Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/575 E. 2019/919 K. 20.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/385 Esas
KARAR NO : 2019/922

DAVA : Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
DAVA TARİHİ : 19/04/2017
KARAR TARİHİ : 20/11/2019

Davacı vekili tarafından mahkememizde açılan “Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz” davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; şirket ortakları tarafından olağanüstü Genel Kurul kararı alındığını ve bu durumun 18/02/2017 tarihli … Gazetesi’nde ilan edildiğini, olağanüstü Genel Kurul’un yapılması için şirketin adresinde 05 Mart 2017 günü toplanıldığını, paydaşlar arasında bir uzlaşının sağlanamadığını ve toplantının herhangi bir tutanağa bağlanmaksızın ve karar alınmaksızın natamam bırakıldığını, ancak … Gazetesi’nde yapılan tetkiklerden, … Müdürlüğü’nden, yapılan 05 Nisan 2017 tarih ve 6819 sayı ile onaylı Genel Kurul kararının tescilinin istendiğinin anlaşıldığını, … Müdürlüğü’nün de bu kararı 12 Nisan 2017 tarihli kararı ile tescil ettiğini, bu kararın 18/04/2017 tarihli ve… sayılı …Gazetesi’nin 566. sayfasında yayınlandığını, söz konusu kararın şirketin Genel Kurul’unun yapıldığı tarihte ve yapıldığı yerde hazırlanmadığını, bununla beraber kararın tescil edilmesine engel eksikliklerinin bulunduğunu, bu eksikliklerin göz ardı edilerek yapılan tescilin de hukuka aykırı ve iptale muhtaç olduğunu, şöyle ki; toplantının 05/03/2017 tarihinde yapıldığını, toplantı başkanlığına …, …ve …’nin seçildiğini, kararın 8. maddesinin (a) bendinde tasfiye memurluğuna …’ın ve …’ın oybirliğiyle seçildiklerini, ancak 5 paydaşın kararda imzasının bulunmadığını, toplantı tutanağının ise… Noterliği’nin … yevmiye numarasıyla 5 Nisan 2017 tarihinde onaylandığının anlaşıldığını dolayısıyla bu onama tarihinden de anlaşılacağı üzere tescil talebinin … Müdürlüğü’ne 05 Nisan 2017’den önce yapılmadığının görüldüğünü, aynı Genel Kurul kararının 2. sayfası incelendiğinde tutanak yazmanı …’nin imzasının bulunmadığının görüldüğünü, tutanağın …’nin bulunmadığı bir ortamda kendisinden habersiz olarak hazırlandığını ve … Müdürlüğü’ne sunulduğunu, dolayısıyla ne imza şartını ne de süre şartını taşıyan bu evrakın tescilinin mümkün olmadığını, aksi yöndeki … işleminin iptali gerektiğini belirterek …A.Ş.’nin … Noterliği’nden 05/04/2017 tarihli ve 6819 sayı ile onaylı Genel Kurul kararına ilişkin …’nün 12 Nisan 2017 tarihli tescil işleminin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili ise cevap dilekçesinde özetle; Anonim Şirket Genel Kurul kararlarının iptalinin 6102 sayılı TTK.’nun 445 ve devamı hükümlerine tabi olduğunu, bu tür davalarda …’ne husumet yöneltilemeyeceğini, davacı tarafın genel kurul kararının iptaline yönelik dava açması gerekirken, huzurdaki dava ile aynı sonuca ulaşmak istediğini, mahkemece ilgili Genel Kurul kararının iptali yönünde verilecek bir kararın zaten …Müdürlüğü tarafından tescil/terkin edileceğini, …Müdürlüğü’nün TTK.’nun 32. ve Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 34. maddeleri çerçevesinde işlem yaptığını, …Müdürlüğü’nün Ticaret Sicili’ne tescil konusundaki talepleri ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirerek sonuca bağlayabileceğini, yargı makamı gibi hareket edemeyeceğini, …’nün yetkisinin emredici hükümlere aykırılık bulunup bulunmadığı ile sınırlı olduğunu, bir iptal davasına konu teşkil ettiği iddia edilen aykırılıklar bakımından sicil müdürlerinin re’sen harekete geçip tescilden imtina etmesinin söz konusu olmadığını, ilgililer tarafından açılmış bir iptal davasının bildirilmediğini ve tescilden önce …’ne ibraz edilen bir tedbir kararının da bulunmadığını, bu nedenle bu gibi durumlarda … tarafından tescil isteminin reddedilmesinin de söz konusu olamayacağını, müvekkili …’nün tescil için kendisine sunulan evrakı içerdiği niyet yönünden inceleme yetki ve görevinin de bulunmadığını, tescil işlemlerinin iptal davasına konu teşkil edebilecek hukuka aykırılıklar içerdiği iddia ediliyor ise yukarıda da belirtildiği gibi bir iptal davası açılıp (ya da tedbir kararı alınıp) müvekkili …’ne bildirilmediği müddetçe …’nün yargı merci gibi hareket ederek işlemin tescilinden kaçınma gibi bir yetkisinin bulunmadığını, müvekkili …’nün dava konusu Genel Kurul kararının tescilinde ilgili mevzuattan kaynaklanan görevlerini eksiksiz bir biçimde yerine getirerek ilgili evrakı incelediğini, şirket sözleşmesine ve Kanunun emredici hükümlerine uygun bir biçimde alınmış, üzerinde noter imzası ve mührü de bulunan kararın tescilini gerçekleştirdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; Anonim Şirket Genel Kurul kararının tesciline ilişkin … işleminin iptaline ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; ticaret sicil kayıtları, tanık ve sair tüm hukuki delillere dayanmıştır. Davalı taraf ise ilgili şirket sicil kayıtları, gerekirse bilirkişi incelemesi ve diğer yasal delillere dayanmıştır.
Mahkememizce 09/07/2018 tarihli duruşmada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, dosya SMMM bilirkişisine tevdi edilerek taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunda rapor alınmıştır. Dosyada alınan 04/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Genel Kurul toplantı tutanağı incelendiğinde toplantı başkanlığına …’ın, oy toplayıcılığına …’nın, tutanak yazmanlığına ise …’nin seçildiği, Genel Kurul toplantı tutanağının başkanlık üyelerinden … tarafından imzalanmadığı, dolayısıyla TTK.’nun 422. maddesinde yer alan “Başkanlık” imzasını taşıma şartının gerçekleşmediği, Genel Kurul tutanağında başkanlık imzasının eksik olup olmadığının tutanağa bakmakla anlaşılmasının mümkün olduğu, tutanakta başkanlık imzasının bulunmasının yasanın aradığı bir şart olduğu, TTK.’nun 32. maddesi uyarınca bu şartın gerçekleşip gerçekleşmediğini …nün gözetmesi gerektiği, yasal şartları taşımayan bir işlemin tescil edilmemesi gerektiği, TTK.’nun 32. maddesine göre …nün kanuni şartları taşımayan geçersiz tutanağa dayalı tescil istemini yerine getirmemesi ve reddetmesi gerekirken tescil etmesinin yasaya uygun olmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Somut olayda, taraflar arasındaki dava konusu uyuşmazlık; …’nün yapacağı incelemenin kapsamının ne olduğu ve incelemenin sınırlarının nerede başlayıp nerede biteceği noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere ticaret sicili, ticaret hayatındaki iş ve işlemlere açıklık kazandıran, gerek tacirin gerekse 3. üçüncü kişilerin menfaatlerinin korunmasına hizmet eden resmi bir sicildir. Ticaret sicilinin tutulması görevi, ticaret sicili memuru olarak adlandırılan ve esasen kamu görevi niteliğinde hizmet veren ticaret sicili memurları tarafından gerçekleştirilir. Ticaret sicil memurları bu görevlerini TTK.’nun 32. ve TST.’nün 34. maddeleri hükümleri çerçevesinde icra ederler.
TTK, ticaret sicili memuruna, kendisine yapılan tescil taleplerini yerine getirmeden önce, bunların yasaya ve TST.’ne uygun olup olmadığını araştırma yükümlülüğü yüklemiştir. Ticaret sicili memurunun inceleme ve araştırma görev ve yetkisi esas itibariyle TTK.’nun 32. maddesinde düzenlenmiştir.
“TTK.’nun 32. maddesine göre:
(1) Sicil müdürü tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlüdür.
(2) Tüzel kişilerin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip içermediği incelenir.
(3) Tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmamaları şarttır.
(4) Çözümü bir mahkeme kararına bağlı bulunan veya sicil müdürü tarafından kesin olarak tescilinde duraksanan hususlar, ilgililerin istemi üzerine geçici olarak tescil olunur. Ancak, ilgililer üç ay içinde mahkemeye başvurduklarını veya aralarında anlaştıklarını ispat etmezlerse geçici tescil resen silinir. Mahkemeye başvurulduğu takdirde kesinleşmiş olan hükmün sonucuna göre işlem yapılır.”
TTK.’nun 32. maddesinden çıkan anlama göre; …, tüzel kişilerin tescilinde emredici hükümlere aykırılık olup olmadığı ve yasal şartları içerip içermediği araştırılacak, bunun dışındaki konularda ise gerçeğe uygunluk, üçüncü kişilerde yanlış kanaat uyandırmama ve kamu düzenine aykırı olmama koşulları aranacaktır. Görüldüğü üzere yasa konuyu 32. maddedeki düzenleme ile tüzel kişilerin tescilinde yapılması gereken incelemenin kapsamı ile bunun dışındaki tescil konuları arasında bir ayırıma gitmiştir.
TTK.’nun 32. maddesine göre ticaret sicil müdürü, tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlü tutulmuştur. Ticaret sicil müdürünün inceleme yükümlülüğü ticaret sicilinin aleniyeti ilkesinin sağlanabilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır.
Ticaret sicil müdürünün inceleme görevinin sınırlarının ne olduğu ile ve bu görevin kapsamı, doktrinde tartışılan bir husustur. Doktrinde özellikle şirketler hukuku alanında Anonim Şirket genel kurul kararlarının tescili aşamasında yapılacak incelemede, ticaret sicil müdürünün iptale konu olan konuları tespit etmesi halinde tescilden kaçınmasının mümkün olup olmadığı tartışılmakta, bu hususun inceleme görevinin kapsamını aştığı ifade edilmektedir. Prof. Dr. Ömer TEOMAN’a göre; anonim şirket genel kurulunun aldığı bir karar karşısında, sicil müdürü tescilden kaçınamaz. Bunun aksine bir durum, sicil müdürüne gerekli olmayan bir takdir yetkisi tanınması anlamına gelir. Zira ticaret sicil müdürünün ilgililerin menfaatlerini koruyup kollamak gibi bir görev veya yetkisi bulunmamaktadır. (Ömer TEOMAN, Ticaret Sicil Müdürü Anonim Ortaklık Genel Kurulunun İptal Edilebilir Bir Kararını Tescilden Kaçınabilir mi? İstanbul 2010, s.1703-1706)
…memurunun Anomim Şirket Genel Kurul kararlarını inceleme yetkisi yoktur. Çünkü Genel Kurul’a bakanlık komiseri katılarak, yasal koşulların varlığını incelemektedir. (Baki TOKSAL, “Türk Ticaret Kanunu Şerhi” Ankara 1986, s.357). Bu konuda Prof. Dr. Oğuz İMREGÜN de; “tüzel kişilerin tescilinde, özellikle anasözleşme hükümlerinin emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve kanunun zorunlu kıldığı hususları içerip içermediğinin incelenmesi gerektiğini, bununla birlikte böyle bir incelemenin sadece tüzel kişilerin kuruluşuna özgü olduğunu, tüzel kişilerin diğer sicile kayıt taleplerini içermediğini savunmaktadır. (Oğuz İMREGÜN, “Kara Ticareti Hukuku Dersleri, İmregün, İstanbul – 2005: 55).
…’a göre, ticaret siciline kayıt başvuruları, ticaret sicil memuru tarafından şeklen incelemeye tabi tutulmalıdırlar, aksine sicil memurunun bunlar üzerinde bir gerçeklik incelemesi yapma yükümlülüğü bulunmamaktadır. (Baki TOKSAL, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Ankara 1986, s.351).
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 24.04.1989 tarihli, 1989/9611 E. ve 1989/2485 K. sayılı kararında; “…Ticaret sicil memurları TK’nun 34 ve TSN’nin 28. maddesi hükmünce kanuni şartların mevcut olup olmadığını tescil sırasında incelemekle mükellef iseler de, memurların bu yetkisi, emredici hükümlere aykırılık olup olmadığı hususu ile sınırlı bulunmaktadır. Bunun dışında iptal davasına konu teşkil edecek aykırılıklar bakımından sicil memurlarının re’sen hareketle tescilden imtina etmeleri bahse konu değildir. İlgili şahıslarca bir iptal davası açılmadığına göre, ticaret sicil memuru tarafından genel kurul kararının tescili talebinin reddedilmesi isabetli olmadığından bozulmasına….” demek suretiyle ticaret sicil memurunun inceleme görevinin sınırını, emredici yasal düzenlemelere bir aykırılığın bulunması ve bu aykırılığın açık ve hiç bir şüpheye yer vermeyecek şekilde olmasının oluşturduğunu vurgulamıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 25/04/2001 tarihli, 2001/399 E. ve 2001/2040 K. sayılı kararına göre; “…Ticaret Sicili Memurluğu yapılan genel kurulu tescile görevlidir. Onun kanuna uygun olarak yapılıp yapılmadığı, geçerli olup olmadığı mahkemeleri ilgilendiren bir husustur. Genel kurul mahkemelerce iptal edilmemiş, iptali konusunda dava dahi açılmamışır…”, “…Hatta iptal davası açılmış olması dahi tescil için bir engel oluşturmaz….”
Yargılama sırasında 30/05/2019 tarihli duruşmada asli müdahil … tarafından dava konusu anonim şirket genel kurul kararının bilirkişi kurulu raporunda da belirtildiği gibi noterde tasdik edildikten sonra 15 günlük yasal süre içerisinde …ne tevdi edildiği ve ilanının sağlandığı, yapılan işlemin usulüne uygun olduğu ifade edilmiştir.
Her ne kadar dosyada alınan bilirkişi raporunda aksine görüş ve kanaat bildirilmiş ise de; yukarıda açıklanan nedenlerle mahkememizce bilirkişi raporundaki görüşlere itibar edilmemiş ve hükme esas alınmamıştır.
Somut olaya gelindiğinde; davaya konu Anonim Şirket Genel Kurul toplantı tutanağı, …Noterliği tarafından 05/04/2017 tarihinde … yevmiye numarası ile onaylanmıştır. … ise noterlikçe onaylanmış Genel Kurul kararını 12 Nisan 2017 tarihli kararı ile tescil etmiştir. Ticaret sicil memurluğu noterlikçe onayı yapılan Genel Kurul kararını tescille görevlidir. Mevzuata göre ticaret sicil memurları, kanunun aradığı şartların mevcut olup olmadığını tescil sırasında incelemekle mükellef iseler de, memurların bu yetkisi emredici hükümlere aykırılık olup olmadığı hususuyla sınırlı bulunmaktadır. Bir başka ifade ile ticaret sicil memurunun yapacağı incelemenin sınırını emredici kanun hükümlerine bir aykırılığın bulunması ve bu aykırılığın hiç tereddüde yer vermeyecek şekilde açık olması oluşturur. Bunun dışında iptal davasına konu teşkil edecek aykırılıklar bakımından sicil memurlarının re’sen hareketle tescilden imtina etmeleri söz konusu değildir. Genel kurulun kanuna uygun olarak yapılıp yapılmadığı, geçerli olup olmadığı mahkemeleri ilgilendiren bir husustur. Somut olayda dava konusu yapılan Genel Kurul toplantısı ve alınan karar mahkemece iptal edilmemiştir. Kaldı ki iptal için dava açılmış olsa bile iptal kararı verilene kadar Genel Kurul’un tescil ve ilanı gerekmektedir. Eğer iptal davası açılabiliyorsa, tescile konu işlem tamamlanmış olup, tescil izhari yani açıklayıcı nitelik taşımaktadır. Bu gibi durumlarda sicil memurunun inceleme yetkisi olmayıp, olayın çözümünü mahkemelere bırakması gerekir. Yani sicil memuru, kendini hâkim yerine koyarak tescil edip etmeme hususunda karar vermemeli, sorunun çözümünü mahkemelere bırakmalıdır. İlgili şahıslarca bir iptal davası açılmadığına göre, yukarıda detaylı olarak açıklanan nedenlerle davalı…tarafından Genel Kurul kararının tesciline yönelik talebin kabul edilmesi mahkememizce doğru bulunmuş, dolayısıyla davanın reddine dair aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.

KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2- Alınması gerekli 44,40-TL karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 31,40-TL harçtan düşümü ile geriye kalan 13,00-TL’nin davacıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
3-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Taraflarca tarafından yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, HMK 345. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342. maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ve Asli Müdahil …’ın yüzüne karşı diğer tarafların yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip
¸e-imzalı

Hakim
¸e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.