Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2018/516 Esas
KARAR NO :2021/230
DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:07/06/2018
KARAR TARİHİ:24/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından cari hesap alacağı sebebiyle davalı/borçlu aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun ödeme emrinin tebliğinden sonra kendi kayıtlarına dayanarak takip konusu borcun 2.719,00-TL.’lik kısmını ödediğini, bakiye 8.332,72-TL.’lik kısma ise itiraz ettiğini, davalının kısmi itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı şirketin itiraz ettiği kısımla ilgili olarak kendi kayıtlarına dayanarak borcu olmadığını iddia ettiğini ve kayıtlarını müvekkili davacıya ilettiğini, tarafların ticari defterlerine esas cari hesap ekstrelerinin karşılıklı incelenmesi sonucunda; davalı şirketin kayıtlarında görünen ve 31/01/2017 tarihinde yapılmış gibi gösterilen 7.000,00-TL. tutarındaki kredi kartı ödemesinin gerçekte müvekkiline yapılmadığını, davalı tarafın bu hususta kendilerince uyarıldığını, davalının kayıtlarında görünen 7.000,00-TL.’lik kredi kartı ödemesine ilişkin belgelerin kendilerine sunulması halinde gerekli incelemenin derhal yapılarak konunun açıklığa kavuşturulacağının ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın sulh yoluyla çözümleneceğinin bildirilmesine karşın davalı tarafın kendilerine hiçbir belge sunmadığını, davalı tarafın 7.000,00-TL. tutarındaki kredi kartı ödemesi girişini kendi kafasına göre kayıtlarına alarak müvekkiline olan borcunu gerçekte ödemeden, ödemiş gibi göstermeye çalıştığını, tarafların ticari defterleri incelendiğinde belirtilen bu hususların tüm açıklığı ile ortaya çıkacağını, kaldı ki davalı tarafın kendi ticari defterine işlediği bu ödemenin müvekkili davacı şirketin ticari defterlerinde gözükmemesi nedeniyle ticari defterine ödeme olarak işleyen davalının bu durumu ispatla yükümlü olduğunu, davalı şirketin 19/02/2018 tarihli dilekçe ile icra takibine konu borca kısmen itiraz ettikten ve kabul ettiği borç miktarı üzerinden icra dosyasına kısmi ödemede bulunduktan sonra 3 adet faturayı 16/03/2018 tarihinde … Noterliği’nin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile müvekkiline iade etmeye çalıştığını, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, özetle davalı borçlu şirketin kötü niyetli bir şekilde takibe itiraz ederek takibin durmasına neden olduğunu belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı tarafa yükletilmese karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin davaya konu icra takibinde cari hesap alacağına dayandığını, ancak dava aşamasında alacağın “bir kısım faturaya” dayandığını ileri sürdüğünü, huzurdaki itirazın iptali davasında takip talebindeki alacağın bulunduğunu ispat külfetinin davacı alacaklıda olduğunu, faturanın tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkinin belgesi sayılamayacağını, davacının düzenlediği faturalardaki mal ya da hizmeti müvekkili davalı şirkete teslim ettiğini HMK.’nun 200. maddesinde belirtilen delillerle ispat etmesi gerektiğini, davacı şirketçe icra takibinden sonra usul ve yasaya aykırı olarak 3 adet fatura kargo yolu ile müvekkiline göndermiş ise de anılan faturaların …. Noterliği’nin 16/03/2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacı şirkete iade edildiğini, faturalara konu hizmet davacı tarafça müvekkiline verilmediğinden, davacının bu yöndeki talebinin mesnetsiz olduğunu, takibe konu alacakla ilgili olarak 2.791,36-TL.’lik kısmın müvekkili şirketin kabulünde olduğunu ve bu tutarın icra aşamasında müvekkilince ödendiğini, bu tutar dışındaki kısmın ise kabulünün mümkün olmadığını belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacı taraf aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; cari hesaba dayalı alacağın tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasında girişilen ilamsız icra takibine yönelik yapılan kısmi itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı icra takip dosyası, davacıya ait ticari defter ve kayıtlar, taraflara ait cari hesap ekstreleri, taraflar arasındaki faturalar, vergi dairesi kayıtları, taraflara ait BA ve BS formları, bilirkişi incelemesi, davalının kredi kartı ödemesi bakımından ilgili banka kayıtları, tanık beyanı, yemin ve diğer tüm yasal delillere dayanmıştır. Davalı taraf ise delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası, sözleşme, ödeme belgeleri, ticari defter ve kayıtlar, tanık beyanı, bilirkişi incelemesi, yemin ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı icra takip dosyası celbedilerek dosya içerisine alınmıştır. İcra dosyasının incelenmesinde; davacı şirket tarafından 13/02/2018 tarihinde davalı şirket aleyhine borcun sebebi olarak cari hesap alacağı gösterilmek suretiyle 11.051,72-TL. üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçluya Örnek 7 nolu ödeme emrinin 14/02/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu vekili tarafından 19/02/2018 tarihli dilekçe ile borcun 2.719,36-TL.’lik kısmı kabul edilerek, bakiye kısma itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, sonrasında davacı vekili tarafından 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde eldeki itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
İcra İflas Kanunu’nun 67/1 maddesine göre; takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren 1 (bir) sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Mahkememizce 25/09/2019 tarihli duruşmada davalı şirket vekiline; müvekkili şirketin cari hesabında davacıya yapılmış ödeme şeklinde görünen 7.000,00-TL. tutarındaki kredi kartı ödemesinin kime, hangi tarihte ve ne şekilde yapıldığına dair beyanda bulunması ve buna ilişkin bilgi ve belgeleri sunması için HMK’nın 220/1 maddesi gereğince iki haftalık kesin süre verilmesine karşın, davalı tarafça bu konuda beyanda bulunmadığı gibi herhangi bir belge de sunulmamıştır.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafa ait olduğundan, bu kapsamda mahkememizce taraflarca bildirilen deliller toplanmış, icra takip dosyası aslı getirtilerek dosyamız içerisine alınmış, taraflara ait BA ve BS formları ilgili vergi dairelerinden celbedilerek dosyaya kazandırılmıştır.
Tüm deliller toplandıktan sonra uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, 29/01/2020 tarihli duruşmada verilen ara karar ile iddia, savunma, dosyada toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemine ait ticari defter, kayıt ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek 21/02/2020 günü inceleme günü olarak belirlenmiştir.
Her iki taraf vekilinin de hazır bulundukları 29/01/2020 tarihli duruşmada; taraf vekillerine inceleme gün ve saatinde müvekkillerine ait ticari defter ve kayıtları ibraz etmeleri, eğer inceleme gün ve saatinde burada hazır edemeyecek iseler en geç inceleme günü ve saatine kadar ticari defter ve kayıtların bulundukları yerleri bildirmeleri için inceleme gününe kadar kesin süre verilmiş, aksi takdirde defter ibrazından kaçınmış sayılacakları hususu açık bir şekilde ihtar edilmiştir.
21/02/2020 tarihinde mahkememiz duruşma salonunda yapılan incelemeye davacı vekili Av. … katılmış, davalı taraf (ve/veya vekili) ise incelemeye katılmamış, yapılan ihtarata ve verilen kesin süreye rağmen ticari defterlerini sunmadığı gibi yerinde inceleme yetkisi de talep etmemiştir. Aynı gün dosya rapor düzenlenmek üzere mahkememizce bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 03/06/2020 tarihli raporda özetle; davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkinin 2016-2017 yılları arasında yapıldığı, incelenen cari hesap ekstresinde davalı adına düzenlenen faturaların borçlu olarak, ödemelerin alacaklı olarak kaydedildiği, düzenlenen faturalardan davacının davalıya gıda maddeleri ürünü satışı yaptığının anlaşıldığı, davacı tarafın düzenlediği faturaların e-fatura olduğu, … seri nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile e-fatura uygulamasına kayıtlı olan mükelleflerin birbirlerinden aldıkları mallar ve sağladıkları hizmetler için elektronik fatura gönderme ve alma zorunluluğunun 01/04/2014 tarihi olarak belirlendiği, 421 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 397 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ uyarınca; elektronik fatura uygulamasına kayıtlı mükelleflerin birbirlerine saltıkları mallar ve ifa ettikleri hizmetler için düzenledikleri faturaları 01/04/2014 tarihinden itibaren elektronik fatura olarak göndermeleri ve almalarının zorunlu olduğu, davacı yanın davalı adına düzenlediği faturaların temel fatura olduğu, temel fatura ile ticari fatura arasında sadece faturaya sistem üzerinden itiraz imkanı açısından farklılık bulunduğu, her iki faturanın da sistemler tarafından alınmak zorunda olduğu, alınan ticari faturaya e-fatura uygulaması üzerinden red veya kabul mesajı gönderilmesi imkanı bulunduğu, temel faturaya itirazın ise e-fatura uygulaması üzerinden değil, harici yollarla yapılabilriği, temel fatura kapsamında düzenlenen faturalara mükelleflerin mevzuat hükümleri çerçevesinde muhasebe kayıtlarına alıp iade faturası düzenleyerek ya da muhasebe kayıtlarına almadan harici yollar ile sistem dışından itiraz edebildikleri, davalı yanın davacı yan tarafından düzenlenen temel faturanın e-fatura sistemine düşmekte olduğu, davalının sistemine düşen bu faturadan haberdar olmamasının imkansız olduğu, kaldı ki aksine bir durumun ilgili VUK. Genel Tebliği’ne aykırı olacağı, davalının e-fatura sistemine düşen temel faturayı ya kayıtlarına işleyerek ve iade faturası düzenleyerek iade edebileceği, ya da kayıtlarına hiç işlemeden noter huzurunda faturayı iade edebileceği, davalının e-fatura sistemine otomatik olarak düşen temel faturayı teslim almadığını iddia etmesinin bu durumda mümkün olmadığı, davacı şirket tarafından ibraz edilen 2017-2018 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yasal sürelerde ve usulüne uygun olarak yapıldığı, davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarında davalı adına düzenlenen faturaların borçlu hanesine, davalı tarafça yapılan ödemelerin ise alacaklı hanesine kaydedildiğinin görüldüğü, incelenen cari hesapta davalı tarafından kredi kartı ile ödeme olmadığının görülerek tespit edildiği, davacı tarafın sunduğu ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma özelliğini haiz olduğu, davalı tarafından ise defter ve belge ibraz edilmediği, davacının düzenlediği faturaların, düzenlendiği dönemlerde BA-BS formu zorunlu bildirim tutarı olan aylık 5.000-TL. KDV hariç tutarın altında kaldığı, davalı tarafından kredi kartından yapılan herhangi bir ödemenin davacı defter ve kayıtlarında tespit edilemediği, davacı şirketin davalı firma ile ilgili faturaları muhasebe teknik ve usullerine uygun olarak defter ve kayıtlarına işlediği, buna göre ticari defter ve kayıtlarına göre davalı tarafça yapılan ödemelerden sonra davacı şirketin 31/12/2017 tarihi itibariyle davalıdan 8.332,72-TL. tutarında alacaklı olduğu, bu alacağın 2018 yılına devrettiği ve davalı tarafça yapılan başkaca bir ödeme olmadığı, davacının 8.332,72-TL. alacağını işlemiş faizi ile birlikte davalıdan talep ettiği, davacının defter ve kayıtlarında tespit edilen bu alacağa taleple bağlılık ilkesi gereğince icra takip tarihinden tahsil tarihine kadar %9,75 oranında avans faizi yürütülebileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 11/06/2020 tarihinde rapora karşı yazılı beyanda bulunmuştur. Davalı vekili ise 23/06/2020 tarihli dilekçesi ile rapora karşı beyan ve itirazda bulunmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2017 tarihli, 2016/2630 Esas ve 2017/258 Karar sayılı kararında vurgulandığı üzere; mahkemece tacir olan taraflara ticari defterlerini sunmaları için kesin süre verilmesi halinde davacı taraf ticari defterlerini öngörülen sürede ibraz etmesine karşın davalı taraf ticari defterlerini mahkemeye sunmaz ise artık davacı tarafın usulüne uygun tutulan ticari defterleri onun (davacının) lehine delil niteliğini haizdir. Davacının icra takibine konu ettiği tutarlar eğer davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinde yer almakta ise (kayıtlı ise) bu durumda davalı tarafın ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olması nedeniyle ispat yükü kendisinde olan tarafın (davacının) ticari defterleri davacı lehine delil olacaktır.
Öte yandan 2004 sayılı İİK.’nun 67/2 maddesine göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun da itirazında haksız olması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunların dışında alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli, 2019/4054 Esas ve 2019/7699 Karar ve 04/06/2020 tarihli, 2020/2083 Esas ve 2020/2727 Karar sayılı ilamları)
Dosyada alınan bilirkişi kurulu raporu mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporun toplanan delillere dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere uygun olduğu görülmüş, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
İddia, savunma, icra takip dosyası ve tüm dosya kapsamı ile mahkememizce benimsenen bilirkişi kurulu raporunun birlikte değerlendirilmesinde; davacı tarafın bilirkişi incelemesi için ticari defter, kayıt ve belgelerini dosyaya ibraz ettiği, ancak davalı tarafın mahkememizce verilen kesin süreye ve yapılan ihtarata rağmen ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı, ispat yükü kendisinde olan davacı tarafın usulünce onaylı ticari defterlerinin lehine delil niteliği taşıdığı, taraflar arasında 2016 yılından itibaren süregelen gıda maddeleri alım satımına ilişkin ticari ilişki bulunduğu, dava ve takip konusu e-faturaların davacı şirketin resmi ve mevzuata uygun ticari defterlerinde usulüne uygun şekilde kayıtlı olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın temel noktasını oluşturan cari hesaplar arasındaki fark ile ilgili olarak mahkememizce 25/09/2019 tarihli duruşmada davalı tarafa cari hesabında yer alan ve davacı şirkete kredi kartı ile yapılmış gibi görünen 7.000,00-TL. tutarındaki ödemeye ilişkin beyanda bulunması, buna dair tüm bilgi ve belgeleri sunması için verilen kesin süreye rağmen, davalı tarafça bu konuda herhangi bir belge sunulmadığı gibi mahkememize bu konuda açıklayıcı bir beyanda bulunulmadığı, davacı şirketin taraflar arasındaki ticari ilişkiye uygun olarak davalı adına muhtelif tarih ve tutarlarda e-faturalar düzenlendiği, mevzuat gereğince e-fatura olarak düzenlenen faturalardan davalı tarafın haberdar olmadığını iddia etmesinin ticari hayatın olağan akışına uygun olmadığı, davalı şirketin gerek davacı yana haricen yolladığı cari hesabında görünen ve şirket kredi kartı ile davacıya yaptığını ileri sürdüğü ödemeyi gerekse bir bütün olarak davacıya olan borcunu ödediğini kanıtlayamadığı, ödeme yapıldığı iddia edildiğine göre, takibe konu faturaların içeriğindeki malların da davacı şirket tarafından davalı şirkete teslim edilmiş olduğunun da kabulünün gerektiği, davacı tarafça dosyaya sunulan ticari defter, kayıt ve belgelere göre düzenlenerek hükme esas alınmasında sakınca görülmeyen ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporunda tespit edilen miktara göre taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle 8.332,36-TL. alacağı bulunduğu, böylece davalı şirketin bilirkişi raporu ile tespit edilen miktara yönelik itirazının haksız olduğu ve İİK.’nun 67. maddesi gereğince bu miktar (8.332,36-TL.) yönünden iptalinin gerektiği, her iki taraf da tacir olduğundan ve davacı yanın talebi ile de bağlı kalınarak yıllık %9,75 oranını geçmemek üzere asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmesinin uygun olacağı, ayrıca İİK.’nun 67/2 maddesinde düzenlenen icra inkar tazminatının amacı alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik haksız itirazları önlemek olduğundan, takip konusu fatura alacağı da likit ve itiraz da kısmen haksız olduğundan, davacı lehine kabul edilen alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatını kapsar şekilde, ancak reddedilen kısım yönünden ise yasal şartları oluşmadığından davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmeksizin davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin ise reddine ilişkin olarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
G.D: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabulü ile; davalı şirketin …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasında 8.332,36-TL. asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek (yıllık %9,75 oranını geçmemek üzere) avans faizi uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 1.666,47-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 569,18-TL karar ve ilam harcından, 197,56-TL peşin harç + icraya yatan harcın mahsubu ile kalan 371,62-TL’nin davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 197,56-TL peşin harç + icraya yatan harcın davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/1 uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2 uyarınca hesap ve takdir olunan 2.719,36-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
7-Davacı taraftan yapılan ve aşağıda dökümü yazılı olan 1.791,60-TL. yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.350,76-TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geriye kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
8- Taraflarca yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/03/2021
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır