Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/344 E. 2021/515 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/344 Esas
KARAR NO:2021/515

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:14/06/2019
KARAR TARİHİ:23/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin, müvekkili şirketin düzenlediği …’na katılım için 13/09/2013 tarihinde müvekkili ile Katılım Sözleşmesi imzaladığını, söz konusu katılıma ilişkin olarak müvekkili şirketçe davalıya 02/10/2013 tarihli, fuar katılım bedeli konulu, 11.036,00-TL. meblağlı, 19/09/2013 tarihli, stand kira bedeli konulu, 1.000,00-TL. meblağlı, 19/09/2013 tarihli, damga vergisi konulu, 96,70-TL. meblağlı ve 31/10/2013 tarihli, davalı şirketçe fuarda kullanılan elektrik bedeline ilişkin 129,80-TL. meblağlı faturaların keşide edilerek gönderildiğini, davalı şirketin ise müvekkili tarafından keşide edilen faturalar toplamının bir kısmını ödediğini, ancak 11.262,50-TL.’lik kısmını ise ödemediğini, bunun üzerine müvekkili şirketçe davalı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça borca ve takibe itiraz edildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, davalı şirketin fuara katılmış olmasına rağmen katılım bedeline ilişkin borç bakiyesi olan 11.262,50-TL.’yi ödemediğini, davalının borca itiraz dilekçesinde de borcunu ödediğine dair herhangi bir belge sunmadığını, davalının borcunun olmadığına yönelik itirazının tamamen haksız olduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davalı borçlu şirketin …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi ve ekleri ile tensip zaptı davalı şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine karşın, davalı taraf davaya cevap vermediği gibi, duruşmalara da katılmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında akdedilen fuar katılım sözleşmesi gereğince davalı şirketin …’na katılımına ilişkin olarak, davacı şirketçe adına kesilen fatura bedelleri bakiyesinin ödemediği iddiasıyla ve ödenmeyen bakiye bedelin tahsiline yönelik olarak …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, arabuluculuk son tutanağı, sözleşme, faturalar, ticari defterler, bilirkişi incelemesi, keşif, yemin ve diğer tüm yasal delillere dayanmıştır. Davalı taraf ise herhangi bir delil bildirmemiştir.
İİK.’nun 67/1 maddesine göre itirazın iptali davalarında 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre itirazın alacaklı tarafa tebliği tarihinden itibaren başlar. Yani borçlunun itirazı alacaklı tarafa tebliğ edilmedikçe hak düşürücü süre işlemeye başlamaz. İcra takip dosyasında alacaklının icra işlemleri yapmış olması dahi itirazın tebliği anlamına gelmez.
Mahkememizce davaya konu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası celbedilerek incelenmiştir. İcra takip dosyasının incelenmesinde; davacı şirket tarafından 29/12/2015 tarihinde davalı şirket aleyhine 11.262,50-TL. asıl alacak, 2.808,59-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.071,09-TL. üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, borcun sebebi olarak “02/10/2013 ve diğer tarihli” faturaların gösterildiği, Örnek-7 nolu ödeme emrinin davalı şirkete tebliği üzerine davalı şirket vekili tarafından 21/01/2016 tarihli dilekçe ile borca ve yetkiye itiraz edildiği, itiraz dilekçesinde yetkili icra dairesinin İzmir İcra Daireleri olduğunun ileri sürüldüğü, davalı yanın itirazı üzerine takibin durduğu, sonrasında davacı şirket vekili tarafından 14/06/2019 tarihinde huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür. Mahkememizce hak düşürücü süre yönünden re’sen yapılan incelemede; icra takip dosyası içerisinde davalı şirketin borca itiraz dilekçesinin alacaklı davacıya tebliğ edildiğine dair herhangi bir belgeye rastlanmamış olmakla, huzurdaki davanın davacı tarafça 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davalı tarafça icra takip dosyasına sunulan 21/01/2016 tarihli itiraz dilekçesinde borca itirazla birlikte icra dairesinin yetkisine de itiraz edilerek; … İcra Daireleri’nin takipte yetkili olmadığı, … İcra Daireleri’nin yetkili olduğu ileri sürülmüş ise de huzurdaki dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan ilamsız icra takibinde yönelik itirazın iptaline ilişkin olduğundan, HMK.’nun 10. ve TBK.’nun 89. maddeleri gereğince para borçları da alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilebileceğinden, davacı alacaklı şirketin yerleşim yeri adresi …/…’de bulunduğundan, … İcra Daireleri’nin yetkili olduğu anlaşılmakla, mahkememizce 07/10/2020 tarihli duruşmada davalı tarafın yerinde görülmeyen yetki itirazının reddine karar verilerek işin esasına girilmiştir.
Mahkememizce tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerine ayrı ayrı müzekkereler yazılarak; dava ve takip konusu faturaların ilişkin olduğu döneme ait BA ve BS formlarının gönderilmesi istenmiştir. Yazılan müzekkerelere ilgili vergi dairelerinden cevaplar verilmiş ve dosya içerisine alınmıştır.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK.) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafa ait olduğundan, bu kapsamda davacı tarafça bildirilen deliller toplanmış, icra takip dosyası getirilerek incelenmiş, davalı tarafın bağlı bulunduğu vergi dairesinden taraflar arasında dava konusu ticari ilişki dönemine ait BA formları celbedilerek dosyaya kazandırılmış, takibe ve davaya dayanak faturalar ile cari hesap ekstresinin dosya arasında olduğu görülmüştür.
Sonrasında mahkememizce uyuşmazlığın niteliği itibariyle çözümü özel ve teknik bilgi gerektirdiğinden, 09/01/2021 tarihli ara karar ile bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek, 12/02/2021 günü, saat:14.00 inceleme günü ve saati olarak belirlenmiştir. İlgili ara kararda; taraflara inceleme gün ve saatinde ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmeleri, eğer inceleme günü ve saatinde hazır edemeyeceklerse en geç inceleme gün ve saatine kadar ticari defter ve kayıtlarının bulundukları yerleri bildirmeleri için inceleme gününe kadar kesin süre verilmesine karar verilmiş, aksi takdirde defter ibrazından kaçınmış sayılacakları hususu açıkça ihtar edilmiştir. Ancak davalı şirket kendisine usulüne uygun ihtaratlı tebligat yapılmasına karşın ticari defter ve belgelerini incelenmek üzere sunmadığı gibi, yerinde inceleme de talep etmemiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2017 tarihli, 2016/2630 Esas ve 2017/258 Karar sayılı kararında vurgulandığı üzere; mahkemece tacir olan taraflara ticari defterlerini sunmaları için kesin süre verilmesi halinde davacı taraf ticari defterlerini öngörülen sürede ibraz etmesine karşın davalı taraf ticari defterlerini mahkemeye sunmaz ise artık davacı tarafın usulüne uygun tutulan ticari defterleri onun (davacının) lehine delil niteliğini haizdir. Davacının icra takibine konu ettiği tutarlar eğer davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinde yer almakta ise (kayıtlı ise) bu durumda davalı tarafın ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olması nedeniyle ispat yükü kendisinde olan tarafın (davacının) ticari defterleri davacı lehine delil olacaktır.
SMMM bilirkişi … tarafından düzenlenen 31/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; mahkemenin kararı doğrultusunda verilen yerinde inceleme yetkisine istinaden davacı tarafından ibraz edilen 2013 – 2014 ve 2015 yıllarına ait yevmiye, kebir ve envanter defterlerinin incelendiği, davacı şirketin 2013 – 2014 ve 2015 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yasal sürelerde yaptırıldığı, bu sebeple davacı ticari defterlerinin HMK.’nun 222. maddesi çerçevesinde davacı lehine delil teşkil edeceği kanaatine varıldığı, davacı şirketin davalıdan almış olduğu 1.000,00-TL. tutarındaki avansı 340.1.02.832 – alınan sipariş avansları hesabında izlediğinin tespit edildiği, tek tüzen muhasebe sistemi içerisinde 340.1.02.832 – alınan sipariş avansları hesabının, işletmenin satış amacıyla gelecekte yapacağı mal ve hizmet teslimleri ile ilgili olarak peşin tahsil ettiği tutarların izlendiği hesap olduğu, davacı tarafın 1.000,00-TL. avansı 31/10/2013 tarihinde 120 alıcılar hesabına virmanladığı, davacı şirketin davalıya vermiş olduğu hizmete ait faturaları 120.1.015104 – alıcılar hesabında izlediğinin tespit edildiği, tek düzen muhasebe sistemi içerisinde 120.1.015104 – alıcılar hesabının, işletmenin faaliyet konusu ile ilgili her türlü mal ve hizmet alışlarından kaynaklanan senetsiz alacakların izlendiği hesap olduğu, davacı tarafın yevmiye defteri kayıtlarının incelenmesi sonucunda, davacı tarafın 31/12/2014 tarihinde davalı taraftan olan 11.262,50-TL. Alacağını 127 – diğer ticari alacaklar hesabına virmanlamış olduğu ve alacağını bu hesapta izlediği, 127 diğer ticari alacaklar hesabının, ticari faaliyetler sonucu ortaya çıkan ve diğer ticari alacak hesapları kapsamına girmeyen diğer çeşitli senetsiz ticari alacakların izlendiği hesap olduğu, davacı tarafın yevmiye defteri kayıtlarının incelenmesi sonucunda davacı tarafın 20/12/2015 takip tarihi itibari ile davalı taraftan 11.262,50-TL. alacak kaydettiğinin görüldüğü, davalı şirket tarafından ise inceleme için ticari defter, kayıt ve belge ibraz edilmediği, taraflar arasında 13/09/2013 tarihinde 24-27/10/2013 … Katılım Sözleşmesi imzalandığı, anılan sözleşmeye göre davacı şirketçe davalı şirket adına; 19/09/2013 tarihli … sıra numaralı “… Stand Kirası Bedeli 1. Taksit” açıklamalı 1.000,00-TL. bedelli, 19/09/2013 tarihli … sıra numaralı “Sözleşme Damga Vergisi” açıklamalı 96,70-TL. bedelli, 02/10/2013 tarihli … sıra numaralı “… Stand Kirası Bedeli 2. Taksit”, “… Stand Kirası Bedeli 3. Taksit”, “…Katılım Bedeli” açıklamalı toplam 11.036,00-TL. bedelli ve 31/10/2013 tarihli 670093 sıra numaralı “… 2 kw elektrik” açıklamalı 129,80-TL. bedelli olmak üzere 4 (dört) adet faturanın keşide edildiği, 4 adet faturanın toplam bedelinin ise 12.262,50-TL. olduğu, davacı şirketin düzenlemiş olduğu bu faturaları kendi ticari defterlerine alacak olarak kaydettiğinin tespit edildiği, davacı tarafça davalı şirketten 18/09/2013 tarihinde 1.000,00-TL. tahsilat yapıldığı, buna göre davacı şirketin davalı taraftan; 12.262,50-TL. (fatura alacağı) – (eksi) 1.000,00-TL. (tahsilat) = 11.262,50-TL. alacaklı hale geldiği, dava dosyası içerisinde bulunan Gelir İdaresi Başkanlığı … Vergi Dairesi tarafından gönderilen davacı şirkete ait 2013 yılı BS formunun incelenmesinde; davacı tarafın davalı tarafa 2 (iki) adet fatura ile KDV hariç 9.462,00-TL.’lik mal veya hizmet satışı bildirildiği, Gelir İdaresi Başkanlığı … Vergi Dairesi tarafından gönderilen davalı …A.Ş.’ne ait 2013 yılı BA formunun incelenmesinde ise; davalı tarafın davacı taraftan 1 adet fatura ile KDV Hariç 10.340,00-TL.’lik mal veya hizmet alışı bildirildiği, davacının incelenen ticari defter kayıt ve belgelerine göre, davacının davalı taraftan takip tarihi itibari ile 11.262,50-TL. alacaklı olduğunun göründüğü, taraflar arasında düzenlenen 13/09/2013 tarihli 24-27.10.2013 … Katılım Sözleşmesi’nde faiz oranı belirlenmediği, bu nedenle faiz hesabının yasal faiz oranı üzerinden yapılacağı, ödeme vadelerinin ise 15/10/2013 tarihinde 5.018,00-TL. ve 25/11/2013 tarihinde 6.018,00-TL. olarak belirlendiği, davacı tarafın davalıdan takip tarihi itibarı ile 2.105,24-TL. + 41,89-TL. olmak üzere toplam 2.147,13-TL. işlemiş faiz alacağının bulunduğu, sonuç olarak davacı tarafın takip tarihi itibari ile davalı şirketten 11.262,50-TL. asıl alacak ve 2.147,13-TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.409,63-TL. alacaklı olduğu, davacının %20 inkar tazminatı talebi konusunda takdirin ise mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, taraflarca rapora karşı herhangi bir yazılı beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
6100 sayılı HMK.’nun 281/1 maddesine göre; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” HMK.’nun 281. maddesinin gerekçesinde ise maddede rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan 2 haftalık sürenin kesin süre olduğu ve hak düşürücü bir nitelik taşıdığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, taraflar bu süre içerisinde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını dile getirmezlerse bilirkişi raporu itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir, yani itiraz etmeyen taraf artık rapora itiraz olanağını tümüyle kaybeder. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bilirkişi raporuna yasal süresi içinde itiraz edilmemesi halinde diğer taraf yönünden usulü müktesep hakkın doğacağı belirtilmektedir.
Dosyada alınan bilirkişi raporu mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporun toplanan delillere, Vergi Dairesi’nden gelen BA-BS formlarına, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere uygun olduğu görülmüş, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenerek hükme esas alınmıştır.
Huzurdaki dava; taraflar arasında akdedilen fuar katılım sözleşmesinden kaynaklı fatura alacağının tahsiline yönelik olarak davalı aleyhine girişilen ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere; BA ve BS formları, ticarî defter kavramı içerisine girmektedir. Mahkememizce … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden celbedilen davalı şirkete BA formları incelenmiş, gelen BA formlarına göre davalının dava ve takip konusu faturaları kayıtlı olduğu vergi dairesine beyan ettiği, davacı tarafın ticari defterleri ile dayanağı yardımcı defterlerin birbirini teyit ettiği görülmüş, sonuç olarak mahkememizce davalı şirketin davacı şirketin organize ettiği …’na katıldığı, dolayısıyla davalı yanın dava konusu faturalara konu hizmeti davacı şirketten eksiksiz olarak aldığı kanaatine varılmıştır.
Öte yandan 2004 sayılı İİK.’nun 67/2 maddesine göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun da itirazında haksız olması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunların dışında alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli, 2019/4054 Esas ve 2019/7699 Karar ve 04/06/2020 tarihli, 2020/2083 Esas ve 2020/2727 Karar sayılı ilamları)
Tüm dosya kapsamının, davalı şirkete ait BA formlarının ve mahkememizce benimsenen bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinde; davacı şirketin taraflar arasındaki ticari ilişkiye uygun olarak davalı adına faturalar düzenlediği, düzenlenen faturaların davacı şirketin resmi ve mevzuata uygun ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, … Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından dosyaya gönderilen davalı şirkete ait BA formlarında takip konusu faturaların davalı tarafça kayıtlı olduğu vergi dairesine beyan edildiği, böylece taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve dava konusu alacağın varlığı konusunda mahkememizde kanaat oluştuğu, davacı tarafın bilirkişi incelemesi için ticari defter, kayıt ve belgelerini ibraz ettiği, ancak davalı tarafın mahkememizce verilen kesin süreye ve yapılan ihtarata rağmen ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı, bu nedenle ispat yükü kendisinde olan davacı şirketin usulüne uygun şekilde tuttuğu ticari defterlerinin sahibi lehine delil olduğu, davacı tarafça sunulan ticari defter, kayıt ve belgelere göre düzenlenerek hükme esas alınmasında sakınca görülmeyen ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi kurulu raporunda tespit edilen miktara göre taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibariyle 11.262,50-TL. asıl alacak ve 2.147,13-TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.409,63-TL. alacağı bulunduğu, davalının bu alacak miktarına yönelik itirazının ise haksız olduğu ve İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptalinin gerektiği, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesinin uygun olacağı, ayrıca İİK.’nun 67/2 maddesinde düzenlenen icra inkar tazminatının amacı alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik haksız itirazları önlemek olduğundan, takip konusu fatura alacakları da likit, önceden belirlenebilir olduğundan ve davalının itirazları da haksız olduğundan, davacı lehine kabul edilen alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatını da kapsar şekilde davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; davalı şirketin …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 11.262,50-TL. asıl alacak, 2.147,13-TL. işlemiş faiz olmak üzere TOPLAM 13.409,63.-TL.’ye yönelik itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin talepnamedeki diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 2.681,92-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 916,01-TL karar ve ilam harcından 240,30-TL peşin harcın mahsubu ile kalan 675,71-TL harcın davalıdan alınıp Maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 44,40-TL başvuru harcı, 240,30 peşin harç, 6,40-TL vekalet harcı, 800,00-TL bilirkişi ücreti ve 181,80-TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.272,90-TL yargılama giderinin, kabul ve red oranına göre 1.213,06-TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geriye kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştikten sonra davacı tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır