Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/29 E. 2019/236 K. 28.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/29 Esas
KARAR NO : 2019/236
DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/04/2014
KARAR TARİHİ: 28/03/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline alacağını temlik eden …’nın …bank A.Ş’nin… Şubesine 15/11/1999 tarihinde 304.000,00 TL mevduatını yatırdığını, iadesi istendiğinde paraların … hesabına aktarıldığı ve… mevduatların sigorta kapsamı dışında olduğu bildirildirilerek ödenmediğini, davalının müvekkilinin zararından sorumlu olduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlrele 304.000,00 TL’nin paranın bankaya yattığı tarih olan 15/11/1999 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 2. maddesi gereğince avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …Bank A.Ş. ve fer’i müdahiller vekilleri davanın reddini istemişlerdir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 13/10/2015 tarih, … Esas, … Karar sayılı kararla davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karar davalı … Bank A.Ş. vekili ile fer’i müdahiller … ve… vekillerince temyiz edilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08/12/2016 tarih, 2015/15172 Esas, 2016/9410 Karar sayılı kararıyla; “1- Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararı temyiz eden fer’i müdahil…vekilinin dilekçesi temyiz defterine kaydedilmediği gibi, temyiz harcının yatırıldığına dair makbuza da dosya içinde rastlanmamıştır. Temyiz dilekçesinin verilme usulü HUMK’nun 434’üncü maddesinde açıklanmış olup, buna göre temyiz dilekçesinin temyiz defterine kayıt ettirilip, temyiz harcının yatırılmış olması gerekmektedir.
Bu itibarla, fer’i müdahil…vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2- Davalı vekili ve fer’i müdahil …vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; davacı vekili, dava dilekçesinde, 304.000,00 TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş, davalısı harçtan muaf olan davalarda, davacının davada haklı bulunması halinde davalıdan harç tahsil edilemeyeceğinden davacının yatırdığı peşin harcın kendisine iade edileceğini, davayı kaybetmesi halinde ise alınacak harcın en fazla maktu harç miktarı kadar olacağını, davalı bankanın harçtan muaf olduğunu, buna bağlı olarak müvekkilinin de nispi harcı yatırmasına gerek bulunmadığını belirterek sadece başvuru harcı yatırmış, mahkemece peşin nispi harç tamamlatılmaksızın yargılamaya devam edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30. maddesinde belirtildiği üzere; yargılama sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için yargılamaya devam olunur. Takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden harç tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Anılan Kanun’un 32. maddesinde de yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılmayacağı hükme bağlanmıştır. Yine Harçlar Kanunu’nun 31. maddesinde, peşin alınan Karar ve İlam Harcının işin hitamında ödenmesi gerekenden fazla olduğu anlaşılırsa fazlalığın istek üzerine geri verileceği düzenlenmiştir.
Davacı taraf harca tabi olup, davalı harca tabi değilse de, yasanın aradığı şart davayı açan tarafın harca tabi olup olmadığıdır. Harca tabi ise, yasanın belirlediği oran ve miktarda harç alınması yasa gereği olduğundan, mahkemece bu hususun re’sen dikkate alınması gerekmektedir. Karşı tarafın harçtan muaf olması yasal sonucu değiştirmeyecektir.
Bu durumda, mahkemece, Harçlar Kanunu’nun anılan maddeleri gereğince eksik harç tamamlanmadan davaya devam edilemeyeceğinden, eksik harcın tamamlattırılmasının istenilmesi, bu eksikliğin tamamlanmaması halinde HMK’nın 150. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmek, harcın tamamlanması halinde ise yargılamaya devam edilmek gerekirken, eksik harç tamamlanmadan yargılamaya devam olunması doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
3- Bozma neden ve şekline göre davalı vekili ile fer’i müdahil …vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş, hükmüne uyulmasına karar verilen yargıtay bozma ilamında işaret edildiği gibi davacı tarafa eksik harç tamamlatılmış, yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, yönetimine BDDK’ca el konulup …’ye devredilen davalı…bank A.Ş.’nin merkez şubesinde bulunan dava dışı temlik edene ait mevduatın, iradesi fesada uğratılmak suretiyle… Ltd.’ye gönderilmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, İstanbul …Ağır Ceza Mahkemesinin… Esas … Karar sayılı mahkeme kararı, banka kayıtları ve bildirilen tüm deliller üzerinde inceleme yapan bilirkişinin düzenlediği rapor davanın delillerini oluşturmaktadır.
Davacının bir miktar mevduatını davalı bankanın Merkez Şubesine yatırdığı, ancak akabinde davalı bankanın yaptığı işlemlerden dolayı, davalı bankanın yönetimine BDDK tarafından el konulduğu, davalı bankanın taahhüt ve güvencelerine rağmen ise off-shore mevduatlarının hesap sahiplerine ödenmemesi karşısısında davalı bankanın yöneticileri hakkında yapılan şikayetler sonucunda BBDK’nun yeminli murakıplarının düzenlemiş bulundukları, 06/11/2000 tarih ve R-8, R-11 sayılı soruşturma raporu ile … BankAŞ yöneticilerinin off-shore mudilerinin paralarını davalı banka paravan olarak kullanılarak suistimal edildiği yönünde rapor edildiği ayrıca davalı banka yöneticileri ve hakim hissedarları hakkında bankayı aracı kılarak dolandırıcılık suçundan İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davasına davacının da içinde bulunduğu bir kısım mudilerin müdahil olarak katılması ile başlayan süreçte davalı banka yöneticileri ve hakim hissedarları hakkında bankayı aracı kılarak dolandırıcılık suçundan İstanbul… Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında derdest kamu davası açılmıştır.
Davalı banka yöneticileri ile bilgisi dahilinde çalışan diğer yöneticilerinin eylemlerinn gerek Borçlar Kanunu’nun 41 ve devamı maddeler gereği haksız fiil sorumluluğu anlamında ve dolayısıyla davalı bankanın sorumluluğunun da BK’nun 55. ve 100. maddeleri kapsamında adam çalıştıranın kusursuz sorumluluğu anlamında değerlendirilmesi halinde ve gerekse TTK.nun 321/son ve 336/5 maddeleri kapsamında banka temsilci ve yöneticilerinin sorumluluğu hailinde AŞ şeklinde kurulu bulunan bankanın bundan sorumluluğu kapsamında düşünüldüğünde BK’nun 53. madesi ile ceza mahkemesinde verilen mahkumiyete ilişkin kararın verilmesine esas belirlemelerin, kusurun takdiri ve zararın tayini haller hariç hukuk hakimini bağlayacağı açık kanun hükmü karşısında muhakkaktır.
Davalı vekili her ne kadar mevduatın yatırıldığı tarih itibariyle dava zamanaşımının gerçekleştiğinden bahisle davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi talebinde bulunmuş ise de bu konuda görüş bildiren Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17.11.2000 günlü bir kararında da belirtildiği gibi “Tüzel kişilerin organlarının işledikleri haksız fiil aynı zamanda suç oluşturuyorsa ceza zamanaşımı süresi tüzel kişiye karşı açılan davada da uygulanır.”uygulamasının davalı banka yönetici ve çalışanlarının eylemleri nedeniyle davalı bankaya karşı açılan işbu davada da uygulanması gerektiği sonucuna varılmış, öte yandan konu ile ilgili özel düzenlemeyi yapan, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 62.maddesiyle “Bankalar nezdindeki mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak 10 yıl içinde aranmayanlar zamanaşımına tabidir.
Zamanaşımına uğrayan her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar banka tarafından hak sahibine ulaşılamaması halinde yapılacak ilanı müteakiben fona gelir kaydedilir.”hükmü karşısında davacının bankaya yatırdığı mevduatını 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde aramaması halinde fona gelir kaydedilmesini ancak bankaca yapılacak ilan şartına bağlamış, davacının Borçlar Kanunu’ndan kaynaklanan genel 10 yıllık dava zamanaşımının dolmuş olması halinde dahi öncelikle BK’nun 60/2 maddesindeki uzamış ceza zamanaşımının olaya uygulanması gerektiği bunun dahi dolmuş olması durumunda ise bankacılık yasasından kaynaklanan özel hak arama süresini ve şeklini gösteren düzenlemenin dikkate alınması gerektiği, yine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2012/12496 Esas 2012/18363 Karar sayılı hükmüne göre davacının zararının off shore bankasından tahsil etme olanağının kalmadığının anlaşıldığı andan itibaren zamanaşımı süresinin başlaması gerektiği belirtildiğinden ve davacının davanın zamanaşımı süresinin bu tarihten itibaren başlatılması halinde uzamış ceza zamanaşımı dikkate alındığında, dava zamanaşımının gerçekleşmediği sonucuna varılmakla davalı vekilinin bu yöndeki itirazını yerinde olmadığı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Yine davalı tarafça, husumet itirazında bulunulmuşsa da davalı … Bank’ın birleştirme ve devir süreçleri dikkate alındığında davacının mevduat yatırdığı Yurt Bank AŞ’yi devralan banka olması sebebi ile …’nin ise 09/08/2001 tarihinde imzalanan hisse devir anlaşması ve Bankacılık Kanunu’nun 107/10 maddesi dikkate alındığında davalının husumet itirazları yerinde görülmemiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, İstanbul …Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı mahkeme kararı, banka kayıtları, bildirilen tüm deliller üzerinde inceleme yapan Banka Emekli Müdürü … tarafından sunulan 11/05/2015 tarihli gerekçeli ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; açılan hesapların…bank A.Ş. de açılan hesaplarla aynı güvenilirliğe sahip olduğu ve açılan hesapların davalı bankanın garantisinde olduğuna ilişkin telkinlerde bulunduğu, bütün işlemlerin…bank A.Ş.’nin şubelerinde yürütüldüğü, verilen cüzdanlarda…bank kelimesi bulunduğu ve bu nedenle müşterilerde her iki bankanın birbirinin uzantısı olduğu yolunda kanı oluştuğu ve davalı bankanın bu kanının oluşması için elinden gelen her türlü çabayı gösterdiği, objektif iyiniyet ilkesinin ve güven prensibinin zorunlu bir sonucu olarak 3. kişilerde belli bir kanaatin oluşumuna yol açan bir hukuki görünüş yaratan kimsenin bunun sonuçlarına katlanması gerektiğini, iyiniyetli 3. kişilerin bu hukuki görüşe güvenerek yaptıkları işlemlerde tam olarak korunması gerektiği, bu nedenle davalı bankanın yarattığı hukuki görünüşün sonuçlarına katlanarak mevduatı iade etmesi gerektiği, bu çerçevede 15.11.1999 hesap açılma tarihinden itibaren 304.000,00 TL mevduat tutarının 3095 sayılı Kanunun 2/2.nci maddesi kapsamında değişen faiz oranları üzerinden avans faizi talep edebileceği hususu dava dilekçesi, cevap dilekçesi, İstanbul …Ağır Ceza Mahkemesinin… Esas … Karar sayılı mahkeme kararı, banka kayıtları ve dava konusu olayla örtüşen ve karar ihdas etmeye elverişli konusunda uzman ehil bilirkişinin ayrıntılı raporundan anlaşılmakla davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile,
1-304.000 TL’nin 15/11/1999 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 2.maddesi gereğince işletecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Davacı alacağının esasen Fon’a devredilen…bank A.Ş.’nin işlemi olduğu, somut uyuşmazlık itibariyle davalı bankanın 5411 sayılı kanunun 140.maddesi gereğince harçtan muaf olduğu dikkate alınarak davalı taraftan harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yatırılan 5.191,56 TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 24.190-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 500 TL ilk karar ve bozma sonrası yapılan 111 TL tebligat giderlerinin toplamı 611 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı , gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı.
Başkan
Üye
Üye
Katip
¸e-imzalı ¸e-imzalı ¸e-imzalı ¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.