Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/812 E. 2019/848 K. 06.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/812 Esas
KARAR NO : 2019/848

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/09/2018
KARAR TARİHİ : 06/11/2019

Davacı vekili tarafından mahkememizde açılan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 31/12/2013 tarihinde Kart Satış Sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirket tarafından üye kuruluşlar vasıtası ile müşteri şirket personeline elektronik ödeme kartı ile (Ticket Restaurant Kart ile) yemek yeme olanağı sağlandığını, bu hizmete ve hizmet bedelinin ödenmesine ilişkin şartların taraflar arasındaki Kart Satış Sözleşmesi’nde düzenlendiğini, işbu sözleşmeden doğan alacaklara ilişkin olarak müvekkili şirkete davalı adına kesilmiş faturaların huzurdaki davanın konusunu oluşturduğunu, müvekkili şirketin tüm sözlü ve yazılı uyarılarına rağmen davalı firmanın müvekkiline olan borcunu ödemediğini, müvekkili şirketin davalıdan olan alacağını tahsil etmek amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı borçlu şirketin borca, faize ve yetkiye itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalı borçlunun yetki itirazının yersiz olduğunu, taraflar arasında imzalanan 31/12/2013 tarihli satış sözleşmesinin 7. maddesine göre yetkili mahkeme ve icra müdürlüğünün İstanbul mahkemeleri ve icra müdürlükleri olduğunu, dolayısıyla davalı borçlunun yetki itirazının yerinde olmadığını, davalının borcu olmadığına dair beyanlarının da kötü niyetli ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı borçlu ile müvekkili şirket arasında sözleşmeye dayanan bir ticari ilişki bulunduğunu, davalı tarafından cari hesap ekstresi bakiyesinin müvekkiline ödenmediğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı şirket aleyhine %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi, delil listesi ve ekleri ile tensip zaptı davalı şirkete 19/09/2018 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı taraf davaya cevap vermemiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; İİK. madde 67’ye göre açılmış itirazın iptali davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı icra takip dosyası, 31/12/2013 tarihli Kart Satış Sözleşmesi, cari hesap ekstresi ve faturalar, ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi incelemesi, keşif, tanık beyanı ve yemin delillerine dayanmıştır. Davalı taraf ise herhangi bir delil sunmamıştır.
Mahkememizce İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelenmiştir. İcra takip dosyasının incelenmesinden; davacı şirket tarafından 23/03/2018 tarihinde 2.544,00-TL. asıl alacak ve 41,65-TL. vade farkı olmak üzere toplam 2.585,65-TL.’nin tahsili için davalı şirket aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, örnek 7 nolu ödeme emrinin davalı şirkete 10/05/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu şirket vekili tarafından 11/05/2018 tarihli dilekçe ile yasal süresi içerisinde borca ve yetkiye itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde davacı şirketçe davalı borçlu şirket aleyhine huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı-borçlu şirket vekili 11/05/2018 tarihli borca ve yetkiye itiraz dilekçesinde; takibin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatılmış olduğunu, müvekkili şirketin adresinin … olduğunu, dolayısıyla yetkili icra müdürlüğünün Ankara Batı İcra Müdürlüğü olduğunu iddia etmiştir.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada belirlenecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığıdır. Bilindiği üzere icra takiplerinde yetki hususu, 2004 sayılı İİK’nın 50. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) hükümlerine göre yapılmaktadır. İİK’nın 50. maddesi “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir. Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davasını gören mahkeme, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, sonuca etkili değildir. Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle tetkik merciinin (icra hukuk mahkemesinin) yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır. (Üstündağ S., İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, s. 101-102). Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2001 tarih ve 2001/19-267 E., 2001/311 K.; 20.03.2002 tarih ve 2002/13-241 E., 2002/208 K.; 20.11.2002 tarih ve 2002/19-900 E., 2002/994 K. sayılı kararlarında da aynı ilkelere işaret edilmiştir.
Diğer yandan bir itirazın iptali davasının görülebilmesi, usulüne uygun şekilde yapılmış, geçerli bir icra takibinin varlığına bağlıdır. Ortada, geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği hâllerde, bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece açıklanan şekilde geçerli bir takibin bulunmayacağı açıktır. (Yargıtay HGK’nun 04.07.2019 tarihli; 2017/15-261 Esas, 2019/854 K. sayılı ilamı) Yine emsal nitelikteki Yargıtay HGK.’nun 20.11.2002 tarihli, 2002/19-900 E. ve 2002/994 K. sayılı ilamında bu hususun hakim tarafından re’sen dikkate alınması gereken dava şartı olduğu kabul edilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelindiğinde, borçlu-davalı tarafından borca itiraz ile birlikte icra müdürlüğünün yetkisine de itiraz edilmiş olduğundan, mahkememizce öncelikle davalının takip dosyasında yaptığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelenmiştir. Taraflar arasında akdedilen Kart Satış Sözleşmesi’nin 7. maddesinde “…çıkabilecek ihtilaflarda İstanbul Mahkemeleri ile İcra Müdürlükleri’nin yetkili olduğuna dair yetki sözleşmesi mevcut olduğundan…” HMK.’nun 17. maddesi dikkate alınarak 14/05/2019 tarihli duruşmada, takibin yapıldığı İstanbul İcra Daireleri yetkili olduğundan, davalı tarafın yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlamak yükümlülüğü davacı tarafa ait olduğundan, bu kapsamda davacı tarafça bildirilen deliller toplanmış, mahkememizce icra dosyası getirilerek dosyaya kazandırılmış, takibe ve davaya dayanak faturalar ve cari hesap ekstresinin dosyada olduğu görülmüştür.
Mahkememizce 14/05/2019 tarihli duruşmada uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, tarafların ticari defterleri üzerinde SMMM bilirkişisi marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmasına karar verilmiş ve 21/06/2019 tarihi inceleme günü tespit edilmiştir. Aynı duruşmada taraflara inceleme gün ve saatinde ticari defterler ve kayıtlarını ibraz etmeleri, eğer inceleme gün ve saatinde burada hazır edemeyecek iseler en geç inceleme gün ve saatine kadar ticari defter ve kayıtların bulundukları yerleri bildirmeleri için inceleme gününe kadar kesin süre verilmiş, aksi takdirde defter ibrazından kaçınmış sayılacakları ihtar edilmiş, ticari defter ve kayıtların yerinde incelenmesini talep ettikleri takdirde HMK’nun 278/son maddesi uyarınca bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmesine ve ek bilirkişi ücretinin o aşamada değerlendirilmesine, davalı tarafa ise tüm bu hususlarda meşruhatlı davetiye çıkarılmasına karar verilmiştir. Duruşma sonrasında davalı şirkete bu ara kararla birlikte ihtaratlı tebligat gönderilmiştir.
14/05/2019 tarihli duruşma tutanağı ile tutanak içeriğindeki ihtarat davalı şirkete 27/05/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, buna karşın davalı şirket tarafından ticari defter ve belgeler mahkememize sunulmamış, aynı zamanda davalı taraf haberdar olmasına rağmen 21/06/2019 tarihinde mahkememiz kaleminde yapılan inclemeye de katılmamış, yine yapılan ihtara rağmen kendi defterlerinin yerinde incelenmesini de mahkememizden talep etmemiştir.
21/06/2019 tarihinde mahkememiz kaleminde yapılan incelemeye davacı vekili katılmış, sonrasında dosya bilirkişiye tevdi edilmiş ve bilirkişi tarafından düzenlenen 28/06/2019 tarihli rapor dosya içerisine alınmıştır. 28/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının 2016, 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerin lehine delil niteliğinde olduğu, davacının davalı ile olan cari hesap hareketlerini ticari defterlerine usulüne uygun olarak kaydettiği, davalının faturalara itirazını ihtarname ile yapmadığı, davacı yanın davalı yanı noter vasıtasıyla icra takibinden önce temerrüde düşürmediği, davacının ticari defterlerinin incelemesinde davalı yandan toplam 2.544,00-TL. cari bakiye alacağının olduğu, İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyasında takip konusu yapılan fatura alacağına ilişkin olarak davacı yanın davalı yana icra takibinden önce onu temerrüde düşürecek bir işlem yapılmadığı, davalının temerrüdünün icra takibi ile oluştuğu, icra takip tarihi olan 23/03/2018 tarihi itibariyle 2.544,00-TL. bakiye alacağa ödeme tarihine kadar işleyecek faiz hesaplanması yönünde kanaate varıldığı şeklinde görüş bildirilmiştir.
28/06/2019 tarihli bilirkişi raporu davalı şirkete 08/07/2019 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olmasına karşın davalı şirket tarafından bilirkişi raporuna karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
Dosyada alınan bilirkişi raporu mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporun toplanan delillere dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere uygun olduğu görülmüş, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
Tüm dosya kapsamına, dosyada alınan ve mahkememizce benimsenen bilirkişi raporuna göre; takip konusu faturaların davacının resmi ve mevzuata uygun ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı tarafın bilirkişi incelemesi için defter, kayıt ve belgelerini ibraz ettiği, dosyada bulunan belgelere göre düzenlenen bilirkişi raporunun usulüne uygun ve denetime elverişli olduğu, davacı tarafça sunulan ticari defter kayıt ve belgelere ve düzenlenen bilirkişi raporuna göre davacı tarafın davalı şirketten takip tarihi itibariyle 2.544,00-TL. alacaklı olduğu, davacı alacaklının takip öncesinde davalı şirketi temerrüde düşürmediği, bu nedenle davalıdan takip öncesi işlemiş faiz talebinde bulunamyaacağı, davalının takiple birlikte temerrüde düştüğü, davalı borçlu şirketin bilirkişi raporu ile tespit edilen 2.544,00-TL.’ye yönelik itirazının haksız olduğu ve İİK’nun 67. maddesi gereğince iptalinin gerektiği, raporda belirlenen ve tespit edilen alacak miktarını aşan davacı isteminin ise yerinde olmadığı kanaatine varıldığından davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, ayrıca haklı bulunan alacak miktarı likit ve belirlenebilir olduğundan, davalının itirazı da haksız olduğundan, kabul edilen miktar üzerinden davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasındaki 2.544,00-TL. asıl alacağa ilişkin itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faizi yürütülmek suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, fazlaya ilişkin istemin ise reddine,
2-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranı üzerinden hesaplanan 508,80-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gerekli 173,78-TL karar ve ilam harcından 44,15-TL peşin harcın mahsubu ile kalan 129,63-TL’nin davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,15-TL peşin harcın davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 13/2. Maddesi uyarınca 2.544,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı olan 929,05- TL. yargılama giderinin davanın kabul ve red orarına göre 914,08- TL”sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avanslarından geriye kalanının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/2 vd. maddeleri uyarınca ve miktar itibarıyla kesin olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

Yargılama Gideri Dökümü:
35,90-TL başvuru harcı
44,15-TL Peşin harç
5,20-TL vekalet harcı
93,80-TL tebligat ve posta ücreti
+__ 750,00-TL bilirkişi ücreti_____
929,05
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.