Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/765 E. 2021/720 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/765 Esas
KARAR NO:2021/720

DAVA:Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:22/08/2018
KARAR TARİHİ:07/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin …’da internet tabanlı yüksek kaliteli videolar sunan, pazarlama ve reklamcılık alanında faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin reklamcılık ve pazarlama alanında faaliyet göstermesi sebebiyle geniş kitlelere ulaşması gerektiğini, bu kapsamda müvekkili şirketin veri tabanında yer alan cep telefonu numaralarına … uygulaması üzerinden saatte yaklaşık bir milyon adet text mesajlarının gönderildiği, gönderilen bu mesajların da gönderim ve okundu bilgilerinin toplanıp kaydedilmek suretiyle bir rapor haline getirildiği bir yazılım geliştirilmesi için Türkiye’de faaliyet gösteren davalı şirket ile görüşmeler yapıldığını, bu görüşmeler neticesinde müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 20/04/2018 yürürlük tarihli bir Yazılım ve Teknik Hizmet Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin ekinde yer alan EK-1 ve EK-2 numaralı dokümanlarda geliştirilmesi kararlaştırılan … Message Dispatcher Engine isimli yazılımın sahip olacağı temel özelliklerin belirlenmiş olduğunu, dokümanlarda bilhassa sistemin saatte yaklaşık bir milyon adet mesaj gönderme kapasitesine sahip olacağının belirtilmiş olduğunu, ayrıca tüm bu taahhütlerin sözleşmenin 4.1. maddesi uyarınca 1 Mayıs 2018’e kadar teslim edileceğinin açıkça düzenlenmiş olduğunu, müvekkili şirketin davaya konu yazılımın ve teknik hizmetin eksiksiz sağlanması karşılığında davalı karşı yana 65.000-USD gibi yüksek bir bedeli ödemeyi kabul ettiğini, ancak davalı şirketin öncelikle sözleşmeye konu yazılımı taahhüt etmiş olduğu vakitte teslim etmeyerek sözleşmeden doğan yükümlülüğünü ihlal ettiğini, müvekkiline teslim edilmek istenen yazılımın test yayınları yapılırken dahi stabil vaziyette çalışmadığını, sistemin kendisinden beklenen özellikleri karşılamadığını ve taahhüt edilen kapasitede mesaj gönderemediğini, davalı yan ile yapılan birçok e-mail yazışmasından ve … mesajlaşmasından da anlaşılacağı üzere; sistemin çalışır bir vaziyette teslim edilemediğinin adeta ikrar düzeyinde net bir şekilde anlaşılabilmekte olduğunu ve müvekkili şirket tarafından sözleşme kapsamında davalı şirkete ödenmiş olan toplam 54.630-USD tutarındaki bedelin müvekkili şirkete iade edilmesi gerektiğini belirterek; fazlaya ilişkin talep ve dava haklarını saklı tutarak sözleşme bedeli olarak davalı şirkete ödenen 54.630-USD’nin şimdilik 1.000-USD’lik kısmının müvekkili şirkete iadesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; dava konusu yazılımın davacı şirketin açık bilgi ve rızası doğrultusunda dava dışı … tarafından yapıldığını, müvekkili şirketin sadece aracı konumunda olduğunu, davacının talep ettiği yazılım işini dava dışı …’ne verdiğini, yazılımın ayıplı olduğuna yönelik iddianın yazılımı bizzat yapan … yöneltilmesi gerekirken müvekkili … yöneltilmiş olduğunu, bu nedenle öncelikle husumet itirazında bulunduklarını, zamanaşımının ve hak düşürücü sürenin dikkate alınarak davanın süresinde açılıp açılmadığının mahkemece tespitini, davanın süresinde açılmadığının tespiti halinde zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçmiş olması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacı tarafça dava dilekçesinde; “sözleşme kapsamında davalı şirkete ödenmiş olan toplam 54.630-USD tutarındaki bedelin iade edilmesi gerekmektedir” denilmek suretiyle müddeabihin net olarak tespit ve beyan edilmesine karşın şimdilik 1.000-USD için kısmi dava şeklinde açıldığını, davacı şirketin Türkiye’de yerleşik olmayan yabancı bir şirket olduğunu, bu sebeple MÖHUK’un 48/1. maddesi kapsamında yabancılık teminatı şartının yerine getirilmesi gerektiğini, davacı yanın dava dilekçesinde açıkça belirttiği 54.630-USD’lik tutar dikkate alınmak suretiyle teminat yatırılmasının sağlanmasını, davacının talep ettiği yazılımın bir … yazılımı olduğunu, bu tabirin; …’ın yazılım geliştiricilerinin erişimi açık bıraktığı çeşitli mesaj gönderim servislerinin Whatsaap’ın müsaade ettiği limit ve usulü zorlayacak (kısmen aşacak) şekilde kullanarak toplu şekilde büyük adetlerde mesaj gönderme durumunu ifade ettiğini, ilgili yazılımı kullanan kişi ve kurumlara …’ın herhangi bir hukuki tedbir uygulamamakta olduğunu, ancak …’ın güvenlik alt yapısının bu yazılımın kullanımını tespit etmesi halinde yazılımın erişimini bloklama durumunun söz konusu olduğunu, tüm risk ve ayrıntıların davacıya önceden iletildiğini, bunun sözleşmeye hüküm olarak da eklendiğini, … firmasının davacıya çalışır bir yazılım hazırladığını, davacının 03 Mayıs 2018 tarihinden itibaren yazlımı kullanmaya başladığını ve belli miktarda mesajı başarıyla gönderdikten sonra …’ın ilgili kullanımı tespitine istinaden kısmi bloklama ile karşılaşıldığını, bu yüzden yazılımın sözleşmede belirtilen gönderim kapasitesine (saatte 1 milyon adet) sahip olmasına rağmen aynı miktarda mesajın alıcılara ulaşmadığının görüldüğünü, taraflardan hiçbirinin müdahale edemeyeceği böyle bir durumun ortaya çıkışında … kusuru olmadığı gibi, yazılımın ayıplı olduğu anlamına da gelemeyeceğini belirterek öncelikle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, dosyanın hak düşürücü süre ve zamanaşımı yönünden değerlendirilmesine, süresinde açılmadığı takdirde bu sebeple reddine, davanın esasına girildiği takdirde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında 20/04/2018 tarihinde akdedilen “Yazılım ve Teknik Hizmet Sözleşmesi” ile ekleri kapsamında taahhüt edilen yazılım ve teknik destek hizmetinin, davalı yüklenici tarafından davacı şirkete taahhüt edildiği şekilde verilmediği ve ayıplı olarak verildiği iddialarıyla sözleşme kapsamında davalıya ödenen bedelin iadesine yönelik olarak kısmi dava şeklinde açılmış alacak davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; 20/04/2018 tarihli Yazılım ve Teknik Hizmet Sözleşmesi, sözleşme kapsamında taahhüt edilen işin 01 Mayıs 2018 tarihine kadar teslim edilmediğine dair bilgi, yazışma, belge ve bildirimler, davalı şirket tarafından süresinden sonra teslim edilen sistemin çalışmadığına ve teknik destek hizmetinin verilmediğine dair bilgi belge ve bildirimler, davalı şirketin kusurunu kabul ederek sözleşme bedelinde indirim teklifinde bulunduğuna dair yazılı bilgi ve belgeler, … 7. Noterliği’nin 22/05/2018 tarih – … yevmiye numaralı ihtarnamesi, … 9. Noterliği’nin 13/08/2018 tarih – … yevmiye numaralı ihtarnamesi, davacı şirket tarafından yapılan 54.630-USD’lik ödemeye ilişkin fatura, bilgi ve belgeler, sözleşmeye konu sistemin çalışabilmesi için yapılan diğer masraflara ilişkin fatura, bilgi ve belgeler, … faaliyet gösteren davacı şirketin ticaret sicil kayıtları, banka kayıtları, tarafların ticari defter ve belgeleri, bilirkişi raporu, bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu yazılım ve dava konusu yazılımı bünyesinde barındıran 1 (bir) adet server, uzman raporu, tanık beyanı, yemin diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; … Teklif, … ile … arasında akdedilen 20/04/2018 tarihli Yazılım ve Teknik Hizmet Sözleşmesi, … ile … arasındaki sözleşme, … arasındaki e-mail yazışmaları, … arasında yapılmış … yazışmaları, ticari defter ve kayıtlar, … Multimedya Ltd. Şti.’ye ait her tür ticari defter ve kayıtlar, … …’ye ait her tür ticari defter ve kayıtlar, …. A.Ş.’ye ait her tür ticari defter ve kayıtlar, bilişim kayıtları, yazılıma ilişkin teknik veriler, kaynak kodlar ve sair bilişimsel bilgi, belge ve kayıtlar, … … ve … … yapmış olduğu ödemeleri gösterir faturalar, ödemelere ilişkin banka kayıtları, bilirkişi incelemesi, gerekli görüldüğü takdirde keşif, yerinde inceleme, tanık beyanı, yemin, emsal içtihatlar ve sair her tür yasal delile dayanmıştır.
Davalı şirket vekili her ne kadar husumet itirazında bulunmuş ve davanın müvekkili şirkete değil, … … Şti.’ye yöneltilmesini talep etmiş ise de; mahkememizce uyuşmazlığa konu sözleşmenin (20/04/2018 tarihli Yazılım ve Teknik Hizmet Sözleşmesi) tarafları dikkate alındığında davalının husumet itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Zira davalı şirket, …. Ltd. Şti. ile arasındaki sözleşmesel ilişkiyi dayanak olarak göstermiş ise de, davalı ile … arasındaki ilişki tamamen bu iki şirket arasındaki iç ilişki niteliğinde olduğundan, davacı … bağlayıcı değildir. Bu nedenle davalının husumet itirazı yerinde görülmemiştir.
Davacı şirket davasını HMK.’nun 109. maddesine göre kısmi dava olarak açmıştır. Alacağın yalnızca bir bölümü için açılan davaya “kısmi dava” denir. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukukî ilişkiden doğmuş olması ve alacağın şimdilik belirli bir kesiminin dava edilmesi gerekir. Diğer bir söyleyişle, bir alacak hakkında daha fazla bir miktar için tam dava açma imkânı bulunmasına rağmen, alacağın bir kesimi için açılan davaya kısmi dava denir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 109. maddesinde kısmi dava türü düzenlenmiştir. HMK.’nun 109/1. maddesine göre; “Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.” Somut olayda dava HMK.’nun 109. maddesi gereğince dava kısmi dava şeklinde açılmış olduğundan, mahkememizce 13/12/2018 tarihli ön inceleme duruşmasında davalı vekilinin davanın henüz başında davalı tarafça eksik harcın tamamlanmasına yönelik talebinin reddine karar verilmiştir.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (MÖHUK) 48. maddesi, “yabancılık” kriterini esas alarak, Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişileri, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermekle mükellef kılmaktadır. Davalı taraf cevap dilekçesinde; davacı şirketin Türkiye’de yerleşik olmayan yabancı bir şirket olduğunu, bu sebeple MÖHUK’un 48/1. maddesi kapsamında yabancılık teminatı şartının yerine getirilmesi gerektiğini, aksi halde davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesini talep ettiğinden, mahkememizce Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak Türkiye Cumhuriyeti ile … Devleti arasında MÖHUK’un 48/2. maddesi anlamında karşılıklı yani her iki devlet arasında imzalanan ikili anlaşma veya iki devletin de taraf olduğu çok taraflı anlaşma bulunup bulunmadığı ve buna göre davacı tarafın teminat muafiyetinin olup olmadığını sorulmuştur. Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından müzekkereye verilen cevapta; … Türkiye’nin de tarafı olduğu 1954 tarihli Hukuk Usulüne dair Lahey Sözleşmesi’ne taraf olmadığı, Türkiye ile Malezya arasında teminattan muafiyete ilişkin karşılıklılık içeren bir düzenlemenin de mevcut olmadığı, bu konudaki takdirin mahkemede olduğu belirtilmiştir.
Davacı vekili müvekkili şirketin yabancılık teminatından muaf olduğunu iddia etmiş ise de; bizzat davacı vekili 21/05/2019 tarihli celsede yargılamanın daha fazla sürüncemede kalmaması için mahkemece takdir edilecek yabancılık teminatını yatırmaya hazır olduklarını bildirmiştir. Gerek Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından dosyaya gönderilen yazı cevabı, gerekse davacı vekilinin duruşmadaki beyanı dikkate alınarak mahkememizce 21/05/2019 tarihli duruşmada; davacı vekiline mahkememizce takdir olunan 5.000-TL. tutarındaki yabancılık teminatını mahkeme veznesine yatırması için 2 haftalık kesin süre verilmiş, kesin süreye rağmen yatırmadığı takdirde davanın HMK.’nun 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedileceği hususu açıkça ihtar edilmiştir. Akabinde davacı şirket vekili tarafından 31/05/2019 tarihinde mahkememiz ara kararı gereğince 5.000-TL. teminat (yabancılık teminatı) mahkemeler veznesine yatırılmıştır.
Öte yandan dosya taraflarınca her ne kadar tanıkların dinlenmesi yönünde talepte bulunulmuş ise de; eldeki davanın tacir olan taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkiden kaynaklanması, tarafların iddialarının ve savunmanın ancak yazılı belge ile ispatı gereken hususlarından olması nedenleriyle mahkememizce her iki tarafın tanık dinlenmesi yönündeki taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Deliller toplandıktan ve başkaca eksik bir husus kalmadığı anlaşıldıktan sonra taraflar arasındaki uyuşmazlığın teknik inceleme gerektirmesi nedeniyle mahkememizce 01/07/2019 tarihli ara karar ile; iddia, savunma, toplanan deliller ve taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek, dosya konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenerek 02/12/2019 tarihinde dosyaya sunulan raporda özetle; dosyadaki sözleşme, mailler ve yazışmalar incelendiğinde; dava konusu yazılımın satışı sırasında teorik olarak saatte 1 milyon mesaj gönderebilme kapasitesinin olduğu ve gerekli şartların sağlanması halinde bunun mümkün olduğu bilgisinin davalı tarafça davacı tarafa verildiği, taraflar arasındaki yazışmalara göre programın … ve Local (Malezya) serverlarda kurulduğu, Local kurulum yapılan bilgisayarların incelemesinde de tespit edildiği, ancak kurulum süreçlerinde çeşitli sıkıntıların çıktığı, Malezya tarafının çeşitli kampanyalar için sistemi kullanmaya çalıştığı ancak bu konuda tam anlamı ile başarılı olamadığı, kurulum ve çalışmaya başlanması için …’nin Sanatsal Multimedya ve Akampüs yetkilileri ile sürekli olarak temas ederek, teknik destek ile kurulumun tamamlanması ve faal hale geçmesi için çalıştığı, dava konusu … mesaj gönderim sisteminin kapasitesinin sisteme tanımlanan hat sayısına bağlı olduğu, Sanatsal Multimedya tarafından bir hattın … güvenlik kuralları gereği dakikada 150 mesaj, saatte 9000 atabildiğinin belirtildiği, saatte 500.000 mesaj için 50 hat, saatte 1 milyon mesaj için en az 100 hattın kullanılması gerektiği, fakat yukarıda bahsedilen miktarda hattın sisteme tanımlanmasının … blokajları nedeni ile mümkün olmadığı, gerek yazılımın teslimi aşamasında, gerekse sonrasında hat biokajları ile karşılaşıldığı, yapılan testlerin az sayıda tanımlı hat ile programın bahsedilen limitinden uzak sayıda mesaj ile yapıldığı, bu nedenle programın birkaç hat ile mesaj gönderebilmesinin yazılımın başarılı teslimi anlamına gelmediği, bu nedenle dava konusu yazılımın davalı tarafından davacıya başarılı bir şekilde teslim edilmemiş olduğu, davacı ve davalının yaptığı sözleşmenin 7.3 maddesinde …’ın sistemde yapacağı geri dönüşü olmayan ve bahsi geçen yazılımın gerektiği gibi çalışmasını engelleyen değişiklerden davalının sorumlu tutulamayacağının belirtilmiş olduğu, bu maddenin “başarılı bir şekilde teslim edilen yazılımdan sonra …’ın yapacağı değişiklerden dolayı davalının sorumlu tutulamayacağını” kapsadığı, sonuç olarak; dosyaya mübrez sözleşme, yazışmalar, bilgi ve belgelere dayalı olarak yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde davacı şirketin davalı yana 20/04/2018 tarihli sözleşme gereğince 54.630-USD ödeme yaptığının sabit olduğu, ancak davacıya sözleşmede belirtilen özelliklerde ve sözleşmede belirtildiği şekilde dava konusu yazılımın teslim edilemediği, davacının haklı görülmesi halinde davacının davalı yandan 54.630-USD tutarında alacaklı olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı vekilince 20/12/2019 tarihli dilekçe ile rapora itiraz edilmiş ve sonuç itibari ile yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili tarafından ise davalının bilirkişi raporuna itiraz dilekçesine karşı beyanda bulunulmuş ve davalarının kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir.
Mahkememizce 30/09/2020 tarihli duruşmada; tarafların rapor sonrası sundukları dilekçelerindeki kapsamlı ve teknik itirazları ile beyanları da dikkate alınarak ek rapor düzenlenmek üzere dosyanın kök raporu düzenleyen bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenerek 04/02/2021 tarihinde dosyaya sunulan ek raporda özetle; … (…) an itibarıyla pasif olduğundan üzerinde bir inceleme yapılamadığı, sistemin az hat ile az sayıda mesaj gönderecek şekilde çalıştığının gerek log (kayıt) gerekse program kodları üzerinden tespit edildiği, fakat hat sayısı ve gönderilen mesaj sayısı arttıkça sistemin gerek test gerek canlı ortamda hiçbir zaman günlük 1.000.000 mesaj kapasitesine ulaşamadığı, sonuç olarak davalı tarafça davacıya sözleşmede belirtilen özelliklerde ve sözleşmede belirtildiği şekilde bir yazılımın teslim edilemediği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi ek raporu da dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından 22/02/2021 tarihli dilekçe ile ek rapora itiraz edilerek yeni bir heyetten rapor alınması talebinde bulunulmuştur. İhbar olunan şirket vekili tarafından ise ek rapora itiraz edilerek itirazlar doğrultusunda ek rapor alınması talep edilmiştir.
Davalı şirket vekili tarafından dosyada kök ve ek raporlar alındıktan sonra yargılama sırasında dosyaya bilgisayar mühendisi tarafından düzenlenmiş 13/04/2021 tarihli “Bilimsel Mütalaa” sunularak öncelikle yeni bir heyet oluşturulması, mahkeme aksi kanaatte ise mevcut bilirkişi heyetine uzman görüşünü sundukları bilgisayar mühendisi Dr. … da eklenerek mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması talep edilmiştir.
Mahkememizce 21/04/2021 tarihli duruşmada; dosyada alınan bilirkişi kurulu kök ve ek raporlarının yargısal denetime uygun, hüküm kurmaya elverişli ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması ve/veya mevcut bilirkişi kuruluna uzman mütalaası sunan bilgisayar mühendisi Dr. …’ın da eklenerek ek rapor alınması yönündeki taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili 21/06/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile; dava dilekçesinde 1.000-USD olan dava değerini bilirkişi raporu doğrultusunda 53.630-USD daha artırarak toplamda 54.630-USD’ye yükseltmiş ve yatırılması gereken tamamlama harcını da 7.930,12-TL. + 98,00-TL. olmak üzere toplam 8.028,12-TL. olarak ikmal etmiştir.
Taraflar arasında akdedilen 20/04/2018 tarihli “Yazılım ve Teknik Hizmet Sözleşmesi” eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlık anılan sözleşme kapsamında davacı şirketçe taahhüt edilen yazılım ve teknik destek hizmetlerinin, davalı yüklenici tarafından davacı şirkete taahhüt edildiği şekilde verilip verilmediği ile eserin ayıplı olup olmadığı ve ödenen bedelin iadesinin gerekip gerekmediği konularında toplanmaktadır.
TBK.’nun 470. maddesine göre eser sözleşmesi; yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Eser sözleşmesi; iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olup, sözleşmenin geçerliliği zorunlu şekil koşuluna yani yazılı olarak yapılmasına bağlı değildir. Sözleşmenin bir tarafında yüklenici, yani bir eser meydana getirme borcu altına giren, eser meydana getirmeyi yüklenen taraf, diğer tarafta ise yüklenicinin meydana getirdiği esere kararlaştırılan bedeli ödemeyi taahhüt eden iş sahibi vardır. Eser sözleşmesinde edim sonucunun gerçekleşmesi yüklenicinin eseri tamamlaması ve iş sahibine teslimi ile gerçekleşmektedir. TBK.’nun 471. maddesine göre; yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır. Eser sözleşmesine dayanan işlerde, yapılan işin fen ve sanat kurallarına uygun olarak imal edildiğini ispat yükümlülüğü yükleniciye aittir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 24/06/2013 tarihli, 2012/4820 E. ve 2013/4133 K. sayılı kararı)
Somut olayda; taraflar arasında imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK.’nun 470 ve devamı maddelerinde öngörülen “eser sözleşmesi” ilişkisi kurulmuş olup; davalı yüklenici, edimi olan “sözleşme konusu yazılımı (eseri) sözleşme ve eklerindeki taahhüdüne uygun, teknik olarak iş sahibi davacının kullanım amacına elverişli şekilde teslim etmek zorundadır. Bir başka ifade ile davalı yüklenicinin bedele hak kazanabilmesi için öncelikle davacının eserden beklediği amaca uygun olarak eseri üretip teslim ettiğini ispatlaması gerekir.
Davacı şirket tarafından davalı şirkete 20/04/2018 tarihli “Yazılım ve Teknik Hizmet Sözleşmesi” kapsamında işin bedeli olarak 54.630-USD ödendiği hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, ödenen bu bedelin iadesinin gerekip gerekmediği konusunda toplanmaktadır.
İddia, savunma, dosyada toplanan deliller ile mahkememizce hükme esas alınan bilirkişi kurulu kök ve ek raporlarındaki teknik tespitlere göre; davalı yüklenici tarafından sözleşmenin kurulma aşamasında davacı iş sahibine sözleşme konusu yazılımın saatte 1 milyon mesaj gönderebilme kapasitesi bulunduğunun ve bunun teknik olarak mümkün olduğunun taahhüt edildiği, ancak sistemin az hat ile az sayıda mesaj gönderecek şekilde çalıştığının gerek log (kayıt) gerekse program kodları üzerinden tespit edildiği, fakat hat sayısı ve gönderilen mesaj sayısı arttıkça sistemin gerek test gerek canlı ortamda hiçbir zaman günlük 1.000.000 mesaj kapasitesine ulaşamadığı, davalı yüklenici tarafından davacı iş sahibine sözleşme ve eklerinde belirtilen özelliklerde ve yine sözleşmede belirtildiği şekilde bir yazılımın teslim edilemediği, bir başka ifade ile dava konusu yazılımın davalı tarafından davacıya başarılı bir şekilde tesliminin gerçekleşmemiş olduğu, her ne kadar sözleşmenin 7.3 maddesinde …’ın sistemde yapacağı geri dönüşü olmayan ve bahsi geçen yazılımın gerektiği gibi çalışmasını engelleyen değişiklerden davalı yüklenicinin sorumlu tutulamayacağı belirtilmiş ise de anılan bu sözleşme maddesinin ancak ve ancak başarılı bir şekilde teslimi gerçekleşen yazılımdan sonra …’ın yapacağı değişiklerden dolayı davalının sorumlu tutulamayacağı şeklinde anlaşılması gerektiği, davalı yüklenicinin sözleşme bedeline hak kazanabilmesi için sözleşmeye konu yazılımı sözleşme ve eklerinde taahhüt ettiği gibi davacı iş sahibine teslim ettiğini ispatlaması gerektiği, davalı tarafça sözleşme konusu yazılımın davacı iş sahibine sözleşmeye uygun olarak teslim edildiği iddia edilmiş ise de; davalının dava konusu yazılımı sözleşmede belirtilen özelliklerde ve sözleşmede belirtildiği şekilde davacıya teslim edemediği, özetle davalının eseri sözleşmeye uygun şekilde ifa ve teslim ettiğini yasal delillerle kanıtlayamadığı, böylece davacı iş sahibinin davalı yükleniciye ödediği bedelin iadesinin gerektiği, sonuç olarak davacı iş sahibi şirketin davalı yükleniciye 20/04/2018 tarihli sözleşme gereğince yaptığı 54.630-USD’yi iş sahibi davacıya iadesine, ancak davacı tarafça dava dilekçesinde açıkça faiz talebinde bulunulmadığından, taleple bağlılık ilkesi gözetilerek sadece asıl alacak tutarı olan 54.630-USD yönünden davanın kabulüne dair aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-54.630,00-USD’nin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 32.311,95-TL karar ve ilam harcından, 8.130,59-TL. peşin harç + ıslah harcının mahsubu ile kalan 24.181,36-TL harcın davalıdan alınarak Maliyeye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan toplam 12.613,69-TL. (35,90-TL başvuru harcı, 8.130,59-TL peşin harç + ıslah harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 4.250,00-TL bilirkişi ücreti, 195,00-TL posta masrafı) yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 40.700,97-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/10/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır