Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/347 E. 2021/243 K. 31.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/347 Esas
KARAR NO:2021/243

DAVA:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:14/06/2019
KARAR TARİHİ:31/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ün …’da açtığı spor salonu için 08/05/2018 tarihinde davalı firmadan 2 adet yürüyüş bandı, 1 adet platform ve 1 adet rollmagic aldığını, alınan bu ürünlerin 3 ay sonra arıza yaparak kullanılamaz hale geldiğini, müvekkilinin davalı firma ile iletişime geçerek aldığı ürünlerin tamirini talep ettiğini, davalı firma tarafından görevlendirilen servise 6 kez gönderilen ürünlerinin tamir edilemediğini, ayıplı olan ürünlerin iadesi için davalı firmaya ihtarname gönderildiğini, ihtara karşın haklı taleplerinin davalı firma tarafından kabul edilmediğini belirterek ve dilekçede açıklanan diğer nedenlerle; öncelikle imkanı varsa ürünlerin ayıpsız bir misli ile değişimine veya ayıp oranında indirim yapılarak fazlaya dair bedelin davalıdan tahsiline, imkanı yoksa ayıplı malı satın alırken ödenen bedel olan 200.000,00-TL.’nin ayıbın meydana geldiği ve satıcıya başvurulan tarih olan 21/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müvekkiline iadesine (sözleşmenin feshi ile cihazların karşı yana iadesine), yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Türkiye genelinde … markası altında spor, güzellik ve beslenme hizmeti vermekte olduğunu, aynı zamanda Vacumagic ismini taşıyan vakumlu egzersiz cihazlarının Türkiye’deki distribütörü olduğunu, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davacının satın aldığı cihazlarla ilgili ayıp ve eksik teknik servis iddialarına dayalı olarak açtığı davada uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi tarafından çözümlenmesi gerektiğini, dava konusu cihazlarda herhangi bir ayıp bulunmadığını, davalının hatalı kullanımı sebebiyle arızaların meydana geldiğini, davacı tarafın iddia ettiği gibi ayıba ilişkin hiçbir ihbar yükümlülüğü nü zamanında yerine getirmediğini, davacının cihazları uzun süre müvekkili şirketin desteğiyle kullanarak maddi menfaat elde ettiğini, davacının tüm taleplerinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek ve dilekçesinde açıklanan diğer nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin ise davacı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; davacının …’da açtığı spor salonu için davalı firmadan aldığı 2 adet yürüyüş bandı, 1 adet platform ve 1 adet roll magicin ayıplı olduğu iddiasıyla dava konusu cihazların öncelikle ayıpsız misli ile değiştirilmesi, imkanı yok ise ayıplı ürünleri satın alırken ödenen bedelin yasal faizi ile birlikte iadesi talepli alacak davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; 08/05/2018 tarihli irsaliyeli fatura, …. Noterliği’nin 21/12/2018 tarihli – … yevmiye nolu ihtarnamesi, ürünlere dair kamera kayıtları, dava dışı müşteri … tarafından davacı aleyhine … Valiliği Tüketici Hakem Heyeti’ne yapılan başvuruya dair evraklar, teknik servis yazışmaları, bilirkişi incelemesi, tanık beyanı ve diğer yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; taraflar arasındaki ihtarnameler, sözleşmeler, distribütörlük ve yetki belgeleri, keşif, tanık beyanı, faydalı model tescil evrakları, taraflar arasında yapılan yazışma ve mailler, bilirkişi incelemesi, yemin, Yargıtay kararları ve diğer delillere dayanmıştır.
Mahkememizce 28/10/2020 tarihli ön inceleme duruşmasında davacı vekiline müvekkili gerçek kişinin tacir olduğuna dair tüm bilgi ve belgeleri, varsa ticaret sicil ve/veya esnaf odası kayıtlarını ve davacıya ait vergi levhasını sunması için süre verilmiş, sonrasında davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 10/11/2020 tarihli dilekçe ile davacıya ait vergi levhası fotokopisi, Türkiye … Sicil Gazetesi fotokopisi, … … Mesleki Faaliyet Belgesi fotokopisi ile internet vergi dairesine ait çıktı sunularak davacının tacir olduğu iddia edilmiştir.
Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra açılmıştır. 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir.
Bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın TTK’da sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez. Buna göre taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, yasa gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2015 tarih ve 2014/… Esas, 2015/… Karar sayılı ilamı).
TTK’nun 12. maddesine göre; “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir”. Aynı yasanın 11. maddesinde ise; “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulu’nca çıkarılacak kararnamede gösterilir.” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı gerçek kişinin …’da açtığı spor salonu için davalı şirketten satın aldığı ve ayıplı olduğunu iddia ettiği spor cihazlarıın öncelikle ayıpsız misli ile değiştirilmesi, bu mümkün olmaz ise bunlar için ödenen bedelinin iadesine yöneliktir.
Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan … … Odası’nın düzenlediği 22/09/2020 tarihli Mesleki Faaliyet Belgesi (Oda Kayıt Belgesi)’ne göre davacı … 12/06/2019 tarihinden itibaren belgeyi tanzin eden esnaf odasına kayıtlı “esnaf” olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. Yine davacı tarafça sunulan Türkiye … Sicil Gazetesi’ne göre davacı esnaf sicilinde esnaf olarak kayıtlıdır. Dosyaya sunulan vergi levhasındaki matraha ve tahakkuk eden vergi miktarına göre de davacının faaliyetlerinin ensaf faaliyetleri sınırında kaldığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak; dosyadaki bilgi ve belgelere göre mahkememizce davacı …’ün tacir değil, esnaf olduğu kanaatine varılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’unun (HMK) 1. maddesine göre; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkindir. HMK.’nun 114/c maddesine göre ise mahkemenin görevli olması dava şartıdır. Yine HMK.’nun 115. maddesine göre, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” Dolayısıyla görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile mahkeme re’sen ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; somut olayda dosya davalısı (şirket) tacir olmasına rağmen, davacı … … tacir değil esnaf olduğundan, ayrıca bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması gerektiğinden, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6100 sayılı HMK.’nun ve 6102 sayılı TTK.’nun göreve ilişkin maddelerine göre huzurdaki davaya konu uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi değil, Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla ve mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın usulden reddine ilişkin olarak aşağıdaki gibi karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-HMK.’nun 114/1-c bendi gereğince mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın HMK.’nun 115/2 maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından usulden reddine,
2-HMK.’nun 20. maddesinde belirtilen süre içerisinde taraflarca talep edilmesi halinde dosyanın Nöbetçi İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, HMK.’nun 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde ve talep halinde harç ve yargılama giderleri ile gider avansının harcanmayan kısmının mahkememizce karar altına alınmasına,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.31/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır