Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/642 E. 2019/114 K. 11.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/642 Esas
KARAR NO : 2019/114
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/12/2016
KARAR TARİHİ: 11/02/2019
Davacı vekili tarafından mahkememizde açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının satın aldığı mal bedelleri sebebi ile müvekkili şirkete 45.076,32 TL borçlu olup bu borcunu ödemediğini, bu sebeple İstanbul …İcra Müdürlüğünün …E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, borçlunun süresinde yaptığı itirazla hem borcunu inkar ettiğini, hem de yetki itirazında bulunduğunu, alacaklarının faturaya müstenit olduğunu, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre faturaya dayalı takiplerde Borçlar Kanununun 89. maddesi gereğince alacaklının ikametgahı mahkemesinin de yetkili olduğunu, müvekkilinin adresinin … olduğunu, bu nedenle İstanbul Çağlayan Mahkemelerinin yetkili olduğunu ve davanın burada görülmesi gerektiğini, takibe konu alacaklarının, fatura, irsaliye ve ticari defterlerle ispat olunacağını ve taleplerinde haklı olduklarını belirterek borçlunun itirazlarının iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin yerleşim yerinin Diyarbakır olduğunu, işbu davaya bakma hususunda yetkili Mahkemenin Diyarbakır Mahkemeleri olduğunu, davacının davasına dayanak yaptığı alacağı ve buna dayanak olarak gösterdiği 25/04/2016 tarih ve 45.076,32 TL tutarlı faturayı kabul etmediklerini, karşı tarafla akdi ilişkiyi kabul etmediklerini, alacaklı tarafın dayandığı faturanın içeriğinin tamamen gerçek dışı ve hayal ürünü olduğunu, sözde faturaya konu edilen emtianın müvekkili tarafından asla talep edilmediği gibi davacı tarafça da müvekkiline gönderilmediğini ve teslim edilmediğini, karşı tarafın davasına dayanak yaptığı faturanın kendisi de hiçbir zaman için müvekkiline gönderilmediğini, davaya konu faturanın gösterdiği hukuki ilişkinin varlığını ispat külfetinin kendilerinde değil, arz ettikleri gibi dava tarafta olduğunu, söz konusu bu fatura dolayısıyla davacı tarafa tek kuruş dahi borçlu olmadıklarını, bahse konu mutabakatın imzalandığı tarihten sona müvekkilinin davacıdan hiçbir mal veya hizmet almadığı gibi taraflar arasında alacak veya borç doğumuna sebebiyet verecek alışverişin de gerçekleşmediğini belirterek davanın esastan reddi ile İİK 67/2 maddesi hükmü uyarınca dava konusu tutarın % 20 sinden aşağı olmamak üzere belirlenecek olan kötü niyet tazminatını tutarının davacıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini savunmuş ve talep etmiştir.
Mahkememizce 16.10.2017 tarihinde 2016/1247 E. – 2017/731 K. Sayılı kararla davalının yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliğine, yetkili mahkemenin Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna dair karar verilmiş ise de bu karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 13.06.2018 tarih, 2018/437 E.-2018/731 K. Sayılı kararı ile kaldırılmış olmakla dosya yeni esasa kaydolmuş ve dosya tekrar ele alınmıştır.
Dava, itirazın iptali davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; icra dosyası, taraflara ait ticari defterler, faturalar, irsaliyeler, bilirkişi incelemesi vs delillere, davalı taraf ise; sunulan belgeler, banka kayıtları, icra dosyası, müvekkil şirkete ait ticari defterler ve muhasebe kayıtları ile bağlı vergi dairesi kayıtlarına dayanmışlardır.
Dosya kapsamındaki tüm belgelerin ve icra takip dosyasının incelenmesinden; davalı tarafça yasal süresi içerisinde borca ve yetkiye itirazda bulunulduğu, 07.12.2016 tarihli itiraz dilekçesi ile borca ve yetkiye itiraz edildiği, dilekçede öncelikle genel yetki kuralı gereğince ikametgahının bulunduğu Diyarbakır icra dairelerinin yetkili olduğu belirtilerek icra takibinin yapıldığı icra müdürlüğünün yetkisine itirazda bulunulduğu, dilekçede ayrıca takip tarihi itibariyle alacaklıya herhangi borcunun bulunmadığını, takip konusu borcu kabul etmediğini belirttiği, böylece davalının itirazında tümüyle takibi ve borcu inkar ettiği; ayrıca süresinde sunduğu cevap dilekçesinde de açılan davada aynı zamanda mahkememizin yetkisine de itiraz ettiği görülmüştür.
Yerleşik Yüksek Mahkeme uygulamalarına göre, itirazın iptali davalarında dava konusu icra takip dosyasında borçlu tarafından icra dairesinin yetkisine de itiraz edilmiş ise, Mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisinin incelenmesi gerekir. Bir başka ifade ile itirazın iptali davalarında, hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi durumunda İİK.’nun 50. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın HMK’nın 164. maddesi hükmü uyarınca ön sorun olarak incelenmesi gerekir. İtirazın iptali davasının görülebilmesi için öncelikle ortada geçerli bir icra takibi bulunmalıdır. İcra dairesinin yetkisine yapılmış bir itiraz mevcut ise öncelikle bu itirazın usulünce incelenip sonuçlandırılması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta davalı tarafından borca ve yetkiye itiraz dilekçesinde “…alacaklıya herhangi bir borcum bulunmadığından…”, davaya cevap dilekçesinde ise “…içeriğini açıkça reddettiğimiz, hiçbir zaman elimize ulaşmamış olan, davacı tarafın tek taraflı olarak düzenlediği ve gerçek bir hukuki ilişkiyi yansıtmayan fatura…” denilmek suretiyle davacı tarafından dayanılan ve takibe konu yapılan akdi ilişki açıkça inkar edilmiştir. Yani davalı borçlu tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edilerek ve takip konusu faturadaki borç kabul edilmeyerek akdi ilişki inkar edilmiştir Davacı tarafından tek taraflı olarak fatura düzenlenmesi ve bunun takip konusu yapılması akdi ilişkinin ve alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli değildir. Davacı tarafından yalnızca fatura düzenlenmesinin taraflar arasındaki akdi ilişkiyi ve dolayısıyla takibe konu yapılan alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli olmaması ve davacının davalı ile aralarında olduğunu iddia ettiği akdi ilişkiyi belgeleyen herhangi bir sözleşme veya sevki irsaliyesini sunmamış olması karşısında Mahkememizce HMK’nun 6. maddesindeki genel yetki kuralı gereğince davalı borçlunun ikametgahı olan Diyarbakır İcra dairelerinin yetkili olduğu; takibin başlatıldığı İstanbul 30. İcra Müdürlüğü’nün ise yetkisiz olduğu görülmekle ve itirazın iptali davasının açılabilmesi için yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibi bulunması dava şartı olduğundan, ilamsız icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatılması nedeniyle davalı borçlu hakkında usulüne uygun yetkili icra dairesinde başlatılmış bir takip bulunmadığından ve bu husus İİK’nın 67. maddesi kapsamında açılacak itirazın iptali davalarında dava şartı olduğundan, HMK’nın 114/2. ve 115/2. maddeleri uyarınca, “davanın usulden reddine” karar vermek gerekmiştir.
KARAR :
Gerekçede açıklandığı üzere;
1-İlamsız icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatılması nedeniyle davalı borçlu hakkında usulüne uygun yetkili icra dairesinde başlatılmış bir takip bulunmadığından ve bu husus İİK’nın 67. maddesi kapsamında açılacak itirazın iptali davalarında dava şartı olduğundan, belirtilen nedenle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Alınması gerekli 44,40 TL harcın , peşin alınan 769,80 TL’den düşümü ile kalan 725,40 TL’ nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Dair; HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalı
Hakim …
¸e-imzalı