Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/206 E. 2021/651 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/206 Esas
KARAR NO:2021/651

BİRLEŞEN …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
… ESAS SAYILI DOSYASINDA;

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:16/04/2019
KARAR TARİHİ:15/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili asıl davadaki dava dilekçesinde özetle; 03/09/2011 tarihinde sürücü dava dışı …’in sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketine ZMSS ile sigortalı … plakalı aracın kusurlu olarak dönüş yaparak ve ana caddede ilerleyen … plakalı aracın önüne çıkarak …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araca önden çarpması sonucunda … plakalı araçta yolcu konumunda bulunan müvekkili …’in yaralandığını ve malul kaldığını, davalı sigorta şirketinin (… Sigorta A.Ş.’nin) ZMSS poliçesi hükümleri kapsamında kaza nedeniyle meydana gelen cismani zararlardan sorumlu olduğunu, 30/10/2006 doğumlu olan müvekkilinin geçirdiği kaza sonrasında … … Devlet Hastanesi’nde tedavi gördüğünü belirterek ve dava dilekçesinde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; müvekkilinin maluliyeti göz önüne alındığında tedavi süresince bakıcı gözetiminde olması da dikkate alınarak müvekkilinin işgöremezlik durumu ile buna ilişkin tazminat miktarının bilirkişi marifetiyle tespiti tespitine, ayrıca kazadaki kusur durumunun belirlenmesi için kusur raporu alınmasına, Borçlar Kanunu’nun 76. maddesi uyarınca ya da TTK.’nun 1427/2. maddesi uyarınca müvekkiline avans ödemesine karar verilmesine, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 50,00-TL. kalıcı maluliyet tazminatı, 50,00-TL. geçişi işgöremezlik tazminatı ve 50,00-TL. bakıcı gideri olmak üzere toplam 150,00-TL. maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete bu dava konusu kaza sebebiyle başvuru yapılmadığını, teminat limitinin tamamının defaten ödenmesinin söz konusu olmadığını, zarar görenlerin kaza nedeniyle uğradığı gerçek maddi zararın tespitinin ve sigortalının kusuru oranında gerçek zararın tazmininin esas olduğunu, müvekkili şirketin sigortalısının kusuru oranında ve gerçek hasarı ödemekle sorumlu olduğunu, dava konusu talebin poliçe kapsamında bulunup bulunmadığının, zarar miktarının ve kusur oranının bilirkişi raporu ile belirlenmesi gerektiğini, geçici işgöremezlik tazminatından kaza tarihi itibariyle SGK’nın sorumlu olduğunu, bakıcı gideri ve tedavi giderlerine yönelik tazminat taleplerinden müvekkili sigorta şirketinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek ve dilekçesin açıklanan diğer nedenlerle; öncelikle sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranının tespit edilerek tazminat hesabının buna göre değerlendirilmesine, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, öte yandan müvekkili şirketin temerrüdü bulunmadığını, bu nedenle mahkemece aleyhe hüküm kurulması halinde faizin yasal faiz olması ve dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada ise davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı …’in işleteni olduğu … plakalı aracın dava dışı … yönetiminde iken davalı sigorta şirketi tarafından kaza tarihini kapsayan ZMSS poliçesi ile teminat altında olan …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araçla karıştığı çift taraflı trafik kazası sonucunda davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı … plakalı araçta yolcu konumunda bulunan müvekkili …’in yaralanarak malul kaldığını, davalı sigorta şirketinin (… Sigorta A.Ş.’nin) ZMSS poliçesi hükümleri kapsamında kaza nedeniyle meydana gelen cismani zararlardan sorumlu olduğunu, 30/10/2006 doğumlu olan müvekkilinin geçirdiği kaza sonrasında … … Devlet Hastanesi’nde tedavi gördüğünü belirterek ve dava dilekçesinde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; müvekkilinin maluliyeti göz önüne alındığında tedavi süresince bakıcı gözetiminde olması da dikkate alınarak müvekkilinin işgöremezlik durumu ile buna ilişkin tazminat miktarının bilirkişi marifetiyle tespiti tespitine, ayrıca kazadaki kusur durumunun belirlenmesi için kusur raporu alınmasına, Borçlar Kanunu’nun 76. maddesi uyarınca ya da TTK.’nun 1427/2. maddesi uyarınca müvekkiline avans ödemesine karar verilmesine, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 50,00-TL. kalıcı maluliyet tazminatı, 50,00-TL. geçişi işgöremezlik tazminatı ve 50,00-TL. bakıcı gideri olmak üzere toplam 150,00-TL. maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı … Sigorta A.Ş. vekili ise cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kaza sebebiyle hesaplanan tüm tazminatların davacı yana ödendiğini, böylece müvekkili şirketin ZMSS kapsamındaki tüm sorumluluğunu yerine getirdiğini, davaya konu talebi kapsar şekilde müvekkili şirketin davacı tarafça ibra edildiğini, ödenen tazminat miktarı ile gerçek zarar arasında fahiş bir farkın da söz konusu olmadığını, bu sebeple davacı tarafca yapılan ödeme sonrası alınan ibranamenin iptalinin talep edilemeyeceğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ile ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, mahkemece tazminata hükmedilmesi halinde müvekkilinin ancak dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olduğunu, dava konusu olayda uygulanacak faiz türünün ise avans faizi değil, yasal faiz olduğunu, mevcut hatır taşıması nedeniyle zarar miktarında gerekli indirimin yapılması gerektiğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; öncelikle dava öncesi tüm zararların ödenmiş olması nedeniyle davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise haksız davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Asıl ve birleşen dava; 03/09/2011 tarihinde meydana gelen ve … plakalı araç ile … plakalı araçların karıştığı trafik kazası sonucunda … plakalı araçta yolcu konumunda bulunan davacı …’in anılan kaza nedeniyle yaralanarak malul kaldığı iddiasıyla, uğradığını iddia ettiği sürekli ve kalıcı işgöremezlik zararları ile bakıcı giderlerinin tazminine yönelik olarak … plakalı (… Sigorta A.Ş. nezdinde sigortalı) ve … plakalı (… Sigorta A.Ş. nezdinde sigortalı) araçların ZMSS sigortacıları davalılar aleyhine açılmış belirsiz alacak davasıdır.
Asıl ve birleşen davada davacı taraf delil olarak; poliçe, hasar dosyası, bilirkişi incelemesi, nüfus bilgileri, hasar dosyası içeriği, kaza tespit tutanağı, tedavi evrakları, sağlık kurulu raporu, Yargıtay kararları, mevzuat ve içtihat, yemin ve sair her türlü yasal delile dayanmıştır.
Asıl davada davalı … Sigorta A.Ş. delil olarak; hasar dosyası, poliçe, bilirkişi incelemesi, Yargıtay kararları ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Birleşen davada davalı … Sigorta A.Ş. delil olarak; poliçe, trafik sigortası genel şartları, ATK raporları, ceza dosyası, aktüer raporu, ödeme makbuzu, ibraname ve diğer tüm yasal delillere dayanmıştır.
Gerek asıl dava gerekse birleşen dava 03/09/2011 tarihinde meydana gelen ve … plakalı araç ile … plakalı araçların karıştığı trafik kazasına dayalı olarak açılmıştır.
Mahkememizce asıl davada … Sigorta A.Ş.’ye müzekkere yazılarak hasar dosyası ile ZMSS poliçesinin gönderilmesi istenmiştir. … … Devlet Hastanesi’ne müzekkere yazılarak davacı …’e ait tedavi belgeleri dosyaya kazandırılmıştır.
Deliller toplandıktan sonra dosya kusur raporu düzenlenmek üzere ATK Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmiştir. ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen “11/11/2019 tarih ve …” sayılı kusur raporunda özetle; dava konusu kazanın 03/09/2011 günü saat 19.00 sıralarında sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile … istikametinden … istikametine doğru seyir halindeyken olay mahalli kavşağa geldiğinde, idaresindeki otomobil ile karşı yönden gelerek orta refüj boşluğundan sola manevra ile dönüşe geçen sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı minibüsün çarpışması sonucu meydana geldiği, dosyada mevcut verilerle göre kazanın meydana gelmesinde … plakalı minibüsün sürücüsü …’in %70 (yüzde yetmiş) oranında kusurlu olduğu, … plakalı otomobilin sürücüsü …’in ise %30 (yüzde otuz) oranında kusurlu olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Asıl davada alınan ve ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından tanzim edilen 23/10/2019 tarihli ve … karar sayılı maluliyet raporunda sonuç olarak; mevcut belgelere göre … ve … kızı, 30/10/2006 doğumlu doğumlu …’in 03/09/2011 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yumuşak doku yaralanmasının 11/10/2008 tarih ve … sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 (üç) haftaya kadar uzayabileceği, aynı yönetmeliğin 15. maddesi çerçevesinde başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
ATK maluliyet raporu dosya taraflarına tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 28/11/2019 tarihli dilekçe ile ATK 2. İhtisas Kurulu’nun düzenlemiş olduğu 23/10/2019 tarihli maluliyet raporuna itiraz edilmiştir. Davacı vekili 29/01/2020 tarihli duruşmada dosyanın … Üniversitesi … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gönderilmesini talep etmiş ise de mahkememizce aynı celsede davacı vekilinin maluliyet raporuna karşı 28/11/2019 tarihli dilekçesinde ileri sürdüğü tüm itirazlarını karşılar nitelikte maluliyet raporu düzenlenmek üzere dosyanın ATK Üst Kurulu’na gönderilmesine karar verilmiştir.
… Adlî Tıp İkinci Üst Kurulu tarafından verilen 06/03/2020 tarihli …–…/…/… sayılı cevapta; dosyanın tarafımızca tetkikinde 2. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 23/10/2019 tarihli – 22175 karar nolu mütalaasının kişinin mahallinde yapılmış olan muayenesi ve diğer tıbbi belgelerinin değerlendirilmesi sonucunda tespit edilen arızalarının 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği Çerçevesinde değerlendirilmesi ile düzenlenmiş olduğu, davacı vekilince yapılan itirazların Adli Tıp Üst Kurullarının görev tanımlarını yapan Adli Tıp Kurumu Kanununun ilgili maddelerine uyar şekilde Adli Tıp İkinci Üst Kurulunca değerlendirmeyi gerektirecek ölçütlerin hiçbirini karşılamadığı, özürlülük kavramıyla meslekte kazanma gücü kaybı, çalışma gücü kaybı kavramlarının farklı kavramlar oldukları, farklı tüzük ve yönetmeliklerin, farklı bölümlerinde değerlendirildikleri, aralarında bağlantı bulunmadığı, aralarında çelişkiden bahsedilemeyeceği, dosyanın bu haliyle Cumhurbaşkanlığının 4 sayılı kararnamesinin 16. maddesi 1 nolu fıkrası kapsamında değerlendirilmediğinden İkinci Üst Kurulu Gündemine alınmasını gerektirecek özellikler taşımadığı, bu nedenle dosyanın hiçbir işleme tabi tutulmaksızın yazı ekinde iade edildiği bildirilmiştir.
Mahkememizce 13/07/2020 tarihli duruşmada; ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 23/10/2019-22175 karar sayılı maluliyet raporunun dosya içerisindeki tedavi evrakları ile uyumlu, ayrıntılı inceleme sonucu düzenlenmiş, yargısal denetime ve hüküm kurmaya elverişli, aynı zamanda uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu kanaatine varılarak davacı vekilinin müvekkili davacının … Üniversitesi … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevkinin sağlanarak yeniden maluliyet raporu alınması yönündeki talebinin reddine, dosyada mevcut maluliyet raporu ile yetinilmesine, ayrıca dosyanın hesap yapılmak üzere aktüer bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Sonrasında davacı vekili tarafından 05/08/2020 tarihinde mahkememize sunulan dilekçede; müvekkili davacının geçireceği estetik operasyon sebebiyle muhtemel tedavi giderlerinin tespit edilerek bu konuda estetik cerrah bilirkişiden rapor alınması yönünde talepte bulunulmuştur. Bunun üzerine mahkememizce 16/12/2020 tarihli duruşmada; dava dilekçesinde talep edilen tazminat kalemlerinin sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik ve geçici iş göremezlik dönemindeki bakıcı giderlerine yönelik olduğu, dava dilekçesinde davacı yanın tedavi giderlerine yönelik açık bir talebinin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin estetik cerrahtan rapor alınması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin 29/12/2020 tarihli dilekçe ile yeniden benzer taleplerde bulunması üzerine ise; 09/01/2021 tarihli ara kararla; davacılar vekili tarafından 16/04/2019 tarihli dava dilekçesinde talep edilen tazminat kalemlerinin -sürekli iş göremezlik tazminatı, -geçici iş göremezlik tazminatı ve -geçici iş göremezlik dönemindeki bakıcı giderlerine yönelik olduğu, davacı tarafın dava dilekçesinde açıkça “tedavi giderlerine yönelik” bir talepte bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin ara karardan rücu edilmesine yönelik talebinin reddine karar verilmiştir.
Bu arada …. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından … E. sayılı dosyada verilen ve 02/03/2021 tarihinde kesinleşen birleştirme kararı ile birleşen dosya (…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası) mahkememize gönderilmiştir.
Birleşen dosya içerisinde bulunan … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının UYAP örneğinin incelenmesinde; ceza mahkemesince olay günü …’in yönetimindeki … plaka sayılı aracı ile içinde eşi … kızı …’in bulunduğu halde seyir halinde iken Ereğli Beldesi Bozdağ Sitesi önündeki dönel kavşakta kontrolsüz bir şekilde dönüş yapmak isteyen sanık … yönetimindeki … plakalı minibüse çarpması neticesinde maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasının meydana geldiği, kaza neticesinde … plaka sayılı araç sürücüsü …’in hayati tehlike geçirecek ve vücudunda kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığı, araçta bulunan … ve …’in ise basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığı, bilirkişi raporlarında sanık …’in asli kusurlu olduğunun tespit edildiği, bu şekilde sanığın üzerine atılı taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet verme suçunu işlediğinin sübut bulduğu belirtilerek sanık …’in eylemine uyan 5237 sayılı TCK.’nun 89/4. maddesi gereğince, suçun işleniş biçimi, sanığın taksire dayalı kusurunun ağırlığı, yaralanmaların niteliği nazara alınarak cezalandırılmasına karar veridiği anlaşılmıştır. (… Asliye Ceza Mahkemesi’nin 14/02/2013 tarihli, … Esas ve 2013/116 K. sayılı kararı) Anılan mahkumiyet kararının 17/04/2014 tarihinde Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
Birleşen dosyada ilgili mahkemece ATK. 2. İhtisas Kurulu’ndan alınan 30/09/2019 – 21002 karar nolu maluliyet raporunda; mevcut belgelere göre … ve … kızı, 30/10/2006 doğumlu doğumlu, …’in 03/09/2011 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yumuşak doku yaralanmasının 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3(üç) haftaya kadar uzayabileceği yönünde görüş bildirilmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından birleşen davanın 20/10/2020 tarihli duruşmasında; davacı vekilinin dosyanın estetik cerrahi yönünden değerlendirme yapılmak üzere yeniden bilirkişiye gönderilmesinin talep edilmesi üzerine ilgili mahkemece davacı asilin kaza sebebiyle oluştuğu iddia edilen yara izlerinin kalıcı olup olmadığı, gerektiğinde cerrahi müdahaleyi de içeren estetik tedavi yöntemiyle giderilmesinin mümkün olup olmadığı hususlarında ayrıntılı bir rapor düzenlenmek üzere dosyanın Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesine gönderilmesine, heyette estetik cerrahi alanında uzman bir bilirkişinin de eklenmesinin istenilmesine karar verilerek dosyanın yeniden ATK’ya gönderildiği görülmüştür.
ATK. 2. İhtisas Kurulu’ndan alınan ve bu defa aralarında Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi uzmanının da bulunduğu uzmanlar heyeti tarafından düzenlenen 27/11/2020 – 15537 karar nolu maluliyet raporunda ise; dava dosyası içerisinde mevcut olan ve kişiye ait olduğu belirtilen fotoğraf fotokopilerinin kurulca incelendiği, mevcut belgelere göre … ve … kızı, 30/10/2006 doğumlu …’in 03/09/2011 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yumuşak doku yaralanmasının 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3(üç) haftaya kadar uzayabileceği şeklinde mütalaa verildiği anlaşılmıştır.
Akabinde 02/02/2021 tarihinde bilirkişi ücretinin davacı tarafça yatırılması üzerine asıl ve birleşen davalardaki talepler, tarafların iddia ve savunmaları, ATK’dan alınan kusur ve maluliyet raporları ile toplanan deliller üzerinde aktüer hesabı yapılmak üzere dosya aktüer bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Aktüer bilirkişi tarafından tanzim edilerek mahkememize sunulan 08/04/2021 tarihli raporda özetle; 03/09/2011 günü saat 19:00 sıralarında sürücü …’in sevk ve idaresindeki, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından (birleşen davada davalı) ZMMS poliçesi ile teminat altında olan … plakalı otomobil ile … istikametinden … istikametine doğru seyir halinde iken olay mahalli kavşağa geldiğinde idaresindeki otomobille karşı yönden gelerek orta refüj boşluğundan sola manevra ile dönüşe geçen sürücü …’in sevk ve idaresindeki davalı … Sigorta A.Ş. tarafından (asıl davada davalı) ZMMS poliçesi ile teminat altında olan … plakalı minibüsün çarpışması sonucunda dava konusu trafik kazasının meydana geldiği, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin düzenlediği 11/11/2019 tarih – 12571 sayılı kusur raporunda sürücü …’in kazanın oluşumunda %70 (yüzde yetmiş) oranında, sürücü …’in ise kazanın oluşumunda %30 (yüzde otuz) oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığı, ATK 2. İhtisas Üst Kurulu tarafından düzenlenen 23/10/2019 tarihli – 22175 karar sayılı raporda 30/10/2006 doğumlu …’ in 03/09/2011 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanmasının, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (geçici işgöremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 (üç) haftaya kadar uzayabileceği, aynı Yönetmeliğin 15. maddesi çerçevesinde başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı yönünde görüş bildirildiği, 30/10/2006 doğumlu davacı …’in; 03/09/2011 kaza tarihinde 4 yıl, 10 ay, 5 gün yani 5 yaşında olduğu, dosyada alınan Adli Tıp Kurumu maluliyet raporuna göre davacının sürekli olarak bir başkasının bakımın muhtaç durumda olmadığının belirtildiği, davacı …’in olay tarihi itibariyle 5 yaşını henüz doldurmadığı ve yuva çağında olduğu, bir başka ifade ile henüz anaokulu yaşında dahi olmayan davacı küçüğün aynı zamanda annesinin ve/veya bir büyüğün gözetimi ve bakımında olduğunun anlaşıldığı, ancak mahkemece davacının iyileşme döneminde 3 (üç) hafta süre ile bir başkasının bakımına muhtaç olduğuna kanaat getirilmesi halinde 837,00-TL. (2011 yılı 2. dönem brüt asgari ücret) / 30 x 21 gün (3hafta) = 585,90-TL.’ bakıcı giderinin davalılardan sigortalılarının kusurları oranında (… Sigorta A.Ş. yönünden sigortalısı araç sürücüsünün %70 kusuru dikkate alınarak 410,13-TL. … Sigorta A.Ş. yönünden ise sigortalısı araç sürücüsünün %30 kusuru dikkate alınarak 175,77-TL. talep edebileceği, takdiri tamamen mahkemeye ait olmak üzere davacının kaza tarihinde 5 yaşında olduğu ve kaza tarihi dikkate alındığında iyileşme döneminde henüz Anaokulu / İlkokul öncesi çağında dahi olmayan / yuva çağında bulunan davacının annesinin (ve/veya bir büyüğünün) gözetiminde ve bakımında olduğu, bu bağlamda iyileşme dönemi için davalılardan bakıcı giderleri zararı talep edemeyeceği, davacının kaza tarihinde henüz 5 yaşında olduğu, herhangi bir gelirinin bulunmaması nedeni ile kazanç kaybından söz edilemeyeceği ve geçici işgöremezlik zararının bulunmadığı, bu konudaki takdirin de münhasıran mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Aktüer bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalılardan … Sigorta A.Ş. vekili tarafından 14/04/2021 tarihli dilekçe ile rapora karşı yazılı beyan ve itirazda bulunulmuştur. Davalılardan … Sigorta A.Ş. vekili 28/04/2021 tarihli dilekçesi ile rapora karşı yazılı beyanda bulunmuştur.
Davacı vekili 15/09/2021 tarihli duruşmadaki beyanında; tedavi gideri taleplerinin mevcut olduğunu, müvekkilinin estetik ameliyat olması gerektiğini, bacağında büyük bir iz kaldığını, dava dilekçesinde açıkça yazmasa da tedavi gideri taleplerinin dava dilekçesi içerisinde bulunduğunu belirterek davacının estetik ameliyat giderinin tespiti bakımından dosyanın bilirkişiye tevdi edilmesini talep etmiştir. Ancak dava dilekçesinde davacı tarafça açıkça tedavi gideri talep edilmemiştir. HMK.’nun 26. maddesi gereği hakim taleple bağlı olup, talepten fazlasına karar veremez. Dolayısıyla tedavi gideri bakımından ortada usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından, davacı vekilinin bu yöndeki talebi yerinde görülmemiştir.
TBK.’nun 54. maddesinde “Bedensel zararlar”; -1. Tedavi giderleri. -2. Kazanç kaybı. -3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. -4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” olarak açıklanmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere; sorumluluğu doğuran olayın zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlal etmesi hali 6098 sayılı TBK.’nun 54. maddesinde özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlali halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddi zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar şeklinde düzenlenmiştir.
Dosyada alınan ATK maluliyet raporlarına göre; davacıdaki yaralanmanın fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı belirtilmiş olduğundan, aktüer bilirkişi tarafından davacının sürekli işgöremezlik zararı hesaplanmamıştır.
Geçici işgöremezlik; kaza geçiren kişinin kalıcı sakatlık durumu söz konusu olmayıp, bir süre tedavi görmesi, iyileşinceye kadar çalışamaması ve bu yüzden iş ve kazanç kaybına uğramış bulunmasını ifade etmektedir. Geçici işgöremezlik tazminatı, kişinin sadece kazadan önce elde edildiği halde kazadaki yaralanma nedeniyle çalışılamayıp elde edilemeyen geliri kapsamaktadır. Bu kapsamda eğer ortada çalışma yoksa kazanç kaybı da söz konusu olmayacağından, kişinin geçici işgöremezlik zararı da doğmayacaktır. Bir başka ifade ile geçici işgöremezlik tazminatını belirlerken; kişinin gelir elde eder ya da edebilecek olması gerekir. Yani kişinin fiilen çalışan ya da çalışarak gelir elde edebilecek durumda olması gerekir. Bu kapsamda yerleşik Yargıtay kararlarında da vurgulandığı  üzere kişinin 18 yaşını doldurması, yani reşit olması ile gelir elde edebileceği kabul edilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 17/02/2017 tarihli, 2014/17502 E. ve 2017/1121 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere; kaza tarihinde 6 yaşında (somut olayda ise 5 yaşında) olan bir çocuğun gelir getiren bir işte çalışması söz konusu olmadığından ve dolayısıyla tedavi müddeti boyunca mahrum kaldığı herhangi bir kazancı da olmadığından, mahkemece geçici işgöremezlik zararının bulunmadığı kabul edilmelidir. Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 22/10/2019 tarihli, 2019/2939 E. ve 2019/9776 K. sayılı ve 21/10/2019 tarihli, 2017/1003 E. ve 2019/9657 K. sayılı ilamları da aynı doğrultudadır.
Somut olayda; davacı çocuğun kazadan sonra iyileşme süresinin 3 (üç) hafta olması, ayrıca kaza tarihindeki yaşı (5 yaşındadır) itibariyle kazanç getiren herhangi bir işte çalışmasının sözkonusu olamaması, dolayısıyla bu dönem için mahrum kaldığı bir kazançtan da bahsedilememesi karşısında; davacının sürekli maluliyetinin bulunmadığı hususu gözetildiğinde mahkememizce davacının kaza tarihinde henüz 5 yaşında olması ve herhangi bir gelirinin de bulunmaması nedenleriyle davalılardan geçici işgöremezlik tazminatı talep edemeyeceği kanaatine varılarak davacı çocuk … için geçici işgöremezlik tazminatına hükmedilmemiştir.
Öte yandan davacı …, kaza tarihinde 5 yaşında olup, kaza tarihi dikkate alındığında iyileşme döneminde henüz anaokulu yani ilkokul öncesi çağında dahi olmayan (yuva çağında bulunan) bir çocuktur. Kaza tarihindeki yaşı itibariyle davacı …’in annesinin ve/veya bir büyüğünün gözetiminde ve bakımında olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle iyileşme dönemi için davalılardan bakıcı gideri tazminatı da talep edemeyeceği kanaatine varılarak bu yöndeki talebin de reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Asıl davanın reddine,
2-Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı davasının da reddine,
3-Asıl davada alınması gerekli 59,30-TL. karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40-TL. harçtan mahsubu ile kalan 14,90-TL.’nin davacıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
4-Asıl davada davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2 gereğince hesap olunan 150,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Birleşen davada alınması gerekli 59,30-TL. karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40-TL. harçtan mahsubu ile kalan 14,90-TL.’nin davacıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
6-Birleşen davada davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2 gereğince hesap olunan 150,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacılar vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır