Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/227 E. 2021/1082 K. 31.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/227 Esas
KARAR NO :2021/1082

DAVA:Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:25/04/2019
KARAR TARİHİ:31/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında yapılan anlaşma gereği davalının, müvekkili şirketin merkez idari binasının dış cephe mantolamasının yapılması işlerini üstlendiğini, müvekkili şirketin ise fatura karşılığında davalıya 17.700,00-TL. ödeme yapacağının kararlaştırıldığını, anlaşma gereğince davalı şirketin dava dilekçesi ekinde sunulan 13/12/2018 tarihli ve 17.700,00-TL. bedelli faturayı keserek müvekkiline verdiğini, müvekkili şirketin de … Bankası A.Ş. … Şubesi’ne ait … çek seri numaralı, 20/03/2019 tarihli ve 17.700,00-TL. bedelli çeki düzenleyerek davalı şirkete teslim ettiğini, sonrasında davalı şirketin edimlerini henüz yerine getirmeden, 11/01/2019 tarihinde işyerlerine giren hırsızlar tarafından müvekkili şirketten aldıkları çekin çalındığını belirterek, anlaşma kapsamında üstlendikleri işi yapamayacaklarını bildirdiklerini, bunun üzerine davalı şirketle muhtelif görüşmeler yapılarak çalınan çekin iptali ya da üstlenilen işin yapılması için gerekli girişimlerde bulunmalarının talep edildiğini, ancak davalı şirketin üstendiği işi yapmayı kabul etmediği gibi, aldığı çeki veya çek bedelini iade etmeyi de kabul etmediğini, çekin çalınması akabinde davalı tarafça herhangi bir işlem yapılmadığından, taraflarınca gerekli yasal işlemlere girişilmiş ise de keşidecinin çek iptali davası açma hakkı bulunmadığından bu hususta dava da açamadıklarını, bu nedenle huzurdaki davayı ikame etmek zorunda kaldıklarını belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; müvekkili şirketin davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, ayrıca dava konusu … Bankası A.Ş. … Şubesi’ne ait … seri numaralı, 20/03/2019 keşide tarihli ve 17.700,00-TL. meblağlı çekin müvekkiline iadesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi ve ekleri ile tensip zaptı davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine karşın, davalı tarafından davaya karşı cevap verilmemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; davacı şirket tarafından davalının üstlendiği dış cephe mantolama işinin yapımı için keşide edilerek davalıya teslim edilen dava konusu çek ile ilgili “bedelsizlik iddiasına” dayalı olarak açılmış menfi tespit davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; 06030 seri numaralı, 13/12/2018 tarihli ve 17.700,00-TL. bedelli fatura, … çek seri numaralı, 20/03/2019 keşide tarihli, 17.700,00-TL. bedelli çek, 16/01/2019 tarihli karakol şikayetçi ifade tutanağı, fatura iade ihtarnamesi, iade faturası, arabuluculuk görüşme tutanakları, ticari defter ve kayıtlar, tanık beyanı, bilirkişi incelemesi, keşif, yemin ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalı taraf ise herhangi bir delil bildirmemiştir.
Davacı vekili, 24/09/2019 tarihinde yapılan 1. celse (ön inceleme duruşması) öncesinde mazeret dilekçesi sunmuş ve duruşmaya katılmamıştır. Mahkememizce davacı vekilinin mazereti kabul edilmiş, duruşma günü ve saatini UYAP üzerinden öğrenmesine karar verilerek, ön inceleme duruşması 29/01/2020 tarihine ertelenmiştir.
Davacı vekili, 29/01/2020 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasına (2. celseye) katılmış, mahkememizce ön inceleme aşaması tamamlanarak tahkikat aşamasına geçilmesine karar verilmiştir. Aynı celsede taraf vekillerine iddia ve savunmaları kapsamında dayandıkları delillerden henüz ibraz etmedikleri ve celbini istedikleri delillerini ibraz etmeleri için kesin süre verilmiş, ayrıca bilirkişi incelemesi yaptırılıp yaptırılmayacağı hususunun da gelecek oturum itibariyle değerlendirilmesine karar verilerek, duruşma 03/06/2020 tarihine ertelenmiştir.
Bu arada Covid-19 Pandemi süreci nedeniyle 03/06/2020 tarihinde yapılması gereken duruşma mahkememizin 01/06/2020 tarihli ara kararı ile ertelenerek 13/07/2020 tarihine bırakılmıştır.
Davacı vekili 13/07/2020 tarihli 3. celse öncesinde de mazeret dilekçesi sunmuş ve duruşmaya katılmamıştır. Bunun üzerine mahkememizce davacı vekilinin mazereti kabul edilmiş ve duruşma günü ile saatinin UYAP üzerinden öğrenilmesine karar verilerek, duruşma 16/12/2020 tarihine ertelenmiştir.
Davacı vekili 16/12/2020 tarihli 4. celse öncesinde yine mazeret dilekçesi sunarak duruşmaya katılmamıştır. Mahkememizce davacı vekilinin mazereti “bir defaya mahsus olmak üzere” kabul edilerek, duruşma günü ve saatini UYAP üzerinden öğrenmesine karar verilmiş, duruşma ise 28/04/2021 tarihine ertelenmiştir.
28/04/2021 tarihinde yapılan 5. celseye davacı şirket vekilinin yetki belgesi ile yetkilendirdiği Av. … katılmıştır. Yetki belgesi ile duruşmaya katılan davacı vekili, gerekirse sübuta ilişkin delillerini bilridmek ve beyanda bulunmak üzere süre talep etmiş, mahkememizce davacı vekiline talebi gibi beyanda bulunmak üzere süre verilerek duruşma 29/09/2021 tarihine ertelenmiştir.
Davacı vekili 29/09/2021 tarihli 6. celse öncesinde de bir kez daha mazeret sunarak duruşmaya katılmamıştır. Ayrıca dosyanın tetkikinde; 28/04/2021 tarihli duruşmada davacı vekiline sübuta ilişkin delillerini bildirmesi için talebi üzerine süre verilmesine karşın herhangi bir beyanda bulunulmadığı görülmüştür.
Eldeki dava bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olup, davanın yasal dayanağı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı TBK’nun 77 vd. maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmedir. Zira kambiyo senetlerinde geçerli olan mücerretlik (soyutluk) ilkesi gereğince, temel alacağın mevcut olmaması veya geçersiz olması, kambiyo senedinin hükümsüzlüğü sonucunu doğurmamakta, buna karşılık temel ilişkideki sakatlık, kambiyo borçlusuna, borçlu olmadığının tespitiyle birlikte, alacaklıya karşı sebepsiz zenginleşme def’ini dermeyan etme hakkını vermektedir. Sonuç olarak huzurdaki davada ispat yükü davacı borçludadır.
Anayasanın 36. maddesine göre “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” Anayasanın 36. maddesindeki bu düzenleme AİHS’nin 6. maddesinde de yer verilmiştir. AİHS’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurlarından bir tanesi de “yargılamanın makul süre içerisinde bitirilmesi” ilkesidir. Bir yargılamanın adil olabilmesi her şeyden önce yargılamanın makul sürede bitirilmesini gerektirir.
Tüm hak arayanlar için geçerli olan bu ilkenin amacı; uyuşmazlığın taraflarını yargılama işlemlerinin sürüncemede kalmasına karşı korumak, uyuşmazlık konusu hakka bir an önce ulaşabilmelerini sağlamak ve tarafların, davanın nasıl sonuçlanacağı konusunda endişe ile yaşamalarını önlemektir.
Diğer taraftan usul hukukunda amaç; hukuki ihtilafın tasfiyesinin sürüncemeye uğratılmaksızın olabildiğince çabuk bir biçimde sonuçlandırılmasıdır. Davayı sürüncemede bırakmaktan kaçınma yükümlülüğü, gerek usul hukuku kuralları, gerek hukuksal barışın ve kesinliğin sağlanması ilkesi, gerekse bu yolla kamusal menfaatlerin korunmasına hizmet eden bir yükümlülüktür. Bu bağlamda dosyayı takip eden davacı vekilinin de davanın olabildiğince çabuk bir şekilde sonuçlandırılması için gereken özeni gösterme yükümlülüğü bulunmaktadır. Dolayısıyla avukatın bu yükümlülüğü ihlal ederek davanın başlangıcında veya davanın yürütülmesi sırasında yapılan usulü işlemler sırasında yargılamayı yavaşlatması da düşünülemez.
Dosyanın bir bütün olarak tetkikinde; huzurdaki davanın 25/04/2019 tarihinde açıldığı, sonrasında davacı vekilinin talebi üzerine mahkememizce 02/05/2019 tarihinde ihtiyati tedbir kararı verildiği, davacı vekili tarafından 09/05/2019 tarihinde 2.655,00-TL. teminat yatırıldığı, tensiple birlikte 24/09/2019 tarihinin ön inceleme duruşma günü olarak belirlendiği, davacı vekilinin 24/09/2019 tarihli duruşmaya mazeret sunarak katılmadığı, sonrasında 29/01/2020 tarihli ön inceleme duruşmasına katıldığı, akabinde Covid-19 nedeniyle duruşmanın 13/07/2020 tarihinde ertelendiği, 13/07/2020 ve 16/12/2020 tarihli duruşmalara da davacı vekilinin mazeret sunarak katılmadığı, sonrasında 28/04/2021 duruşmaya yetkili kılınan vekilin katıldığı, davacı tarafa sübuta ilişkin delillerini sunmak üzere süre verildiği, ancak herhangi bir delil sunmadığı görülmüştür. Akabinde mahkememizce 29/09/2021 tarihli duruşmada; davacı vekilinin yargılamanın başından itibaren sürekli mazeret bildirerek duruşmalara katılmadığı, dosyanın esasına ve sübuta ilişkin delillerini de sunmadığı, böylece davanın sürüncemede kalmasına neden olduğu kanaatine varılarak, mazeret isteminin reddine, takip edilmeyen davanın HMK.’nun 150. maddesi gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun “Tarafların duruşmaya gelmemesi, sonuçları ve davanın açılmamış sayılması” başlıklı 150. maddesinin; 1. fıkrası; “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.”, 2. fıkrası; “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez.”, 3.fıkrası; “Duruşma gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hâllerde gün tespit ettirilmemişse, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle dosya işlemden kaldırılır.”, 4. fıkrası; “Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınır, bu harç yenileyen tarafça ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, eski davanın devamı sayılır.” hükümlerini içermektedir.
Yukarıda da açıklandığı üzere; HMK.’nun 150/4. maddesine göre, dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak 3 (üç) ay içerisinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir.
HMK’nun 150/5 maddesinde ise; “İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Buna göre; 6100 sayılı HMK.’nun 150. maddesinin yukarıda zikredilen ilk üç fıkrasında belirtilen nedenlerle dosya işlemden kaldırılmış ise, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak 3 ay içerisinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibariyle açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.
Usul hukuku kökenli davanın açılmamış sayılması kavramı, tarafların sahip olduğu özgürlüğü, ölçüsüz bir şekilde kullanmalarını engelleyici nitelikte olup, davayı izlememek ve bazı usul işlemlerini yerine getirmemek suretiyle davanın sürüncemede bırakılmasına karşı öngörülmüş bir çaredir. Bir başka ifade ile; davanın açılmamış sayılması, yasada belirtilen hâller gerçekleştiği takdirde, davanın açılmasına bağlanan sonuçları ortadan kaldırarak davanın sürüncemede bırakılmasına engel olan usul hukuku kökenli kurumdur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; ispat yükü kendisinde olan davacı şirket vekili tarafından, sürekli olarak mazeret bildirmek suretiyle ve esasa ilişkin olarak delil dahi sunulmadan sürüncemede bırakılan eldeki dava dosyası, taraflarca usulünce takip edilmediğinden mahkememizce 29/09/2021 tarihli celsede işlemden kaldırılmıştır. Hak düşürücü nitelikte olan 3 (üç) aylık süre içerisinde de dosyanın yenilenmesi için davacı tarafça herhangi bir başvurunun yapılmadığı anlaşılmıştır. Böylelikle mahkememizce HMK.’nun 150/5 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan dava süresinde yenilenmediğinden HMK 150/5 maddesi gereğince AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gerekli 59,30-TL. karar ve ilam harcından 302,28-TL. peşin harcın mahsubu ile kalan 242,98-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343. maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak dosya üzerinden yapılan inceleme ile karar verildi. 31/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır