Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/984 E. 2019/412 K. 22.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/984 Esas
KARAR NO: 2019/412

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/03/2018
KARAR TARİHİ: 22/05/2019

Davacı vekili tarafından mahkememizde açılan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı … numaralı bağımsız bölümün satışı için … Noterliği’nin … yevmiye numaralı 16/02/2015 tarihli Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi ve İnşaat Yapım Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin ilk sayfasında satışa konu bağımsız bölümün satış bedelinin KDV hariç 381.356,00-TL. olarak, gayrimenkulün %18’lik KDV oranına göre düzenlenmiş toplam satış bedelinin ise 450.000,00-TL. olarak belirtildiğini, müvekkilinin sözleşme uyarınca tüm yükümlülüklerini tam ve zamanında yerine getirerek toplam satış bedeli olan 450.000,00-TL.’nin tamamını davalı şirkete ödediğini, bunun üzerine davalı şirket tarafından müvekkiline 30.11.2016 tarihli faturanın gönderildiğini, söz konusu faturada bağımsız bölüm birim fiyatının sözleşmeye aykırı şekilde 416.666,67-TL., KDV tutarının ise 33.333,33-TL. olarak belirtildiğini ve müvekkilinden fazla para tahsil edildiğini, bunun üzerine davalı şirkete … Noterliği’nden 09.02.2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamenin keşide edilerek müvekkilinden haksız olarak tahsil edilen 35.310,73-TL.’nin iadesinin talep edildiğini, söz konusu ihtarnameye rağmen davalının müvekkiline herhangi bir ödeme yapmadığını, 08/09/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile taşınmazların KDV oranının %18 den %8’e düşürüldüğünü, ancak davalının düzenlediği faturada bağımsız bölüm birim fiyatının sözleşmeye aykırı olarak 416.666,67-TL., KDV tutarının ise 33.333,33-TL olarak belirtildiğini, böylelikle müvekkilinden fazla para tahsil edildiğini, bu nedenle fazladan ödenen 35.310,73-TL’nin iadesi gerektiğini belirterek bu tutarın 16/02/2016 tarihinden itibaren işlemiş yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 15. maddesine göre yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, davacının müvekkili şirketi kesin olarak ibra ettiğini, KDV.’nin hem sorumlusu hem de yükümlüsünün müvekkili şirket olduğunu, dolayısıyla müvekkili şirketin tahakkuk tarihindeki KDV oranı ve tutarı kaç lira olursa olsun tahakkuk eden KDV’yi ödemekle yükümlü olduğunu, müvekkili ile davacı arasındaki sözleşmenin tarafların iç ilişkisi niteliğinde olduğunu, yasanın emredici hükmüne etkili olmadığını, dava konusu olayda davacı ile müvekkili arasında anahtar teslim satış bedeli olarak kararlaştırılan tek ve nihai bedelin içinde KDV’nin de olduğunu, fakat oranı ve tutarının belli olmadığını, bu doğrultuda KDV oranı ve tutarı kaç lira olursa olsun bunu müvekkilinin ödeyeceğini, davacı şirketin müvekkili şirketi kesin, kayıtsız ve koşulsuz ibra ettiğini, yani davacının müvekkili…’dan hiçbir hak ve alacağının kalmadığını açık ve net olarak yazılı şekilde beyan ederek altını imzaladığını, davacının tacir olduğunu, tacir olan bir kişinin ibranın ne anlama geldiğini bileceğini, TBK’nun 132. maddesi uyarınca ibranın borcu sona erdiren kesin bir sebep olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyanın mahkememize Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/07/2018 tarih; … Esas ve… K. sayılı yetkisizlik kararına istinaden gönderildiği anlaşılmaktadır.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Davacı taraf delil olarak; …Noterliği’nin düzenlediği … yevmiye numaralı 16/02/2015 tarihli Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi ve İnşaat Yapım Sözleşmesi, fatura, … Noterliği’nden keşide edilen 09.02.2018 tarihli,…yevmiye numaralı ihtarname, 08.09.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2016/9153 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı, keşif, yemin, tanık ve bilirkişi incelemesi delillerine dayanmıştır. Davalı taraf ise sözleşme, emsal ilk derece mahkemesi ve Yargıtay kararları, uzman görüşü, gazete köşe yazıları, hukuki mütala, emsal bilirkişi raporları, şirket kayıtları, keşif, bilirkişi incelemesi, tanık ve yemin delillerine dayanmıştır.
Dava; tacir olan taraflar arasında konut satışına yönelik olarak yapılan Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi ve İnşaat Yapım Sözleşmesi gereğince belirlenen satış bedelinin KDV tutarının davalı tarafça kendilerine fazla tahsil edildiği iddiasına dayalı olarak açılan ve fazla ödendiği iddia edilen miktarın iadesine yönelik alacak davasıdır.
Davacı vekili 22.05.2019 tarihli dilekçesinde özetle; taraflar tacir olsalar dahi geçerli bir ibranın kural olarak ivazlı olmak zorunda olduğunu, sunulan ibra metninde tarafların alacak hesaplamalarına ilişkin herhangi bir bilgi bulunmadığını ve ibra metninin hakkaniyete aykırı olduğunu, dosya kapsamında yer alan ibranamenin geçerliliğinin kabulünün mümkün olmadığını, davalı tarafı dairelerini teslim ederken müşterilerine haksız ve hukuka aykırı bir şekilde maktu ibraname imzalattığını, bu belgeyi imzalamayanlara daire teslim etmediğini, müvekkili şirketin de bu şekilde ibranameyi imzaladığını, bu nedenle zorda kalınarak imzalanan ibranamenin geçerli olmadığını, müvekkili davacı şirketin varlığını dahi bilmediği bir alacağa ilişkin olarak davalı firmayı ibra ettiğinin düşünülemeyeceğini, davalının müvekkilinden açık bir şekilde KDV adı altında haksız para tahsil etiğini belirterek davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya kapsamından taraflar arasında… Park adlı projede bululan… numaralı bağımsız bölümün satışı için … Noterliği’nin … yevmiye numaralı 16/02/2015 tarihli Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi ve İnşaat Yapım Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye konu konutun satış bedelinin sözleşmede KDV dahil 450.000,00-TL. olarak belirlendiği, satın alınan gayrimenkulün 09.11.2016 tarihinde “Konut Teslim Tutanağı” başlıklı belge ile davacı şirkete teslim edildiği, söz konusu tutanakta davalı şirketin kaşesinin ve kaşe üzerinde… isimli sahsın imzasının bulunduğu, konut teslim tutanağında davalı tarafın edimlerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiği, gayrimenkulün her türlü muayene ve incelemeyi yapmış olarak teslim alındığı, davacı tarafın hiçbir hak ve alacağı kalmadığından mütevellit davalı tarafı “gayri kabili rücu, kesin, mali ve hukuki olarak, bila mazeret, bila talep” ibra ettiğine ilişkin tutanağın imza altına alındığı 08.09.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2016/9153 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla 31.03.2017 tarihine kadar (bu tarih dahil) teslimi gerçekleştirilecek konutlarda yeni KDV oranının %8 olarak belirlenmesi nedeniyle fazladan ödendiği iddia edilen 35.310,73-TL bedelin iadesini talep etmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmeye konu gayrimenkulün 09.11.2016 tarihinde konut teslim tutanağı başlıklı belge ile davacı tarafa teslim edildiği ve davacı tarafça KDV dahil 450.000,00-TL’nin davalı tarafa ödendiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı tarafın talebine dayanak Bakanlar Kurulu kararının 08.09.2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdiği; ancak taraflar arasındaki sözleşme konusu gayrimenkulün 09.12.2016 tarihinde konut teslim tutanağı ile teslim edildiği ve aynı tutanak ile davacı tarafça davalı tarafın ibra edildiği anlaşılmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 132. maddesinde “ibra” düzenlenmiştir. TBK madde:132’ye göre borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir. Buna göre ibra, nitelikçe olumsuz bir ikrar sözleşmesidir. Diğer bir anlatımla, alacaklının alacak hakkında vazgeçmesini ve bu sebeple borçlunun da borçtan kurtulmasını sağlayan bir sözleşmedir. İbra, borcu sona erdiren hallerden biri olup, bir edimi yerine getirme yükümlülüğünü hukuken ortadan kaldırır. Bununla birlikte, borçlunun borcunu ortadan kaldırdığı gibi alacaklının alacak hakkını da sonra erdirir. İbra sözleşmesinin hukuksal olarak varlık kazanması, gerçekleşmesi; alacaklı ve borçlu durumundaki kişilerin ya da onların gerçek temsilcilerinin iradelerinin birbirine yönelmesini ve ibra konusunda bu iradelerin birleşmesini gerektirir.
İddia, savunma, toplanan deliller, tüm dosya kapsamı, TBK.’nın 132. maddesi hükmü ile somut olay birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirket daireyi teslim almak üzere şirketin yetkilisi…’nun babası olan …’na yetki vermiş ve bu yetkiye istinaden … tarafından kaşelenmek suretiyle imzalanan ibranamede; dava konusu KDV tutarının saklı tutulmasına yönelik bir beyan ve ifade bulunmadığı, dosya kapsamından davacının sözleşmede kararlaştırılan 450,000,00-TL. konut bedelini ödediği ve davacı şirketin gayrimenkulü teslim aldığı, teslim ve ödeme anında davaya konu ettiği KDV tutarına ilişkin kısmı saklı tutmadığı ya da bu kısma ilişkin ihtirazi kayıt ileri sürmediğinden mahkememizce ibranamenin davaya konu KDV tutarını da kapsadığı kabul edilerek ve ayrıca Türk Ticaret Kanunu’nun 20/2. maddesi geriğince her tacir ticari işlerine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek zorunda olduğundan ve dosyadaki ibra belgesinin oluşumunda taraf iradeleri birleştiğinden ve ibra belgesinde davacı şirketin kaşesi bulunduğundan davacı tarafça açılan davanın ibra nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş, buna ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 44,40-TL. karar ve ilam harcınının, peşin yatırılan 603,02-TL. harçtan mahsubu ile fazla yatan 558,62-TL. harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.234,18-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafça yargılama aşamasında yapılan 80,20-TL. yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı