Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/60 E. 2021/198 K. 17.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/60 Esas
KARAR NO :2021/198

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:19/01/2018
KARAR TARİHİ:17/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 28/07/2010 günü, …-… Karayolu, … Köyü, … mevkiinde …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonet ile … yönetimindeki … plakalı romörklü traktörün çarpışması sonucu ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu davacıların desteği …’ın vefat ettiğini, müteveffa …’ın 15/01/1960 doğumlu olduğunu, davacıların destekten yoksun kalma tazminatının buna göre hesaplanması gerektiğini, davacılardan …’ın müteveffanın eşi, …’ın kızı, …’ın ise oğlu olduklarını, davacıların meydana gelen kaza sebebiyle ölen müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını, kazaya karışan … plakalı kamyonetin ZMSS sigorta poliçesinin davalı … A.Ş. tarafından yapıldığını, davalı sigorta şirketinin gerek 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, gerekse ZMSS Genel Şartları hükümlerine göre davacıların destek zararlarından poliçe limiti dahilinde sorumlu olduğunu, davalı … A.Ş. aleyhine daha önce …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile destekten yoksun kalma tazminatı talepli dava açılmış ise de, davanın ilgili mahkemece KTK.’nun 97. maddesi kapsamında sigorta şirketine başvuru yapılmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiğini, bu karar üzerine 28/04/2017 tarihinde davalı sigorta şirketine davacıların zararlarının karşılanması için başvuruda bulunulduğunu, meydana gelen kazada müvekkillerinin 3. kişi konumunda olduklarını, bu nedenle Yargıtay’ın yerleşik kararları gereği huzurdaki davayı açmakta haklı olduklarını belirterek, maddi tazminat miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesinden sonra taleplerini artırmak üzere; şimdilik davacılardan … için 3.000,00-TL., … için 1.500,00-TL., … için ise 500.00-TL. olmak üzere toplam 5.000,00-TL. destekten yoksun kalma (maddi) tazminatının davalı sigorta şirketinden tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin ise davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili ise cevap dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazasında vefat eden …’ın kaza anında alkollü olduğunu, kazanın davacıların murisi müteveffa …’ın kendi kusurundan kaynaklandığını, Yargıtay HGK.’nun bu yöndeki eski görüşünü değiştirdiğini, öncelikle huzurdaki davanın bu nedenle reddi gerektiğini, davacıların desteği kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğundan, müvekkili şirketin ödeyeceği tüm tazminatı davacılardan rücu yolu ile tazmin hakkına sahip bulunduğunu, davacı tarafın gereksiz yere mağdur olmaması için davanın reddi gerektiğini, davacılardan …’ın … plakalı kamyonetin maliki olması sebebiyle bu davalı yönünden davanın reddi gerektiğini, kazadaki kusur oranlarının Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi veya … … Üniversitesi Trafik Kürsüsü tarafından belirlenmesi gerektiğini, tazminat hesabının ise poliçe genel şartları ekinde belirtilen hesaplama yöntemine göre yapılması gerektiğini, davacı tarafın müvekkili şirkete kanunun öngördüğü şekilde bir başvurusunun olmadığını, bu nedenle özel dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında ve poliçe teminat limitleri ile sınırlı olduğunu belirterek, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; 28/07/2010 tarihinde meydana gelen ölümlü trafik kazasından dolayı açılmış destekten yoksun kalma tazminat talebine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyası, sosyal ve ekonomik durum araştırması, … plakalı araca ait sigorta poliçesi, … A.Ş.’ye yapılan başvuruya ait dilekçe, öğrenim belgeleri, çalışma belgeleri, bilirkişi incelemesi, kusur raporu, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyasında alınan kusur raporu, hesap raporu, nüfus kayıt örneği ve diğer her türlü delile dayanmıştır. Davalı taraf ise delil olarak; poliçe, ZMSS Genel Şartları, genel adli muayene raporu, Danıştay Kararları, Yargıtay Kararları ve sunulması mümkün diğer tüm delillere dayanmıştır.
Mahkememizce … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma dosyası, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin… Esas sayılı dava dosyasının UYAP örneği, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının UYAP örneği, … A.Ş.’den poliçe ve hasar dosyası, davacılara ait sosyal ekonomik durum araştırmaları, sigorta şirketine başvuru dilekçesi celbedilerek dosya içeresine alınmıştır.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde; dosyamız davacıları tarafından davalılar … A.Ş. ile … A.Ş.’ye karşı tazminat talepli olarak dava açıldığı, ancak mahkemece dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verildiği görülmüştür.
… (…) Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinde ise; davacıların murisi müteveffa …’ın ölümü ile sonuçlanan kazanın oluşumunda … plakalı traktör sürücüsü şüpheli …’ın kusurunun bulunmaması nedeniyle kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK kararı) verildiği anlaşılmıştır.
Davacılardan … adına kayıtlı … plakalı kamyonete (araca) ait Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMMS) poliçesinin davalı … A.Ş. tarafından 21/02/2010 tarihinde düzenlendiği, poliçenin geçerlilik süresinin 21/02/2010 tarihinde başlayıp kaza tarihini de kapsar şekilde 21/02/2011 tarihine kadar olduğu, poliçede sigortalı olarak davacılardan …’ın adının yazılı olduğu görülmüştür. Davacılar tarafından davalı … A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne 28 Nisan 2017 tarihinde 1216 kayıt numarası ile başvuruda bulnulduğu anlaşılmaktadır.
Davacı vekili 09/04/2019 tarihli duruşmada her ne kadar … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyasında alınan kusur raporunun yeterli olduğunu ve bu raporla yetinilerek dosyanın aktüer bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmasını talep etmiş ise de; … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından UYAP üzerinden gönderilen dosyada davacı vekilince bahsedilen kusur raporunun bulunmadığı, ayrıca davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde bu raporun mevcut olduğu belirtilmiş ise de bahsi geçen kusur raporunun dava dilekçesi ekinde de bulunmadığı anlaşılarak 30/05/2019 tarihli duruşmada dava konusu kaza sebebiyle kusur durumlarının tespiti bakımından dosyanın … Adli Tıp Kurumu – Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilerek rapor alınmasına karar verilmiştir.
… ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 30/06/2020 tarihli – …sayılı raporda özetle; 28/07/2010 günü saat 11.30 sıralarında maktul sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonet ile … istikametinden … istikametine doğru seyir halinde iken, olay mahalline geldiğinde önünde kendisiyle aynı yönde seyreden sürücü …’ın kullandığı … plakalı traktöre bağlı römorke arkadan çarpması sonucunda ölümlü trafik kazası meydana geldiği, olay mahallinde yolun hafif eğimli ve 9 metre genişliğinde olduğu, yolun tek yönlü, bölünmüş devlet karayolu olduğu, zeminin asfalt ve kuru, havanın açık, mahallin meskûn dışı olduğu, tüm dosya kapsamı, fotoğraflar, video görüntüsünün bulunduğu CD, tüm beyanlar, dilekçeler, kaza tespit tutanağına ve dosyadaki mevcut verilere göre; maktul sürücü …’ın sevk ve idaresindeki kamyonet ile gündüz vakti, görüşün açık olduğu mahalde seyri sırasında yola gereken dikkatini vermediği, önünde kendisiyle aynı istikamete doğru sağ şerit üzerinde yol çalışması nedeniyle yola mıcır atarak ilerlemekte olan sürücü idaresindeki traktörü, arada güvenli takip mesafesi bırakmadan yakın mesafeden takip etmesi neticesi bu traktöre bağlı römorkun arka kısımlarına önlemsizce çarptığı olayda kusurlu olduğu, sürücü …’ın ise sevk ve idaresindeki traktör ile sağ şerit üzerinde yola mıcır atarak ilerlemekte olduğu sırada gerisinden gelen maktul sürücünün sadmesine maruz kaldığı olayda atfı kabil bir kusurunun bulunmadığı, olay mahallinde yol çalışması nedeniyle yola mıcır atarak ilerlemekte olan sürücü idaresindeki traktörün gerisine, mahalde yapılan bu çalışma ile ilgili araç sürücülerini uyaracak mahiyette gerekli önlemleri almayıp, tehlike ortamı oluşturan ilgililerin kazanın oluşumunda kusurlu olduğu, sonuç olarak maktul sürücü …’ın % 85 ( yüzde seksen beş ) oranında, sürücü …’ın kusursuz, olay mahallinde yol çalışması nedeniyle yola mıcır atarak ilerlemekte olan sürücü idaresindeki traktörün gerisine, mahalde yapılan bu çalışma ile ilgili araç sürücülerini uyaracak mahiyette gerekli önlemleri almayıp, tehlike ortamı oluşturan ilgililerin ise %15 ( yüzde on beş ) oranında kusurlu oldukları şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin kusur raporu dosya taraflarına tebliğ edilmiş, taraflarca rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır. Sonrasında mahkememizce 28/10/2020 tarihli duruşmada aktüer hesabı yapılmak üzere dosyanın bilirkişiye tevdiine karar verilmiştir.
Aktüer bilirkişi … tarafından dosyaya sunulan 03/01/2021 tarihli raporda özetle; 28/07/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle 13/08/2010 tarihinde vefat eden müteveffa …’ın desteğinden yoksun kalan hak sahiplerinin destekten yoksun kalma tazminatı miktarlarının eşi için 241.714,17-TL., kızı için 8.248,73-TL., oğlu için ise 3.405,09-TL. olduğu, SGK tarafından davacılara rücuya tabi bir ödeme yapılmadığı, davalı … A.Ş. tarafından ZMSS ile sigortalanan … plakalı aracı kullanırken kaza yapan müteveffanın %85 kusur oranı uygulandığında; destekten yoksun kalma tazminatının eşi için 205.457,05-TL., kızı için 7.011,42-TL., oğlu için 2.894,32-TL. olacağı, davalı sigorta şirketinin poliçede belirlenen sorumluluk üst limitin ise 150.000,00-TL. olduğu, bu nedenle garame usulüne göre hesaplama yapıldığında davacıların poliçe limiti dahilinde destekten yoksun kalma tazminatının eşi için 143.100,66-TL., kızı için 4.883,45-TL., oğlu için 2.015,89-TL olmak üzere toplam 150.000,00-TL. olacağı, davacı vekilinin başvuru dilekçesinin kabul edildiği tarihten sonraki 8 (sekiz) iş gününün 10/05/2017 tarihi olduğu, ayrıca ilk davanın 04/05/2016 tarihinde …. ATM’nin … Esas sayılı ddosyası ile açıldığı, sorumluluk, temerrüt tarihi, zamanaşımı ve faiz türü gibi hukuki olgular konusunda takdirin münhasıran mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Aktüer bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından 13/01/2021 tarihinde rapora karşı itirazda bulunulmuştur. Davacı vekili ise talep artırım dilekçesi sunmuştur. Davacı vekili, 15/01/2021 tarihli talep artırım dilekçesi ile; dava dilekçesindeki taleplerini artırarak müvekkilleri … için 3.000,00-TL.’den 143.100,66-TL.’ye, … için 500.00-TL.’den 2.015,89-TL.’ye, … için 1.500,00-TL.,’den 4.883,45-TL.’ye çıkararak toplam 150.000,00-TL. destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen kusur raporu ve bilirkişi raporunun gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine ve dosyada mevcut belgelere uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Dava; davalı şirkete Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın, davacıların murisi … tarafından kullanıldığı sırada 28/07/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu sürücünün ölmesi nedeniyle uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Dava konusu trafik kazası 28/07/2010 tarihinde meydan gelmiştir. Davalı … A.Ş. vekili tarafından cevap dilekçesinde her ne kadar ZMSS Genel Şartları gereğince kendi kusuru ile kendi ölümüne neden olan kişilerin geride kalanlarının tazminat talep edemeyecekleri, bu yöndeki taleplerin teminat dışında olduğu, dolayısıyla davacı … dışında kalan davacıların destek tazminatı taleplerinin de teminat dışında kaldığı iddia edilmiş ise de; mahkememizce kaza tarihi olan 28/07/2010 itibariyle 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları’nın A.6-d maddesinin dava konusu somut olayda uygulanması mümkün olmadığından, davalı vekilinin bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiştir.
Yargıtay HGK., 14/03/2019 tarihli, 2017/17-1089 E. ve 2019/294 K. sayılı kararında; davacının ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığını, ölüm nedeniyle doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağını, dolayısıyla araç sürücüsünün tam kusurlu olması hâlinde, bunun desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyeceğini, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalı sigorta şirketinin işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığını, somut olayda ise işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile destekten yoksun kalan davacının zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğunu, bu nedenle davalı sigorta şirketinin oluşan zarardan sorumlu olduğunu ifade etmiştir.
Kazanın oluş tarihi (28/07/2010) ve yerleşik Yargıtay uygulamaları dikkate alındığında; kazanın oluşumunda davacıların murisi tamamen kusurlu olsa dahi, davacı … dışındaki davacıların destekten yoksun kalan 3. kişi konumunda oldukları, davacıların ölenin desteğinden yoksun kaldıkları ve bu nedenle de destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanmaları gerektiği, davalı sigorta şirketinin de teminat limiti ile bundan sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.
2918 sayılı Karayolu Trafik Kanunu’nun (KTK’nun) 91. maddesinde; “İşletenlerin, bu kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” denmektedir. Buna göre, motorlu araç işletenlerin zorunlu mali sorumluluk sigortası (ZMSS) yaptırmaları zorunludur.
Zorunlu Trafik Sigortası Genel Şartları’nın sigortanın kapsamını düzenleyen 1’inci maddesine göre; “sigortacı, bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı KTK’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” Yani ZMSS sözleşmesi ile motorlu araç işleteninin, işlettiği aracın üçüncü kişilere verdiği zararlar nedeniyle onlara karşı olan hukuki ve mali sorumluluğu güvence altına alınmaktadır. ZMSS (Trafik) poliçesinde sigortalı, poliçede sigortalı olarak gösterilen aracın işletenidir.
KTK’nun 91. maddesinde mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu düzenlendikten sonra, takip eden maddede ise sigorta kapsamı dışında kalan hususlar düzenlenmiştir. KTK.’nun 92. ve ZMSS Genel Şartları’nın 3. maddesinde; ZMSS kapsamı dışındaki haller sayılmıştır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) Genel Şartlarının A.3- Teminat Dışında Kalan Haller maddesinin (b) bendi gereğince “İşleten tarafından ileri sürülecek tazminat talepleri” teminat dışıdır.
Somut olayda davacılardan …’ın maliki ve davalı sigorta şirketinin ise zorunlu trafik sigortacısı olduğu … plakalı aracı kullanan muris tek taraflı trafik kazası sonucu vefat etmiştir. Araç maliki (işleten) sigortalı davacı …, kendisi için kendi zorunlu trafik sigorta şirketi olan davalı sigorta şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı talep etmektedir. Yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere zorunlu trafik sigortasının amacı, trafik kazaları sonucu 3. kişilere verilecek zararların güvence altına alınmasıdır. Buna göre işletenin, işleten olarak kendi sorumluluğunu üstlenen davalı zorunlu trafik sigortacısından tazminat talebinde bulunması mümkün değildir. Davacılardan … … plakalı aracın maliki ve işleteni olarak davalı zorunlu trafik sigorta şirketi karşısında zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunmadığından ve kendisinin üçüncü kişilere karşı hukuki sorumluluğunu teminat altına alan davalı sigorta şirketinden tazminat talep edemeyeceğinden, davalı sigorta şirketinden talep ettiği destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
6098 Sayılı TBK’nun 53/3 maddesinde “…ölenin desteğinden yoksun kalan kişiler…” ifadesi kullanılmak suretiyle ölenin “destek” olması zarureti ortaya konulmuştur. Destek, başkasının geçimini kısmen veya tamamen, sürekli ve düzenli olarak sağlayan veya ona ileride bakması kuvvetle muhtemel olan kişidir. Destekten yoksun kalma tazminatı ise ölümün sonucu olarak ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek, yaşamının, desteğinin ölümünden önceki düzeyinde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde ve kendine özgü bir tazminat biçimidir. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06/03/1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde; “Destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının, desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşmiş kararlarında da aynı esaslar benimsenmiştir. Destekten yoksun kalma tazminatı ile güdülen amaç; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25/05/1984 tarihli ve 1984/9-301 E., 1984/619 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi; destek yaşamış olsaydı, yardım ettiği kimseye yapabileceği yardım tutarını sağlamaktır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06/03/1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde; “Destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının, desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşmiş kararlarında da aynı esaslar benimsenmiştir. Destekten yoksun kalma tazminatı ile güdülen amaç; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25/05/1984 tarihli ve 1984/9-301 E., 1984/619 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi; destek yaşamış olsaydı, yardım ettiği kimseye yapabileceği yardım tutarını sağlamaktır.
Somut davada, talebin dayanağını oluşturan kaza 28/07/2010 tarihinde meydana gelmiş olup, kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yasal mevzuat ve Yargıtay HGK kararları ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşmiş uygulamaları dikkate alındığında; sürücü destek ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile ölmüş olsun, ölüm destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğuran bir sonuç olduğundan, desteğin kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılamayacağı, araç sürücüsünün veya işleteninin tam kusurlu olması halinde dahi 3. kişi konumunda olan destekten yoksun kalan kişilerin sigorta şirketinden (somut olayda davalı … A.Ş.’den) tazminat isteme hakkına sahip oldukları konusunda duraksamamak gerekir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 16/04/2019 gün 2016/10995 Esas-2019/4807 Karar sayılı emsal içtihadı.
Yukarıda da belirtildiği gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Şu hale göre; araç sürücüsü murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır. Sigortalı araç sürücüsünün yakınlarının uğradıkları destek zararlarının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığına ilişkin Kanunda ve buna bağlı olarak poliçede açık bir düzenleme bulunmadığı da uyuşmazlık konusu değildir.
İddia, savunma, toplanan deliller, celp edilen kayıt ve belgeler, mahkememizce benimsenen ATK Trafik İhtisas Dairesi kusur raporu ile aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen hesap raporu hep birlikte incelenip değerlendirilmiş, tüm dosya kapsamına göre; 28/07/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde davacıların desteği olan …’ın vefat ettiği, bu nedenle davacıların kazada ölenin desteğinden yoksun kaldıkları, davacılardan …’ın davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı aracın maliki ve işleteni olduğu, bu nedenle araç maliki ve sigortalı sıfatıyla zarar gören 3. kişi konumunda olmadığından bu davacının (…’ın) davalı sigorta şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunamayacağı, kazada ölenin kızı … ile oğlu …’ın ise müteveffa …’ın trafik kazası sonucu ölmesi nedeniyle açtıkları destekten yoksun kalma tazminatı davasında yukarıda detaylı olarak açıklanan Yüksek Mahkeme uygulamaları çerçevesinde haklı oldukları, dosyadaki bilgi ve belgelere göre tüm davacılarca dava konusu maddi tazminat kalemlerinin kendilerine ödenmesi için davalı şirkete başvuruda bulunulduğu, ancak huzurdaki davadan önce davacılar tarafından …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile 04/05/2016 tarihinde dava açıldığı, ancak bu davanın mahkemece özel dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmiş olduğu, davacılar dava açmakla aynı zamanda davalı sigorta şirketine başvuruda da bulunmuş olduklarından, davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinin önceki (ilk) davanın açıldığı tarih olan 04/05/2016 tarihi olması gerektiği anlaşılmakla; hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporundaki hesaplamalar ve davacıların talep artırım dilekçesindeki talepleri dikkate alınarak ve fakat temerrüt tarihinden itibaren avans faizi değil, yasal faiz yürütülmek suretiyle aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davacı … yönünden açılan davanın reddine,
2-Davacılar … ve … yönünden açılan davanın kabulü ile; davacı … için 4.883,45-TL., davacı … için 2.015,89-TL. olmak üzere toplam 6.899,34-TL. destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 04/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılar … ve …’a verilmesine,
3-Alınması gerekli 471,29-TL karar ve ilam harcınından 531,15-TL peşin harç + ıslah harcının mahsubu ile kalan 59,86-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
4-Davacılar tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı olan 2.106,29-TL. yargılama giderinin 1.404,19-TL.’sinin davalıdan alınıp davacı … ve …’a verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı … üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı … vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp bu davacıya verilmesine,
6-Davacı … vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2 uyarınca hesap ve taktir olunan 2.015,89-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp bu davacıya verilmesine,
7-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL. vekalet ücretinin davacılardan …’dan alınarak davalıya verilmesine,
8-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır