Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/55 E. 2021/118 K. 17.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/55 Esas
KARAR NO:2021/118

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:18/01/2018
KARAR TARİHİ:17/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalı şirkete iş yönlendirme ve danışmanlık hizmeti sunulduğunu, müvekkilinin verdiği bu hizmetten kaynaklı olarak davalıdan 17.700,00-TL. alacağı bulunduğunu, davalı tarafından söz konusu alacağın ödenmemesi üzerine davalı aleyhine…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlattıklarını, sonrasında davalı tarafından takibe itiraz edildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, davalı şirketin yapmış olduğu itirazın icra takibini uzatmak maksatlı, haksız ve kötü niyetli olduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına, davalı şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça dava konusu faturaya karşılık olarak müvekkili şirkete iş yönlendirme ve danışmanlık hizmeti verildiğinin ileri sürüldüğünü, ancak müvekkili şirkete verildiği iddia edilen bu hizmetin kapsamını ve niteliğini gösterir hiçbir somut belgenin sunulmadığını, davacının yalnızca kendi düzenlediği bir faturaya dayanarak alacak iddiasında bulunduğunu, bunun sebebinin ise davacının söz konusu hizmeti hiçbir zaman vermemiş olması olduğunu, davacının ağabeyi olan … isimli şahsın müvekkili şirketin eski Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu, bu nedenle davacı tarafından düzenlenen dava konusu faturanın dava dışı … tarafından şirket kayıtlarına alındığını, söz konusu faturanın düzenlenmesinden kısa bir süre sonra dava dışı bu şahsın 14/07/2017 tarihinde şirketten istifa ederek hisselerini devrettiğini, dava ve takip konusu faturadan müvekkili şirketin bu süreçten sonra haberdar olduğunu, faturanın sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili değil ifasına ilişkin olduğunu, bu nedenle öncelikle taraflar arasında temel bir borç ilişkisinin bulunması gerektiğini, somut olayda ise müvekkili şirket ile davacı arasında hiçbir temel borç ilişkisi bulunmadığını, davacının temel borç ilişkisini gösterir ne bir sözleşme ne de yazılı bir belge ibraz edemediğini, faturadan başka hiçbir somut belgeye dayanmayan alacak iddiasına karşı müvekkili şirketin itirazının tamamen haklı olduğunu beyanla davanın reddine, davacı aleyhinde alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; fatura ve cari hesaba dayalı alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlığın; davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarı ile alacağın likit olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası ile bu dosya içerisindeki tüm bilgi ve belgeler, faturalar, cari hesap ekstresi, bilirkişi incelemesi, keşif, tanık beyanı, yemin ve her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası, taraflar arasındaki her türlü yazışma, bilgi ve belgeler, müvekkili şirketin ticaret sicil kayıtları, davacının ağabeyi …’nun müvekkili şirketin eski ortağı olduğunu gösteren kayıtlar, müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları, bilirkişi incelemesi, keşif, tanık beyanı, yemin ve her türlü delile dayanmıştır.
Mahkememizce…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası aslı celbedilerek incelenmiştir. İcra takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından 19/12/2017 tarihinde 17.700,00-TL. asıl alacak ve asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili için davalı şirket aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, Örnek-7 nolu ödeme emrinin davalı şirkete 22/12/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu şirket vekili tarafından 29/12/2017 tarihli dilekçe ile yasal süresi içerisinde borca itiraz edilerek takibin durdurulduğu, sonrasında ise 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde davacı tarafça davalı borçlu şirket aleyhine dava değeri 17.700,00-TL. gösterilmek suretiyle huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus; borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir. İtirazın iptali davaları icra takibine ve takip talebine sıkı sıkıya bağlı davalardan olup; davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereğince takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafa aittir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, mahkememizce 13/12/2019 tarihli duruşmada verilen ara kararla; davacı taraf iddiası, davalı yanın savunmaları ile sunduğu belgeler, dosyada toplanan ve getirtilen tüm delil ve belgeler ile tarafların ilişki dönemine ait ticari defter ve kayıtları üzerinde uzman bilirkişilerce bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 24/02/2020 tarihli raporda özetle; dosyada taraflar arasında akdedilen herhangi bir yazılı sözleşmeye rastlanılmadığı, ancak huzurdaki davaya konu fatura dışında taraflar arasındaki ticari ilişkinin her iki yanın da kabulünde olduğunun anlaşıldığı, davalı adına düzenlenen ve huzurdaki davaya konu edilen 17.700,00-TL. bedelli faturanın davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, buna göre davalı şirketin takip tarihi itibari ile davacıya 17.700,00-TL. borçlu olduğunun göründüğü, davalı tarafından sunulan ticari defterlerin tetkikinde ise davacı tarafından düzenlenen ve huzurdaki davanın konusunu oluşturan 17.700,00-TL. bedelli faturanın 31/03/2017 tarihinde davalı tarafça kayıtlara alındığı, davalı şirketin kendi ticari defterlerinde dahi takip tarihi itibari ile davacıya 17.700,00-TL. tutarında borçlu olduğu, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 17.700,00-TL. alacaklı olduğu hususunda tarafların ticari defterlerinin örtüştüğü, davalı şirketin dava konusu faturaya yasal süresi içeresinde itiraz da etmediği ve aynen ticari defterlerine işlediği, davalının davacıya herhangi bir eksik hizmet ve/veya ayıp ihbarında da bulunmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından 26/06/2020 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna itiraz edilerek itirazlar doğrultusunda ek rapor alınması talebinde bulunulmuştur. Bunun üzerine mahkememizce 07/10/2020 tarihli duruşmada davalı vekilinin 26/06/2020 tarihli dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar da değerlendirilmek suretiyle ek rapor düzenlemesi için dosyanın kök raporu düzenleyen bilirkişi heyetine tevdi edilerek ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Kök raporu düzenleyen bilirkişi kurulu tarafından tanzim olunan 04/11/2020 tarihli ek raporda ise özetle; davalı tarafın asıl iddiasının dava konusu faturanın davacının ağabeyi ve aynı zamanda davalı şirketin eski Yönetim Kurulu Başkanı olan … tarafından alındığı ve şirketin ticari defterlerine işlendiği, bu durumdan diğer ortak ve yöneticilerin haberinin olmadığı, bu fatura özelinde davacı tarafından verilen bir hizmetin de bulunmadığı şeklinde olduğu, ancak davaya konu edilen fatura öncesinde de taraflar arasında ticari ilişkinin bulunması, dava dışı …’nun davalı şirkette Yönetim Kurulu Başkanı olduğu dönemde diğer ortak…’nin de imza yetkisinin bulunması, davalı şirketin bu iki kişinin müşterek imzasıyla temsil ediliyor olması, TTK.’nun 375. maddesi uyarınca Yönetim Kurulu’nun devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri arasında muhasebe, finans denetimi ve şirketin yönetiminin gerektirdiği ölçüde finansal planlama için gerekli düzenin kurulması görevinin de bulunması karşısında şirketin diğer ortağı ve Yönetim Kurulu Üyesi olan…’nin dava konusu faturadan haberdar olmadığının iddia edilemeyeceği belirtilerek kök rapordaki görüş ve kanaatlerde herhangi bir değişiklik oluşmadığı bildirilmiştir.
Dosyada alınan bilirkişi kök ve ek raporları mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporun toplanan delillere dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere uygun olduğu görülmüş, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
TTK.’nda faturanın tanımı yapılmamıştır. Faturanın tanımı Vergi Usul Kanunu’nun (VUK.’un) 229. maddesinde şu şekilde yapılmıştır. Fatura; satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır. Bir başka tanıma göre ise fatura; ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası, bir ticari belgedir.
6102 sayılı TTK.’nun 21/1 maddesine göre; “Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.”
TTK.’nun 21/2 maddesine göre ise; “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.”
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/06/2003 tarihli, 2001/1 Esas ve 2003/1 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren 8 (sekiz) gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. TTK.’nun 21/2. maddesi uyarınca tacir olmanın hüküm ve sonuçları gereği, bir faturayı tebliğ alan tacir, bu tarihten itibaren 8 (sekiz) gün içerisinde fatura içeriği konusunda bir itirazda bulunmamış ise artık fatura içeriğini kabul etmiş sayılacaktır.
TTK. 21/2 maddesi ile fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak faturayı düzenleyenin lehine, adına fatura düzenlenenin ise aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. TTK.’nun 21/2. maddesi ile faturanın özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin ise aleyhine bir karine getirildiği söylenebilir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması tamamen birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK.’nun 21/2. maddesine göre, faturaya itiraz edilmemesi durumunda fatura içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispat edilmesi gerekir. Ancak, fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili TTK.’nun 21/2 maddesine değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili 6100 sayılı HMK.’nun 222. maddesine bakmak gerekir. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturaya konu malı veya hizmeti aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle malı veya hizmeti almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. Yasanın verdiği bu imkan sebebiyle, karşı tarafça süresinde itiraz olunmayan faturayı tanzim eden tacirin, bunun dışında faturaya konu malın teslim edildiğini veya işin görüldüğünü ayrıca ispat etmesi gerekmez.
Somut olayda, her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı üzere, davacı şirket ile davalı şirket arasında dava konusu fatura öncesinden beri süregelen bir akdi ilişki bulunduğu ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin uzun süredir devam ettiği anlaşılmaktadır. Dava dışı …’nun davalı şirketin eski Yönetim Kurulu Başkanı olduğu konusunda taraflar arasında herhangi bir ihtilaf yoktur. Dava konusu fatura öncesinde taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu hususu da tarafların kabulündedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın dava konusu 31/03/2017 tarihli, … numaralı ve 17.700,00.-TL, meblağlı faturadan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Tüm bu hususlar birlikte gözetildiğinde; taraflar arasında sözleşmesel bir ilişki bulunduğu sabittir. Taraflar arasındaki akdi ilişki kapsamında verildiği iddia edilen hizmet sebebiyle düzenlenen dava konusu fatura içeriğine davalı şirketçe 8 (sekiz) günlük yasal süre içerisinde itiraz da edilmemiştir. Öte yandan dava konusu faturanın davacının ağabeyi ve davalı şirketin eski Yönetim Kurulu Başkanı olan dava dışı … tarafından davalı şirket kayıtlarına alınarak davalı şirketin ticari defterlerine işlenmiş olduğu ve bu durumdan davalı şirketin diğer ortak ve yöneticilerinin haberinin bulunmadığına yönelik davalı taraf iddialarının ise tamamen davalı şirketin kendi iç işleyişine yönelik bir mesele olduğu, şirketin temsil durumu dikkate alındığında tüzel kişi olan davalı şirketin yetkili organı tarafından yapılan geçerli bir tasarrufun artık şirketi de bağlaması gerektiği kanaatine varılmakla, mahkememizce buna yönelik davalı savunmaları haklı ve yerinde görülmemiştir.
Davacı taraf iddiası, davalı yan savunması, incelenen takip dosyası, dosyada alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu kök ve ek raporları ile toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; davacı şirket tarafından davalı şirket adına usulünce keşide edilen dava konusu faturanın davalı şirket defterlerine itiraz edilmeksizin işlendiği, dava konusu faturayı tebliğ aldıktan sonra yasal süresi içeresinde içeriğine itiraz etmeyen ve faturayı aynen ticari defterlerine kaydeden, ayrıca herhangi bir eksik hizmet ve ayıp ihbarında da bulunmayan davalı şirketin her iki tarafın ticari defterlerinde yer aldığı şekliyle dava konusu fatura borcundan dolayı davacıya karşı sorumlu olduğu, taraflar arasında uzun süredir devam ettiği dosya kapsamından anlaşılan ticari ilişkiden kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle 17.700,00-TL. alacaklı olduğu, benimsenen bilirkişi kök ve ek raporları ile de tespit edilen 17.700,00-TL. alacak miktarına yönelik davalı şirketin vaki itirazının haksız olduğu, dolayısıyla İİK.’nun 67. maddesi gereğince davalının itirazının iptalinin gerektiği, her iki taraf da tacir olduğundan ve fakat davacı tarafın icra takip dosyasında talep ettiği faiz oranı dikkate alınarak ve de taleple bağlı kalınarak asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 oranını geçmemek üzere avans faizi işletilmesinin uygun olacağı, ayrıca dava konusu fatura alacağı likit ve önceden belirlenebilir nitelikte bir para alacağı olduğundan ve itiraz da haksız olduğundan kabul edilen miktar üzerinden davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına da hükmedilerek aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; davalı şirketin…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 17.700,00-TL. asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek (yıllık 9,75 oranını geçmemek üzere) avans faizi uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına,
2-İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 3.540,00-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 1.209,09-TL. karar ve ilam harcından, 302,28-TL. peşin harcın mahsubu ile kalan 906,81-TL. harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 302,28-TL peşin harç, 35,90-TL başvuru harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 750,00-TL bilirkişi ücreti ve 226,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.319,88-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/02/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.