Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/268 E. 2021/251 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/268 Esas
KARAR NO:2021/251

DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:13/05/2019
KARAR TARİHİ:01/04/2021

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin ortaklarından …’in 02/01/2019 tarihinde vefatı üzerine, şirketteki hisselerinin müvekkillerine iktisap ettiğini, şirket yönetim kurulunun, muris …’den boşalan yönetim kurulu üyeliğine varislerinden hiçbirinin seçilmediğini, mirasçılara hiçbir çağrıda bulunulmadığı gibi miras hisselerinin pay defterine işleyemediklerini, yönetim kurulunca 08.04.2019 tarihinde 2016-2017-2018 yılı olağan genel kurul toplantısı yapılmasına karar verildiğini, şirketin aile şirketi olduğunu ancak, ortaklar arasında bir takım çekişmelerin bulunduğunu, genel kuruldan kısa bir zaman önce bir takım hisse devirlerinin muvazaalı olarak yapıldığını, buna göre yönetim kurulu üyesi ve başkan vekili olan …’in vefatından sonra yapılacak ilk genel kurula kadar onun yerine görev yapmak üzere yönetim kuruluna bir atama yapılmadığını, bu suretle 3 kişiden oluşması gereken yönetim kurulun yerine iki kişi ile alınan kararların batıl olduğunu; genel kurula müvekkillerinin vekaleten katıldıklarını ve gündem maddelerinin tümüne muhalif kaldıklarını ve şerhlerini tutanağa işlediklerini, alınan tüm kararların yasaya, ana sözleşmeye ve objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, bu nedenle iptallerinin gerektiğini; 3. gündem maddesi ile faaliyet raporunda belirtilen pay dağılımına ilişkin itirazların dile getirildiğini, faaliyet raporunun onaylanmasının hükümsüz olduğunu, gerçeği yansıtmadığını, müvekkillerinin ortaklık paylarının %39 değil %43 olduğunu, muris tarafından …’e satıldığı iddia edilen %4’lük hisse devrinin kanuna, emredici hukuk kurallarına ve esas sözleşme hükümlerine aykırı olması nedeniyle hükümsüz olduğunu, ayrıca … ve … ile … ve … arasındaki pay devrinin muvazaalı ve geçersiz olduğunu, 4.gündem maddesi ile görüşülen finansal tablolarda bir takım manipülasyonların söz konusu olduğunu, şirketin 2016,2017,2018 yıllarında hiç faaliyette bulunmamış gibi gösterildiğini, şirket taşınmazlarının kiraya verilmeme sebeplerinin açıklanmadığını, ciddi bir gelir kaybı söz konusu olduğunu, ancak yeterince açıklama yapılmadığını, 5.gündem maddesi ile yönetim kurulu üyelerinin ibrasının oylandığını, yönetim kurulunun ibra edilememesinin nedeninin müvekillerinin olumsuz oy kullanmaları olmadığını, durumun çarpıtıldığını, yönetim kurulu üyelerinin her durumda oy kullanamayacaklarını, 7.gündem maddesinde, 2 kişilik yönetim kurulunca alınan kararların geçerli olmadığının dile getirildiğini, 9.gündem maddesinin şirket merkez adresindeki taşınmazların …’e devrine ilişkin olduğunu, … ve …’in şirketteki paylarını genel kuruldam 3 hafta önce altsoylarına devrederek ortaklıktan bilerek ayrıldıklarını, akabinde genel kurulda haksız nisapla şirketin taşınmazlarının …’e devri yönünde haksız karar alındığını, bu devrin muvazaalı olduğunu, kaldı ki %75 olumlu oyun toplanamadığını, %61 oranında olumlu oy verildiğini, bu işlemin şirketin durumunu tehdit altına sokacağını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği nedenlerle öncelikle 08.04.2019 tarihli Genel Kurulda alınan kararların tümden iptaline, aksi takdirde 3, 4, 5, 7 ve 9 nolu gündem maddeleri ile alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların hisselerinin pay defterine işlendiğini ancak, vekillerinin hisse oranlarına itiraz etmeleri nedeniyle pay defterini imzalamadıklarını, davacıların genel kurula çağrıldıklarını ve temsillerinin sağlandığını, … ve …’in hisselerini devretmelerinin hiçbir şekilde kararların oylamasına etki edecek durumunun olmadığını, davacılar murisinin ölümünden sonra bir yönetim kurulu kararı da alınmadığını, mirasçı …’in yönetim kuruluna girme talebinde bulunduğunu ve genel kurulda oybirliği ile seçildiğini, ayrıca şirket yönetim kurulu üyeleri 3 kişiden oluşsa da 2 üyenin imzası ile temsil edilebildiğini, yönetim kurulunun yetki süresinin 11.04.2019 itibariyle sona ermekte olduğunu, ayrıca 9,10 ve 11 nolu gündem maddelerinin genel kurulca karara bağlanması gereken maddeler olmadığını, yönetim kurulunun bunları genel kurulda görüşmeden karara bağlayabileceğini, dava konusu genel kurulun zamanı geldiği için yapılan olağan genel kurul olduğunu, 2018 yılı bilançosundaki manipülasyon iddialarının da gerçeği yansıtmadığını, taşınmazların kiraya verilmesi için çalışmalar yapıldığını, öte yandan davacıların şirket masraflarının karşılanması için gerekli yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, ayrıca nisap yetersizliğinden ibranın sağlanamadığını, … ve …’in serbest iradeleri ile hisselerini kızları ve oğullarına devrettiklerini, bir taşınmazın …’e devri kararı ise …, …(muris) ve …’in aralarındaki yaptıkları bir anlaşma neticesi olup genel kurulda mirasçılara ıslak imzalı sözleşmenin sunulduğunu, buna rağmen bugüne kadar bir devrin de söz konusu olmadığını, kaldı ki bu taşınmazın değer olarak aktiflerin toplamında %5’den daha az değeri bulunan bir taşınmaz olduğunu, yine murisin …’e 12.07.2016 ve 01.03.2018 tarihlerinde devrettiği toplam %4 hisseyle ilgili olarak devir sözleşmesi, yönetim kurulu kararı, dekontlar vs olduğunu, mirasçıların ödemeyi alarak devre itiraz etmelerinin kötüniyetlerini gösterdiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Dava; davalı şirketin 08/04/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların tümden iptali, olmadığı takdirde genel kurulda alınan 3, 4, 5, 7 ve 9 nolu kararların iptali istemine ilişkindir.
Davalı şirketin merkez adresi itibariyle (…) iş bu davaya bakmaya TTK’nın 445.maddesi gereğince mahkememiz yetkilidir. Toplantının yapıldığı tarih ve dava tarihi itibari ile davanın 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Davacı tarafın alınan kararların iptalini istediği genel kurul toplantısına katıldığı hususu her iki tarafın da kabulünde olup, bu husus uyuşmazlık konusu değildir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık genel kurul kararlarının iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Olaya uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nın 446.maddesi; “Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun yada olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, Yönetim Kurulu, Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri iptal davası açabilir” hükmünü içermektedir. Anılan madde hükmü gereğince iptal davası açabilmek için toplantıda hazır bulunan ilgilinin karara olumsuz oy vermesi ve bu muhalefetini tutanağa geçirtmesi veya divan başkanlığına vermesi yasal zorunluluktur.
İddia ve savunmaların ileri sürülüş biçimine göre, uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden davalı şirketin 08/04/2019 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan kararların iptal koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda bilirkişi kurulu raporu alınmasına karar verilerek, taraf ticari defter ve kayıtları, getirtilen-sunulan belgelerle birlikte dosya konusunda uzman bilirkişi YMM … ve Ekonomi ve Finans Uzmanı Dr. …’e tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 03/03/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunun ve davacı vekilinin itirazı üzerine aynı heyetten alınan 11/01/2021 tarihli ek raporun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan bilirkişi kurulu rapor ve ek raporunda özetle; davacıların murisinin vefatı nedeniyle davalı şirket ortaklığının miras yoluyla kendilerine iktisap ettiği, davacıların davalı şirketin 08/04/2019 tarihli genel kurul toplantısına vekil marifeti ile katıldıkları, genel kurul toplantısında alınan kararlara karşı çıkıldığı ancak, olumsuz oyuna karşılık muhalefetini tutanağa yazdırmadığı, bu halde TTK 446.md gereği iptal davası açılması için olumsuz oy verenin bu muhalefetini tutanağa geçirilmesi koşulunun yerine getirilmediği; esasa ilişkin olarak raporda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, genel kurulda alınan gündemin 3, 4, 5, 7 ve 9 nolu kararların yasaya, esas sözleşmeye aykırı olmadığı ve iptalleri için yeterli neden bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi kurulu rapor ve ek raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, davacı taraf itirazları yerinde görülmemiş, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, 08/04/2019 tarihli Genel Kurul Kararı, alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu rapor ve ek raporu ile toplanıp değerlendirilen delillere göre; davacılar tarafından 08/04/2019 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan kararların dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerle iptali istenmiş ise de; benimsenen bilirkişi kurulu rapor ve ek raporunda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere davacıların vekili aracılığı ile toplantıya katıldıkları ve iptali istenen kararlara ilişkin karşı oy kullandığı ancak, muhalefet şerhini yazdırmadığı anlaşılmıştır. Diğer yandan, bilirkişi kurulu raporunda vurgulandığı üzere, kararların görüşülmesi sırasında sonradan alınacak muhtemel bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi, alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımamaz. Muhalefetin görüşülen öneriye değil, alınan karara karşı yapılması gerekmektedir. Bu haliyle, davacının dava konusu yaptığı genel kurul toplantısının iptalini dava etme hakkı bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, genel kurula katılıp alınan kararlara sadece karşı oy kullanan ancak, muhalefet şerhini yazdırmayan davacıların genel kurulda alınan kararların iptalini isteyemez. Kaldı ki, yine benimsenen bilirkişi kurulu rapor ve ek raporunda açıklandığı üzere iptali istenen dava konusu kararların yasaya, esas sözleşmeye aykırı olmadıkları tespit edilmiştir. Açıklanan nedenlerle, vekili aracılığı ile katıldıkları genel kurulda alınan kararlara karşı oy kullanan ancak, alınan kararlara yönelik muhalefetlerini tutanağa geçirmeyen davacıların TTK’nın 446.maddesi gereği dava açma haklarının bulunmadığı, başka bir anlatımla bu konudaki özel dava şartının gerçekleşmediği anlaşılmakla, davanın reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın Özel Dava Şartı Yokluğu Nedeniyle HMK.’nın 114/2.ve 115.maddeleri gereğince Usulden Reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 44,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacılardan tahsili ile maliyeye gelir kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacılar vekilinin yüzünde, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı. 01/04/2021

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı