi karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Ret talebinin yapıldığı yargılama aşaması dikkate alınarak söz konusu talebin açıkça davaya uzatmaya yönelik olduğu anlaşılmakla ret talebinin HMK’nın 41/1-c ve 41/2 maddeleri gereğince geri çevrilmesine,
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Toplam 420.181,92 EURO’nun temerrüt tarihi olan 26/04/2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince uygulanacak faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davacının fazlaya ilişkin istemlerinin reddine,
4-Alınması gerekli 422.812,60-TL karar ve ilam harcından 29.893,14-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 392.919,46-TL harcın davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan peşin harç 29.893,14 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 150.521,15 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davalı kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 88.388,65 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvuru harcı, 4,60 TL vekalet harcı, 21.500 TL bilirkişi ücreti ve 528,43 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 22.064,43 TL’nin kabul ve red oranına göre 17.558,85 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
9-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 10,20 TL’sinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı. 30/12/2021

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı