Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/215 E. 2021/70 K. 03.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/215 Esas
KARAR NO:2021/70

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:18/04/2019
KARAR TARİHİ:03/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı ….’ye rulman ve diğer ticari emtiaları sattığını, satılan ticari mallar için keşide edilen faturaların davalı şirkete tebliğ edildiğini, davalının faturaları kabul ederek ticari defter ve kayıtlarına işlediğini, ticari ilişkinin devamında davalı/borçlunun biriken borcunu ödememeye başladığını, müvekkili şirketin tüm iyiniyetli yaklaşımına rağmen davalının satın aldığı ticari emtia bedelinin 61.148,16-TL.’lik kısmını ödemediğini, bu bedelin fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik olarak davalı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı icra takip dosyasıyla ilamsız icra takibi başlattıklarını, davalının takibe konulan borcun 24.802,36-TL.’lik kısmını fer’ileriyle birlikte ödemeyi kabul ettiğini, ancak bakiye kısım olan 38.087,40-TL.’ye itiraz ederek bu miktar yönünden takibi durdurduğunu, davalının kısmi itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, alacağın tahsili için takibe başlanmadan evvel davalı/borçlu şirket ile müzakereler yapıldığını, yapılan müzakerelerde davalı/borçlunun takibe konu yapılan anapara kadar borcu bulunduğunu ve bunu belli taksitlerde ödemek istediğini beyan ettiğini, davalı şirketin bu konuda taraflarına e-mail yoluyla 20/02/2019 tarihinde “Protokol” başlıklı belge gönderildiğini belirterek davalı/borçlunun bakiye 36.345,80-TL. anapara ve fer’ilerine yönelik itirazının iptali ile takibin devamına, davalı takip borçlusunun takip konusu bakiye 36.345,80-TL. anapara alacağının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili ise cevap dilekçesinde özetle; ticari davalarda arabulucuya başvurmanın dava şartı olduğunu, taraflarca arabuluculuk ilk oturum tutanağının imza altına alındığını, ancak arabuluculuk anlaşmama tutanağının kendileri ile arabulucu Av. … tarafından imzalanmasına karşın, davacı tarafın arabuluculuk anlaşmama tutanağını imzalamaktan imtina ettiğini, yani arabuluculuk anlaşmama tutanağının davacı şirket vekili tarafından imzalanmadığını, ilgili yasada arabuluculuk tutanağının ilam niteliğinde belge sayılmasının tutanağın taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzalamaları koşuluna bağlandığını, dolayısıyla eksik imzalı arabuluculuk tutanağı geçerli olmadığından başkaca bir inceleme yapılmaksızın davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, öte yandan davacı tarafça davaya konu icra takip dosyasında 62.889,76-TL. talep edildiğini, takibe yasal süresi içerisinde kısmi itirazda bulunduklarını, müvekkilinin alacaklı tarafa olan toplam borcunun icra takibinin başlatılma tarihi olan 19/02/2019 tarih itibariyle 24.802,36-TL. olduğunu, takipte talep edilen 62.889,76-TL.’nin 38.087,40-TL.’lik kısmına itiraz ettiklerini, akabinde 29.260,21-TL.’yi icra dosyasına ödediklerini, davacının kötü niyetli olarak vadesi gelmeyen/muaccel olmamış faturaları icra baskısı ile ödettirmeye çalıştığını, başlatılan icra takibinde 15 adet faturanın dayanak gösterildiğini, vadesi gelen ve muaccel olan ilk 6 fatura borcunun icra dosyasına ödendiğini, diğer faturaların ise vadesi gelmediği için ödenmediğini beyanla davanın esastan reddine, davacının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında mal alım satımından kaynaklı ticari ilişki nedeniyle davalı adına keşide edilen faturalara dayalı olarak …. İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyasıyla girişilen ilamsız icra takibine davalı şirketçe yapılan kısmi itirazın İİK’nın 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takip dosyası, 20/02/2019 tarihli protokol metni, taraflar arasındaki faturalar, kargo kayıtları ve diğer teslim tesellüm belgeleri, taraflara ait BA/BS kayıtları ve beyannameler, müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları, keşif, bilirkişi incelemesi, tanık beyanı, yemin, ikrar ve diğer yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; arabuluculuk anlaşmama tutanağı, …. İcra Dairesi’nin… E. sayılı dosyasındaki ödeme emri ve kısmi borca itiraz dilekçesi, icra takip dosyasına yapılan ödemeyi gösterir dekont, davacı şirket tarafından düzenlenen 15 adet fatura, ekstre, müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları, bilirkişi incelemesi, keşif, yemin, tanık beyanı ve sair her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı vekili her ne kadar taraflar arasındaki uyuşmazlığı ilişkin arabuluculuk tutanağının davacı şirket vekili tarafından imzalanmadığı ve imza eksikliği bulunduğunu ileri sürerek davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiş ise de; dosyadaki belgelerden huzurdaki dava açılmadan önce dosya taraflarınca ticari davalarda zorunlu arabuluculuğa başvurulduğu, arabuluculuk görüşmelerinin yapıldığı ancak görüşmelerin tarafların anlaşamaması ile sonuçlandığı anlaşılmaktadır.
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin “Arabuluculuğun sona ermesi” başlıklı 20. maddesinin 2. fıkrasına göre; “Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaştıkları, anlaşamadıkları veya arabuluculuk faaliyetinin nasıl sonuçlandığı son tutanak ile belgelendirilir. Arabulucu tarafından düzenlenecek bu tutanak; arabulucu, taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca imzalanır. Tutanak; taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca imzalanmazsa, sebebi belirtilmek sureti ile sadece arabulucu tarafından imzalanır.”
Dosyaya sunulan arabuluculuk tutanaklarına göre; tarafların uzman arabulucu Av. … nezaretinde telekonferans yöntemi ile bir araya geldikleri, ancak yapılan müzakereler sonucunda bir anlaşmaya varamadıkları, sonrasında ise arabulucu Av. … tarafından tarafların anlaşmaya varamadıkları da belirtilerek 29/03/2019 tarihinde arabuluculuk anlaşmama son tutanağının tanzim edilerek imzalandığı, daha sonra davalı şirket vekili Av. … tarafından 01/04/2019 tarihinde son tutanağın imzalandığı, davacı vekili tarafından ise 05/04/2019 tarihi itibariyle son tutanağını imzalanmadığı, bu durumun arabulucu Av. … tarafından tutanak altına şerh düşülmek suretiyle imza altına alınarak tespit edildiği görülmüştür. Sonuç olarak; huzurda görülen ticari nitelikteki itirazın iptali davasının açılması öncesinde zorunlu arabuluculuğa başvurunun dava şartı olması, taraf vekillerinin telekonferans yöntemi ile dahi olsa arabuluculuk görüşmelerine katılmış olması, anlaşamama tutanağının görüşmeleri yürüten arabulucu tarafından yukarıda belirtilen yönetmelikteki usule uygun olarak düzünlenmiş bulunması, tarafların anlaşamaması ile sonuçlanan arabuluculuk görüşmelerinden sonra düzenlenen mevcut son tutanakta salt davacı vekilinin imzasının yer almamasının arabuluculuk dava şartının dava öncesinde yerine getirilmediği anlamına gelmemesi karşısında davalı şirket vekilinin bu yöndeki itirazları mahkememizce yerinde görülmemiş ve davanın esasına girilmiştir.
Mahkememizce taraflarca celbi istenen deliller toplanmış, …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası celp edilip dosya içerisine alınmıştır. Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; davacı şirket tarafından davalı şirket hakkında 61.148,16-TL. asıl alacak, 1.741,60-TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 62.889,76-TL.’nin tahsili için ilamsız takip başlatıldığı, örnek 7 nolu ödeme emrinin davalı şirkete 22/02/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı/borçlu şirket vekili tarafından yasal süresi içerisinde 27/02/2019 tarihli dilekçe ile borcun 38.087,40-TL.’lik kısmına itiraz edildiği, itiraz edilen kısım yönünden takibin durduğu, sonrasında ise alacaklı vekili tarafından 18/04/2019 tarihinde ve 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde davalı şirket aleyhine huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı kısmi itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus; borçlunun icra takibine yapmış olduğu kısmi itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
İtirazın iptali davaları icra takibine ve takip talebine sıkı sıkıya bağlı davalardan olup; davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereğince takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafa aittir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, mahkememizce 18/09/2020 tarihinde verilen ara karar ile iddia, savunma, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemine ait ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmasına karar verilmiştir.
İnceleme günü ve saatini içeren ara karar davalı şirket vekiline e-tebligat ile 26/09/2020 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Davalı tarafa gönderilen ve detaylı ihtarat içeren tebligat zarfında özetle; “inceleme gün ve saatine kadar davaya konu tüm dayanak delillerini ve varsa ticari defterlerini vs. tüm belgelerini inceleme gününe kadar dosyaya sunmak üzere kendilerine kesin mehil verildiği, verilen mehil kesin olduğundan bu yönde bir daha mehil verilmeyeceği ve ticari defter ve kayıtlara dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı…” hususları açık ve net bir şekilde ihtar edilmiştir. Sonuç olarak davalı şirket, inceleme günü ve saatinden haberdar olmasına karşın, inceleme gün ve saatinde mahkememiz kalemine gelmediği gibi, ticari defterlerini de mahkememize incelenmek üzere sunmamıştır. Davalı taraf ayrıca ticari defterlerinin yerinde incelenmesini de mahkememizden talep etmemiştir. Dolayısıyla, davalı taraf ticari defterlerin ibrazı için kendisine yapılan uyarıya rağmen ticari defter ve belgelerini ibraz etmediğinden, sadece davacı tarafın ticari defter ve kayıtları ile dosyaya getirtilen ve sunulan belgeler üzeride inceleme yapılmak için dosya SMMM bilirkişisi …’ye tevdi edilmiştir.
SMMM bilirkişisi tarafından düzenlenen 20/11/2020 tarihli raporda özetle; davacı şirketin ibraz ettiği 2018 ve 2019 yılı ticari defterlerinin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, davacının ibraz edilen ticari defterlerinin kendi lehine delil vasfını taşıdığı, davalı tarafın ise ticari defter ve belgelerini inceleme gününde ve sonrasında ibraz etmediği, davalı tarafın cevap dilekçesinde ileri sürdüğü temel savunmanın dava ve takip konusu yapılan faturalar üzerinde son ödeme tarihlerinin açıkça belirtilmiş olması karşısında davacı şirketin faturalardaki son ödeme tarihine kadar müvekkili davalı şirkete süre tanıdığı, böylece her bir faturanın ödemesinin vadeye bağlandığı, icra dosyasında yer alan ve itiraz ettikleri faturaların takip tarihi itibariyle vadesi gelmediğinden yani muaccel hale gelmediğinden dolayı ödenmediğine yönelik olduğu, ancak faturada vade tarihi yazılmış olmasının bir faturanın tanzim edilmesinin esaslı unsuru olmadığı, normal şartlarda faturaya yazılı vade tarihinin taraf arasında geçerli olabilmesi için daha fatura tanzim edilmeden önce taraflar arasında düzenlenmiş ve her iki tarafın da kabulünde olan sözleşme, taahhütname vb. geçerli bir belge ile kabul edilmesinin gerektiği, dosyaya taraflarca ödemenin hangi gün yapılacağına dair herhangi bir belgenin ibraz edilmediği, davalı şirketin davacı şirket tarafından adına keşide edilen ve dava (takip) konusu yapılan faturaları kabul ettiği ancak bu faturaların vadeleri olduğunu ve vadesinde ödenmesi gerektiğini iddia ettiği, diğer taraftan davacı tarafın davalı taraftan icra takibinde 61.148,16-TL. asıl alacak, 1.741,60-TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 62.889,76-TL. alacak için takip başlattığı, böylece takipte davacının davalıdan 1.741,60-TL. işlemiş faiz talep ettiği, takip öncesine yönelik temerrüt faizi talep edilebilmesi için alacağın muaccel olmasının tek başına yeterli olmadığı, davalının ayrıca usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmesinin de gerektiği, dava dosyasında yapılan tespite göre davacı şirket tarafından davalı şirkete takip öncesinde yöntemine uygun bir ihtarname gönderilmediği, bir başka ifade ile davacının davalıyı takip tarihinden önce temerrüde düşürmediği, dolayısıyla temerrüt şartlarının oluşmadığı, bu durumda davacının esas alacağının 61.148,16-TL. olduğunun kabul edilmesi gerektiği, takipten sonra davalı tarafça icra dosyasına 29.260,21-TL. tutarında ödeme yapılmış olduğu, bu tutardan davacı tarafa ait olan kısmın (fer’iler çıktıktan sonra) 27.635,68-TL. olduğu, davacının davalıdan olan alacağının 61.148,16-TL. – 27.635,68-TL.= 33.512,48-TL. olarak hesaplandığı, sonuç olarak davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibariyle 33.512,48-TL. alacağı olduğunun değerlendirildiği belirtilerek görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine 01/12/2020 tarihinde e- tebligat ile usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı ve davacı tarafça rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
HMK.’nun 281/1 maddesine göre; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” HMK.’nun 281. maddesinin gerekçesinde ise maddede rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan 2 haftalık sürenin kesin süre olduğu ve hak düşürücü bir nitelik taşıdığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, taraflar bu süre içerisinde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını dile getirmezlerse bilirkişi raporu itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir, yani itiraz etmeyen taraf artık rapora itiraz olanağını tümüyle kaybeder. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bilirkişi raporuna yasal süresi içinde itiraz edilmemesi halinde diğer taraf yönünden usulü müktesep hakkın doğacağı belirtilmektedir.
Dosyada alınan bilirkişi raporunun toplanan delillere, tüm dosya kapsamına ve somut olayın oluşuna uygun olduğu anlaşılmış; yargısal denetime ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte bulunduğu saptanarak rapor mahkememizce de benimsenmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, incelenen icra takip dosyası, dosyada alınan ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporu ile toplanıp değerlendirilen delillere göre; davacı şirketin taraflar arasında mal alım-satımından kaynaklanan ticari ilişkiye uygun olarak davalı şirket adına faturalar düzenlediği, dava ve takip konusu faturaların davalı şirketin de kabulünde olduğu, ancak davalı şirketin fatura tutarlarını takip tarihi itibariyle henüz vadelerinin gelmediğini iddia ederek davacıya ödemediği, davalı tarafça bu konuda taraflar arasında düzenlenen ve her iki tarafın da kabulünde olan herhangi bir sözleşme, taahhütname vb. bir belgenin dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla davalının bu yöndeki iddiasını ispat edemediği, dava ve takip konusu faturaların davacı şirketin usulüne uygun ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı ile davacı şirketin davalı şirkete keşide ettiği faturalara konu malların davalı şirkete teslimi konusunda taraflar arasında herhangi bir ihtilafın bulunmadığı, davacı tarafça dosyaya sunulan ticari defter, kayıt ve belgelere göre düzenlenerek hükme esas alınmasında sakınca görülmeyen ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporunda tespit edilen miktara göre taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle 33.512,48-TL. tutarında alacaklı olduğu, bu nedenle davalı şirketin 33.512,48-TL. alacak miktarına yönelik vaki itirazının haksız ve dayanaksız olduğu ve İİK.’nun 67. maddesi gereğince davalı şirketin bu miktar (33.512,48-TL.) yönünden itirazının iptalinin gerektiği, her iki taraf da tacir olduğundan ve fakat davacı tarafın icra takip dosyasında talep ettiği faiz oranı dikkate alınarak ve de taleple bağlı kalınarak asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 oranını geçmemek üzere avans faizi işletilmesinin uygun olacağı, ayrıca İİK.’nun 67/2 maddesinde düzenlenen icra inkar tazminatının amacı alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik haksız itirazları önlemek olduğundan, takip konusu fatura alacağı da likit ve itiraz da kısmen haksız olduğundan, davacı lehine kabul edilen alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatını kapsar şekilde, ancak reddedilen kısım yönünden ise yasal şartları oluşmadığından davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmeksizin davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin ise reddine ilişkin olarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasında davalı şirketin 33.512,48-TL. asıl alacağa yönelik itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek (yıllık %19,50 oranını geçmemek üzere) avans faizi uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, davacının fazlaya ilişkin istemin ise reddine,
2-İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 6.702,49-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Şartları oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatına yönelik isteminin reddine,
4-Alınması gerekli 2.289,24-TL karar ve ilam harcından 620,69-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 1.668,55-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 620,69-TL peşin harcın davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan 44,40-TL başvuru harcı, 6,40-TL vekalet harcı, 800,00-TL bilirkişi ücreti, 61,50-TL posta gideri olmak üzere toplam 912,30-TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesap olunan 841,20-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.026,87-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
8-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/02/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır