Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/886 E. 2021/263 K. 07.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/886 Esas
KARAR NO:2021/263

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:28/09/2018
KARAR TARİHİ:07/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı banka vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalılardan şirket (…. A.Ş. arasında Genel Kredi Sözleşmesi ve Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi imzalandığını, söz konusu sözleşmeler gereğince müvekkili banka tarafından davalı şirkete ticari kredili mevduat hesabı açılarak şirket kredi kartı verildiğini, diğer davalı …’ın ise anılan sözleşmeleri müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, yapılan tüm uyarılara rağmen davalıların kredi sözleşmelerinden doğan borçlarını ödemediklerini, bunun üzerine davalılara …. Noterliği’nden 25/07/2016 tarihinde … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesinin keşide edildiğini, ihtarnameye rağmen davalıların müvekkili bankaya olan borçlarını ödememeleri üzerine davalılar aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların haksız ve mesnetsiz olarak borca ve takibe itiraz ettiklerini ve itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle, itirazın iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi, delil listesi ve tensip zaptı davalılara usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesine rağmen, davalılar tarafından davaya karşı cevap sunulmadığı gibi duruşmalara da katılmamışlardır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesi ve Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi’nden kaynaklı alacağının tahsiline yönelik olarak davalılar aleyhine girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki ihtilafın; davacı bankanın davalılardan Genel Kredi Sözleşmesi ve Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi’nden kaynaklı alacağı bulunup bulunmadığı, varsa takip ve dava tarihi itibariyle fer’ileri ile birlikte miktarı, alacağın likit olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, taraflar arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesi ile Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi, 16/12/2013 tarihli sözleşme öncesi bilgi formu, kredi kartı başvuru formu, kredi kartı hesap ekstreleri, ihtarnameler, merkez bankasına bildirilen faiz oranları, davacı bankanın ticari defter ve kayıtları, bilirkişi incelemesi, tanık beyanı, yemin ve her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalılar ise herhangi bir delil sunmamışlardır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelenmiştir. İcra takip dosyasının incelenmesinde; davacı banka tarafından 26/07/2017 tarihinde 2.769,67-TL. asıl alacak, 62,22-TL. masraf, 1.177,36-TL. uygulanmış faiz, 58,87-TL. uygulanmış BSMV olmak üzere toplam 4.068,12-TL. üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, Örnek-7 nolu ödeme emrinin davalı borçlulara tebliğ edildiği, davalı borçlular vekili tarafından 28/09/2017 tarihli dilekçe ile icra takibine, ödeme emrine, faize, faiz oranına ve borca itiraz edildiği, davalıların itirazı üzerine takibin durduğu, daha sonra davacı banka tarafından 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçluların icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereğince, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafa ait olduğundan, bu kapsamda davacı tarafça bildirilen deliller toplanmış, mahkememizce icra takip dosyası getirilerek dosyaya kazandırılmış, takibe ve davaya dayanak Genel Kredi Sözleşmesi, Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi, ihtarname, müşteri hesap özeti ve ön bilgi formunun dosya arasında olduğu görülmüştür. Sonrasında 21/05/2019 tarihli duruşmada uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, iddia, savunma (itiraz) ve tüm dosya kapsamına göre konusunda uzman bankacı bilirkişiden rapor alınmasına karar verilerek 24/06/2019 tarihi inceleme günü olarak belirlenmiş ve dosya 24/06/2019 tarihinde rapor düzenlenmek üzere bankacı bilirkişiyi tevdi edilmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 03/07/2019 tarihli raporda özetle; taraflar arasındaki Genel Kredi Sözleşmesi’nin 500.000,00-TL. limitli olarak imzalandığı, davalılardan …’ın sözleşmeyi müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, davalıların temerrüt tarihlerinin aynı olduğu, dolayısıyla davacı bankanın gerek davalı asıl borçludan (şirketten), gerekse kefilden takip tarihi itibariyle ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 2.143,40-TL. tutarında alacaklı olduğunun hesaplandığı, hesaplanan borç tutarının davalı kefilin kefalet limiti dahilinde kaldığı, takip tarihinden başlamak üzere 1.965,29-TL. asıl alacak tamamen ödeninceye kadar yıllık %28,08 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisinin (BSMV’nin) davalılardan istenilebileceği, tarafların icra inkar tazminatı, masraf, vekalet ücreti ve benzeri diğer taleplerinin değerlendirmesi hususunda ise takdirin mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı banka vekili tarafından 23/07/2019 tarihli dilekçe ile rapora karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunulmuştur. Davalılar tarafından ise rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır. Mahkememizce 13/11/2019 tarihli duruşmada verilen ara karar gereği; davacı tarafın itirazları doğrultusunda ek rapor düzenlenmek üzere dosyanın bilirkişiye tevdi edilmesine karar verilmiş ve dosya 13/11/2019 tarihinde bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 06/01/2020 tarihli ek raporda ise özetle; davalıların temerrüt tarihlerinin aynı olduğu, hesaplanan borç tutarının davalı kefilin kefalet limiti dahilinde kaldığı, dolayısıyla davacı bankanın davalı asıl borçlu ve kefilden takip tarihi itibari ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 2.230,38-TL. alacaklı olduğunun hesaplandığı, takip tarihinden başlamak üzere 2.047,43-TL, asıl alacak tamamen ödeninceye kadar yıllık %28,08 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisinin davalıdan istenilebileceği, davacı vekilinin talebi doğrultusunda %36,36 oranında temerrüt faizi üzerinden yapılan hesaplamaya göre ise davacı tarafın 2.461,33-TL. alacaklı olduğu ve takip tarihinden başlamak üzere 2.228,92-TL, asıl alacak tamamen ödeninceye kadar yıllık %36,36 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisinin davalıdan istenilebileceği, diğer hususlardaki takdirin mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi ek raporu da dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı banka vekili tarafından 27/01/2020 tarihinde rapora karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunularak yeni bir bilirkişiden rapor aldırılması yönünde talepte bulunulmuştur. Davalılar tarafından ise ek rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır. Mahkememizce 02/12/2020 tarihli duruşmada davacı banka vekilinin talebi üzerine dosyanın yeni bir bankacı bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmasına karar verilmiş, dosya 08/01/2021 tarihinde rapor düzenlenmek üzere bankacı bilirkişi …’e tevdi edilmiştir.
Bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenerek 16/02/2021 tarihinde dosyaya sunulan raporda özetle; davalı kefilin sözleşmede gösterilen kefalet limiti tutarının 500.000,00-TL. olduğu, asıl borcun kefalet limitinden daha düşük seviyede olması nedeniyle davalı kefilin bu borcun tamamından asıl borçlu şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, davacı bankanın takip tarihi itibariyle alacaklarının takdiri mahkemeye ait olmak üzere terditli olarak hesaplandığı, hesaplamaların temerrüt tarihi ile takip tarihi (26/07/2017) arasında yapılan toplam 1.353,00-TL.’lik kısmi ödeme miktarı nazara alınarak TBK.’nun 100. maddesi hükmü uyarınca (yapılan ödemeler öncelikle faiz ve ferilerine mahsup edilmek kaydıyla) yapıldığı, %30,24 temerrüt faizi oranına göre yapılan hesaplamaya göre; asıl alacak tutarının 1,893,45-TL., işlemiş faizin 115,00-TL., gider vergisinin (BSMV) 6,00-TL., masrafın 62,22-TL. olduğu ve buna göre davacı bankanın takip takip tarihi itibariyle davalılardan talep edebileceği toplam alacak miktarının 2.076,67-TL. olduğu, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %30,24 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği, davacı bankanın talep ettiği %36,36 temerrüt faizi oranına göre yapılan hesaplamaya göre ise; asıl alacak tutarının 2.024,45-TL., işlemiş faizin 147,00-TL., gider vergisinin (BSMV) 6,00-TL., masrafın 62,22-TL. olduğu ve buna göre davacı bankanın takip takip tarihi itibariyle davalılardan talep edebileceği toplam alacak miktarının 2.240,67-TL. olduğu, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %36,36 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 08/03/2020 tarihinde rapora karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunulmuş, davalılar tarafından ise rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
6100 sayılı HMK.’nun 281/1 maddesine göre; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” HMK.’nun 281. maddesinin gerekçesinde ise maddede rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan 2 haftalık sürenin kesin süre olduğu ve hak düşürücü bir nitelik taşıdığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, taraflar bu süre içerisinde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını dile getirmezlerse bilirkişi raporu itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir, yani itiraz etmeyen taraf artık rapora itiraz olanağını tümüyle kaybeder. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bilirkişi raporuna yasal süresi içinde itiraz edilmemesi halinde diğer taraf yönünden usulü müktesep hakkın doğacağı belirtilmektedir.
Kefalet sözleşmesi; kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir. Kefalet sözleşmesi, alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir. Kefalet Sözleşmesi asıl borç akdinden ayrı ikinci derecede ve bağımsız bir sözleşmedir. Bir kefaletin geçerli olabilmesi için; 1-yazılı şekilde yapılması, 2-kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktarın açıkça gösterilmesi, 3-kefalet edilen borcun geçerli bir borç olması ve 4-kefilin medeni hakları kullanma ehliyetinin bulunması gerekir. Kefalet sözleşmesi, kefil ile alacaklının karşılıklı ve birbirine uygun iradelerinin birleşmesi ile meydana gelir. Kefalet sözleşmesiyle kefil, asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememesi tehlikesini kişisel olarak üstlenmektedir. Kefil, asıl borçlunun borcunu ödememesi durumda, söz konusu borçtan şahsen sorumlu olacağını taahhüt etmektedir. (Fahrettin ARAL – Borçlar Hukuku-Özel Borç İlişkileri-Ankara 2007, s. 437). Daha yalın bir anlatımla bu sözleşme ile kefil, borçlunun asıl borcu ifa edememesi riskini üzerine alır. (Özen, B.: Kefalet Sözleşmesi, İstanbul 2008, s. 6.)
Dosyada alınan bilirkişi kök ve ek raporları ile yeni bilirkişiden alınan rapor mahkememizce incelenip denetlenmiş, bankacı bilirkişi … tarafından tanzim edilen 16/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda yer alan ve %36,36 oranında temerrüt faizi oranına göre yapılan hesaplamaya itibar edilmiş, bu hesaplamanın toplanan delillere, bankacılık teamüllerine, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere daha uygun olduğu görülmüş, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
Davacı taraf iddiası, davalı taraf savunması (itirazı), incelenen icra takip dosyası, dosyada alınan ve benimsenen bankacı bilirkişi … tarafından tanzim edilen 16/02/2021 tarihli bilirkişi raporu ile toplanıp değerlendirilen delillere göre; taraflar arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında davacı banka tarafından davalılardan …. A.Ş.’ye ticari kredili mevduat hesabı açılarak şirket kredi kartı verildiği, diğer davalı …’ın ise akdedilen sözleşmeleri müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, davalı kefilin sözleşmede gösterilen kefalet limiti tutarının 500.000,00-TL. olduğu, davacı banka tarafından davalılar aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile 26/07/2017 tarihinde; 2.769,67-TL. asıl alacak, 62,22-TL. masraf, 1.177,36-TL. işlemiş faiz, 58,87-TL. işlemiş faizin BSMV’si olmak üzere toplam 4.068,12-TL. üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dayanak ve gerekçeleriyle açıklandığı üzere takip dosyasında davalıların/borçluların 2.024,45-TL. asıl alacak, 147,00-TL. işlemiş faiz, 6,00-TL. işlemiş faizin gider vergisi (BSMV) ve 62,22-TL. masraf olmak üzere toplam 2.240,67-TL. tutarında borçlu oldukları, davalı …’ın kefil olduğu kefalet sözleşmesinin yukarıda açıklanan yasal unsurları taşıması nedeniyle geçerli olduğu ve bu davalıya da bağladığı, böylece Genel Kredi Sözleşmesini sözleşmede belirlenen kefalet limitiyle müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatı ile imzalayan davalı …’ın borcun tamamından kefalet limiti ile sorumlu olduğu, sonuç itibariyle hükme esas alınan bilirkişi raporu ile tespit ve hesap edilen miktara yönelik davalıların 2.240,67-TL.’ye yönelik itirazlarının haksız olduğu ve İİK.’nun 67. maddesi gereğince bu miktara (2.240,67-TL.’ye) yönelik itirazlarının iptalinin, davacı bankanın fazlaya ilişkin isteminin ise reddinin gerektiği, davacı bankanın takipte asıl alacağa işletebileceği ve talep edebileceği faiz oranının ise %36,36 olması gerektiği, ayrıca GKS’den doğan alacak likit ve belirlenebilir nitelikte bir para alacağı olduğundan, davalıların itirazı da kısmen haksız olduğundan, kabul edilen alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatını da kapsar şekilde aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; davalıların …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 2.024,45-TL. asıl alacak, 147,00-TL. işlemiş faiz, 7,00-TL. gider vergisi (BSMV) ve 62,22-TL masraf olmak üzere TOPLAM 2.240,67TL.’ye yönelik itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden yıllık %36,36 oranında işleyecek temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 oranında hesaplanacak gider vergisi (BSMV uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 448,13-TL. icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 153,06-TL. karar ve ilam harcından 69,48-TL. peşin harç ve icraya yatan harcın mahsubu ile kalan 83,58-TL.’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 69,48-TL peşin harç +icraya yatan harcın davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2 uyarınca hesap ve taktir olunan 2.240,67-TL. vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2 uyarınca hesap ve taktir olunan 1.827,45-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı bulunan toplam 2.002,80-TL. yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 1.103,12-TL’sinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, geriye kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/2 vd. maddeleri uyarınca ve miktar itibarıyla kesin olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/04/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır