Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/174 E. 2019/366 K. 09.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/174 Esas
KARAR NO : 2019/366
DAVA : Yönetim Kurulu Kararının Batıl Olduğunun Tespiti
DAVA TARİHİ: 28/11/2013
BİRLEŞEN
İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2013/348 – KARAR NO: 2014/116
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ: 03/12/2013
KARAR TARİHİ: 09/05/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin %25 hissedarı ve 2006-2013 yıllarında yönetim kurulu başkanı olduğunu, şirketin 2010 ve 2011 mali yıllarına ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması nedeni ile müvekkilinin ihtarname göndererek yönetim kurulunu olağan genel kurul çağrısı yapmak ve muhtelif gündem maddelerini karara bağlamak amacı ile toplantıya davet ettiğini, müvekkilince yapılan çağrıyı tebellüğ eden yönetim kurulu başkan yardımcısı …’ın toplantı gün ve saatinde şirket merkezinde hazır bulunduğunu, genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin maddenin görüşülmesini müteakiben yönetim kurulu üyesi …’ın olumsuz söz ve eylemleri nedeniyle diğer gündem maddelerinin görüşülmesine dahi geçilmeden yazılı bir karar metni dahi tanzim ve imza edilemeden müvekkilinin toplantı mahallini terk ettiğini, 22.07.2013 tarihinde yönetim kurulu toplantısı yapılamayıp genel kurul gündemi ile ilgili bir karar da alınamadığı halde müvekkiline noter onaylı 22.07.2013 tarihli yönetim kurulu kararının tebliğ edildiğini, bu kararda … ve …’ın toplantı yapılmışçasına geçmiş tarihli bir metin kaleme aldıklarını, metinde müvekkilinin toplantıda hazır bulunmasına rağmen metni imzalamaktan imtina ettiği zannı uyandıran ibarelerin yer aldığını, gündemin içerik itibariyle en az 3 yönetim kurulu üyesinin hazır bulunarak olumlu oy kullanmasını gerektiren maddeler ihtiva etmesine rağmen toplantı ve karar yeter sayısının sağlanmaması nedeniyle sakat olduğunu ileri sürerek, …Noterliği’nin 24/07/2013 tarih ve … yevmiye sayı ile onaylı yönetim kurulu karar başlıklı metin ile bu metin dayanak teşkil etmek sureti ile tanzim edilmiş hukuki muamelelerin batıl olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiş, birleşen davada, davalı şirketin 03.09.2013 tarihli olağan kurulunun batıl bir yönetim kurulu kararı ile toplantıya çağrıldığından alınan kararların yasa, anasözleşme ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, 03.09.2013 tarihli genel kurul hazırun cetvelinin pay defterine göre hazırlandığını, oysa pay defteri ve hazırun cetvelinin anasözleşmeye aykırı olduğunu, anasözleşmenin 16. maddesinde bağlam kuralı düzenlendiğini, şirket ortakları …, … ve …’ın hisselerini … ve …’a devrederken müvekkiline önalım hakkının kullandırılmadığını, ortaklık sıfatını usulüne uygun şekilde kazanmayan … ve …’ın genel kurula katılıp oy kullanmalarının yasa ve anasözleşmeye aykırı olduğunu ileri sürerek, davalı şirketin 03.09.2013 tarihli kurulunda alınan kararların iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili asıl ve birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; dava konusu yönetim kurulunun davacı, dava dışı yönetim kurulu üyeleri … ve …’ın katılımı ile toplandığını, davacının kendisinin belirlediği gündemin aynen kabul edilmesi yönünde ısrarcı olması bu durumun da diğer üyelerce kabul görmemesi üzerine davacının salondan ayrılarak şirket merkezini terk ettiğini, davacının toplantıdan ayrılması üzerine toplantı yeter sayısının halen mevcut olduğu tespit edilerek toplantıya devam edildiğini ve gündemdeki konuların karara bağlandığını, dava konusu 22/07/2013 tarihli yönetim kurulunda alınan karar gereği tüm usuli kaidelere uyularak çağrı yapılıp 03/09/2013 tarihli genel kurulun usulüne uygun toplandığını, müvekkili şirketin toplam hisse adedi 134 olup davacının devredildiğini iddia ettiği hisse adedinin ise 3 olduğunu, hisse devrinden sonra yapılan 23.03.2011 tarihli genel kurulda hisse devralan …’ın davacının da olumlu oyu ile yönetim kuruluna seçildiğini, 24.10.2011 tarihli genel kurulda da davacının yönetim kurulunun ibrasında olumlu oy kullandığını, 3 yıl sonra anılan iddiayla dava açmasının iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek, asıl ve birleşen davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 12/05/2015 tarih ve … Esas, … karar sayılı kararıyla asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, verilen karar asıl ve birleşen davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/4850 Esas, 2017/3533 Karar sayılı kararıyla; “Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı onanmış, bu kez davacı vekili karar düzeltme istemi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/3461 Esas, 2019/2038 Karar sayılı kararıyla; ” Asıl ve birleşen dava, davalı şirketin 22.7.2013 tarihli yönetim kurulu kararının butlan ile malul olduğunun tespiti ile 3.9.2013 tarihli genel kurul kararlarının iptaline ilişkindir. Mahkemece yukarda tarih ve numarası verilen karar ile asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, her iki kararın davacılar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 8.6.2017 tarih ve 2016/4850 – 2017/3533 sayılı kararı ile yerel mahkeme kararı onanmış, sözü geçen Dairemiz ilamı aleyhine davacı vekili tarafından bu kez karar düzeltme isteminde bulunulmuş ise de, bu aşamada yerel mahkemenin tarihsiz yazısı ekinde gönderilen dilekçe ve ekleri ile davacı vekillerinin davadan feragat ettiklerini bildirdiği gözlenmiş olmakla, dosya re’sen ele alındı, gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri nitelikte olup davadan feragat hüküm kesinleşinceye değin yapılabilir ve karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığı gibi yapıldığı anda kesin hükmün sonuçlarını doğurur. Davacı yan vekillerinin açılan davadan feragate ilişkin beyanlarının, usulen tevsik olunduğu gözetilerek HMK’nın 307 vd. maddeleri uyarınca sonuç doğurucu nitelikte olduğu anlaşılmış, öncelikle davadan feragate ilişkin bir hüküm verilmesini teminen Dairemizin yerel mahkeme kararının onanmasına yönelik 8.6.2017 tarihli ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının açıklanan gerekçe ile bozulmasına karar vermek gerekmiştir. ” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş, davacı vekili Yargıtay bozma ilamı öncesi mahkememizce verdiği 10/09/2019 havale tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiklerini bildirmiştir. Yine davacı vekili 09/05/2019 tarihli duruşmada asıl ve birleşen davaya ilişkin feragat beyanını tekrarlamıştır.
Davadan feragat HMK’nun 307 ve 309. maddelerin hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen ve kesin mahkeme hükmünün hukuksal sonuçlarını doğuran bir taraf işlemidir.
HMK.nun 307.maddesi hükmüne uygun olarak davacının davadan feragatinin mahkemece saptanması halinde feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Davacı vekilinin vekaletnamesindeki yetki durumu incelendiğinde asıl ve birleşen davadan feragate yetkili olduğu anlaşılmaktadır. Feragat bildirimi de HMK.nun 307 .maddesi hükmüne uygun olarak mahkemece tespit olunmuştur. Bu yasal nedenlerle asıl ve birleşen davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın ve birleşen davanın ayrı ayrı Feragat Nedeniyle REDDİNE,
2-Asıl dava yönünden;
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 29,60 TL karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 24,30 TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 5,30-TL harcın davacıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
b-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 2.725 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
c-Davalı tarafından yapılan 75,65 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
d-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
3-Birleşen dava yönünden;
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 29,60 TL karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 24,30 TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 5,30-TL harcın davacıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
b-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 2.725 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
c-Davalı tarafından yapılan 46,75 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
d-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzünde, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı.
Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.