Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/889 E. 2019/138 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/889 Esas
KARAR NO : 2019/138

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 01/10/2018
KARAR TARİHİ: 21/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında akdedilen 08.04.2010 tarihli “Elektrik Enerjisi Tedariki ve Tüketimine İlişkin Sözleşme” uyarınca davalı şirket için gerekli elektrik enerjisini tedarik etmekte olduğunu, işbu sözleşmede davalı şirketin ödemesi kararlaştırılan Belediye Tüketim Vergisi, TRT Fonu ve Enerji Fonu için müvekkili Şirket 28 Mayıs 2012 tarihli, … seri numaralı, 24.998,40 TL bedelli faturayı düzenleyerek davalı şirkete gönderdiğini, davalı şirketin gerek Enerji Piyasası Mevzuatı ile öngörülmüş gerekse taraflar arasındaki sözleşme ile kararlaştırılmış olan işbu alacak kalemleri bedellerinin ödenmesine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmekten imtina ettiğini, haksız olarak faturayı iade etmiş olduğunu, müvekkili şirket tarafından faturanın ödenmesi için tekrardan…Noterliği aracılığı ile 18.06.2012 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamenin keşide edildiğini, ancak davalı şirketin… Noterliği’nden 28.06.2012 tarihinde keşide ettiği … yevmiye numaralı ihtarname ile haksız olarak faturayı iade ettiğini, sözlü ve yazılı olarak uzlaşılmaya çalışılmış olmasına rağmen fatura tarihinden itibaren herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu sebeple müvekkili şirketin sözleşmesel ve yasal alacağını tahsil etmek için İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin icra dosyasına verdiği dilekçe ile yetkiye, borca ve fer’ilerine haksız olarak itiraz ettiğini, öncelikle icra takibinin yetkili icra dairesinde açılmış olduğundan ve davalı borçlunun yaptığı yetki itirazı hukuki mesnetten uzak olduğundan reddinin gerektiğini, zira işbu icra takibine konu faturanın taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklandığını, taraflar arasında münakit yetki sözleşmesi bulunması hasebiyle uyuşmazlık olması durumunda İstanbul İcra Daireleri’nin münhasıran yetkili kılındığını, sözleşmenin “Anlaşmazlıkların Çözümü” başlıklı 14. maddesi uyarınca “işbu sözleşmeden doğabilecek anlaşmazlıkların çözümünde İstanbul Merkez Adliyesi Mahkemeleri ve İcra Müdürlükleri yetkili olacaktır.” şerhinin bulunduğunu, İcra İflas Kanunu 50. maddesi uyarınca HMK’ daki yetki hükümlerinin ilamsız icra takiplerindeki yetki hakkında da kıyasen uygulanacağını, davalının yaptığı itirazında HMK’nun 10. maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edildiği yer icra dairesinin yetkili olduğu iddiasında bulunduğunu, ancak HMK’nun 17. maddesi uyarınca taraflar arasında yetki sözleşmesi var ise davanın sadece sözleşme ile belirlenen mahkemede açılması gerektiği yönündeki hüküm uyarınca İstanbul İcra Dairesinin yetkili icra dairesi olduğunu, borçlunun haksız yetki itirazının bu nedenle reddinin gerektiğini, Danıştay… Dairesi’nin Yürütmeyi Durdurma Kararı ile EPDK’nın 01.03.2012 tarihli Kurul kararına istinaden müvekkili şirketin tüm abonelerine 01.02.2011 tarihi ile 31.02.2012 tarihleri arasını kapsayacak şekilde geçmiş dönem faturalarına ilişkin kayıp ve kaçak bedelleri üzerinden 3093 sayılı TRT Gelirleri Kanuna göre TRT Payı (%2), 5784 sayılı Kanunun 13. maddesi uyarınca Enerji Fonu (%1) ve Belediye Gelirleri Kanunu uyarınca da tüketim vergisi (%5) bu kurumların nam ve hesabına fatura düzenlenmesi zorunlu olduğunu, gerek taraflar arasındaki sözleşme gerekse mevzuat uyarınca müvekkili şirketin alacağının doğduğunun şüphesiz olduğunu, ancak davalı borçlu şirketin icra takibine itirazında herhangi bir haklı veya geçerli bir sebep göstermeksizin borcu bulunmadığını iddia ettiğini, davalı borçlu şirketin soyut ve mesnetsiz iddialarla icra takibine kötü niyetle itiraz ettiğinin açık olduğunu, bu nedenle davalı borçlunun, sözlesmesel alacağına istinaden düzenlenen fatura bedelini ödemekten imtina etmesinin ticari ahlaka ve yasaya uygun olmadığını, sonuç olarak icra takibine tamamen kötü niyetle ve haksız olarak yapılan itirazın iptaline, alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsili için takibin devamına, davalının ayrıca takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 06/12/2012 muhabere havale tarihli cevap dilekçesinde; taraflar arasında iş yerlerinin elektrik enerjisinin temini için 08.04.2010 tarihli sözleşme akdedildiğini, sözleşmenin bir yıl süreli olup 30.06.2011 de sona ereceğinin kararlaştırıldığını, dava konusu (müvekkili şirket tarafından itiraz edilen) fatura içeriği incelendiğinde faturanın 28.05.2012 tarihli olduğunu, konusunun TRT fonu, enerji fonu, Belediye Tüketim Vergisi olduğunun açıkça görüleceğini, taraflar arasındaki sözleşmenin yürürlük döneminde (30.06.2010-30.06.2011) davacı tarafından düzenlenen tüm faturaların düzenli olarak ödendiğini, müvekkili şirketin davacıya hiçbir borcunun kalmadığını, taraflar arasındaki sözleşme sona erdikten epey bir süre sonra davacı yanın Danıştay 13. Dairesi’nin ve EPDK’nın kararlarını gerekçe göstererek sözleşme döneminde ödenen fatura bedellerinde enerji fonu, TRT fonu, Belediye Tüketim Vergisi’ni noksan tahakkuk ettirdiği iddiası ile haksız olarak dava konusu faturayı müvekkili şirkete tebliğ ettiğini, davacı tarafın kayıp kaçak bedeli talep hakkını aynı zamanda sözleşmenin 4. maddesine dayandırmakta olduğunu, maddede davacı tarafın “Elektrik Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde ve EPDK tarafından uygulanması kararlaştırılan her türlü vergi resim harç vb kalemleri aylık olarak faturaya ilave edecektir” hükmü bulunmakta olduğunu, kayıp kaçak bedelinin vergi, resim ve harç vb bir bedel olmayıp tamamen teknik ve ticari bir kayıp olduğunu, oluşumunda ise müvekkili şirketin hiçbir kusurunun bulunmadığını, elektrik enerjisi tedariki ve tüketimine ilişkin sözleşmenin iki taraflı ve “sözleşme serbestisi” ilkeleri kapsamında düzenlenen bir akit türü olduğunu, sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesi gereğince her iki tarafın da sözleşme hükümlerine bağlılığının esas olduğunu, kamu düzenine ve emredici hukuk kurallarına aykırı olmamak kaydıyla rekabet ortamında ticari kazanç amacıyla hareket eden davacı şirketin sözleşmenin 5. maddesinde tespit edilen enerji birim fiyatının hesaplanmasında yeni bir girdi yaratmak imkânının bulunmadığını, dağıtım şirketlerinin yasal olarak kendi sorumlu oldukları bedelleri tüketicilerden talep edemeyeceklerini, açıklanan nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine , dava konusu alacağının % 20 sinden az olmamak üzere davacı tarafın tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin de davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Taraflar arasındaki davanın kayıp-kaçak bedeli üzerinden, %2 TRT payı, %1 Enerji Fonu, %5 Belediye Tüketim Vergisi ve bu bedeller üzerinden KDV alınıp alınmayacağı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda verilen 24.12.2013 tarih; 2012/249 E. ve 2013/350 K. sayılı kararla davanın kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın iptaline ve takibin devamına, takibe konu 25.313,38 TL alacağın %20’si tutarında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; Mahkememizce verilen işbu kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 3. Hukuk Dairesine gönderilmiştir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 05.03.2015 tarihli ve 2014/11026 Esas-2015/3545 Karar sayılı ilamı ile; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 tarih ve…Esas… Karar sayılı kararı ile elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile kaçak kullanım elektrik bedellerinin abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmaması ve nihai tüketici olan abonenin kayıp kaçak bedeli gibi dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi EPDK kanununun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulünün mümkün olmadığı gerekçeleri ile kayıp kaçak bedelinin faturaya yansıtılamayacağına karar verildiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kararında istikrar kazanmış uygulamasına göre aslının alınmamasına karar verilen bir bedelin ve bu bedeller üzerinden hesaplanacak KDV’nin alınmasının mümkün olmadığı, bu nedenle aslının alınmamasına karar verilen bir bedel üzerinden hesaplanan dava konusu bedellerin tahsilinin mümkün olmadığı nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkememizce davanın kabulüne dair hüküm kurulmasının uygun olmadığı gerekçeleri mahkememizce verilen kararın bozulmasına karar vermiş, daha sonra tarafların karar düzeltme talebi ile dosya tekrar Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’ne gönderilmiş ve karar düzeltme talebinin de reddine karar verilmiştir. Sonrasında Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek uyulan bozma ilamı doğrultusunda 28.01.2016 tarihli; 2015/1062 E. ve 2016/43 K. sayılı kararla davanın reddine karar verilmiş; bu hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine dosya Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’ne gönderilmiştir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafından 27.02.2018 tarihinde 2016/22656 Esas ve 2018/1722 Karar sayılı kararıyla; “…karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak bedeli ile ilgili olarak açılan davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17.( birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri), geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği…” belirtilerek mahkememiz kararı bozulmuş, davacı taraf karar düzeltme isteminin de reddine karar verilmiştir. Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş, yargılamaya devam olunmuştur.
İddia, savunma, toplanan deliller,Yargıtay bozma ilamı, birlikte değerlendirilmiştir.
17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri ve emsal nitelikteki Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/20106 E. 2017/9319 K. Sayılı kararı birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır. Davacı taraf davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Yani davaya konu bedelleri tahsil eden davalı taraf davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle ve emsal Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’ nin 2016/20106 E. 2017/9319 K. Sayılı kararı da dikkate alınarak davacı yararına maktu vekalet ücreti taktir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatına varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gerekli 44,40-TL karar ve ilam harcının, 249,45-TL peşin yatırılan harçtan mahsubu ile Hazineye gelir kaydına, geriye kalan 205,05-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 1.958,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.725,00 -TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı (davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda) gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

Yargılama Gideri Dökümü:
1.692,40 TL ilk kararda yapılan
266,50 TL tebligat ve posta gideri
+___________________________
1.958,90 TL Toplam
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.