Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/3 E. 2019/403 K. 21.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/3 Esas
KARAR NO : 2019/403
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/04/2016
KARAR TARİHİ: 21/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 07.04.2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacının adresinin “…” olduğunu, davalı tarafından müvekkilinin sahibi bulunduğu… plakalı araçla davalı tarafa sigortalı … plakalı araca çarptığı iddiası ile -hiçbir belgeye dayanmada, trafik kaza zabtı olmadan davalı vekilinin yazdığı yazılarda belirtildiği gibi “ifade tutanağına dayanarak” ödediği hasar bedelini müvekkili ile ilgisi bulunmayan, tamamen hayali nitelikte ve gerçek olmayan “…” adresine gönderdiği mektupla rücuen ödemesinin talep edildiğini, mektubun gönderildiği adres müvekkili ile ilgisiz olduğundan müvekkilinin hiçbir şeyden haberinin olmadığını, davalı vekillerinin müvekkil davacının doğru adresini aracının trafik kaydındaki adresi belli ve bilinir iken kasten … adresini takip talebi ve ödeme emrine yazarak İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün …E. Sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine ilamsız icra takibi başlattıklarını, adres gerçek olmadığından tebligatların bila tebliğ iade edilince davalı tarafın bu kerre müvekkilinin mernis adresine tebliğ talep ederek ödeme emrini tebliğe çıkardıklarını, mernis adresine tebliğ için önce borçlunun bilinen en son adresine tebliğ çıkarılması gerektiğini, müvekkilinin bilinen adresinin ise dava dilekçesinde başlık kısmında yazılı adresi olduğunu, mernis adresine yapılan usulsüz tebliğ alan davacının daha önce görüştüğü için kendinden de emin olduğundan takibe itiraz ihtiyacı duymadığını, davalı vekillerini aradığını, böyle bir kaza yapmadığını ileri sürerek, çarptığını gösteren belgelerin kendisine gönderilmesini istediği halde davalıdan gelmediğini, icra müdürlüğü tarafından gıyapta haciz işlemi yapıldığını öğrendiğini, aracın bir başkasına satışı sırasında ortaya çıkan ve haberdar olunan hacizin kaldırılması ve satışın gerçekleştirilmesi amacıyla takip dosyasına istirdat hakkı saklı kalmak üzere ihtirazi kayıt ile 3.903,67-TL ödeyerek hacizi fek ettiğini beyanla müvekkilinin borçlu olmadığı bir bedeli yasaya ve hayatın olağan akışına aykırı olarak rücuen tahsil eden davalının haksız icra takibi nedeniyle müvekkilinin ödediği bedelin ve % 20 haksız icra tazminatının ödeme tarihinden geçerli olarak ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket sigortalısı ile davacı arasındaki ilişkinin ticari nitelikte olmadığından iş bu davada görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, davacı tarafın ödeme emrini tebliğ aldıktan sonra tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin bir şikayette bulunmadığı gibi icra dosyasına ilişkin birçok kez tarafları ile görüşme yaptığını, davacı tarafın maliki olduğu… plakalı aracın 17/03/2016 tarihinde olay yerini terk eden sürücü sevk ve idaresinde müvekkili şirkette kasko sigortası bulunan … plakalı araç nezdinde meydana getirmiş olduğu hasarın davacıdan tahsili neticesinde davacı tarafça müvekkili aleyhine açılan iş bu istirdat davasının reddi gerektiğini, sigortalının, sigortacısından plakasını göremediği bir aracın kendi aracına çarparak kaçması neticesinde uğradığı hasarın karşılanmasının talep edilebileceğini, plakası tespit edilemeyen bir aracın bir sigorta şirketinin kasko sigortalısına verdiği hasarın sigorta şirketleri tarafından sigortalısına doğrudan ödendiğini, dolayısıyla bu tip durumlarda üçüncü kişi sigortalının hiç tanımadığı bir araç sürücüsü veya maliki hakkında ek1de sunulan bir yazılı beyanı karine olarak kabul edildiğini, kaldı ki dava konusu trafik kazasına ilişkin sundukları olay yeri resimlerinden davacı tarafa ait aracın müvekkiline kasko sigortalı araca kusurlu olarak çarptığının da açıkça anlaşıldığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce takip dosyası örneği celp edilip incelenmiş, taraf delilleri toplanmış, iddia, savunma, toplanan deliller üzerinde ve uzman bilirkişi kurulu marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılarak rapor tanzimi açısından dosya uzman bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş, dosyada alınan bilirkişi kurulu raporu incelenip denetlenerek toplanan delillere ve dosya kapsamına uygun bulunmuş; tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek davacı tarafın istirdat talebinin kabulü gerektiği kanaatine varılarak 20.06.2018 tarih, … E. Ve…K. Sayılı kararla davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizin 20.06.2018 tarih, … E. Ve… K. Sayılı kararına karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’ne gönderilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi tarafından verilen 14/11/2018 tarih;… E. Ve … K. Sayılı kararda özetle; davanın “Genişletilmiş Kasko Sigorta” poliçesi ile sigortalı aracın, trafik kazasında hasara uğraması nedeniyle dava dışı sigortalısının zararını ödeyen sigorta şirketinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesi uyarınca ödediği tazminatın rücuen tahsiline ilişkin olduğu, HMK’nın 1.maddesine göre göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu, HMK’nın 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup 115/1. maddesine göre de mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırması gerektiği, dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’ nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayıldığı, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlandığı, aynı Kanun’un 5/3. maddesi ile ” Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükmü getirilerek asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisi haline getirildiği, sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davalarında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; 22.03.1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı (03.07.1944 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “sigortacının halefiyete dayalı açtığı davanın aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesinin benimsendiği, buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılmasının gerektiği, somut uyuşmazlıkta davalı … ile sigortacısı Hay Can Şayan arasında … plakalı otomobil için “Kasko Sigorta” poliçesi imzalanmıştır. Sigortalısına hasar bedelini ödeyen davalı … kusuru bulunduğunu iddia ettiği davacı aleyhine ödediği hasar bedelinin tahsili için icra takibi başlattığı, süresinde takibe itiraz edemediği için borcu ödeyen davacı-borçlu açmış olduğu bu dava ile ödediği bedelin istirdadını talep ve dava ettiği, davacı ve davalı arasında doğrudan bir ilişki bulunmadığından halefiyet kuralı gereğince sigortalı ile davacı arasındaki hukuki ilişkiye göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerektiği, bu halde davalı şirketin haklarına halef olduğu sigortalısı Hay Can Şayan ile davacı arasındaki uyuşmazlığın haksız fiil niteliğindeki trafik kazasından kaynaklandığı gibi davacı ile dava dışı sigortalı gerçek kişi olduğundan açılan dava ticari dava niteliğinde bulunmadığı, netice olarak TTK’nın 4/1. maddesinde açıklandığı şekilde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan bir dava bulunmadığından ihtilafın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğu…” belirtilmek suretiyle “HMK’nun 353/1-a-3 maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul…Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/06/2018 tarih, … Esas … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,” kesin olarak karar verilmiştir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
Yapılan bu açıklamalar ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin kesin nitelikteki 14/11/2018 tarih; … E. ve … K. Sayılı kararı ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Mahkemenin görevli olup olmadığı hususu kamu düzenine ilişkin olduğundan, taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi zorunludur. Taraflar arasındaki istirdat davasında davalı şirketin haklarına halef olduğu sigortalısı Hay Can Şayan ile davacı arasındaki uyuşmazlık haksız fiil niteliğindeki trafik kazasından kaynaklanmaktadır. Davacı ile dava dışı sigortalı gerçek kişi olduğundan açılan istirdat davasının ticari nitelikte bir dava olduğundan söz edilemez. Somut uyuşmazlıkta taraflar arasındaki dava Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde olmadığından, ayrıca yukarıda da açıklandığı üzere TTK madde:4/1’de belirtildiği üzere her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan bir dava bulunmadığından uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmış olup, mahkememizce davacının davasının HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE, görevli Mahkemenin İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna dair karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli Mahkemenin İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK’nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekâlet ücreti hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-HMK’nun 331/2. maddesi son cümlesi uyarınca dosya süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmediği takdirde talep halinde yargılama gideri ve vekâlet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre içinde başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine, belirlenen süre içinde başvurulmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair, HMK’nun 345. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK’nun 342. maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca Mahkememize veya başka bir Mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır