Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/363 E. 2021/440 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/363 Esas
KARAR NO:2021/440

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:20/06/2019
KARAR TARİHİ:09/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …ve …’nun işletme hakkının sahibi olduğunu, davalıya ait…, …, …ve … plakalı araçların 04/09/2016 ile 01/11/2017 tarihleri arasında ücret ödemeksizin müvekkilinin işlettiği köprü ve otoyollardan muhtelif tarihlerde ihlalli geçişler yaptığını, geçiş ücretlerinin süresi içerisinde ödenmemesi üzerine davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı (borçlu) tarafından araçlarında … ve … sistemi mevcut olmasına karşın davacı şirketin sisteminin arızalı olması nedeniyle okuma yapılmadığından geçiş ücretlerinin tahsil edilemediği iddiasıyla borca ve fer’ilerine itiraz edildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı borçlunun itirazının kesinlikle gerçeği yansıtmadığını ve tamamen zaman kazanmaya yönelik, haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; itirazın iptali ile takibin devamına, davalının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davaya konu cezai işlemle ilgili olarak 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Soruşturma zamanaşımı” kenar başlıklı 20. maddesi, 5560 sayılı Kanun’un 33. maddesi ve 6111 Sayılı Kanun’un 22. maddesiyle değişik 1 ve 2. fıkralarındaki düzenlemeler göz önüne alındığında cezanın tahakkuk ettirildiği sene içerisinde söz konusu cezanın tebliğ edilip edilmediğinin ve yapılan tebliğ işleminin usulüne uygun olup olmadığının araştırılması gerektiğini, tebliğ işleminin yapılmaması veya usulsüz yapılması halinde cezanın zamanaşımına uğrayacağını, bu durumların tespiti halinde davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, huzurdaki dava ile ilgili olarak Ticaret Mahkemeleri’nin görevsiz olduğunu, görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğunu, bu sebeple görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise; huzurdaki davaya konu ceza ile ilgili müvekkiline hiçbir bildirim yapılmadığını, şu anda yapılan yeni düzenlemenin … cezalarının kesilmesi ile ilgilisinin sistemde kayıtlı telefon numarasına mesaj yoluyla bu cezadan haberdar edilmesi yönünde olduğunu, davacının bildirim yükümlülüğünü ihlal ederek ve kötü niyetli olarak kaçak geçiş ücreti tahsil etmeye çalıştığını, bu durum usule, yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu beyanla davacı tarafın tüm taleplerinin reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; davalıya ait…, …, …ve … plakalı araçların davacı şirket tarafından işletilen köprü ve otoyollardan 04/09/2016 ile 01/11/2017 tarihleri arasında ücret ödemeksizin geçiş yaptığı iddiasıyla, ödenmeyen geçiş ücretleri ile bu ücretlere ait yasal ceza tutarlarının tahsili için …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla davalı aleyhine girişilen ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın İİK’nın 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Davalı taraf cevap dilekçesinde görev itirazında bulunarak, huzurdaki davada Tüketici Mahkemeleri’nin görevli olduğunu ileri sürmüştür. Mahkememizce … Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak ihlalli geçiş tarihleri itibariyle…, …, …ve … plakalı araçların tescil maliklerini gösterir kayıtlarının gönderilmesi istenmiş, müzekkereye verilen cevapta ticari nitelikteki (kamyon) vasfındaki araçların davalı adına kayıtlı olduğu bildirilmiştir. Emniyetten gelen yazı cevabı ve dosya içeriğindeki diğer tüm bilgi ve belgelere göre; şehirler arası yük taşımacılığı işiyle uğraştığı anlaşılan davalının cezalı geçiş ücreti uygulanan araçlarının kamyon (çekici ve römork) olduğu anlaşılmış, böylece her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren uyuşmazlığın çözüm yerinin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu kanaatine varılarak davalının görev itirazı yerinde görülmemiştir.
Öte yandan davalı taraf, takip ve davaya konu ihlalli geçiş cezalarının 5326 sayılı Kabahatler Kanunu kapsamında “idari para cezası” niteliğinde olduğunu, dolayısıyla ceza tahakkukunun İdare’ce önceden tebliğ edilmesi gerektiğini, yapılan tebliğ işleminin usulüne uygun olarak yapılmaması nedeniyle cezanın zamanaşımına uğradığını iddia etmiştir.
6001 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun’un 30/5 maddesinde; “4046, 3465 ve 3996 sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerinden, işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte, bu ücretin dört katı tutarında ceza, genel hükümlere göre tahsil edilir.” şeklinde düzenleme mevcuttur.
3996 sayılı Bazı Yatırım Ve Hizmetlerin Yap İşlet Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun hükümlerine göre …ve …’nun işletme hakkının davacı şirkete verildiği anlaşılmaktadır. Davacı şirket Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş, ortakları yine özel hukuk hükümlerine tabi ticaret şirketler olan bir özel hukuk tüzel kişisidir. Davacı şirketin davalıdan tahsil etmeye çalıştığı alacak ise Türk Borçlar Kanunu anlamında özel alacak statüsünde olup, 6001 sayılı Kanun’un 30/5 maddesi gereği genel hükümlere göre değerlendirilmesi gereken bir alacaktır. Dolayısıyla, dava ve takip konusu ihlalli geçiş cezaları davalının iddia ettiği gibi idari para cezası değildir. Sonuç olarak davaya ve takibe konu ceza, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu kapsamına girmediğinden davalının bu yöndeki itirazlarına da mahkememizce itibar edilmemiş ve işin esasına girilmiştir.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, ihlalli geçiş listeleri ve kamera kayıtlarından alınan görüntüler, provizyon sorgularını içeren tablolar, davacı şirketin 23/10/2017 tarihli yazısı, KGM’nin 08/06/2016 tarihli, … sayılı yazısı, bilirkişi incelemesi, gerekirse tarafların defterleri, ticaret sicil kayıtları, mali kayıtlar, faturalar, banka hesap hareketleri, ihlalli geçiş gerçekleştiren araçların sicil kayıtları, gerçekleşen ihlalli geçişlere ilişkin tüm bilgi ve belgeler, tanık beyanları, taraflar arasındaki tüm yazışmalar ve sair yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; tahakkuk ettirilen cezaya ait tüm belgeler, … ve … kayıt belgeleri, emsal kararlar, gerektiğinde bilirkişi incelemesi, keşif ve sair delillere dayanmıştır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası celbedilerek dosya içerisine alınmıştır. İcra dosyasının incelenmesinde; davacı şirket vekili tarafından 18/11/2017 tarihinde davalı-borçlu aleyhine toplam 49.751,11-TL. alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin tebliği üzerine davalı tarafından 14/12/2017 tarihinde takibe itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, akabinde davacı şirket tarafından 20/06/2019 tarihinde ve 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde harca esas değer olarak 22.581,88-TL. gösterilmek suretiyle huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
İcra İflas Kanunu’nun 67/1 maddesine göre; takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafa ait olduğundan, bu kapsamda davacı tarafça bildirilen deliller toplanmış, mahkememizce icra takip dosyası getirilerek dosyaya kazandırılmış, 11/12/2020 tarihli ara karar ile uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, davacı taraf iddiası, davalı tarafın savunması, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılarak rapor alınmasına karar verilmiştir.
SMMM bilirkişi tarafından düzenlenen 11/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dosyaya mübrez belge, bilgi, takip dosyası, davacı yan ticari defterleri ile sınırlı olarak yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; dosya kapsamı ve dosyaya sunulan CD incelendiğinde muhtelif plakalı araçlara ait tespit edilen dönem içindeki ihlali geçiş görüntülü kaydının ayrıca ihlali geçiş listesi ve sistem dökümünün (provizyon sorgularını içeren tablonun) bulunduğu, kamera kayıtlarında da yer alan araç plaka görüntüleri ve kayıtları ile ihlali geçiş nedeni ile dava konusu icra işlemi uygulanan araç plakalarının aynı olduğu, davalı tarafa ait…, …, …ve … plakalı araçların 04.09.2016 ile 01.11.2017 tarihleri arasında ödeme yapmadan geçişler yaptığı, bedeli ödenmeyen geçiş ücretlerinin ve bu ücretlere ait yasal cezaların toplamının ise 20.978,30-TL. olduğu, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler incelenerek yapılan hesaplamaya göre; asıl alacak tutarının (geçiş ücreti + ceza) 20.978,30-TL., işlemiş faizin 1.358,96-TL., işlemiş faizin KDV’sinin ise 244,61-TL. olduğu, böylece toplam alacak miktarının 22.581,88-TL. olarak hesaplandığı, sonuç olarak davacının takip tarihi itibariyle davalıdan toplamda 22.581,88-TL. tutarında alacak talepte bulunabileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 12/02/2021 tarihli dilekçe ile rapora karşı yazılı beyanda bulunulmuştur. Bilirkişi raporu davalı asile usulüne uygun olarak 13/02/2021 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafça rapora karşı herhangi bir beyan veya itirazda bulunulmamıştır.
6100 sayılı HMK.’nun 281/1 maddesine göre; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” HMK.’nun 281. maddesinin gerekçesinde ise maddede rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan 2 haftalık sürenin kesin süre olduğu ve hak düşürücü bir nitelik taşıdığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, taraflar bu süre içerisinde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını dile getirmezlerse bilirkişi raporu itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir, yani itiraz etmeyen taraf artık rapora itiraz olanağını tümüyle kaybeder. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bilirkişi raporuna yasal süresi içinde itiraz edilmemesi halinde diğer taraf yönünden usulü müktesep hakkın doğacağı belirtilmektedir.
Dosyada alınan bilirkişi raporu mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporun toplanan delillere, dosya kapsamında mevcut bilgi ve belgelere uygun olduğu, davacı tarafça sunulan davalıya ait araçların ihlalli geçişlerine ilişkin CD’yi de incelemek suretiyle detaylı olarak hazırlandığı, yargısal denetime ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun’un 30/5 maddesine göre; geçiş ücretleri ve cezalardan araç malikleri sorumludurlar. 30431 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 25.05.2018 tarihinde yürürlüğe giren 16.05.2018 tarihli ve 7144 Sayılı Kanun’un 18. maddesi ile değiştirilen ve söz konusu değişikliğin uygulama usulü belirleyen 19. maddesi ile 6001 sayılı Kanun’a eklenen Geçici Madde 3 ile getirilen düzenleme çerçevesinde; 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 30. maddesinin 5. fıkrası ile 4046, 3465 ve 3996 sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerinden, işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte, bu ücretin 4 (dört) katı tutarında ceza, genel hükümlere göre tahsil edilir. 7144 sayılı yasal ile ve bu yasanın yürürlük tarihi olan 25.05.2018 tarihi itibari ile ve sadece tahsil edilmemiş ceza tutarları hakkında uygulanmak üzere, geçiş ücretinin geçiş tarihinden itibaren 15 gün içerisinde ödenmemesi halinde tahakkuk eden geçiş ücretinin 10 katı tutarındaki ceza; 4 katı olarak değiştirilmiş ve hazine payı uygulaması ortadan kaldırılmıştır. Sonuç olarak; Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanun’un 30/5. maddesine göre, 4046, 3465 ve 3996 sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerinden, işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte, bu ücretin dört katı tutarında ceza, genel hükümlere göre tahsil edilir.
2004 sayılı İİK.’nun 67/2 maddesine göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun da itirazında haksız olması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunların dışında alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli, 2019/4054 Esas ve 2019/7699 Karar ve 04/06/2020 tarihli, 2020/2083 Esas ve 2020/2727 Karar sayılı ilamları)
Tüm dosya kapsamına göre, davalıya ait…, …, …ve … plakalı araçların davacı şirketin işlettiği köprü ve oto yollardan muhtelif tarihlerde ihlalli geçişler yaptığı, bu geçişler nedeniyle ödenmesi gereken ücretlerin davalı tarafça yasal süresi içerisinde ve henüz cezaya uğramadan ödenmediği, bunun üzerine davacı şirket tarafından davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, mahkememizde görülen huzurdaki davanın davalı tarafından icra dosyasına yapılan itirazın iptaline yönelik olarak İİK.’nun 67. maddesi gereğince 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, dosyada alınan bilirkişi raporunda; davacı şirketin takip tarihi itibarıyla davalıdan 22.581,88-TL. alacaklı olduğunun tespit edildiği, 25/05/2018 tarihli, 30431 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan; 7144 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 18. maddesi ile; “25/06/2010 tarihli ve 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 30. maddesinin 1. ve 5. fıkrasında yer alan “on” ibaresinin “dört” şeklinde değiştirilmiş olduğu, bilirkişi kurulu raporunda yapılan hesaplamanın yasadaki bu değişikliğe uygun olduğu, dosyada alınan bilirkişi raporunun uygulamaya ve mevzuata uygun, aynı zamanda hüküm kurmaya elverişli olduğu, sonuç itibariyle takip tarihi itibarıyla hükme esas alınan raporda hesaplandığı gibi davalının davacı şirkete toplam 22.581,88-TL. borcunun bulunduğu, davalı borçlunun itirazının haklı ve yerinde olmadığı anlaşılmakla, hükme esas alınmasında sakınca görülmeyen ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporunda tespit edilen miktara göre davanın kabulü ile davalının itirazının iptaline, takibin davamına, ayrıca takip ve dava konusu geçiş ücretlerine ilişkin alacaklar likit ve davalı borçlu tarafından önceden belirlenebilir nitelikte para alacağı olduğundan, davalı aleyhine %20 oranında hesaplanan 4.516,37-TL. icra inkar tazminatını da kapsayacak şekilde aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
G.D: Gerekçede açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile; davalının …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 20.978,30-TL. asıl alacak (geçiş ücreti ve ceza), 1.358,96-TL. işlemiş faiz ve 244,61-TL. işlemiş faizin KDV’si olmak üzere toplam 22.581,88-TL.’ye yönelik itirazının iptaline, takip talebindeki taleple bağlı kalınarak asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 oranında avans faizi uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına,
2-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan, itirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 4.516,37-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 1.542,57-TL karar ve ilam harcından, peşin harç ve icraya yatan 385,65-TL harcın mahsubu ile kalan 1.156,92-TL.’nin davalıdan alınıp Maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 44,40-TL başvuru harcı, 385,65-TL peşin harç ve icraya yatan harç, 6,40-TL vekalet harcı, 800,00-TL bilirkişi ücreti ve 161,00-TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.397,45-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır