Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/510 E. 2019/137 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/510 Esas
KARAR NO : 2019/137

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 05/06/2018
KARAR TARİHİ: 21/02/2019

Davacı vekili tarafından mahkememizde açılan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12.04.2017 tarihinde sürücü…’in sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketine Zorunlu Trafik Sigortası ile sigortalı bulunan … plakalı aracın kontrolünü kaybederek, yaya konumunda olan müvekkiline çarptığını, çarpma sonucu müvekkili davacı …’ün malul kaldığını, bu nedenle davalı sigorta şirketinin … numaralı zorunlu mali mesuliyet poliçesi uyarınca sorumluluğunun doğduğunu, alınan raporlara göre müvekkilinin vücut fonksiyon kaybının %13 olarak belirlendiğini, müvekkilinin tedavi sürecinde %100 iş göremezlik durumu ve bakım giderine ilişkin olarak sigorta tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı trafik sigortacısının müvekkili bakımından giderilmemiş özellikle bakıcı gideri ve SGK tarafmdan karşılanması mümkün olmayan tedavi giderleri ile ilgili olarak poliçe kapsamındaki tedavi giderleri limitine kadar mesuliyeti bulunduğunu, zarar miktarının tayin ve tespitinin bilirkişi raporu ile belirginlik kazanacağını, davacının maluliyet oranı dikkate alınarak, ömür boyu sürekli bakıma muhtaç olmasından mütevellit bakıcı gideri tazminatı ile sosyal güvenlik kurumunca karşılanması ve fatura vb. ile ispatı mümkün gözükmeyen dolaylı tedavi giderlerinin tespiti tahtında dosyanın bilirkişiye gönderilmesini, şartları oluştuğundan BK.’nun 76. maddesi ya da TTK.’nun 1427/2 uyarınca müvekkili lehine avans ödenmesine karar verilmesi gerektiğini belirterek, trafik kazasından dolayı müvekkilinin uğradığı bedensel zararlar nedeniyle fazlaya ilişkin hakların saklı tutarak sürekli ve geçici maluliyet dönemine ilişkin maddi tazminat ile bakıcı giderlerinin temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davadan önce müvekkil sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığını, dava şartı noksanlığı nedeniyle dava usulden reddedilmesi gerektiğini, davacı taraf dava öncesinde müvekkil şirkete başvuruda bulunmuşsa da işbu başvurunun Karayolları Trafik Kanunu’ nun, “Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı” başlıklı 97. maddesinin aradığı anlamda usulüne uygun bir başvuru olmadığını, … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde… nolu , 16.06.2016-16.06.2017 vadeli Zorunlu Mali Mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, müvekkil şirketin poliçe sebebiyle sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlıdır olup yaralanma ve ölümlerde poliçenin kişi başına azami teminatının 330.000-TL olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun doğabilmesinin sigortalı aracın kazanın oluşumunda kusurlu olmasına bağlı olduğunu ve sorumlu olacağı miktarın sürücünün kusur oranına göre belirlenmesi gerektiğini, bu nedenle sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunup bulunmadığının, var ise kusur oranının Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesince belirlenmesini talep ettiklerini, somut davada 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartları’nın teminat kapsamı konusunda belirleyici olacağını, davacının yaralanmalı trafik kazasında yaralanarak malul kaldığını iddia ettiğini ancak davacının maluliyet iddiası ispata muhtaç olduğunu, maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi hususunun Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesi tarafından yerine getirilmesi gerektiğini, davacının sürekli malul kalıp kalmadığı Adli Tıp Kurumu tarafından tespit edildikten sonra eğer sürekli maluliyet durumu var ise maluliyet zararının Aktüer bilirkişi tarafından hesaplanması gerektiğini, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni genel şartlar uyarınca sürekli sakatlık tazminatı hesaplamalarının Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre değil, genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirleneceğini, davacının geçici iş göremezlik tazminatı ile geçici bakıcı gideri tazminatlarının tedavi giderleri içerisinde yer aldığını ve SGK tarafından karşılandığını, davacı tarafın iddia edildiği gibi sürekli iş göremezliği söz konusu ise bu durumda SGK’dan kendisine herhangi bir aylığın bağlanıp bağlanmadığı ve SGK’dan herhangi bir ödeme alıp almadığı belirlenerek maluliyet zararının kurumca giderilip giderilmediği ve ne ölçüde giderildiğinin saptanması gerektiğini, müvekkili şirkete usulüne uygun başvuru bulunmadığından temerrüde düşmediği gibi dava açılmasına da sebebiyet vermediğini, bu nedenle faiz, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağını, avans faizi talebinin de yasal mesnetten yoksun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Davalı sigorta şirketi vekili 01.02.2019 tarihinde dosyaya sunduğu beyan dilekçesinde; dava konusu ihtilafla ilgili olarak davacı … ile dava konusu olay ve poliçe sebebiyle tazmini gereken maddi zararları konusunda karşılıklı olarak anlaşarak sulh olduklarını, bu hususta ibraname düzenlediklerini, işbu sulh uyarınca müvekkili şirket tarafından mutabık kalınan tazminat miktarının davacı vekilinin ibranamede belirtilen banka hesap numarasına havale edilmek suretiyle ödendiğini, müvekkili şirketin işbu ödemeyi yapmakla poliçeden kaynaklı sorumluluğunu tamamen yerine getirdiğini, müvekkil şirketin fazlaya ilişkin haklarını da kapsar şekilde olay ve poliçe sebebiyle tamamen ibra edildiğini, davacı tarafından davadan feragat edildiğini, kendilerinin de davacı taraftan dava vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını belirterek davanın feragat sebebiyle reddini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından UYAP üzerinden dosyaya gönderilen 07.02.2019 tarihli dilekçede ise; tarafların trafik kazası sonucu meydana gelen cismani zarar nedeniyle açılan davada yapılan görüşmeler neticesinde sulh olduklarını, davalı sigorta şirketinin trafik poliçesi uyarınca maddi tazminat nedeniyle üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirdiğini, tarafların maddi tazminatların fer’ileri ile birlikte ödenmesi sonucunda davanın konusuz kalacağı hususunda karşılıklı olarak anlaştıklarını, anlaşmaya istinaden tüm ödemelerin yapıldığını, varılan anlaşma kapsamında tarafların birbirlerinden yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini, bu nedenlerle huzurdaki davanın konusuz kaldığını belirterek konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 21.02.2019 tarihinde yapılan duruşmadaki beyanında da dosyaya sundukları feragat dilekçesi kapsamında davanın konusuz kaldığını belirterek karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep etmiştir.
İddia, savunma, tarafların dosyaya sundukları tüm dilekçeler Mahkememizce birlikte değerlendirilmiş, davanın konusuz kalmış olması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve taraflarca karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti talep edilmediğinden yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, istenmediğinden davacı taraf yararına vekalet ücreti ve yargılama gideri tayin ve takdirine yer olmadığına ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Dava konusuz kalmış olmakla, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-İstenmediğinden davacı yararına vekalet ücreti ve yargılama gideri tayin ve taktirine yer olmadığına,
3-Alınması gerekli 44,40 -TL karar ve ilam harcından 35,90-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 8.50-TL’nin davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
4-Tarafların yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip
¸e-imzalı

Hakim
¸e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.