Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/221 E. 2022/168 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/221 Esas
KARAR NO :2022/168

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:22/04/2019
KARAR TARİHİ:23/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin nakliyat sektöründe faaliyet göstermekte olduğunu ve karayolu taşımacılığı yaptığını, müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ticari iş ilişkisi sonucunda 3.333,50-TL. tutarındaki cari hesap alacağı davalıdan tahsil edilemediğinden, müvekkili adına…. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine 3.333,50-TL. asıl alacak, 118,43-TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.451,93-TL’nin tahsiline yönelik olarak icra takibi başlatıldığını, ancak davalı şirketin haksız ve mesnetsiz olarak borca itiraz ettiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davanın kabulüne, davalının…. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına, mahkemece bu yöndeki talebin kabul edilmemesi halinde davaya alacak davası olarak devam edilmesine, davalının %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatılmış olduğunu, müvekkilinin iş yeri (yerleşim yeri) adresinin …/…’da bulunduğunu, müvekkili şirket aleyhine açılacak icra takiplerinde yetkili icra dairesinin … İcra Daireleri, yetkili mahkemenin ise … Mahkemeleri olduğunu, takibin ve itirazın iptali davasının müvekkili şirketin adresi olan … Mahkemelerinde / İcra Dairelerinde başlatılması gerektiğini, öncelikle mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, ayrıca arabuluculuk uyuşmazlık tutanağının usulüne uygun olmadığını ve bu nedenle de davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise; cari hesap borcu olan 3.333,50-TL.’nin davacı-alacaklı tarafa müvekkili şirket tarafından elden ödeme ile tüm fer’ileriyle birlikte eksiksiz olarak ödendiğini, ödenmiş olan borca istinaden yapılan icra takibine müvekkili tarafından yapılan itirazın haklı ve yerinde olduğunu belirterek; davanın reddine, davacı karşı tarafın takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında mevcut ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesap bakiyesinin tahsili amacıyla…. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasıyla davalı aleyhine girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı icra takip dosyası, cari hesap ekstresi, fatura, müvekkili şirkete ait ticari defter ve belgeler, bilirkişi incelemesi ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı takip dosyası, tanık beyanı ve sair delillere dayanmıştır.
Mahkememizce…. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı icra takip dosyası celbedilerek dosyaya kazandırılmıştır. İcra dosyasının incelenmesinde; davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine 13/03/2018 tarihinde vekili vasıtasıyla cari hesap alacağına dayalı olarak 3.333,50-TL. cari hesap alacağı ile 118,43-TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.451,93-TL. üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, Örnek-7 no’lu ödeme emrinin davalı şirkete 21/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı-borçlu şirket vekili tarafından yasal süresi içeresinde 21/03/2018 tarihli dilekçe ile borca itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, akabinde davacı şirket vekili tarafından 22/04/2019 tarihinde harca esas değer olarak 3.451,93-TL. gösterilmek suretiyle huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
İİK.’nun 67/1 maddesi; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” düzenlemesini getirmiştir. Bu yasal düzenleme doğrultusunda yapılan icra takibine borçlunun itiraz etmesi halinde davanın bir yıllık süre içinde açılması zorunludur.
Bu süre hak düşürücü niteliktedir. Maddedeki bu sürenin başlaması için itirazın alacaklıya tebliği zorunludur. Yasada bu sürenin itirazın alacaklıya tebliğinden başlayacağı açıkça vurgulanmıştır. Yasa koyucu bu sürenin hak düşürücü süre olması, bu bağlamda hakkı söndüren bir süre olması nedeniyle alacaklının borçlunun itirazlarına tam olarak muttali olması, bunun da ancak itirazın tebliği yoluyla olacağını öngördüğünden sürenin tebligatla başlayacağını kabul etmiştir.
Davaya konu takip dosyasının tetkikinde; 21/03/2018 tarihli borca itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı şirkete veya vekiline tebliğe çıkarılmadığı, borca itiraz dilekçesinin davacıya tebliğ edildiğine dair dosyada herhangi bir belgenin de bulunmadığı görülmüş, İİK.’nun 67/1 maddesinde öngörülen sürenin başlaması için itirazın alacaklıya tebliği zorunlu olduğundan, mahkememizce re’sen yapılan incelemede huzurdaki davanın 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı kanaatine varılmıştır.
Davalı borçlu şirket vekili tarafından 28/05/2019 tarihli cevap dilekçesinde; müvekkili şirket hakkında…. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibine vaki “borca ve yetkiye itirazları” üzerine davacı tarafça işbu itirazın iptali davasının açıldığı ifade edilmiş ise de; davalı şirket vekilinin icra takip dosyasına sunduğu 21/03/2018 tarihli borca itiraz dilekçesinde sadece borca itiraz edildiği, icra dairesinin yetkisine yönelik herhangi bir itirazda bulunulmadığı görülmüştür.
Ancak davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin iş yeri adresinin …/…’da bulunduğunu, dolayısıyla … İcra Daireleri ile … Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu iddia etmiştir.
6100 sayılı HMK.’nun 6. maddesi gereğince genel yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Sözleşmeden kaynaklanan davalarda ise HMK.’nun 10. maddesi gereğince borcun ifa yeri mahkemesi de yetkilidir.
Her ne kadar davalı tarafça yetki itirazında bulunularak, İstanbul İcra Daireleri’nin ve dolayısıyla İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili olmadığı, … İcra Daireleri’nin ve … Mahkemeleri’nin yetkili olduğu ileri sürülmüş ise de; huzurdaki dava konusu alacak fatura ve cari hesaba dayalı para alacağı olduğundan ve 6098 sayılı TBK’nun 89. maddesi uyarınca para alacağına ilişkin dava ve takiplerde aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden ve alacaklı olduğunu iddia eden davacı şirketin yerleşim yeri adresi itibariyle İstanbul İcra Daireleri ile İstanbul Mahkemeleri yetkili bulunduğundan, mahkememizce 29/01/2020 tarihli ön inceleme duruşmasında davalının yerinde görülmeyen yetki itirazının reddine karar verilerek işin esasına girilmiştir.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Mahkememizce tarafların kayıtlı olduğu … Vergi Dairesi ve … Vergi Dairesi’ne ayrı ayrı müzekkere yazılarak; taraflar arasındaki ilişki dönemine ilişkin olmak üzere BA ve BS formlarının gönderilmesi istenilmiştir.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafa ait olduğundan, bu kapsamda davacı tarafça bildirilen deliller toplanmış, mahkememizce icra takip dosyası dosyaya kazandırılmış ve sonrasında 18/02/2021 tarihli ara karar ile ilk önce … Nöbetçi Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi’ne talimat yazılarak; mahkemelerince re’sen seçilecek mali müşavir (SMMM) bir bilirkişi marifetiyle iddia ve savunmalar doğrultusunda tarafların ilişki dönemine ait davalı taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
… 2. Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi’nin 2021/69 Talimat sayılı dosyasında SMMM bilirkişi … tarafından düzenlenerek mahkememize gönderilen 25/08/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı şirketçe sunulan 24/08/2021 tarihli beyana göre 2017 yılı resmi defter ve belgelerinin yanlışlıkla yakılarak imha edildiğinin bildirilmiş olduğu, bilgisayarda tutulan muhasebe fişlerinin mevcut olduğu, takibe konu faturanın davalı şirket kayıtlarında 30/09/2017 tarihinde veresiye alış kaydı yapılarak muhasebeleştirildiğinin görüldüğü, ancak TTK. gereği resmi delil niteliği taşıyan noter onaylı muhasebe defter ve kayıtlarının işletmede bulunmadığı ve iddialarının muhasebe kayıtlarıyla ispatlanamayacağı şeklinde görüş bildirilmiştir.
Böylece davalı taraf ticari defter ve belgelerini incelemeye sunmamış, soyut bir beyanla 2017 yılı ticari defterlerinin yanlışlıkla yandığını ve imha edildiğini beyan etmiş, ancak incelemeye esas defterlerinin zayi olduğuna dair herhangi bir mahkeme kararı sunmamıştır.
Talimat bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 17/09/2021 tarihli dilekçe ile talimatla alınan bilirkişi raporuna karşı yazılı beyanda bulunulmuş, davalı vekili tarafından ise 21/09/2021 tarihli dilekçe ile talimatla alınan bilirkişi raporuna itiraz edilerek raporda yer alan aleyhe hususların kabul edilmediği bildirilmiştir.
Mahkememizce 20/10/2021 tarihli duruşmada; iddia, savunma, toplanan deliller, talimatla alınan bilirkişi raporu kapsamı ve davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak birleştirme raporu aldırılmasına karar verilmiştir.
SMMM bilirkişi … tarafından düzenlenerek 27/12/2021 tarihinde dosyaya sunulan raporda özetle; davacı taraf ticari defter, kayıt ve belgelerinin incelenmesinde davacı tarafın davalı adına 30/09/2017 tarihli … sıra numaralı “taşıma bedeli” açıklamalı toplam 3.333,50-TL. bedelli faturayı düzenlediği ve ticari defterlerine alacak olarak işlediği, davacı tarafından kendisine sunulan … Kargo Gönderi Takip Bilgi Ekranı belge fotokopisine göre … gönderi takip numaralı 05/10/2017 çıkış tarihli gönderinin teslim tarihinin 07/10/2017 olduğu, davacı tarafın 2017-2018 yıllarında davalı taraftan hiçbir tahsilat yapmamış olduğu, davacı tarafın ticari defter, kayıt ve belgelerinde göre 13/03/2018 takip tarihi itibariyle davalı taraftan 3.333,50-TL. alacaklı olduğu, davacı tarafın davalı taraf adına düzenlemiş olduğu davaya konu fatura bedelinin KDV hariç 2.825,00-TL. olduğu ve fatura bedeli aylık yasal sınır olan toplam 5.000,00-TL.’nin altında kaldığı için taraflarca BA-BS bildirim zorunluluğunun bulunmadığı, davalı tarafından davacı tarafa ödeme yapıldığına dair herhangi bir bilgi veya belgenin dosyaya sunulmamış olduğu, dosya içerisinde taraflar arasında düzenlemiş bir sözleşmenin de bulunmadığı, TTK.’nun 1530. maddesi uyarınca faturanın borçlu tarafa tebliğ edildikten 30 gün sonrasından itibaren faiz işletilmeye başlanması gerektiği, buna göre davacı tarafın 13/03/2018 takip tarihi itibarı ile davalı taraftan 119,32-TL. işlemiş faiz alacağının olduğu belirtilerek; sonuç olarak ve taleple bağlı kalınarak davacı tarafın incelenen ticari defter, kayıt ve belgelerine göre davalı taraftan 13/03/2018 takip tarihi itibarı ile 3.333,50-TL. asıl alacak ve 118,43-TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.451,93-TL. alacaklı olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından 29/12/2021 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna itiraz edilmiş, davacı şirket vekili tarafından ise 11/01/2022 tarihli dilekçe ile rapora karşı yazılı beyanda bulunulmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2017 tarihli, 2016/2630 Esas ve 2017/258 Karar sayılı kararında vurgulandığı üzere; mahkemece tacir olan taraflara ticari defterlerini sunmaları için kesin süre verilmesi halinde davacı taraf ticari defterlerini öngörülen sürede ibraz etmesine karşın davalı taraf ticari defterlerini mahkemeye sunmaz ise artık davacı tarafın usulüne uygun tutulan ticari defterleri onun (davacının) lehine delil niteliğini haizdir. Davacının icra takibine konu ettiği tutarlar eğer davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinde yer almakta ise (kayıtlı ise) bu durumda davalı tarafın ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olması nedeniyle ispat yükü kendisinde olan tarafın (davacının) ticari defterleri davacı lehine delil olacaktır.
Dosyada alınan bilirkişi kurulu raporu mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporun toplanan delillere dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere uygun olduğu görülmüş, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
Öte yandan 2004 sayılı İİK.’nun 67/2 maddesine göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun da itirazında haksız olması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunların dışında alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli, 2019/4054 Esas ve 2019/7699 Karar ve 04/06/2020 tarihli, 2020/2083 Esas ve 2020/2727 Karar sayılı ilamları)
İddia, savunma, talimatla aldırılan bilirkişi raporu ile mahkememizce benimsenerek hükme esas alınan bilirkişi raporunun hep birlikte değerlendirilmesinde; taraflar arasında taşıma sözleşmesinden kaynaklı ticari bir ilişkinin mevcut olduğu, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen ve takibe konu edilen faturanın tacir olan taraflar arasındaki taşıma ilişkisinden kaynaklandığı, davacı tarafın bilirkişi incelemesi için ticari defter, kayıt ve belgelerini mahkemeye ibraz ettiği, davalı şirketin ise 2017 yılına ait resmi ticari defter ve belgelerinin yanlışlıkla yakılmak suretiyle imha edildiği bildirilerek incelemeye sunmadığı, ayrıca davalı şirketin ticari defterlerinin zayi olduğuna ilişkin herhangi bir mahkeme kararını da dosyaya ibraz etmediği, bu durum karşısında davalı şirketin ticari defterlerini mahkemeye ibrazdan kaçındığı, takip ve dava konusu faturanın davacı şirketin resmi ve mevzuata uygun tutulmuş ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, talimatla aldırılan bilirkişi raporunda da açıkça tespit edildiği üzere takibe konu faturanın davalı şirketin kayıtlarında dahi bir şekilde yer aldığı, böylece taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve dava konusu bakiye alacağın varlığı konusunda mahkememizde kanaat oluştuğu, özetle; davacı şirketin taşıyıcı sıfatıyla taahhüt ettiği taşıma hizmetini eksiksiz olarak yerine getirdiği ve verdiği hizmetin bedelini davalı şirket adına faturalandırdığı, ispat yükü kendisinde olan davacı şirketin usulüne uygun şekilde tuttuğu ticari defterlerinin sahibi lehine delil olduğu, davacı tarafça sunulan ticari defter, kayıt ve belgelere göre düzenlenerek hükme esas alınmasında sakınca görülmeyen ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporunda tespit edilen miktara göre; taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle 3.333,50-TL. asıl alacak, 118,43-TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.451,93-TL. tutarında alacaklı olduğu, davalı borçlu şirketin bu miktara vaki itirazlarının ise haksız olduğu ve İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptalinin gerektiği, ayrıca kabul edilen alacak likit ve önceden belirlenebilir nitelikte faturaya dayalı para alacağı olduğundan, davalı tarafın itirazı da haksız olduğundan, itirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatını da kapsar şekilde davanın kabulüne dair aşağıdaki gibi karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; davalı şirketin…. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasında 3.333,50-TL asıl alacak, 118,43-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.451,93-TL’ye yönelik itirazının iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek (yıllık %9,75 oranını geçmemek üzere) avans faizi yürütülmek suretiyle takibin talepnamedeki diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına,
2-Alacak ve önceden belirlenebilir olduğundan 3.451,93-TL’nin %20’si üzerinden hesaplanan 690,38-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gerekli 235,80-TL. karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 58,96-TL. harcın mahsubu ile kalan 176,84-TL.’nin davalıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 3.451,93-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan 44,40-TL. başvuru harcı, 58,96-TL. peşin harç, 6,40-TL. vekalet harcı, 1.300,00-TL. bilirkişi ücreti ve 184,20-TL. posta masrafı olmak üzere toplam 1.593,96-TL. yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan ve harcanmayan gider avansından geriye kalan kısmın kesinleşme şerhi yazıldıktan sonra davacı tarafa iadesine,
Dair, HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/2 vd. maddeleri uyarınca ve miktar itibarıyla kesin olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır