Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/286 E. 2021/1049 K. 20.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/282 Esas
KARAR NO:2021/857

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:23/10/2013
KARAR TARİHİ:10/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; TTK.’nun 4. maddesine göre bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığını, yine TTK.’nun 1483 ve devamı maddelerinde zorunlu sorumluluk sigortalarının düzenlendiğini, trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi aleyhine açılan sürekli sakatlık ve destekten yoksunluk tazminatı davalarının TTK.’nun 1483 vd. maddelerinde sayılan hususlardan olduğunu, bu nedenle huzurdaki davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesiyle sigortalı olan … plakalı aracın tam kusurlu olarak 10/04/2009 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresindeki araca çarpması neticesinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, anılan kaza sonucunda müvekkilinin yaralandığını ve sakat kaldığını, kazadan sonra davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduklarını, başvuru üzerine … nolu hasar dosyasının açıldığını, sonrasında davalı sigorta şirketi tarafından 27/07/2013 tarihinde müvekkiline 38.080,00-TL. ödeme yapıldığını, ancak müvekkilinin mağduriyetinin davalı sigorta şirketi tarafından ödenen bu miktarın çok üzerinde olduğunu, bu nedenle davalı sigorta şirketince haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan indirimleri kabul etmediklerini, KTK.’nun 111. maddesi gereğince sigorta şirketinin sorumluluğunu daraltan anlaşmaların geçersiz olduğunu, müvekkilinin kaza nedeniyle oluşan sürekli sakatlığı sebebiyle geçimini sağlamakla zorlandığını, mahkemece yaptırılacak ekonomik ve sosyal durum araştırması sonucunda bu hususun tespit edilebileceğini, müvekkilinin sakatlığı nedeniyle doğan zararlarının tazmini bakımından işbu davanın açılması gereğinin hasıl olduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep haklarını saklı tutarak, sürekli sakatlık tazminatı olarak şimdilik 3.000,00-TL.’nin (davalı sigorta şirketi azami poliçe limiti ile sorumlu olmak kaydıyla) olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili ise cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacıya yaptığı ödeme sonucunda ibra edildiğini, davacı tarafca iddia edildiği gibi yapılan ödeme ile gerçek zarar arasında herhangi bir fahişliğin söz konusu olmadığını, bu nedenle davacıdan alınan ibranamenin geçerli olduğunu, ibranamede açıkça ve fahiş bir farkın olması halinde aradaki tazminata hükmedilebileceğini, dava konusu olayda ise böyle bir durumun söz konusu olmadığını, dolayısıyla ibranamenin geçersizliğinden söz edilemeyeceğini ve iptalinin de talep edilemeyeceğini, davacı tarafından kayıtsız ve şartsız ibra edilmiş olan müvekkili şirket yönünden davanın reddinine karar verilmesi gerektiğini, öte yandan müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu tutulabileceğini, dava konusu olaya uygulanması gereken faizin ise avans faizi değil yasal faiz olduğunu, davacının müterafik kusurunun da hesaplanacak tazminattan düşülmesi gerektiğini, tedavi masrafları yönünden ise müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; 10/04/2009 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda yaralanan davacının, anılan kaza nedeniyle maruz kaldığı iş gücü kaybından kaynaklanan sürekli işgöremezlik zararlarının … plakalı aracın ZMSS sigortacısı davalı şirketten tahsiline yönelik olarak açılmış maddi tazminat davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; ZMSS poliçesi, hasar dosyası, trafik kazası tespit tutanağı, ifade tutanakları, … Devlet Hastanesi’ne ait tedavi evrakları, … 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası, emsal ücret araştırması, bilirkişi incelemesi ve diğer yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; Aktüerya ve adli tıp uzman raporları, hasar dosyası, poliçe, ibraname, ödeme belgesi, Trafik Sigortası Genel Şartları, ATK kusur ve maluliyet raporları, ceza dosyası, bilirkişi incelemesi ve diğer yasal delillere dayanmıştır.
Mahkemece taraflarca bildirilen deliller toplanmış ve celbi gereken tüm belgeler ilgili yerlerden celbedilmiştir.
Sonrasında kazadaki kusur oranlarının tespiti bakımından dosya … Makine Mühendisliği bölümü öğretim üyeleri olan Prof. Dr. … ve Prof. Dr. …’den teşekkül eden bilirkişi heyetine tevdi edilerek kusur raporu alınmıştır.
Anılan bilirkişilerce düzenlenen 05/08/2014 tarihli kusur raporunda sonuç olarak; davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde ZMSS (Trafik) poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın dava dışı sürücüsü …’in kazanın oluşumunda tam (%100) kusurlu olduğu, kazaya karışan motosikletin kazada yaralanan ve sakat kaldığını belirten sürücüsü davacı …’nın ise kusursuz olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Davacının ikamet adresi dikkate alınarak … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne mahkemece talimat yazılmış ve dosya davacısı … için ilgili üniversiteden maluliyet raporu aldırılması istenmiştir.
… 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyasında T.C. Sağlık Bakanlığı TKHK … Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu’ndan alınan 03/09/2014 tarihli ve … numaralı maluliyet raporunda özetle; kişinin hastalığının sürekli olduğu, hastanın geçirdiği kaza nedeniyle %12 özür oranının mevcut olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Kusur ve maluliyet raporları alındıktan sonra dosya aktüer hesabı yapılmak üzere bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Aktüer bilirkişi … tarafından düzenlenen 21/10/2015 tarihli raporda sonuç olarak; yapılan inceleme ve hesaplama sonucunda davacının maluliyet oranının %12 olarak kabul edilmesi halinde davacının talep edebileceği toplam tazminat miktarının 63.428,92-TL. olduğu, davalı sigorta şirketince dava öncesinde yapılan ödeme miktarı mahsup edildikten sonra davacının talep edebileceği bakiye tazminat miktarının 33.420,92-TL. olabileceği, maluliyet oranının %20 olarak kabul edilmesi halinde ise davacının talep edebileceği bakiye tazminat miktarının 75.706,87-TL. olabileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Aktüer kök raporu dosya taraflarına tebliğ edilmiş, davalı sigorta şirketi vekili tarafından 19/11/2015 tarihli dilekçe ile aktüer raporuna itiraz edilerek, bilirkişiden ek rapor alınması yönünde talepte bulunulmuştur. Davacı vekili ise 13/11/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile aktüer kök raporunda %12 maluliyet oranına göre hesaplanan rakamı esas almak suretiyle dava açarken 3.000,00-TL. olarak talep ettikleri maddi tazminat miktarını 30.420,92-TL. artırarak 33.420,92-TL.’ye yükseltmiş ve gerekli ıslah harcını da yatırmıştır.
Mahkemece 17/12/2015 tarihli duruşmada tahkikat tamamlanarak sözlü yargılamaya geçilerek dosya karara çıkarılmıştır. Gerekçeli kararda özetle; “…dava ve cevap dilekçeleri, hasar dosyası, trafik kazası tespit tutanağı, ifade tutanakları, … Devlet Hastanesi’ne ait tedavi evrakları, emsal ücret araştırması, ödeme belgesi, trafik poliçesi, talimatla … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla aldırtılan T.C. Sağlık Bakanlığı TKHK … Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu’ndan alınan 03/09/2014 tarihli ve … numaralı maluliyet raporu, … Makine Mühendisliği bölümü öğretim üyeleri Prof. Dr. … ve Prof. Dr. … tarafından tanzim edilen 05/08/2014 tarihli kusur raporundan anlaşılacağı üzere dava konusu olayda davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı bulunan dava dışı araç sürücüsü …’in tam ve %100 (yüzde yüz) kusurlu olduğu, davacı motorsiklet sürücüsünün kusursuz olduğu, yine üniversite hastanesinden alınan heyet raporuna göre davacıdaki maluliyet oranının %12 olduğu, dosyada yaptırılan aktüerya hesaplaması neticesinde bu maluliyet oranına (%12’ye) göre hesaplanan ve karar vermeye elverişli bulunan aktüer bilirkişinin ayrıntılı ve gerekçeli raporundan anlaşılacağı üzere davacının talep edebileceği toplam tazminat miktarının 63.428,92-TL. olduğu, buna göre davalı sigorta şirketince yapılan ödemenin mahsubu sonucu bakiye talep edilebilecek miktarın 33.420,92-TL. olduğu, bu bedelin teminat limitinde altında kaldığının anlaşıldığı kanaatiyle; davanın ıslah ile birlikte kabulüne, toplam 33.420,92-TL. davacı tazminat alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte poliçe limitini aşmamak üzere davalıdan alınıp davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
Anılan kararın davalı sigorta şirketi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya temyizen incelenmek üzere Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’ne gönderilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 12/12/2018 tarihli, 2016/3303 E. ve 2018/12134 K. sayılı ilamında aynen; “…
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Dosya içerisinde bulunan 13.07.2013 tarihli Sigorta aktüer raporunda 38.008,00-TL. tazminat hesabı yapıldığı ve sigorta şirketi tarafından bu miktarın 27.07.2013 tarihinde davacı tarafa ödendiği, mahkemece hükme esas alınan 21.10.2015 tarihli bilirkişi raporunda ise sigorta şirketi tarafından ödenen bu miktarın 30.008,00-TL. olarak ve güncellenmeksizin tenzil edildiği görülmektedir. O halde mahkemece, bilirkişiden davadan önce yapılan 38.008,00-TL.’lik ödemenin rapor tarihine kadar güncelleme yapılacak şekilde ek rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir…” denilmek suretiyle mahkemece verilen kararın bozulmasına karar vermiştir.
Mahkememizce 13/11/2019 tarihli duruşmada; usul ve yasaya uygun Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 12/12/2018 tarihli, 2016/3303 E. ve 2018/12134 K. sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Aynı celsede dosyanın Yargıtay bozma ilamı gereğince dosyadaki 21/10/2015 tarihli bilirkişi raporunu tanzim eden aktüer bilirkişi Ömer Faruk AKSU’ya tevdi edilerek, Yargıtay bozma ilamında bahsi geçen eksiklikleri karşılar nitelikte ve davalı sigorta şirketi tarafından davadan önce davacıya yapılan ödeme tutarının, rapor tarihine kadar güncellenmiş değeri dikkate alınarak hesaplama yapılması bakımından ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Dosya mahkememizce 06/12/2019 tarihinde anılan aktüer bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Sonrasında 25/03/2020 tarihinde yapılması gereken duruşma Corona Virus (Covid-19) tedbirleri nedeniyle mahkememizce 24/06/2020 tarihine talik edilmiş, ancak aktüer bilirkişinin ek raporu düzenlememesi nedeniyle duruşma bu defa 25/11/2020 tarihine ertelenerek bilirkişiye muhtıra çıkarılmasına karar verilmiştir.
Aktüer bilirkişi … tarafından 04/01/2021 tarihinde ön bürodan dosyaya sunulan ek rapor dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 05/01/2021 tarihli dilekçe ile ek rapora itiraz edilerek yeni bir aktüer bilirkişiden rapor alınması yönünde talepte bulunulmuştur.
Mahkememizce 17/02/2021 tarihli celsede; Yargıtay Bozma sonrası aktüer bilirkişi … tarafından düzenlenen 04/01/2021 tarihli ek raporun, Yargıtay bozmasına uygun olmadığı, Yargıtay bozmasında işaret edildiği gibi davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin rapor tarihine göre güncellemesinin yapılmadığı, böylece mevcut haliyle ek raporun yargısal denetime uygun olmadığı kanaatine varılarak dosyanın yeniden aktüer bilirkişi …’ya tevdi edilerek Yargıtay bozma ilamı çerçevesinde ek rapor düzenlenmesine, bilirkişiye gerekli uyarıların yapılmasına karar verilmiştir. Dosyaya teslim alması için anılan bilirkişiye çıkarılan tebligat kendisine e-tebligat yöntemi ile 22/02/2021 tarihinde tebliğ edilmesine karşın anılan bilirkişi dosyayı teslim almamıştır. Bunun üzerine mahkememizce UYAP’tan yapılan sorgulamada; aktüer bilirkişi … hakkında bilirkişilikten men kararı bulunduğu tespit edilmiştir.
Sonrasında ise 23/06/2021 tarihli duruşmada dosyanın daha fazla sürüncemede kalmaması bakımından … yerine bilirkişi olarak aktüer bilirkişi …’nın görevlendirilmesine karar verilerek, yeni seçilen aktüer bilirkişiden Yargıtay bozmasında işaret edildiği gibi davalı sigorta şirketi tarafından yapılan 38.008,00-TL. tutarındaki ödemenin rapor tarihi itibariyle güncel değerinin hesaplanması ve buna göre davacının bakiye tazminat alacağının tespiti istenmiştir.
Aktüer bilirkişi … tarafından tanzim edilen 13/07/2021 tarihli raporda özetle; dosyada mübrez 21/10/2015 tarihli bilirkişi raporunda davacının %12 maluliyet oranına göre toplam 63.428,92-TL. maddi tazminat hesaplanmış olduğu, mahkemece bozma öncesinde davacının %12 maluliyet oranı esas alınarak hüküm kurulduğu, davalı sigorta şirketi tarafından davacının maddi zararı hesaplanarak 27/07/2013 tarihinde 38.008,00-TL. ödeme yapıldığının dosyada mübrez belgelerden görüldüğü, yapılan hesaplamaya göre davalı sigorta şirketi tarafından 27/07/2013 tarihinde yapılan ödemenin 21/10/2015 hesap / rapor tarihi itibariyle güncel değerinin 45.655,42-TL. olduğu, güncel değerin tenzili sonrasında davacının bakiye maddi zararının (63.428,92-TL.-45.655,42-TL.) = 17.773,50-TL. olarak hesaplandığı, sonuç olarak takdiri münhasıran mahkemeye ait olmak üzere; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamı doğrultusunda yapılan hesaplama sonucu davacının bakiye maddi zararının 17.773,50-TL. olduğu, 23/10/2013 dava tarihinin ve/veya 27/07/2013 ödeme tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edilip edilemeyeceği hususundaki takdirinin mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 08/11/2021 tarihli dilekçe ile rapora karşı beyan ve itirazda bulunularak; dosyanın re’sen seçilecek bilirkişiye tevdi edilerek güncel asgari ücret üzerinden yeniden hesaplama yapılması talebinde bulunulmuştur. Davalı sigorta şirketi tarafından ise rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
Mahkememizce 10/11/2021 tarihli duruşmada; dosyada bozma sonrası alınan 13/07/2021 tarihli ek aktüer bilirkişi raporunun Yargıtay bozma ilamında çizilen çerçeve içerisinde düzenlendiği, bu haliyle yargısal denetime uygun, hüküm kurmaya elverişli ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu kanaatine varılarak davacı vekilinin 08/11/2021 tarihli dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar ile bilirkişiden yeniden rapor alınması yönündeki taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Eldeki dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup, davacı vekili 10/04/2009 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle müvekkilinin sakat kaldığını, sürekli sakatlığı sebebiyle mağdur olduğunu ve geçimini sağlamakla zorlandığını, davalı sigorta şirketi tarafından 27/07/2013 tarihinde müvekkiline kısmen ödeme yapılmış ise de müvekkilinin zararlarının davalı sigorta şirketince ödenen miktarın çok üzerinde olduğunu iddia etmektedir. Davacının talebi; 10/04/2009 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle davacıda oluşan gerçek zararın tespit edilerek, bakiye sakatlık tazminatının (maddi tazminatın) davalı sigorta şirketinden tahsiline yöneliktir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK’nun) 91. maddesi ile araç işletenlere uygulamada “zorunlu trafik sigortası” olarak da adlandırılan “mali sorumluluk sigortası” yaptırma zorunluluğu getirilmiştir. KTK.’nun 91/1. maddesinde; “İşletenlerin, bu kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda davalı sigorta şirketi kaza tarihi itibariyle … plakalı aracın ZMSS (Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) sigortacısıdır.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS); motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlıdır.
Zorunlu mali sorumluluk sigortasında yaralanma hallerinde tedavi dışında, bu kimsenin çalışma gücünün tamamen veya kısmen azalması gibi durumlarda bundan kaynaklanan zararları ve ileride ekonomik yönden yoksun kalacağı zarar, ziyan ve masrafları, kişinin olay nedeniyle mahrum kaldığı diğer ekonomik zararların da poliçe kapsamında kalan zararlardan olduğu kabul edilmektedir. (Işıl Ulaş, Uygulamalı Sigorta Hukuku; 2002, 3.baskı, sh.709-710)
Sürekli iş göremezlik zararı, bir kişinin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi sonucunda fiziksel, psikolojik, duygusal ya da entelektüel potansiyelin azalmasından kaynaklaran bir zarardır.
Yüksek Yargıtay kararlarında sürekli iş göremezlik zararına “güç kaybı veya efor kaybı zararı da denilmektedir. Bir başka ifade ile sürekli iş göremezlik zararı; beden gücü kaybına uğrayan kişinin, zarar görmeden önce yapmakta olduğu iş için daha fazla bir güç (efor) harcaması nedeniyle doğan zarardır. Bu durumdaki kişi çalışmasını sürdürebilir ise de yaşıtlarına ve kendisi ile aynı işi yapanlara göre (malul kaldığı oranda) daha fazla güç ve çaba harcayacağından, kazançlarında bir azalma olmasa dahi (sakatlığı oranında) tazminat isteme hakkı bulunmaktadır.
Öte yandan 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Usuli kazanılmış hak; davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir.
Anlam itibariyle ise usuli kazanılmış hak; bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10/02/1988 tarihli, 1987/2-520 Esas ve 1988/89 Karar sayılı ilâmında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulî kazanılmış hak denilmektedir…” şeklinde tanımlanmaktadır.
Mahkemece Yargıtay bozması öncesine verilen ilk karar davacı tarafça temyiz edilmemiş olup, dosya sadece davalı sigorta şirketinin temyizi üzerine Yargıtay’a gönderilmiştir. Bir başka ifade davacı yanın bozma öncesi karara yönelik herhangi bir temyizi yoktur. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nce sadece dava öncesinde davalı sigorta şirketince davacıya yapılan kısmi ödemenin güncel değerinin tespit edilerek hesaplanan tazminattan mahsup edilmemiş olması nedeniyle ilk kararı bozmuştur. Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda ise gerekli ek rapor alınmış ve davalı sigorta şirketince yapılan ödemenin güncel değerinin tespit edilmiş ve hesaplanan tazminattan mahsubu yapılmıştır. Dolayısıyla her ne kadar davacı vekili tarafından 08/11/2021 tarihli dilekçe ile güncel asgari ücrete göre yeniden hesaplama yapılması talep edilmiş ise de; mahkememizce davalı sigorta şirketi yönünden mevcut usuli kazanılmış haklar gözetilerek ve hükmüne uyulan Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamındaki bozma nedeni dışına çıkılamayacağından, davacı yanın yeniden hesap yapılmasına yönelik talebi yerinde ve haklı uygun görülmemiştir.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamı sonrasında aktüer bilirkişi … tarafından tanzim edilen 13/07/2021 tarihli ek rapor incelenip denetlenmiş, ek raporun dosyada toplanan delillere, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 12/12/2018 tarihli, 2016/3303 E. ve 2018/12134 K. sayılı ilamında karşılanması istenen hususlara ve dosya kapsamına uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, … 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası, trafik kazası tespit tutanağı, … Devlet Hastanesi’ne ait tedavi evrakları, ZMSS poliçesi, hasar dosyası, ibraname, ödeme belgesi, T.C. Sağlık Bakanlığı TKHK … Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu’ndan alınan 03/09/2014 tarihli ve … numaralı maluliyet raporu, … Makine Mühendisliği bölümü öğretim üyeleri Prof. Dr. … ve Prof. Dr. … tarafından tanzim edilen 05/08/2014 tarihli kusur raporu, bozma öncesi alınan aktüer bilirkişi raporu ve bozma sonrası aktüer bilirkişi … tarafından düzenlenen 13/07/2021 tarihli ek rapor ile toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; 10/04/2009 tarihli trafik kazasının meydana gelmesinde … plakalı aracın dava dışı sürücüsü …’in %100 kusurlu olduğu, kazaya karışan motosikletin sürücüsü davacı …’nın ise herhangi bir kusurununr olmadığı, … plakalı aracın kaza tarihini de kapsayacak şekilde ZMSS poliçesi ile davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğu, davacı … 10/04/2009 günü geçirdiği kaza nedeniyle %12 oranında malul kaldığı, dolayısıyla davacının dava konusu kaza nedeniyle yaralanmasının davacı …’da %12 oranında meslekte kazanma gücü kaybı yarattığı, davalı sigorta şirketinin … plakalı aracın ZMSS sigortacısı olarak davacıda meydana gelen bu yaralanmadan ve oluşan zararlardan poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere sorumlu olduğu, Yargıtay bozması öncesinde aktüer bilirkişi … tarafından düzenlenen 21/10/2015 tarihli raporda hesaplandığı üzere davacının %12 olan maluliyetine göre talep edebileceği toplam tazminat miktarının 63.428,92-TL. olduğu, Yargıtay bozmasına uygun olarak aktüer bilirkişi … tarafından tanzim edilen 13/07/2021 tarihli ek raporda hesaplandığı üzere davalı sigorta şirketi tarafından 27/07/2013 tarihinde davacıya yapılan 38.008,00-TL. tutarındaki ödemenin bozma öncesi karara esas aktüer raporun tanzim tarihi olan 21/10/2015 tarihi itibariyle güncel değerinin 45.655,42-TL. olduğu, hesaplanan bu güncel değerin 21/10/2015 tarihli raporda hesaplanan 63.428,92-TL.’den tenzili sonrasında davacının bakiye maddi zararının 17.773,50-TL. olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından dava öncesinde davacıya yapılan ödeme sonrasında davacıdan alınan ibraname dikkate alındığında davacıya ödenen tazminat miktarı ile hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda hesaplanan tazminat miktarı arasında açık farklılık olduğu, ödenen meblağ ile hesaplanan zarar arasındaki açık nispetsizlik karşısında davacıdan alınan ibranamelerin geçerli olmadığı ve davalı sigorta şirketi tarafından davacıya yapılan ödeme ile davacının sürekli işgöremezlik (maddi) zararının karşılanmadığı, Yargıtay bozma ilamı sonrasında alınan aktüer bilirkişi raporunda hesaplanan güncellenmiş değer olan 45.655,42-TL. mahsup edildiğinde; davacının davalı sigorta şirketinden talep edebileceği bakiye maddi zararın 17.773,50-TL. olduğu, bu miktarın davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu poliçe teminat limiti içerisinde kaldığı, bozma öncesi mahkemece verilen ilk kararda hükmolunan tazminata dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi yönünde karar verilmiş olduğundan ve bu hususta herhangi bir bozma olmaması nedeniyle tarafların usuli kazanılmış hakları da gözetilerek davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihinin dava tarihi, işletilmesi gereken faiz türünün ise avans faizi olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; 17.773,50-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 23/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin ise reddine,
2-Alınması gerekli 1.214,11-TL karar ve ilam harcından peşin harç + ıslah harcı 128,20-TL’nin mahsubu ile kalan 1.085,91-TL’nin davalıdan alınarak maliyeye gelir kaydına, (Mahkememizin … Esas sayılı, … harç numaralı harç tahsil müzekkeresi ile maliyeye bildirilen ve davalıdan tahsili istenilen 2.154,78-TL bakiye ilk karar harcı davalı tarafından yatırılmış ise, işbu karar kesinleştiğinde ve talep halinde 1.068,87-TL’nin davalıya iadesine, tahsil edilmemiş ise 22.02/2016 tarihli harç tahsil müzekkeremizin işlemsiz iadesinin ve 1.085,91-TL’nin davalıdan tahsili için maliyeye müzekkere yazılmasına,)
3-Davacı tarafından yatırılan 128,20-TL peşin harç ve ıslah harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.352,05-TL’nin (1.502,05-TL ilk kararda hesaplanan, 800,00-TL bilirkişi ücreti, 50,00-TL tebligat ve posta ücreti olmak üzere toplam 2.352,05-TL’nin) kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.397,13-TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geriye kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davalı vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080.00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 4,30-TL vekalet harcı, 76,00-TL tebligat posta ücreti olmak üzere toplam 80,30-TL’nin kabul ve red oranına göre 37,59-TL’sinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, geriye kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; dosya daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olduğundan, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır