Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/353 E. 2020/746 K. 17.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/353 Esas
KARAR NO:2020/746

DAVA:Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:12/11/2018
KARAR TARİHİ:17/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı yayın organının 22/10/2018 günlü sayısının 7.sayfasında “…” başlıklı haberde, müvekkili şirketin marka ve logosuna yer verildiğini ve … internet sitesinde müvekkili şirket hakkında oluşturulan sayfa görseli ile birlikte 2 adet şikayet örneği konulduğunu, dava konusu haberde “Ekonomideki dalgalanma sonrasında dolardaki yükselişi bahane eden fırsatçılar haksız fiyat artışlarına giderken, vatandaşın şikayetlerinde de önemli oranda artış olduğunu, firmalarla yaşanan sorunları şikayet etmek amaçlı faaliyet gösteren şikayetvarcom adlı sitede de şikayetlerdeki artışın dikkat çektiğini, gıdadan perakendeye, telekomdan bankacılığa, zincir marketlerden online alışveriş platformlarına kadar pek çok markanın şikayet edildiği siteye 1 günde 3 bini aşkın şikayet geldiğini, haksız fiyat artışlarının yaşandığı son bir ayda vatandaşın en çok şikayet ettiği sektörlerin başında … gelirken, kargo şirketlerinin de ikinci sırada yer aldığını, listenin, bankalar, teknoloji firmaları, perakende kuruluşları ve … şeklinde uzayıp gittiğini, Türkiye’nin enflasyonla mücadele ettiği ve kampanya başlattığı bu dönemde marketlere yönelik gelen şikayetlerin başında fiyat oyunlarının geldiğini, şikayetler arasında sözde indirimler düzenlendiği, önce haksız zam yapılıp ardından indirim varmış gibi gösterildiği gibi yorumların dikkat çektiği” şeklinde ifadelere yer verildiğini, haber içeriğinde herhangi bir firma adı zikredilmemişse de, haberin ortasında müvekkili şirket şeklindeki görsele yer verilmesi ile söz konusu haber ile müvekkili şirketin fırsatçılık yaptığı algısının yaratılmak istendiğini, … adlı sitede müvekkili şirket hakkında oluşturulan sayfa incelendiğinde, müvekkili şirket hakkında 2013 yılından haber tarihi itibariyle toplam 2.161 adet şikayet girildiğinin anlaşıldığını, sektörde faaliyet gösteren diğer firmalara bakıldığında 2013 yılından itibaren … hakkında 3.313, … hakkında 4.186,. … Market hakkında 2.147 adet şikayet girildiğinin anlaşıldığını, sektördeki belli başlı firmalar hakkındaki şikayet sayılarına bakıldığında da, söz konusu haberde sadece müvekkili şirkete ait sayfanın paylaşılmasında herhangi bir haklı gerekçe olmadığının da açık olduğunu, kaldı ki, sö konusu sitede firmalar hakkında paylaşılan şikayetlerin ne derece gerçek olduğu hususunun da tartışması gerektiğini, müvekkili şirketin uyguladığı koşulsuz iade garantisi politikasıyla müşterilerin menfaatini en üst düzeyde tuttuğunu, tüketicilerin şirketlerine ait mağazalardan alınan bir ürünü hiçbir neden belirtmeden ve zaman kısıtlaması olmadan fiş ve kredi kartı slipi ile birlikte iade etme imkanının bulunduğunu, kalite araştırmaları konusunda ticaret alanında herkes tarafından niteliği ve tecrübesi kabul görmüş bir dernek olan … tarafından 2005-2014 yılları arasında Türkiye içinde satın alınan ürün ve hizmetlerin müşterileri ve vatandaşları nezdinde memnuniyetlerinin ölçülmesi ve bunun ileri istatistiksel ve ekonometrik model kullanılarak analiz edilmesine dayanan ulusal, sektörel ve kurumsal bir endeks çalışması yapıldığını, … tarafından yayınlanan Türkiye Müşteri Memnuniyet Endeksi 2008-2013 yıllarının 4’üncü çeyrek sonuçlarında … arasında en yüksek puanı…’in alarak birinci olduğunu, haberde kullanılan ifadeler ile birlikte söz konusu görsel değerlendirildiğinde sadece müvekkili şirketin marka ve logosuna yer verilerek, müvekkili şirketin fırsatçılık yaptığı algısının tüketici zihninde oluşturmanın amaçlandığı sonucuna varılacağını, söz konusu iddianın ise asılsız bir iddia olduğu gibi, görünür gerçekliğe dahi uygun olmadığını belirterek, müvekkili şirketin kişilik haklarına saldırıda bulunan davalıdan, müvekkili şirketin mağduriyeti nedeniyle 250.000,00 TL manevi tazminatın haberin yapıldığı 22/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu haberin hukuka uygunluk kriterleri çerçevesinde tanzim edilmiş olup kamu yararına haiz olduğunu, Anayasamızın; “Basın hürdür, sansür edilemez.” hükmü ile basın özgürlüğünü teminat altına alındığını, bu bağlamda basının görevinin; toplumu ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken tüm olaylar hakkında halkı objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde aydınlatmak, tartışma açmak bireyleri bilinçlendirmek olduğunu, bir yazının haber değeri olduğundan bahsedebilmek için yazıda yer alan ve okuyucuya iletmeye çalışılan hususun gerçeğe uygun, açıklanmasında toplum yararı bulunan, ilgi çeken güncel bir konu olması gerektiğini, haber vermenin bir hak olduğu kadar bir ödev de olduğunu, kamuoyunun adli olaylar, siyasi ve sosyal anlamdaki gelişmeler ve sair olaylardan haberdar olabilmesinin ancak ve ancak basının haber verme hak ve ödevini gereğince yerine getirmesi ile mümkün olacağını, müvekkili şirketin, halkın haber alma hakkından ve yasalardan kaynaklanan haber verme görevini yerine getirirken hiçbir şekilde davacıyı hedef almadığını, herhangi bir karalama ve kişilik haklarını zarara uğratma kastı ile hareket etmediğini, davacı yanın ticari itibarını zedeleyecek herhangi bir hususun bulunmadığını, dava konusu haberde yalnızca www…. adresli internet sitesinde yer alan mesajlardan bahsedildiğini, bahse konu şikayetlerin kesinlikle gerçek olduğunun iddia edilmediğini, ayrıca kişisel bir yoruma yer verilmediğini, haber metni incelendiğinde davacı yanın özellikle hedef alınmadığının açıkça görüldüğünü belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, basın ve yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.
… Gazetesi’ nin 22/10/2018 tarihli yayınının 7. sayfasında ”…! ‘ başlığıyla dava konusu yazıya ve ya yazı görselinde davacının market logosuna yer verilmiş olup aynı zamanda davacı adına yazılan ” Bim ışıklı makyaj aynası kendiliğinden bozuldu” ve…’den aldığım makarnadan kurt ve böcek çıktı” şikayetlerine yazı görselinde yer verilmiştir.
5187 sayılı Basın Kanunu’nun 13. maddesinde süreli ve süresiz yayınlarda hukuki sorumlular düzenlenmiştir. Buna göre süreli yayınlarda eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi, yayın sahibi tüzel kişi şirketse, anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı, diğer şirketlerde en üst yönetici, şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi bir çok kararında belirtildiği üzere; basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesinde ve 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemede basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin nedeni; toplumun sağlıklı, mutlu ve güven içinde yaşayabilmesi içindir. Bunun için de kişinin, dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması gerekmektedir. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma, yönlendirme yetki ve sorumluluğuna sahiptir. Bu nedenle basının yayın yaparken, yaptığı yayından dolayı hukuka aykırılık teşkil edecek olan eylemi, genel olaylardaki hukuka aykırı olan eylemden farklılıklar taşır. Yapılan yayının hukuka aykırılık veya uygunluğu bu farklılıklar gözetilerek belirlenmelidir. Bu nedenle basının ayrı bir konumu bulunmaktadır. Basının bu ayrıcalık taşıyan konumu ve özgürlüğü, tüm özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız değildir. Bundan dolayıdır ki, yayınlarında kişilik haklarına saygı göstermesi gerek Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümünde yer alan gerekse MK’nın 24 ve 25. maddelerinde ve özel yasalarda güvence altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerekecektir. Açıklanan bu yasal düzenlemelerden ve yargısal uygulamalardan da anlaşılacağı gibi, basının özgürlüğü ile kişilerin, kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda somut olaydaki olgular itibariyle koruma altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerekecektir. Bunun için temel ölçüt, kamu yararıdır. Yayın, salt toplumun yararı gözetilerek yapılmış olmalıdır. Toplumun çıkarı dışında hiçbir kişisel çıkar, gerçeklerin yanlış olarak sunulmasına neden olmamalıdır. Haber olduğu biçimi ile verilmeli ve kişisel katkı yer almamalıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, yayında kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli ve haber verilirken özle biçim arasındaki denge de korunmalıdır. Bu ilke ve kurallar gözetilmeden yapılan yayın hukuka aykırılığı oluşturur ve böylece kişilik hakları saldırıya uğramış olur. Anılan ilke ve kurallara uyulması durumunda ise, yayının Anayasa, Basın Yasası ve basının genel işlevi karşısında hukuka uygun olduğu, kişilik değerlerine saldırı teşkil etmediği kabul edilmelidir. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. Olay veya konu ile ilgili olan, görünen bilinen herşeyi araştırmalı, incelemeli ve olayları olduğu biçimi ile yayınlamalıdır. Bu işlevi ile gerek yazılı ve gerekse görsel basın, somut gerçeği değil, o anda belirlenen var olan ve orta düzeydeki kişilerce de yayının yapıldığı biçimi ile kabul edilen olguları yayınlamalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan, gerçek olmadığı anlaşılan olayların ve olguların yayınından basın sorumlu tutulmamalıdır.
Açıklanan ilke ve yasal düzenlemelere göre,dava konusu yazıda ekonomideki dalgalanmalar nedeni ile fiyat artışlarının ve vatandaşların aldıkları ürünlere dair artan şikayetleri ile ilgili hususların gündeme getirildiği, davacının da hakkında şikayetler yapıldığının kabulünde olduğu, haberde kamu yararının bulunduğu , yazıda yer alan ifadelerin basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, hakaret içeren bir tabir ve kelime kullanılmadığı görülmekle, davacının şartları oluşmayan manevi tazminat isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurma yoluna gidilmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE
2-)Alınması gereken 54.40 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşim ödenen 4.269,38 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.214,98 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı yana iadesine
3-)Davacı tarafından bu yargılama nedeni ile yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına
4-)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı yana ödenmesine
5-)Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/11/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır