Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/385 E. 2020/443 K. 22.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/385 Esas
KARAR NO:2020/443

DAVA:Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:27/06/2019
KARAR TARİHİ:22/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı- karşı davalı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı şirket arasında taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin imzalandığını, sözleşme gereği davalı şirket yetkilisine verilen şarta bağlı senet tahsil kabiliyetini kaybettiğini, gayrimenkul sözleşmede öngörülen tarihte fiilen müvekkiline teslim edilmediğini, davalı … tahsil imkanı kalmayan şarta bağlı senedi kötüniyetli ve haksız olarak işleme koyduğunu, müvekkilinin haciz tehdidi altında icra dosya borcunu ödediğini, borçlu olmadıklarının tespiti ve ödenen bedelin istirdatı için davalılarla yapılan arabuluculuk görüşmeleri sonuçsuz kaldığını, açıklanan nedenlerle taleplerinin kabulü ile müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile borçlu olmadığı halde cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı 32.000,00 TL ‘ nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte istirdatına, masraflarla ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı-karşı davacı vekili cevap dilekçesinde; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davacının tacir olmadığının, imzalanan sözleşmenin TBK 470 vd.maddeleri hükümlerine göre değerlendirilmesinin gerektiğini, sözleşmede arsa sahipleri açısından güdülen amacın arsanın değerlendirilmesinin gerektiğini, kesin hüküm itirazlarının bulunduğunu, söz konusu olumsuz vakıalarla müvekkilinin kusuru bulunduğunu iddia ediyor ise davacı yan iş bu davanın niteliği gereği ispat külfetini bizatihi yerine getirmek mecburiyetinde olduğunu, ispat edilemeyen iddialara dayalı taleplerin reddi gerektiğini, dilekçede açıklanan nedenlerle huzurdaki davanın görevsizlik ve kesin hüküm sebebiyle usulden reddine, kabul edilmeyecek ise açılan davanın esastan reddine, karşı davalarının kabulüne, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Asıl dava adi yazılı şekilde düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi nedeni ile verilen bono dolayısıyla menfi tespit ve istirdat istemine karşı dava ise aynı sözleşme nedeni ile zamanında yapılmayan ödeme nedeni ile gecikme cezası istemine ilişkindir.
Somut olayda tarafların 29.01.2016 tarihinde adi yazılı şekilde … Mahallesi … ada … parsellerin tevhidi ile oluşan 31 numaralı parselde yapılacak taşınmazda numarası belirtilmeyen bağımsız bölümün KDV hariç 96.000,00 TL’ye satışının yapılacağı konusunda satış vaadi sözleşmesi imzaladıkları, satış bedelinin davacı tarafından 70.000 TL’sinin peşin olarak ödendiği, 26.000 TL’sinin ise düzenlenen 25.04.2016 vade tarihli aynı bedelli senetle ödeneceği konusunda anlaştıkları görülmektedir.
Davacı satış vaadi sözleşmesi nedeni ile tarafınca düzenlenen yukarıda belirtilen bonodan, davalının evi kendisine eksik olarak teslim etmesi nedeni borçlu olmadığı ve icra tehdidi altında yapılan ödemenin istirdadı istemekte, davalı ise aynı bononun ödenmesinde gecikilmesi nedeni ile gecikme cezası istemektedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın temelini aralarında imzalanan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi oluşturmaktadır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Somut olayda konut alan davacı yan tüketici konumundadır ve uyuşmazlığa 6502 sayılı kanun hükümleri uygulanacaktır.
Yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alınarak; taraflar arasında taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalandığı, sözleme gereğinin yerine getirilerek devir yapıldığı uyuşmazlığın konutun sözleşmeye uygun olup olmaması ve ödemeden kaynaklandığı, özü itibariyle taraflar arasındaki sözleşmeye dayandığı, davacı yanın tüketici olması nedeni ile sözleşmeninde tüketici işlemi niteliğinde olduğu, asıl ve karşı davada uyuşmazlığa bakmakla görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurma yoluna gidilmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-)20.11.2019 tarihli duruşmada uyuşmazlığın kambiyo senedinden kaynaklandığı gerekçesi mahkememizin görevli olduğuna dair ara karardan dönülmesine
2-) Asıl ve Karşı davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
3-)Görevli mahkemenin … TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğuna,
4-)Karar kesinleştikten sonra HMK.nın 20.maddesi gereğince yasal sürede başvuru halinde dosyanın görevli ve yetkili … TÜKETİCİ Mahkemelerine gönderilmesine, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına mahkememizce karar verilmesine,
5-) Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, HMK 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
Dair; HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı asilin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır