Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/605 E. 2020/910 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/605 Esas
KARAR NO :2020/910

DAVA:Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:02/07/2018
KARAR TARİHİ:16/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı bankanın … Şubesi ile 2015 yılının başlarında altın kredisi kullanarak çalışmaya başladığını, söz konusu kredinin müvekkili şirket tarafından düzenli olarak ödendiğini, başka bankalarla da çalışılmasına rağmen yüklü olan POS cirosunun etkinliğinin az bir kısmının … … Şubesi’nin cihazlarına aktarıldığını, davalı banka tarafından POS oranlarında özel komisyon fiyatlamaları yapıldığını ve birlikte çalışma ortaklığının devam ettiğini, 2015 yılında davalı … bankası tarafından müvekkilinin aranarak birkaç adet slip ve fatura isteğinde bulunulduğunu, bunun sebebinin sorulması karşısında davalı banka tarafından kendilerine net ve tatminkat cevaplar verilmediğini, müvekkilinin iş ahlakı ve çalışma politikası gereğince her türlü kayıt ve belgesinin şeffaf, yasalara uygun ve düzenli olması nedeniyle davalı bankaca istenilen tüm belgelerin çekince dahi duyulmadan sunulduğunu, davalı banka tarafından bir süre sonra müvekkilinin POS cihazının kapatıldığı bilgisinin kendilerine bildirildiğini, söz konusu kararın nedeninin hiçbir şekilde anlaşılamadığını, sebebi sorulduğunda ise davalı banka tarafından bu sürecin geçici bir süre olduğunun ve POS cihazının birkaç gün kapalı kalacağının bildirildiğini, müvekkilinin diğer bankalarla olan dostluk ve ticari ilişkisi sebebiyle harici olarak edindiği bilgiye göre davalı bankanın müvekkiline hiçbir şekilde bilgilendirme yapmadan ve adeta kandırarak tüm bankaların ortak görebildiği sistem üzerinden davacı müvekkili şirket hakkında “şüpheli firma” etiketi oluşturduğunu, müvekkilinin bu durumu öğrenmesinden sonra büyük bir şaşkınlık yaşadığını, yazılı ve sözlü olarak durum sorulmasına rağmen davalı banka tarafından müvekkili şirkete bunun gerekçelerinin gösterilmediğini, müvekkili şirket tarafından diğer bankalara cirosunu artırmak için başvuruda bulunulduğunu, ancak davalı banka tarafından kara listede gösterildiği için taleplerinin reddedildiğini, böylece müvekkilinin ticari itibarının zedelenerek maddi ve manevi zararlara uğradığını belirterek ve dilekçede açıklanan diğer nedenlerle davalı bankanın haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespiti ve men’i ile bu hükmün ilanına karar verilmesini, ayrıca haksız rekabet sonucu başta davacı şirketin ticari faaliyetlerinin kısıtlanması ve ticari unvanının lekelenmesi ile doluşan maddi ve manevi kaybının tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00-TL. maddi ve 50.000-TL. manevi tazminatın faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın ileri sürdüğü iddiaların gerçek dışı ve haksız olduğunu, davacının tespit ve tazminat taleplerinin kötü niyetli, asılsız ve taraflar arasında imzalanan sözleşeme hükümleine aykırı olduğunu, davacı taraf ile müvekkili banka arasında 18/02/2015 tarihli İşyeri Üye Sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme ile davacı şirkete POS cihazı sağlandığını, tacir olan davacının imzaladığı sözleşme kapsamındaki hükümlerin içeriğini ve yine sözleşmenin taraflar için bağlayıcı olduğunu bilmemesinin kabul edilemeyeceğini, müvekkili bankanın sebep dahi göstermeksizin kendi takdirine göre sözleşmeyi sonlandırmasının sözleşmeye göre mutlak bir yetki ve hakkı olduğunu, müvekkili bankanın kendi yetkisini kullanarak sözleşmeyi sonlandırdığı için hukuki sorumluluğunun bulunmadığını, davacı şirket tarafından POS cihazının amaç dışı kullanıldığına ilişkin yeterli şüphenin varlığının anılan sözleşmenin feshine sebep olduğunu, davacı şirketten teslim alınan evraklar ve yine sistem üzerinden yapılan incelemeler neticesinde POS cihazının kapatılmasına karar verildiğini, işlem hacminin %10’luk kısma göre fazlası ile fahiş olduğunun görüldüğünü bu sebeple davalının POS hesaplarının incelemeye alındığını, müvekkili banka tarafından yapılan işlemlerin usulüne uygun olduğunu belirterek ve dilekçede açıklanan diğer nedenlerle öncelikle TBK.’nun 72. maddesi gereğince 2 (iki) yıllık sürede açılmayan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, davacı tarafın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davası ile tüm tazminat taleplerinin esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında 18/02/2015 tarihinde akdedilen İşyeri Üye Sözleşmesi ile davacı şirkete sağlanan POS cihazının davalı banka tarafından kapatılması nedeniyle davacı şirketin kara listeye alınarak itibarının zedelendiği iddiasıyla uğradığını ileri sürdüğü maddi ve manevi zararlarının tespiti ve tazminine yönelik olarak açılmış tazminat davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; Ticaret Sicil Kayıtları, müvekkili şirkete ait ticari defter ve kayıtlar, davalı banka kayıtları, davalı bankaya yapılan talepler ve şikayet dilekçeleri, davalı bankanın 06/11/2015 tarihli cevabi yazısı, davalı bankaya gönderilen 00255 yevmiye numaralı ihtarname, BDDK.’ya yapılan şikayet başvurusu, BDDK.’nın cevabi yazısı, mail çıktısı, faturalar, tanık beyanları, bilirkişi incelemesi, Yargıtay kararları, yemin ve sair her türlü yasal ve takdiri delille dayanmıştır.
Davalı banka ise delil olarak; taraflar arasında imzalanan Üye İşyeri Sözleşmesi, ….’ye yazılacak müzekkere cevabı, müvekkili banka nezdindeki kayıt ve belgeler, bilirkişi incelemesi, tanık beyanları, davacı şirketin ticari defter ve kayıtları, davacı şirkete ait 18/02/2015 – 08/09/2015 tarihi aralığındaki vergi kayıtları, dava konusu POS hesabı kayıtları, müvekkili bankaya ait 06/11/2015 tarihli yazılı bildirim ve diğer her türlü yasal delille dayanmıştır.
Mahkememizin 09/04/2019 tarihli duruşmada verdiği ara karar gereğince iddia, savunma, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemine ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, 24/05/2019 tarihi inceleme günü olarak belirlenmiş, dosya rapor düzenlenmek üzere bilirkişi kuruluna tevdii edilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından 25/07/2019 tarihinde mahkememize sunulan bilirkişi kurulu raporunda özetle; davalı banka ile davacı şirketin çalışmasının 27/01/2015 tarihinde, davacı firmayla POS çalışmasının ise 26/02/2015 tarihinde başladığının görüldüğü, bu çerçevede taraflar arasında … Üye İşyeri Sözleşmesi ve Bonus Üye İşyeri Sözleşmesi imzalandığı, bunun üzerine davacı firmaya POS makinesi verildiği, 2015 yılı içerisinde davacı firmanın davalı bankanın POS’u üzerinden gerçekleştirdiği cironun 1.787.377-TL. olduğunun görüldüğü, bu tutarın firmanın tüm işlem hacminin %10,53’üne denk geldiğinin anlaşıldığı, … kayıtları üzerinden yapılan incelemede davacı firmanın … sicil numarası ile 27/06/2012 yılında Altın ve Mücevherat sektöründe faaliyet yapmak üzere kurulduğu, 2013 ve 2014 yıllarında ortaklık ve ünvan değişikliği yaptığı, şirketin tek ortağının … olduğu, şirketin 22/02/2019 tarihinde sermaye artırımı yaparak sermayesi 7.000.000-TL.’ye yükselttiği, davacı şirketin davalı … ile olan çalışmalarının Şubat 2015’de başladığı, davalı bankanın Eylül 2015 tarihinde davacının POS işlemlerini sonlandırdığı ve … Kayıt Bürosu’na 08/09/2015 tarihinde “S” fesih koduyla çıkışını bildirdiği, 28/09/2015 tarihinde (… Bankası’nın “H” istihbarat koduyla davalı bankanın fesih kaydını okuyarak POS işlemlerini sonlandırma kararı aldığı, davacı firmanın mali verileri incelendiğinde 2014 yılında kredi kartı satışlarının cirosunun %92’lik kısmım oluştururken, 2015 yılında şahıslarla ticari satışlarını da yükseltmeye başladığı ve zamanla mizanında ticari satışlarının şahıs ve şahıs firmalarına yoğunlaştığının görüldüğü, kuyumculuk sektörü, telekom (kontür ve telefon satışları) gibi sektörlerin bankaların özellikle detaylı izlemesi ve takip etmesi gerekli sektörler arasında bulunduğu, POS cihazlarının banka kartları veya kredi kartlarının amaç dışı kullanımı suretiyle gerçekleştirilen muvazaalı işlemlerin (fiktif işlemlerin) önlenmesi amacıyla BDDK.’nın ilgili yönetmelik çerçevesinde önlemler aldığı ve bir takım kısıtlamalara başvurduğu, uygulamada kredi kartı ile alışveriş yapılmış gibi gösterilen faiz ve komisyon karşılığı nakit para satılması sonrasında o borcun kredi kartıyla taksit taksit ödenmesi gibi hem sosyal, hem ekonomik boyutlu işlemler sebebiyle kuyumculuk sektöründe kart kullanımına sınırlamalar getirildiği ve taksit sayılarına müdahale edildiği, banka kartları veya kredi kartlarının amaç dışı kullanım hallerinin belirlenmesi amacıyla Birlik Statüsü’nün 4. maddesinin 1. ve 2. fıkrasının (s) bendi ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun “Birliklerin Görev ve Yetkileri” başlıklı 80. maddesi ile “Organlar ve Statü” başlıklı 81. maddesinin 2. fıkrası çerçevesinde kararlar alındığının görüldüğü, her ne kadar davacı şirkette bu yönetmelikte belirlenen hallerin varlığı birebir görülmemiş olsa da yıllar itibariyle satışlarında şahıs/şahıs firmalarına yapılan payın kademeli olarak artmış olması, davacı firmanın kuyumculuk sektöründe faaliyet gösteriyor olması ve davalı bankanın bu sebeple davacı firmayı sektör olarak da detaylı bir şekilde takip etmesinin gerektmesi, davacının cari hesabındaki işlemlerinin yüksek tutarlı olması ve düzenli olarak aynı gün içinde POS’tan yapılan tutarların nakde çekiliyor olması gibi durumların davalı banka yetkililerinde bir takım şüpheleri uyandırdığının görüldüğü, bu çerçevede tüm takdirin mahkemeye ait olduğu, güven müessesesi olarak çalışma zorunluluğu olan bankaların dikkatli ve özenli olarak çalışma misyonları çerçevesinde basiretli tacir sıfatı ile hareket etmesi gerekmesi ve ….’nin raporlarında detayları belirtilen tavsiye niteliğinde belirttiği 4.6. numaralı işyeri fesih nedenlerinin belirtilmesi maddesi gereğince hareket etmiş olan davalı bankanın … bildirimini yapmış olması sebebiyle satışlarının %92’sinin POS üzerinden gerçekleştirildiği gözüken davacı firmada 2016 yılı içinde 5.451,57-TL.’lik bir maddi kaybın oluştuğu tespitinin yapıldığı, dava dışı …’ın, …’in bildiriminden önce firma ile olan çalışmalarını sonlandırdığı, ancak ….’ye herhangi bir bildirim kodu vermeden çalışmasını sonlandırdığının görüldüğü, … Bankası’nın ise davalı bankanın … bildirimi sonrasında çalışmasını sonlandırdığı ve ancak … Bankası’nın bu bildirimi tavsiye niteliğinde kabul ederek günümüze kadar çalışmasına devam ettiğinin görüldüğü, …’ye bankalarca yapılan bildirimlerin POS işlemine aracılık eden tüm bankaların izlemesine açık olduğu, … tarafından da bu bilgilerin üyeler tarafından düzenli olarak izlenmesinin tavsiye edildiği, hukuki açsından ise davalının dava konusu hesabı kapatmasının ve sözleşmeyi feshetmesinin sözleşeme hükümlerine uygun olduğu, tacir olması sebebiyle TTK.’nun 18. maddesi uyarınca basiretli tacir gibi davranması gereken davacı firmanın akdettiği sözleşmede davalı bankaya tanıdığı yetkilerin davalı banka tarafından kullanılmasını “dürüstlük kuralına aykırı” olarak niteleyemeyeceği, davalının eyleminin TTK.’nun 54/2. maddesi kapsamına girmediği, hesabın kapatılması ve sözleşmenin feshedilmesinin ardından durumun davalı banka tarafından ilgili birimler ile paylaşılmış olmasının tek başına kötüleme olarak nitelendirilmeyeceği, davalının TTK.’nun 55/1/a-1 maddesi kapsamında bir eyleminin de bulunmadığı, davacının haksız rekabet olduğunu iddia ettiği davalı eylemini davalının 06/11/2015 tarihli yazısı ile öğrendiği ve fakat huzurdaki haksız rekabet davasını 02/07/2018 tarihinde ikame ettiği, bu sebeple huzurdaki davanın 1 yıllık zamanaşımı süresinden çok sonra açıldığı şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 09/09/2019 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna karşı itirazda bulunulmuştur. Mahkememizce 04/03/2020 tarihli duruşmada verilen ara kararla davacı tarafın tüm itirazlarını karşılar nitelikte ek rapor alınmasına karar verilerek dosya 29/05/2020 tarihinde ek rapor düzenlenmek üzere bilirkişi kuruluna tevdii edilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından dosyaya sunulan 14/07/2020 tarihli ek raporda da özetle; kök rapordaki belirtilen görüş ve kanaatler aynen yinelenerek bu konudaki takdirin mahkememize ait olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi kurulu ek raporu da taraflara tebliğ edilmiş, davalı banka vekili tarafından ek rapora karşı yazılı beyanda bulunulmuştur.
Dosyada alınan bilirkişi kurulu kök ve ek raporları mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporların toplanan delillere, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere, banka kayıtlarına uygun olduğu görülmüş, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
POS cihazı kredi kartlarının işlem yapabilmesi için sokulduğu cihazdır. Bu cihazlar, kısaca POS veya diğer adı olarak POS aleti olarak da bilinir. POS cihazının açılımı “Point of Sales Terminal” yani satış noktaları terminalidir. Müşterilerin ödeme noktalarında nakit kullanmadan ödeme yapmasını sağlar. Kredi kartlarının çiplerindeki bilgiyi okumaya, otomatik olarak onay alma ve satış tamamlamaya yarayan elektronik cihazlardır. Kredi kartı üreten her bankanın müşterilerine kolaylık olması amacıyla üye iş yerleri aracılığıyla POS cihazı ile hizmet vermesi gerekmektedir.
Davanın her iki tarafının da tacir olduğu, sözleşme serbestisi kapsamında davaya konu POS cihazının kullanılmasına ilişkin 18/02/2015 tarihli Üye İşyeri Sözleşmesi’ni karşılıklı olarak imzaladıkları konusunda bir ihtilaf yoktur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 18. maddesinin 2. fıkrası gereğince; tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır. Basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğü ise aslında objektif bir özen ölçüsü getirmekte ve tacirin ticari işletmesiyle ilgili faaliyetlerinde kendi yetenek ve imkânlarına göre ondan beklenebilecek özeni değil, aynı ticaret dalında faaliyet gösteren tedbirli, öngörülü bir tacirden beklenen özeni göstermesini gerekli kılmaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.05.2003 tarihli ve 2003/13-332 E. 2003/340 K. sayılı kararı).
Basiretli bir tacir olarak davacı şirket TTK.’nun 18/2 maddesinde yer bulan ilkeye uygun davranmak, davalı banka ile 18/02/2015 tarihli Üye İşyeri Sözleşmesi’ni akdederken muhtemel bütün riskleri göz önüne alarak sözleşme akdetmek konumundadır. Bir başka ifade ile davacı şirket, her tacir gibi ticari işletmesini ilgilendiren bir sözleşmeyi yaparken basiretli bir iş adamı gibi davranmak zorundadır.
Taraflar arasında imzalanan 18/02/2015 tarihli Üye İşyeri Sözleşmesi’nin 81. ve 85. maddelerinde davalı banka tarafından sözleşmenin tek taraflı olarak her zaman sonlandırılabileceği açıkça öngörülmüş olup, tacir olan davacının imzalamış olduğu sözleşme maddelerinin neticelerinin neler olabileceğini akdi yaparken öngörmesi ve buna göre basiretli tacir gibi hareket ederek sözleşmesel taahhüt altına girmesi gerekir. Aleyhine hükümler içermesine rağmen bu durumu kabul eden ve sözleşme serbestisi ilkesi gereğince sözleşmeyi akdeden tacir, artık sözleşmedeki hükümleri kabul etmediğini iddia edemez.
Öte yandan BDDK gibi kamu otoritelerince faaliyetleri denetlenen davalı bankanın, BDDK tarafından yayınlananan yönetmelik hükümlerine ve tavsiye kararlarına uymak suretiyle davacı şirketin de faaliyet gösterdiği kuyumculuk sektöründe kullanılan POS cihazıyla yapılan işlemleri detaylı olarak incelemesi, buna göre önlemler alması da son derece normal hatta mevzuat gereğince olması gereken bir durumdur. Zira, uygulamada özellikle de kuyumculuk sektöründe POS cihazlarının amaç dışı kullanılması ve muvazaalı işlemler (fiktif işlemler) yolu ile usulsüzlükler yapılması son derece yaygın duruma gelmiştir. Resmi olarak yapılan tanımlamaya göre, POS cihazları, banka kartları veya kredi kartlarının amaç dışı kullanılması suretiyle yapılan muvazaalı işlemler fiktif işlem olarak adlandırılmaktadır. Bu gibi durumların tespiti ve önlenmesi amacıyla davacı banka tarafından süpheli görülen işlemlerde POS cihazı kullanımının engellemesi ve gerekirse iptal edilmesi bankaların sorumluluklarındandır. Kaldı ki fiktif işlem yaptığı tespit edilen bir işyerine uygulanacak yaptırımlar da mesleki tanzim kararında yer almaktadır. Buna göre işyerine ait bütün POS terminallerinin işleme kapatılması, işyerine bir yıl süre POS cihazı tahsis edilmemesi bu önlemlerden bazılarıdır.
Somut davada; tüm dosya kapsamı, dosyadaki bilgi ve belgeler, alınan kök ve ek bilirkişi raporlarındaki tespitlere göre; gerek davacı şirketin POS hesabının kapatılması, gerekse davacı şirketin … nezdinde fesih listesine alınması gibi durumlar davalı banka tarafından tamamen mevzuat ve sektör uygulamaları bakımından zorunlu hale gelmiş bir tür tedbir niteliğinde olup, yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere davalı bankanın taraflar arasıdaki Üye İşyeri Sözleşmesi’ni tek yanlı olarak feshetme ve davacıya tahsis ettiği POS cihazını işleme kapatma yetkisi başlı başına sözleşmeden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması niteliğindedir ve basiretli bir tacir gibi hareket etmesi beklenen davacı şirket de bu duruma önceden icazet vermiştir, bu nedenle davacı bankanın aldığı önlemlerin doğurduğu sonuçlar davacı firmanın kötülenmesi olarak algılanamaz, zira ortada iddia edildiği gibi haksız rekabet yaratan bir durumun varlığı da söz konusu olmayıp davacı taraf iddialarını ve davasını ispat edememiştir. Açıklanan bütün bu nedenlerle mahkememizce davacı tarafın davasının yerinde ve haklı bir dava olmadığı kanaatine varılarak aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 54,40-TL. karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 939,27-TL. harçtan mahsubu ile kalan 884,87-TL. peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 7.950,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/12/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.