Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/965 E. 2019/652 K. 24.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/965 Esas
KARAR NO: 2019/652

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ: 19/10/2018
KARAR TARİHİ: 24/09/2019

Davacı vekili tarafından mahkememizde açılan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 19/10/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’in maliki ve işleteni olduğu … plakalı aracın müvekkilinin sevk ve idaresindeyken 24/12/2017 tarihinde sola dönüş kurallarına riayet etmediğini iddia ettiği … plakalı dava dışı…’un işleteni olduğu ve …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile çarpıştığını, bu çarpışma sonucunda dava konusu hasara sebebiyet veren kazanın meydana geldiğini, kaza tarihi itibariyle … plakalı aracın davalılardan …. tarafından ZMSS sigortası ile sigortalı olduğunu, dava konusu kazanın ardından düzenlenen 24/12/2017 tarihli trafik kazası tespit tutanağında müvekkili …’in Trafik Kanunu’nun 52/1-b maddesi gereğince aracın hızını yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uymadığı ve yine Trafik Kanunu’nun 48/5 maddesi gereğince 0,50 promilin üzerinde alkollü olarak araç kullandığı gerekçesilye kazada asli ve tam kusurlu olduğu, kazaya karışan … plakalı diğer araç sürücüsünün ise kusuru bulunmadığı ifade edilmiş ise de dava konusu kaza sonrasında kazaya karışan diğer araç içerisinde yolcu olarak bulunan kişinin vefatı nedeniyle İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesi’nin …E., sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine açılan davada Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nde alınan 18/06/2018 tarihli kusura ilişkin Adli Tıp Raporu’nda müvekkilinin aracını mahal şartlarının üzerinde bir hızla seyrini sürdürmesi nedeniyle tali kusurlu, davalı …’nin sigortalısı olan kazaya karışan … plakalı araç sürücüsü …’ın ise olay yeri kavşak mahallinde sola dönüş kurallarına riayet etmeyerek, arka trafiği yeterince kontrol etmeden tehlikeli bir şekilde dönüşe geçip arkadan gelmekte olan müvekkili iadresindeki aracın önünü kapattığından asli kusurlu bulunduğunun tespit edildiğini, yine İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … E., sayılı dosyasında yargılama devam ederken müvekkili tarafından … Üniversitesi…Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından hazırlan 05/04/2018 tarihli bilimsel kurul mütaalasında tarafların eşit oranda kusurlu olduklarınının, kazanın müvekkili …’in sırf yasal sınırda öngörülen promolin üzerinde alkollü olmasının kazaya sebebiyet vermediğinin, kazanın oluşumunun salt alkol etkisi ile meydana gelmediğinin ifade edildiğini, kazanın ardından müvekkilinin aracının pert olduğunu, …ye … nolu genişletilmiş kasko sigorta poliçesi kapsamında aracın uğramış olduğu hasarın karşılanması için ihbarda ve başvuruda bulunulduğu ancak sigorta şirketinin Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararlar gereği teminat harici olduğu belirtilerek müvekkiline hasar ödemesi yapılmadığını, bu hususun yazılı olarak da müvekkiline bildirildiğini, kazaya karışan diğer aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nı düzenleyen davalı …’ye de sigortasının kusuru oranında müvekkile ait aracın hasarının karşılanması için 28/09/2018 tarihinde yazılı başvuru yapılmış olmasına rağmen olumlu ya da olumsuz herhangi bir dönüş yapılmadığını, müvekkilinin sırf dava konusu kaza meydana geldiği esnada yasal sınır üzerinde alkollü olmasının müvekkile ait aracın hasar bedelinin ödenmeyeceği anlamını taşımadığını, alınan bilirkişi raporunda müvekkili …’in sırf yasal sınırda öngörülen promilin üzerinde alkollü olmasının kazaya sebebiyet vermediğini, kazanın oluşumunun salt alkol etkisi ile meydana gelmediğinin belirlendiğini, Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; sürücünün alkollü olmasının tek başına hasarın teminat dışı bırakılmasını gerektirmediğini, bu konuda ispat yükünün davalı …’ya ait olduğunu, müvekkilinin işleteni bulunduğu ve kaza esnasında müvekkilinin sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın 24/12/2017 tarihinde … plakalı araç ile karışmış olduğu trafik kazası sonucunda, müvekkilinin aracında meydana gelen hasarın tamamının müvekkile ait… plakalı aracın kasko sigortasını düzenleyen davalı …den, … plakalı aracın kusuru orana tekabül eden kısmından sorumlu olmak üzere … plakalı aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nı düzenleyen davalı …’den kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüd faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, yargılama gideriyle vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan …. vekili 22/11/2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Trafik Sgortası Genel Şartları’nın A.6.B maddesine göre hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminatlarının teminat dışı olduğunu, kaza tutanağına göre sigortalı aracın kusursuz olduğunu, davacının kaza esnasında alkollü olduğunun anlaşıldığını, diğer davalının kasko sigotacısı olduğunun anlaşıldığını, huzurdaki davada müşterek – müteselsil sorumluluk halinin bulunmadığını, zira zarara ortaklaşa sebebiyet verme halinin de olmadığını, kabul manasında olmamak üzere maddi zarar için talep edilen miktarın fahiş olduğunu, davacının gerçek zararının tespiti gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişir.
Davalı …Ş. vekili ise 24/11.2018 tarihli cevap dilekçesinde; … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketince 27/08/2017 – 27/08/2018 tarihlerini kapsayan “Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi” bulunduğunu, Kasko Sigorta Genel Şartları A.5.5 maddesine göre “taşıtın, uyuşturucu maddeler veya karayolları trafik kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararlar”’ın teminat dışı olduğunu, bu nedenle davacı yanın dava öncesi yapmış müvekkili şirkete olduğu başvurunun haklı olarak reddedildiğini, meydana gelen hasar sonrasında müvekkili sigorta şirketinde açılmış bulunan hasar dosyası örneğinde de var olan Kasko Ekspertiz Raporu’na göre sigortalı araç sürücüsünün 1.64 promil akollü olması nedeni ile başvurusunun reddedilmiş olmasının müvekkili sigorta şirketinin haklılığını ortaya koyduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflar arasındaki davanın 24/12/2017 tarihinde … plakalı araçla … plakalı aracın karıştığı maddi hasarlı trafik kazası sonucunda … plakalı araçta meydana gelen hasarın davalılardan tahsili talepli belirsiz alacak davası olduğu anlaşıldı.
Davacı taraf delil olarak; kasko poliçesi, ZMSS poliçesi, trafik kazası tespit tutanağı, … plakalı araca ait ruhsat fotokopisi, sigortaya başvuru belgeleri, sigorta şirketi tarafından verilen cevap, İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesi’nin… E. sayılı dosya münderecatı, ceza dosyasıldaki Adli Tıp Raporu, … Üniversitesi Adli Tıp’tan alınan Bilimsel Kurul Mütaalası, hasar dosyaları, CD izleme tutanağı, kasko ekspertiz raporu, kazaya ilişkin fotoğraflar, tanık beyanı ve bilirkişi incelemesi delillerine dayanmıştır.
Davalı …. delil olarak hasar dosyası, sigorta poliçesi, tanık ve bilirkişi incelemesi delilerine dayanmıştır.
Davalı … ise delil olarak davacı yanca dava dosyasına sunulan deliller, kasko sigortası genel şartları, ceza dosyası, bilirkişi incelemesi, hasar dosyası ve keşif delillerine dayanmıştır.
Mahkememizce davalılar …. ile …’ye ayrı ayrı müzekkere yazılarak davaya konu hasar dosyaları celbedilmiş, İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak… E. sayılı ceza dosyasının UYAP örneği istenmiş, celbi gereken tüm deliller toplandıktan sonra dava konusu olayla ilgili olarak, iddia, savunma, toplanan deliller üzerinde Yüksek Yargıtay uygulamalarına uygun şekilde bilirkişi kurulu oluşturularak, bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, dosya aralarında NÖROLOG bilirkişinin de bulunduğu konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulan bilirkişi kuruluna tevdi edilerek rapor alınmış; 08/08/2019 tarihinde ön büro aracılığıyla 06/08/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporu dosyaya sunulmuştur.
Aralarında nörolog bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 06/08/2019 tarihli raporda özetle; davacı sürücü …’in kaza anında 1,64 promil alkollü olduğu, bu orandaki alkol düzeyinin sürücünün güvenli sürüş yeteneğini kaybedip kaybetmediğine karar vermek için doktor muayenesinin gerekmediği, mevcut alkol seviyesinin bireysel farklılıkları ortadan kaldıracak derecede yüksek olduğu, kaza anında sürücü …’in yaya geçidi işareti ve 30 Km/s hız sınırı levhası bululan meskun mahalde, aracın hava yastıkları açılacak ve araç pert total olacak derecede aşırı hızlı seyrettiği, diğer aracı yeterli mesafeden görmesine rağmen etkili fren tedbiri alamadığı belirtilerek davacı sürücü …’in kazaya karışmasına güvenli sürüş yeteneğini kaybedecek derecede alkollü olmasının neden olduğu kânaatine varıldığı ifade edilmiştir. Yine bilirkişi raporunda heyette bulunan teknik bilirkişinin ve nöroloji uzmanının tespitleri doğrultusunda, kaza anında davacı sürücünün güvenli sürüş yeteneğinden yoksun olduğunun tespit edildiği, davacının aracındaki hasar yönünden davalılardan talep edebileceği bir maddi zararının mevcut olmadığı, sonuç olarak dava konusu olayda dava dışı sürücü …’ın %65 oranında asli kusurlu olduğu, davacı sürücü …’in olayda %35 oranında tali kusurlu olduğu, davacının dava konusu kazaya münhasıran güvenli sürüş yeteneğini kaybetmiş halde olması nedeniyle karıştığı, davacının davalılardan tazminat talep etme hakkının doğmadığı, davacıya ait araçtaki gerçek hasar miktarının 64.500,00-TL. olduğu belirtilerek görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Yüksek Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre, sürücülerin alkollü halde kazaya karıştığı durumlarda, sürücünün sadece alkollü olması yeterli değildir. Bunun yanı sıra kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediğinin de araştırılması gerekmektedir. Gerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun gerekse Yargıtay 11. ve 17. Hukuk Daireleri’nin yerleşmiş içtihatlarında; olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçeklemediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisi ile meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kaldığının kabul ediyenek davanın reddine, aksi halde kabulüne karar verilmesi gerektiği ilkesi benimsenmiştir. asal düzenlemelerin ve Yargıtay uygulamalarının birleştiği konu, alkol sebebiyle sürücünün aracı güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş bulunması ve kazanın münhasıran bu sebepten ileri gelmiş olmasıdır.
Yerleşik Yargıtay kararları ve doktrinde benimsenmiş olan görüşe göre, kasko poliçelerinde hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacı davalı şirkete düşmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23.10.2002 tarihli ve 2002/11-768 E.-2002/840 K. sayılı kararına göre “…Davacı vekili, müvekkiline ait kasko sigortalı aracın, kazaya uğradığından bahisle tazminat talebinde bulunmuştur. Kasko sigorta poliçesi, taraflar arasında poliçe genel şartları çerçevesinde akdedilen bir sözleşme belgesidir. Genel şartların ( A-5 ) maddesinin 5. fıkrasına göre, rizikonun teminat dışında kalabilmesi için sürücünün sadece alkollü olması yetmeyip, kazanın münhasıran alkolün etkisinde oluştuğunun da sigortacı tarafından kanıtlanması gerekir. Artık burada üçüncü araç sürücüsünün, ya da sigortalı sürücünün kusurunun, kasko sigortası olması nedeniyle önemi yoktur. Yani önemli olan kazanın münhasıran alkolün etkisinde meydana gelip gelmediğidir. Bu durumun belirlenmesi de, aralarında bir trafik uzmanı ve nöroloğun da bulunduğu bir bilirkişi kurulu marifetiyle inceleme yaptırılarak, olayın meydana geliş şekli itibarıyla bu kaza ve hasarın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelip gelmediğinin ve illiyet bağı bulunup bulunmadığının tespit ettirilmesi ile mümkündür…” denilmek suretiyle hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerektiği ifade edilmiştir.
Somut davada Yüksek Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına uygun olarak mahkememizce aralarında nöroloji uzmanının da bulunduğu uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediği, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması bakımından bilirkişi raporu alınmış, raporda kazanın davacı sürücünün aracı güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş olduğu ve kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana geldiği kanaatiyle görüş belirtilmiştir.
İddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporunun kapsamı tümüyle birlikte değerlendirilmiş, alınan bilirkişi raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden,mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Dosya kapsamındaki tüm belgeler ve bilirkişi kurulu raporu dikkate alındığında Mahkememizde de kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği yönünde bir kanaat oluştuğundan, davacının davalı … şirketine başvurarak aracının uğradığı hasarı talep etmesinin yasal koşullarının oluşmadığı kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 44,40-TL. karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 8,50 TL. harcın davacıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
3-Davalılar vekille temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/2. maddesi uyarınca hesap ve taktir olunan 1.000,00-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
4-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK’nun 343. maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK’nun 341/1. maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı her iki davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı