Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/966 E. 2019/1046 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/966 Esas
KARAR NO : 2019/1046

DAVA : İflas (İflasın Ertelenmesi)
DAVA TARİHİ : 19/04/2016
KARAR TARİHİ : 19/12/2019

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kurulduğu günden beri inşaat, turizm, otelcilik ve mimarlık sektöründe hizmet vererek faaliyetlerini artarak devam ettirdiğini, müvekkili şirketin 2013-2014 ve 2015 yıllarına ait bilançolarını incelendiğinde dönen varlıkların 2013 baz yılına göre 17.303.084,49 TL’den 7.858.560,33 TL’ye gerileyerek %54,58 azaldığını, kısa vadeli yabancı kaynakların ise baz yılına göre 15.295.172,15 TL’den 13.280.683,35 TL’ye gerileyerek %13,17 azaldığını, müvekkili şirketin öz kaynaklarının, yabancı kaynaklarının 16.255.123,26 TL’den 13.318.723,14 TL’ye azaldığını ve %18,06 gerilediğini, öz kaynaklarında 2.424.367,90 TL’den 1.772.396,38 TL’ye düşerek %26,89 azaldığını, müvekkili şirketin 2013-2014-2015 yıllarında zararda olduğunu, müvekkili şirketin aktif malvarlığı 7.858.560,33 TL, pasifi ise 13.280.683,35 TL olduğunu, müvekkili şirketin toplam 5.774.978,98 TL borcu olduğunu, iyileştirme projesi, müvekkili şirket tarafından hazırlanıp sunulduğunu, şirketin 3 yıl içinde 15.550.000 TL toplam cirosu olduğunu, şirketin iş hacmi ile performansı ve davam eden işlerden yapacağı hak edişler ile yatırımları tamamlandığını, ancak henüz gelir sağlama aşamasına gelmeyen işlerden elde edeceği 2016-2017-2018-2019 yıllarına ilişkin toplam net kar beklentisinin 830.880 TL olduğunu, şirketin 1 yıl içinde mevcut ekonomik tabloları düzeltecek güce ve ekonomik olgunluğa sahip olduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle iflasın ertelenmesi talepleri hakkında karar verilinceye kadar ihtiyati tedbirlere hükmedilmesini, müvekkili şirket hakkında iflasın 1 yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Müdahiller vekilleri vermiş oldukları müdahale dilekçelerinde müvekkillerinin davacı şirketten önemli miktarda alacağı bulunduğundan dolayı alacaklı olarak mağduriyetlerinin önlenmesi bakımından müdahale talebinde bulunduklarını ileri sürmüşlerdir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 03/05/2018 tarih, … Esas, … Karar sayılı kararla iflas erteleme isteminin reddine ve davacı şirketin iflasına karar verilmiş; verilen karar davacı tarafça istinaf edilmiştir.
İstanbul BAM … Hukuk Dairesi’nin 04/10/2018 tarih, … Esas …Karar sayılı kararıyla; “…19/04/2018 tarihli kayyım raporunun mahkemece tebliğe çıkarıldığı, yazılı beyanda bulunmak için HMK.nun 281.maddesi gereğince 2 haftalık süre verildiği (tebligata buna dair şerh verildiği), raporun davacı vekiline 26/04/2018 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğden 7 gün sonra henüz 2 haftalık süre dolmadan ve davacı vekilinin süre talebini yinelemesine rağmen mahkemece karar verildiği, bu hususun da istinaf konusu yapıldığı anlaşılmaktadır.
HMK.nun Bilirkişi raporunun verilmesi başlıklı 280. Maddesi gereğince duruşma gününden önce bilirkişi raporunun birer örneği taraflara tebliğ edilir. 281. Madde gereğince taraflar, bilirkişi raporunun kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. Taraflara tanınan bu süre yasal süre olup aynı yasanın 90. Maddesi gereğince süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez.
İlk derece mahkemesince en son alınan 19/04/2018 tarihli kayyım raporunun davacı vekiline mahkemece tebliğe çıkarıldığı, yazılı beyanda bulunmak için HMK.nun 281.maddesi gereğince 2 haftalık süre verildiği (tebligata buna dair şerh verildiği), raporun davacı vekiline 26/04/2018 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğden 7 gün sonra henüz 2 haftalık süre dolmadan ve davacı vekilinin süre talebini yinelemesine rağmen mahkemece davacı vekiline raporu inceleyip beyanlarını sunmaları için yukarıda açıklanan yasa hükümleri gereğince belirlenen sürenin dolması beklenmeden karar verilmesi doğru olmamıştır. Zira davacı vekili karar celsesinde raporu inceleyip beyanda bulunmak için süre istemediklerini açıkça söylememektedir. Bu nedenle davacı vekiline bu hak tanınmadan karar verilmesi aynı zamanda Anayasa’nın 26. ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 27.maddesi uyarınca savunma ve hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğindedir. Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 15/10/2013 Tarih ve 2012/5593 E. 2013/76 K., 17.Hukuk Dairesinin 22/12/2015 Tarih ve 2015/15639 E. 2015/14785 K.vb Sayılı kararları da bu yöndedir. Öyleyse iflas erteleme davalarının kamu düzenine ilişkin özelliği de dikkate alındığında davacı vekiline raporu inceleyip beyanda bulunmak, varsa itirazlarını değerlendirip, gerek duyulursa yeniden bir ek rapor almak suretiyle sonuca gidilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf talebi bu yönüyle kabul edilerek ilk derece mahkemesinin kararının sair yönler incelenmeksizin kaldırılmasına karar vermek gerekmektedir…” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince kaldırılmış ve yukarıda belirtilen esasa kaydı yapılan davanın yargılamasına devam olunmuştur.
Talep; davacı şirket bakımından İİK’nun 179.vd.md gereğince iflasın ertelenmesi istemine ilişkindir.
Davacı şirketin dava tarihi itibariyle Ticaret Sicilinde kayıtlı bulunan merkez adresinin mahkememizin yargı yetkisinin bulunduğu idare sınırlar içinde kaldığı saptandığından, uyuşmazlığın çözümünde TTK’nun 376/3.maddesi hükmü gereğince mahkememiz kesin yetkilidir.
Bilindiği üzere sermaye şirketlerinin iflasına karar verilebilmesi için TTK 376 ve İİK 179 maddeleri uyarınca şirketin borca batık durumda olması zorunludur. Ayrıca İİK 329/a maddesi uyarınca şirketin fevkalade mühletten faydalanmamış olması ve ayrıca İİK 179/1 maddesi son cümlesi uyarınca da iyileştirme projesinin mahkemeye sunulmuş ve ayrıca projenin ciddi ve inandırıcı olması ve bu projeyle de şirketin ıslahının mümkün olması koşullarını birlikte bulunması gerekmektedir.
Diğer bir anlatımla, sermaye şirketleri hakkında iflasın ertelenmesi kararı verilebilmesi için, şirketin varlıklarının borçları karşılamaya yetmemesi başka bir deyimle şirketin borca batık halde olması, şirketin bu durumunun iyileştirilmesinin mümkün bulunması ve alacakların haklarının korunarak, alacaklıların durumunun iflasın derhal açılmasına oranla ağırlaştırılmaması şarttır. Şirketin durumunun iyileştirilmesinin mümkün olmasına ilişkin şart; sürekli ve kalıcı bir iyileşme olasılığının, iyileştirme projelesi yardımıyla inandırıcı bulunmasını gerektirmektedir. Borca batık durumdaki şirketlerin iyileştirme projelerinin belirli bir sürede ve süreç içinde, yapılacak işlemler, alınacak tedbirler ve ortaya konulacak enstrümanlarla borca batıklıktan çıkabilme ve iyileşmeyi sağlayabilecek “gerçekçi, ciddi, güvenilir, inandırıcı ve samimi nitelikte” olması zorunludur. Alınacak tedbirler ve kullanılacak enstrümanların niçin gerekli oldukları ve ayrıca nasıl uygulanacakları açık bir şekilde gösterilmeli, iyileştirme projesinin unsurları dürüst, objektif ve sağlam verilere dayanmalı, gerçekleşmesi son derece muhtemel ve uygulanabilir hedeflerden, öngörülen ve gerçekçi tahminlerden oluşmalı, dayanaksız ve hayali varsayımlara yer verilmemelidir.
İstanbul BAM … Hukuk Dairesi kararının gereği yerine getirilmiş, bu kez rapora ve kayyım raporuna yönelik davacı taraf itirazları ile güncel rayiç değer esas alınmak üzere borca batıklığın değerlendirilmesi için en son raporu veren bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına karar verilmiş, bu yönden düzenlenen 30/09/2019 tarihli ek raporun dosya arasında olduğu görülmüştür.
En son alınan 30/09/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; 31/12/2018 tarihi itibariyle 3.000.000 TL tutarındaki sermayesi tamamen ödenmiş olan davacı şirketin, TTK 376 md ve aktiflerin satış değerleri esas alınmak suretiyle yapılan güncel hesaplama sonucuna göre, -3.073.512,58 TL borca batık durumda olduğu, iflasın ertelenmesinde sermaye artış taahhüdünde bulunup borca batıklığın yarısı tutarında taahhüt edilecek olan sermayenin 1/4’ünün derhal ödenmesi şartının yerine getirilmediği, bu haliyle yerleşik Yargıtay uygulaması dikkate alındığında sunulan projenin inandırıcılığından söz edilemeyeceği; 15/03/2018 tarihli ek raporda borca batıklığın -1.153.799,92 TL olarak belirlenmiş olmasına rağmen güncel borca batıklık miktarına göre şirketin mevcudunun alacaklılar aleyhine olarak hızla eridiğini gösterdiği, bu nedenle alacaklıların durumunun daha da kötüleşmemesi açısından derhal iflas kararı verilmesi gerektiği, zaten şirketin gayrifaal olmasının dahi tek başına iflası gerektirdiği yönünde görüş bildirilmiştir.
En son alınan 30/09/2019 tarihli bilirkişi kurulu ek raporu ve öncesinde alınan 23/03/2018 tarihli bilirkişi kurulu ek raporu ve 27/04/2018 tarihli kayyım raporu somut verilere dayandığından, denetlenebilir gerekçeli olduğundan yerinde görülerek mahkememizce benimsenmiştir.
Dosya içeriği deliller, en son alınan bilirkişi kurulu ek raporu, öncesinde alınan 27/04/2018 tarihli kayyım raporu ve bilirkişi kurulunun 23/03/2018 tarihli ek raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirketin borca batık durumda olduğu ve borca batıklığın artarak devam ettiği, sunulan iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı, davacı şirketin iflas erteleme sürecinin alacaklılar aleyhine olduğu, alacaklıların durumunun daha da kötüleşeceği, alacaklıların daha da risk altında bulunduğu, işletmenin faaliyetinin bu şartlar altında sürdürmesinin imkansız hale geldiği ve şirketin borca batıklıktan kurtulamayacağı gibi şirketin gayrifaal olmasının dahi tek başına iflası gerektirdiği, alacaklıların durumunun daha da kötüleşmemesi açısından derhal iflas kararı verilmesi gerektiği, davacı şirketin faaliyet alanı, yaptığı işin niteliği ve kapsamı dikkate alınarak 6102 Sayılı TTK.nun 376. (Eski TTK.nun 324.) ve İİK.nun 179.maddesi kapsamı uyarınca, borca batık durumda olan davacı şirketin iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmaması nedeniyle iflas erteleme koşullarının bulunmadığı anlaşıldığından, iflasına karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davacı şirketin iflas erteleme isteminin REDDİNE,
2-… Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı davacı … ŞİRKETİNİN iflasına,
3-İflasın 19.12.2019 günü saat 16:16 itibariyle açılmasına,
4-İflasın açıldığını iflas müdürlüğüne ve … Müdürlüğüne bildirilmesine,
5-İİK gereği gerekli yasal ilanların iflas müdürlüğünce yaptırılmasına,
6-Dosyada bulunan iflas avansının iflas müdürlüğüne aktarılmasına,
7-İflas ertelemeye ilişkin mahkememizce verilen tedbirlerin kaldırılmasına,
8-Alınması gereken 44,40-TL karar ilam harcından peşin yatırılan 29,20-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 15,20-TL’nin davacıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
9-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
10-Taraflarca yatırılan gider avanslarından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekili ile feri müdahiller … A.Ş. vekili, … vekili, … Bankası A.Ş. vekili,… A.Ş. vekili ve … A.Ş. vekilinin yüzüne karşı, diğer feri müdahillerin yokluklarında, gerekçeli kararın tüm taraflara tebliğinden itibaren 10 günlük süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Başkan
¸e-imzalı
Üye
¸e-imzalı
Üye
¸e-imzalı
Katip
¸e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.