Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/821 E. 2020/284 K. 06.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/821 Esas
KARAR NO:2020/284

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:13/09/2018
KARAR TARİHİ:06/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan ve yukarıda tarafları, konusu, esas – karar numarası yazılı bulunan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında mal alım satımından kaynaklı ticari ilişki nedeniyle cari hesap ilişkisinin bulunduğunu, müvekkili şirketin cari hesap ilişkisine göre davalıdan alacağı bulunduğunu, bu alacağın tahsili için …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalı tarafından yetkiye ve borca haksız bir şekilde itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, borca itirazın alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik olduğunu beyanla borçlunun yetkiye ve borca itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, ayrıca yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; icra takibi ve davanın yetkisiz mahkemede açılmış olduğunu, müvekkilinin adresinin İstanbul-Bahçelievler İlçesi’nde olduğunu, bu nedenle yetkili mahkemenin … Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkili tarafından sipariş edilen malların müvekkiline teslim edilmediğini, bu nedenle müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini ve %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; faturalara ve cari hesaba dayalı alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın, İİK’nın 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkin itirazın iptali davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, tarafların ticari defter ve kayıtları, bilirkişi incelemesi ve diğer tüm yasal delillere dayanmıştır. Davalı taraf ise delil olarak; tarafların ticari defter ve kayıtları, faturalar ve sevk irsaliyeleri, tanık beyanı, yemin, bilirkişi incelemesi ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelenmiş, dosyanın incelenmesinden; davacı şirket tarafından borcun sebebi olarak “cari hesap bakiyesi” gösterilmek suretiyle davalı … – … aleyhine 03/08/2018 tarihinde 100.951,42-TL. asıl alacak, 701,03-TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 101.652,55-TL.’nin tahsiline yönelik olarak ilamsız icra takibi başlatıldığı, örnek 7 nolu ödeme emrinin davalıya 08/08/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu vekili Av. … tarafından UYAP üzerinden gönderilen 08/08/2018 tarihli dilekçe ile yasal süresi içerisinde yetkiye, borca, faize ve faiz oranına itiraz edilerek takibin durdurulduğu, sonrasında ise davacı şirketçe davalı aleyhine 13/09/2018 tarihinde ve 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı borçlu vekili tarafından 08/08/2018 tarihli borca itiraz dilekçesinde aynı zamanda yetkiye de itiraz edilmiş; müvekkili davalının adresinin … … olduğu, dolayısıyla … İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğu iddia edilmiştir. HMK.’nın 6. maddesi gereğince genel yetkili mahkeme ve icra dairesi davalı borçlunun yerleşim yeri mahkemesi ve icra dairesidir. Sözleşmeden kaynaklanan davalarda ise HMK’nın 10. maddesi gereğince borcun ifa yeri mahkemesi de yetkilidir. 6098 sayılı TBK’nın 89/1 maddesi uyarınca aksine bir anlaşma yoksa para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre faturaya dayalı takipler de para borcuna dayandığından TBK.’nın 89. maddesi gereğince alacaklının ikametgahı mahkemesi de yetkilidir. Buna göre davacı alacaklının yerleşim yeri olan … Merkez (…) icra daireleri veya borçlunun yerleşim yeri olan … icra dairelerinde takip yapılabilecektir. Dava açarken ve icra takibi başlatılırken seçimlik yetki kapsamında birden fazla mahkeme ve icra dairesinin yetkili olması halinde seçim hakkı davacı alacaklıda olup, davacı alacaklı seçim hakkını yetkili … İcra Daireleri yönünde kullanmış olduğundan, mahkememizce yapılan değerlendirmede dava konusu ilamsız icra takibinin cari hesaba ve faturaya dayanması ve TBK gereğince fatura alacaklarının götürülecek borçlardan olduğundan ve buna ilişkin yapılan takiplerde alacaklının ikametgahı icra daireleri de yetkili olması, takibin yapıldığı …. İcra Müdürlüğü’nün de yetkili olması karşısında mahkememizin de yetkili olduğu kabul edilerek davalı tarafın yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK.) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlamak yükümlülüğü davacı tarafa ait olduğundan, bu kapsamda davacı tarafça bildirilen deliller toplanmış, mahkememizce icra takip dosyası getirilerek dosyaya kazandırılmış, takibe ve davaya dayanak faturalar ve cari hesap ekstresinin dosya arasında olduğu görülmüş, sonrasında 06/11/2019 tarihli duruşmada uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, SMMM bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davalı vekiline gönderilen ve 12/11/2019 tarihinde e-tebligat ile tebliğ edilen ihtarat içeren tebligatta özetle; “…inceleme gün ve saatine kadar davaya konu tüm dayanak delillerini ve varsa ticari defterlerini vs. tüm belgelerini dosyaya sunması için kesin mehil verildiği, verilen mehil kesin olduğundan bu yönde bir daha mehil verilmeyeceği ve ticari defter ve kayıtlara dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı…” hususları açık ve net bir şekilde ihtar edilmiştir. Davalı tarafa gönderilen tebligat ekine 06/11/2019 duruşma tutanağı da eklenmiş, böylelikle davalı taraf ön inceleme duruşu tutanağında yer alan ve taraflara yerinde inceleme yapılmasını istedikleri takdirde HMK’nın 278. maddesinin son fıkrası uyarınca bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilebileceğinden haberdar edilmiştir.
Davalı taraf, inceleme günü ve saatinden haberdar olmasına karşın inceleme gün ve saatinde mahkeme kalemine gelmediği gibi, ticari defterlerini de mahkememiz dosyasına sunmamıştır. Davalı taraf ayrıca ticari defterlerinin yerinde incelenmesini de mahkememizden talep etmemiştir. Dolayısıyla, davalı taraf ticari defterlerin ibrazı için kendisine çıkarılan uyarılı davetiyeye rağmen ticari defter ve belgelerini ibraz etmediğinden, sadece davacı tarafın ticari defter ve kayıtları ile dosyaya getirtilen ve sunulan belgeler üzeride inceleme yapılmak için dosya konusunda uzman SMMM bilirkişi …’a tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporu 17/01/2020 tarihinde dosyaya sunulmuştur.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 17/01/2020 tarihli raporda özetle; dava konusu alacağın davacı şirket ile davalı arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davalı tarafından ödenmeyen 101.652,55-TL. bakiye alacağa dayalı olduğu, davacının 2011, 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu kanaatine varıldığı, davalının BA formunda davacının kesmiş olduğu faturaları beyan etmiş olmasının ticari ilişkiyi gösterir nitelikte olduğu, davacının davalı ile cari hesabına ait 111.137,33-TL. cari bakiye alacağının olduğunun tespit edildiği, itirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı olduğundan taleple bağlı kalınması gerektiği, dolayısıyla takipte talep edilen asıl alacak tutarı olan 100.951,42-TL.’nin esas alınması gerektiği, sonuç olarak davacı yan davalı yanı noter vasıtasıyla icra takibinden önce temerrüde düşürmediğinden ve davalı yana icra takibinden önce temerrüde düşürülecek herhangi bir işlem yapmadığından, temerrüdün icra takibi ile oluştuğu, icra takip tarihi olan 03/08/2018 tarihi itibariyle davacının davalı yandan 100.951,42-TL. cari bakiye alacağının olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına tebliğe çıkarılmış ve usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Davalı vekiline bilirkişi raporu 22/01/2020 tarihinde e-tebligatla tebliğ edilmesine karşın, davalı tarafça rapora karşı herhangi bir beyan veya itirazda bulunmamıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2017 tarih, 2016/2630 E. ve 2017/258 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere; mahkemece tacir olan taraflara ticari defterlerini sunmaları için kesin süre verilmesi halinde davacı taraf ticari defterlerini öngörülen sürede ibraz etmesine karşın davalı taraf ticari defterlerini mahkemeye sunmaz ise artık davacı tarafın usulüne uygun tutulan ticari defterleri onun (davacının) lehine delil niteliğini haizdir. Davacının icra takibine konu ettiği tutarlar eğer davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinde yer almakta ise (kayıtlı ise) bu durumda davalı tarafın ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olması nedeniyle ispat yükü kendisinde olan tarafın (davacının) ticari defterleri davacı lehine delil olacaktır.
Dosyada alınan bilirkişi raporu mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporun toplanan delillere dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere uygun olduğu görülmüş, gerekçeli, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenerek hükme esas alınmıştır.
Tüm dosya kapsamının, davacı şirket tarafından davalı adına kesilen faturaların, dosyaya gelen BA-BS formlarının, takibe dayanak cari hesap ekstresinin ve dosyada alınan SMMM bilirkişisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinde; tacir olan taraflar arasında 2011 yılından başlayarak 2018 yılına kadar süregelen ve mal satımından kaynaklanan ticari ilişki bulunduğu, davacı şirketçe davalıya verilen mallara karşılık usulüne uygun faturalar düzenlendiği, düzenlenen faturaların davacının resmi ve mevzuata uygun ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, anılan faturaların davalı tarafından da BA formlarında beyan edildiği, böylelikle taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı konusunda mahkememizde kanaat oluştuğu, davacı tarafın bilirkişi incelemesi için defter, kayıt ve belgelerini ibraz ettiği, ancak davalı tarafın mahkememizce verilen kesin süreye ve yapılan ihtarata rağmen ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı, bu nedenle ispat yükü kendisinde olan davacı tarafın ticari defterlerinin lehine delil olduğu, dosyadaki delil ve belgelere göre düzenlenen bilirkişi raporunun usulüne uygun ve denetime elverişli bulunduğu, davacı tarafça sunulan ticari defter, kayıt ve belgelere göre düzenlenerek hükme esas alınmasında sakınca görülmeyen ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporunda tespit edilen miktara göre ve taleple bağlılık ilkesi de dikkate alındığında; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibariyle 100.951,42-TL. tutarında alacaklı olduğu, davacı taraf takip öncesinde davalıyı temerrüde düşürmediğinden, davacının takip öncesine yönelik işlemiş faiz talebinin haklı ve yerinde olmadığı, öte yandan davalı tarafın asıl alacak miktarı olan 100.951,42-TL.’ye yönelik olarak yaptığı itirazın ise haksız olduğu, taraflar tacir olduklarından asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesi gerektiği anlaşılmakla; davanın kısmen kabulü ile İİK.’nun 67. maddesi gereğince davalının 100.951,42-TL. asıl alacağa ilişkin itirazının iptalinin, fazlaya dair istemin ise reddinin gerektiği, ayrıca İİK.’nın 67/2 maddesinde düzenlenen icra inkar tazminatının amacı alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik haksız itirazları önlemek olduğundan ve takip konusu asıl alacak likit ve davalının 100.951,42-TL.’ye yönelik itirazı haksız olduğundan, kabul edilen miktar üzerinden davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatını da kapsayacak şekilde aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; davalı borçlunun …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasındaki 100.951,42-TL asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi yürütülmek suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine,
2-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan, itirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 20.190,28-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gerekli 6.895,99-TL karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 1.735,98-TL harçtan mahsubu ile geriye kalan 5.160,01-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan peşin harç ve icraya yatan harç toplamı olan 1.735,98-TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 750,00-TL bilirkişi ücreti, 93,00-TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 884,10-TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesap olunan 878,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 13.540,38-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen kısım üzerinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/2 maddesi gereğince hesaplanan 701,13-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek davacı tarafa iadesine,
Dair, HMK.’nın 345. maddesi uyarınca gerekeli kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK’nın 342. maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK’nın 343. maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK.’nun 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/07/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır