Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/62 E. 2021/289 K. 21.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/62 Esas
KARAR NO:2021/289

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:22/01/2018
KARAR TARİHİ:21/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı şirket vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile dava dışı … … … … San. ve Tic. Ltd. Şti. (kısaca … … Ltd. Şti.) arasında, “…” markalı beyaz eşya grubunun bayiliği hususunda … Münhasır Bayilik Sözleşmesi akdedildiğini, … … Ltd. Şti.’nin borçlarının teminatını teşkil etmek üzere davalı … Tic. ve San. Ltd. Şti. (kısaca … … Ltd. Şti.) ve diğer davalı … tarafından ipotekler tesis edildiğini, müvekkili şirket ile dava dışı asıl borçlu … … Ltd. Şti. arasındaki ödeme düzeninin genel olarak bono tanzimi suretiyle yürütülmekte olduğunu, müvekkili şirketin alacaklı olduğu bonoların vadesinde ödenmemesi üzerine tüm ipotek borçluları hakkında …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlular tarafından takibe ve borca itiraz edildiğini, itirazlar üzerine takibin durduğunu, davalı-borçluların itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalılar tarafından imza edilen resmi ipotek senedinde “…” İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığını, dolayısıyla davalı-borçluların yetki itirazlarının yerinde olmadığını belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davalı-borçluların …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazların ayrı ayrı iptali ile takibin devamına, davalı-borçlular aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davacı açtığı davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı şirketin sözleşme ile birlikte aldığı teminat ipoteklerinden sonra lehine teminat verilen … … Ltd. Şti. ile yeni bayilik sözleşmeleri yaptığını ve … … Ltd. Şti.’nin yeni dönem borçlarından dolayı …, …, …, … adlı şahıslardan yeni ipotekler aldığını, yeni sözleşmeler yapıldığında artık müvekkillerinin verdiği teminatların boşa çıkmış olması gerektiğini, ayrıca icra takip dosyasında yetki itirazında bulunduklarını, takibin ve davanın gayrimenkullerin bulunduğu yer mahkemeleri olan … ve … Mahkemeleri’nde açılması gerektiğini, öncelikle davada işin esasına girişilmeden dosyaya gelen tapu kayıtlarına göre yetkisizlik kararı verilmesini, sonuç olarak; haksız davanın reddine, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davacı şirket aleyhine haksız takip tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin ise davacı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile davacı şirketçe davalılar aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalılar tarafından yapılan itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; ticari defter ve kayıtlar, ipotek belgeleri, bilirkişi incelemesi, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası, bayilik sözleşmesi ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalı taraf ise delil olarak; … … Ltd. Şti. ile davacı şirket arasında yapılan tüm bayilik sözleşmeleri, tapu kayıtları ve ipotek akit tabloları, … … Ltd. Şti. ile ilgili Ticaret Sicil Gazetesi ilanları ve diğer yasal delillere dayanmıştır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası celbedilerek incelenmiştir. İcra takip dosyasının incelenmesinde; davacı şirket vekili tarafından 13/07/2017 tarihinde aralarında davalıların da bulunduğu borçlular aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile toplam 788.460,80-TL. üzerinden icra takibi başlatıldığı, borçlular vekili tarafından icra dosyasına yasal süresi içerisinde ayrı ayrı dilekçeler sunulmak suretiyle 27/07/2017 tarihinde takibe konu borca, faize, fer’ilerine ve yetkiye itiraz edildiği, itirazlar üzerine takibin durduğu, sonrasında ise 22/01/2018 tarihinde ve 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde davacı şirket tarafından harca esas değer olarak toplamda 150.000,00-TL. (davalı şirket için 100.000,00-TL., diğer davalı için 50.000,00-TL. olmak üzere) gösterilmek suretiyle davalılar aleyhine huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Davalılarca her ne kadar yetki itirazında bulunularak … ve … Mahkemeleri’nin yetkili olduğu iddia edilmiş ise de; taraflar arasında imzalanan resmi senette açıkça İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri’nin yetkili kılındığı anlaşıldığından davalıların yetki itirazı mahkememizce yerinde görülmemiş ve 06/02/2019 tarihli ön inceleme duruşmasında yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Huzurdaki dava ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız icra takibine vaki itirazının iptaline ilişkin olup; davada ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerindedir. Davacı alacaklı, takip konusu yaptığı tutar kadar alacaklı olduğunu kanıtlamak ile yükümlüdür.
Bu nedenle uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden; mahkememizce iddia, savunma, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemine ait ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulundan rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilen 13/11/2019 tarihli raporda özetle; davalı şirket ortakları … ve …’ın dava dışı … … Ltd. Şti.’ndeki hisselerini 15/11/2012 tarihinde diğer davalı …’a sattıkları, anılan bu hisse devri işleminin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 8194 sayılı nüshasında yayımlandığı, davalı …’ın son olarak 24/42/2015 tarihinde dava dışı … … Ltd. Şti.’nin tüm hisselerini tüm aktif ve pasifleri, hukuki ve mali yükümlülükleri ile birlikte …’e devir ve temlik ettiğinin ve yükümlülüğünün kalmadığının tespit edildiği, dolayısıyla davalıların dava dışı … … Ltd. Şti.’ndeki ortaklıklarının 15/11/2012 tarihinde sona erdiği ve yükümlülüklerinin kalmadığı, davacı şirketin sık sık bayilik sözleşmesi yenilediği gibi sözleşme taraflarının yapısal ve hukuksal değişikliklerini öncelikle takip ederek daha önce aldığı ek teminatlarını da yenilenmeleri gerektiği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 27/11/2019 tarihli dilekçe ile rapora itiraz edilmiş ve sonuç olarak yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması yönünde talepte bulunulmuştur.
Mahkememizce 30/09/2020 tarihli duruşmada; davacı vekilinin yeni bir heyetten rapor alınması yönündeki talebinin reddine karar verilmiş, ancak davacı şirket vekili tarafından 27/11/2019 tarihli itiraz dilekçesinde ileri sürülen itirazları karşılar mahiyette ek rapor düzenlenmek üzere dosyanın kök raporu tanzim eden bilirkişi kuruluna tevdine karar verilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilen 14/10/2020 tarihli ek raporda ise özetle; davalılardan … Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin 2 (iki) adet gayrimenkulü üzerine 14/11/2013 tarihinde dava dışı … … Ltd. Şti.’nin “…” markalı beyaz eşya grubunun bayiliğine ilişkin sözleşmeden dolayı davacı taraf lehine 100.000,00-TL., aynı şirketin ortağı diğer davalı …’ın ise gayrimenkulü üzerinde 26/10/2010 tarihinde … … Ltd. Şti.’nin “…” markalı beyaz eşya grubunun bayiliğine ilişkin sözleşmeden dolayı gayrimenkullerini davacı taraf lehine 50.000,00-TL. üzerinden ipotek ettirdiği, anılan ipoteklerden dolayı her iki davalının da davacı şirkete karşı ipotekten kaynaklı olarak sorumluluklarının devam ettiği, davacı şirketin alacağını yasal olarak ipoteklerin satışı yoluyla talep edebileceği, davalıların, davacı şirketin dava dışı bayinin açık cari hesabından doğan borcunun 150.000,00-TL.’lik kısmından müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, davacı şirketin takip tarihi itibariyle dava dışı bayiden olan alacağının 789.156,09-TL. olduğu, mahkeme tarafından raporun kabulü halinde davalıların takip tarihi itibariyle temerrüde düşürüldüklerinin kabulü durumunda, asıl alacak tutarı olan toplam ipotek limiti 150.000,00-TL.’ye takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi uyarınca % 9,75 ve basit usulde değişen oranlarda ticari avans faizi işleterek davalılardan talep edilebileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu ek raporu dosya taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalılar vekili tarafından 02/11/2020 tarihli dilekçe ile ek rapora itiraz edilerek davanın reddi talep edilmiştir. Mahkememizce 10/02/2021 tarihli duruşmada; dosyada alınan bilirkişi kök ve ek raporları ile toplanan delillerin, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarının uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu anlaşılmakla tahkikatın mevcut hali ile tamamlanmasına karar verilmiştir.
Davacı şirket ile dava dışı … … … … San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında … Münhasır Bayilik Sözleşmesi imzalanmış olup; davalılar … Tic. ve San. Ltd. Şti. ve … bu sözleşmede taraf değildir.
İtirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı olduğundan uyuşmazlığın dava ve takip konusu ipotek resmi senetleri çerçevesinde değerlendirilip çözümlenmesi gerekmektedir.
İpotek, bir kişisel alacağın teminat altına alınmasını amaçlayan ve bir taşınmazın değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir aynî haktır. Bir diğer ifade ile ipotek, şahsî bir alacağı güvence altına alma amacı taşıması nedeniyle alacağa bağlı bir haktır. Bu durumda öncelikle, ipotek kavramı üzerinde durulması ve kesin borç (anapara) ipoteği ile üst limit (maksimal) ipoteği arasındaki ayrımın ortaya konulması gerekmektedir.
İpotek ile sağlanan amaç alacağa teminat sağlamaktır. İpotek, rehni verenle alacaklı arasında yapılacak resmi senede dayanır. Rehin hakkı, ayni hak olarak bu senede dayanılarak tapu kütüğüne yapılacak tescille doğar. Doğmuş bir alacağı teminat altına almak için kurulan ipotek kesin borç ipoteğidir. İlerde doğacak ve doğması muhtemel alacaklar için kurulan ipotek ise üst limit ipoteğidir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun 881/1. maddesi hükmüne göre; “Halen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilir.” Aynı Kanun’un 851/1. maddesi gereğince, “Taşınmaz rehni, miktarı Türk parası ile gösterilen belli bir alacak için kurulabilir. Alacağın miktarının belli olmaması halinde, alacaklının bütün istemlerini karşılayacak şekilde taşınmazın güvence altına alacağı üst sınır taraflarca belirtilir.”
Kesin borç ve üst sınır ipoteği ayrımı, ipotekle alacak arasındaki ilişkinin yoğunluğu esas alınmak suretiyle yapılmıştır. İpotek tesis edilirken alacağın miktarının belirli ve borcun mevcut olması kaydıyla ipotek miktarı dışında faiz ve takip giderlerinin de rehin teminatından yararlanacağının öngörülmüş olması halinde, tarafların anapara ipoteği kurmak istedikleri kabul edilebilir. Kesin borç ipoteğinde temel ilişkiden (borç ilişkisinden) doğan bir alacak teminat altına alınmaktadır. Rehin sözleşmesinde ipoteğin alacağa bağlı olarak limitli tesis edildiği hallerde üst sınır ipoteği olduğu kabul edilmelidir. Üst sınır ipoteği; ileride doğacak veya doğması muhtemel olan bir alacağın teminatı olarak tesis edildiği için bu belirsizliğin ileride getireceği sorunları önlemek amacıyla taşınmazın bu belirsiz borca azami ne miktar için teminat teşkil edeceği ipotek akit tablosunda açıkça bir limitle belirlenir. İşte bu nedenledir ki, ileride vücut bulacak ana borç ile buna eklenecek faiz, icra takip giderleri ile yanlarca kararlaştırılan diğer fer’ilerin, yani TMK.nun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan toplam borç miktarının, üst sınır ipoteğinde tarafların ipotek tesis edilirken rızaları ile tespit edilen bu limiti aşması mümkün değildir. Bu özellik üst sınır ipoteğini kesin borç ipoteğinden ayıran önemli bir unsurdur.
Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya dönüldüğünde; takip konusu ipotek resmi senetleri içeriğinden; davalılara ait taşınmazların, dava dışı … … Ltd. Şti.’nin bayilik sözleşmesi kapsamında davacı şirket nezdinde tahakkuk etmiş veya edecek borçlarının teminatını oluşturmak üzere ve belirlenen ipotek limitleri ile sınırlı olarak davalıları yükümlendirdiği anlaşılmaktadır.
Dosyadaki ipotek belgelerine göre; davalılardan … … Ltd. Şti. tarafından …, Merkez, … Mah., 591 ada, 18 parselde kayıtlı taşınmazdaki … arsa paylı B-Blok, 11 nolu ve 12 nolu bağımsız bölümler üzerinde 14/11/2013 tarihinde davacı şirketin bayisi olan dava dışı … … Tic. Ltd. Şti.’nin bayilik sözleşmesinden doğan borçlarının teminatı olmak üzere 100.000,00-TL. bedelli, davalılardan … tarafından ise; …, …, … Mah., 8785 ada, 2 parselde taşınmazdaki 1/12 arsa paylı, zemin kat, 4 nolu bağımsız bölüm üzerinde 26/10/2010 tarihinde davacı şirketin bayisi olan dava dışı … … Ltd. Şti.’nin bayilik sözleşmesinden doğan borçlarının teminatı olmak üzere 50.000,00-TL. bedelli ipotek tesis edildiği görülmüştür. Özetle; dava dışı … … Tic. Ltd. Şti. ile davacı alacaklı arasındaki ticari ilişki nedeniyle doğmuş ve doğacak borçların teminatı olarak alacaklı lehine toplam 150.000,00-TL. limitle (davalı şirket için 100.000,00-TL., diğer davalı için 50.000,00-TL. olmak üzere) sınırlı olmak üzere ipotekler (limit-üst sınır ipotekleri) tesis edildiği görülmektedir.
Dosyada alınan ek bilirkişi raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, Mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
2004 sayılı İİK.’nun 67/2 maddesine göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun da itirazında haksız olması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunların dışında alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli, 2019/4054 Esas ve 2019/7699 Karar ve 04/06/2020 tarihli, 2020/2083 Esas ve 2020/2727 Karar sayılı ilamları)
Davacı taraf iddiası, davalı taraf savunması, incelenen icra takip dosyası ve ipotek belgeleri, dosyada alınan ve benimsenen bilirkişi ek raporu ile toplanıp değerlendirilen delillere göre; davacı şirket ile dava dışı … … Ltd. Şti. arasında, “…” markalı beyaz eşya grubunun bayiliği hususunda bayilik sözleşmesi akdedildiği, davacı şirketin bayilik ilişkisinden kaynaklanan doğmuş ve doğacak alacaklarının teminat altına alınması amacıyla davalılara ait …, Merkez, … Mah., 591 ada, 18 parselde kayıtlı taşınmazdaki … arsa paylı B-Blok, 11 ve 12 bağımsız bölüm numaralı ve …, …, … Mah., 8785 ada, 2 parselde taşınmazdaki 1/12 arsa paylı, zemin kat, 4 bağımsız bölüm numaralı taşınmazlar üzerine davacı şirket lehine farkı tarihlerde üst limit ipotekleri tesis edildiği, yapılan ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine davacı tarafça davalılar aleyhine tahsilde tekerrür olmamak üzere …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız icra takibine girişildiği, davalı-borçlular tarafından yetkiye, takibe ve borca itiraz edildiği, itirazlar üzerine duran takibin devamı için eldeki davanın açıldığı, dosyada alınan ek bilirkişi raporuna göre söz konusu bayilik ilişkisinden kaynaklı olarak davacı şirketin, dava dışı şirketten ipotek limitlerinin çok çok üzerinde ve toplamda 789.156,09-TL. tutarında alacaklı olduğunun belirlendiği, dolayısı ile tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla davacı tarafça davalılar aleyhine başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinde yasaya aykırılık bulunmadığı ve ek raporda belirlenen alacak miktarına göre davalıların borca itirazlarının haklı ve yerinde olmadığı, sonuç olarak; icra takip dosyasına davalıların vaki itirazının haksız olduğu ve İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptalinin gerektiği, ayrıca alacak likit ve itiraz da haksız olduğundan, İİK.’nun 67/2 maddesi uyarınca, itirazın iptaline karar verilen miktarın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya ödenmesi gerektiği, üst limit ipoteğinin özelliği gereğince takibin (anapara alacağı, işlemiş ve işleyecek faizleri ve vekalet ücretleri dahil olmak üzere tüm takip giderleri dahil olmak üzere) ipotek limitleriyle sınırlı tutulmasına ilişkin olarak aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; davalıların …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış oldukları itirazlarının ayrı ayrı iptaline, takibin tahsilde tekerrür olmamak ve ipotek limitlerini aşmamak kaydıyla (davalı … Tic. ve San. Ltd. Şti. için 100.000,00-TL., diğer davalı … için 50.000,00-TL. ile sınırlı olmak üzere) devamına,
2-a)Davalılardan … Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin itirazı yönünden 100.000,00-TL üzerinden %20 oranında hesaplanan 20.000,00-TL. icra inkar tazminatının bu davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
b)Davalılardan … itirazı yönünden 50.000,00-TL üzerinden %20 oranında hesaplanan 10.000,00-TL. icra inkar tazminatının bu davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
3-Alınması gerekli 10.246,50-TL karar ve ilam harcından 3.978,20-TL peşin harç ve icraya yatan harç toplamının mahsubu ile kalan 6.268,30-TL’nin davalı şirket 4.178,87-TL’den, diğer davalı … ise 2.089,43-TL’den sorumlu olmak koşuluyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 18.200,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 3.978,20-TL peşin harç ve icraya yatan harç toplamı, 5,20-TL vekalet harcı, 1.500,00-TL bilirkişi ücreti ve 187,70-TL posta masrafı olmak üzere toplam 5.707,70-TL yargılama giderinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine (davalı şirket bu miktarın 3.805,13-TL’sinden, davalı … ise 1.902,57-TL’sinden sorumlu olmak koşuluyla),
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/04/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır