Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/494 E. 2019/1037 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/494 Esas
KARAR NO : 2019/1037

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 31/05/2018
KARAR TARİHİ : 18/12/2019

Davacı vekili tarafından mahkememizde açılan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/01/2009 tarihinde … yakınlarında meydana gelen ve müvekkilinin içinde bulunduğu … plakalı araçla … plakalı aracın karıştığı trafik kazası sonucunda müvekkili davacının ağır yaralandığını, bu kaza sonucunda davacının bir gözünü tamamen kaybettiğini, kazaya karışan her iki aracın trafik sigortası poliçesinin davalı şirket nezdinde tanzim edildiğini, davadan önce yapılan başvuru neticesinde müvekkiline davalı şirketçe 36.187,75-TL. ödendiğini, ancak davalı sigorta şirketince eksik ödenenen kısım yönünden davalı aleyhine dava açtıklarını ve İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında yargılama yapıldığını, Yargıtay bozma kararından sonra dosya ve mahkeme numarasının değiştiğini ve son olarak İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında karar verildiğini, verilen bu kararın Yargıtay’ca onandığını, bu dosyada alınan bilirkişi raporu ile müvekkilinin talep edilebilir zarar miktarının 113.812,25-TL. olarak hesaplandığını, sonrasında İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 18/02/2015 tarih; … Esas ve … Karar sayılı kararla müvekkili lehine 42.812,29-TL. tazminata hükmolunduğunu, yargılama tamamlanmadan önce dava değerini ıslahla 113.812,25-TL.’ye yükselttiklerini ancak mahkemece Yargıtay bozma ilamından sonra ıslahın mümkün olamayacağı ve bir davada iki defa ıslah yapılamayacağı gerekçe gösterilerek davanın 1. bedel artırım dilekçesi dikkate alınarak 42.812,29-TL. üzerinden karara bağlandığı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından da bu kararın onandığı, bilirkişi raporu ile tespit edilen 113.812,25-TL. toplam zarar bedelinden İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…Esas sayılı kesinleşen dosyasında verilen kararda hükmedilen 42.812,29-TL.’nin tenzili ile bakiye 70.999,96-TL.’nin işbu ek dava ile talep edildiğini belirterek fazlaya ilişkin dava ve takip hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin meslekte kazanma güç kaybı (maluliyet) zararı olarak 70.999,96-TL. tazminat bedelinin 08/02/2010 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle;… plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde … nolu ve 19/07/2008-19/07/2009 vadeli ZMMS (Zorunlu Mali Mesuliyet -Trafik- Sigortası) poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin poliçe sebebiyle sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, yaralanma ve ölümlerde kişi başına azami poliçe teminatının 150.000,00-TL. Olduğunu, 12/10/2004 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı yeni Türk Ceza Yasası’nın 66. maddesine göre; bir ölü veya bir yaralı varsa ceza zamanaşımı 8 yıl, birden fazla ölü ile bir ölü + bir veya birden fazla yaralı varsa ceza zamanaşımı 15 yıl olduğunu, davaya konu trafik kazasının 05/01/2009 tarihinde meydana geldiğini, davada uygulanacak olan ceza zamanaşımının süresinin 8 yıl olduğunu, davanın 31/05/2018 tarihinde yani olay tarihinden yaklaşık 9 yıl sonra ( 8 yıllık ceza zamanaşımı süresi dolduktan sonra ) açıldığını dolayısıyla dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, 25/6/2018 tarihli süre uzatım talepli dilekçesinde ileri sürdükleri zamanaşımı itirazını tekrar ettiklerini, davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesini, müvekkili şirketin faiz, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağını, davacı tarafın, 08/02/2010 tarihinden itibaren avans faizi talep edildiğini ancak davacı tarafça müvekkili şirkete başvuruda bulunulmadığından müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, ayrıca müvekkili şirketin dava açılmasına da sebebiyet vermediğini, müvekkilinin faiz, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, 05/01/2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası münderecatı ile bu dosya içerisinde bulunan delillere dayanmıştır. Davalı taraf ise delil olarak sigorta poliçesi, İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… Esas sayılı dava dosyası, bilirkişi incelemesi deliline dayanmıştır.
Davalı sigorta şirketi vekili 09/07/2018 tarihli cevap dilekçesinde; davaya konu trafik kazasının 05/01/2009 tarihinde meydana geldiğini, somut davaya uygulanacak zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğunu, davanın 31/05/2018 tarihinde yani olay tarihinden yaklaşık 9 yıl sonra (8 yıllık ceza zamanaşımı süresi dolduktan sonra) açılmış olduğunu, bu nedenle davanın zamanaşımına uğradığını iddia etmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 22/05/2019 tarihli ve 2016/12985 Esas ve 2019/6558 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; 2918 sayılı KTK’nın 109/I. Maddesinde; “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı fiil bazen, hem sorumluluğu gerektiren hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanununun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörüldüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından KTK 109/II. maddesindeki düzenlemeyi yapmıştır.
Burada üzerinde durulması gereken, 2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım da yapılmamıştır. Böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325, HGK’nın 05.06.2015 gün 2014/17-2198,2015/1495 ve HGK’nın 16.09.2015 gün, 2014/17-116, 2015/1771, HGK’nın 10.06.2015 gün, 2014/17-27, 2015/1530 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir).
Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelinecek olursa; dava konusu kaza 05/01/2009 tarihinde meydana gelmiş; dosya içerisinde mevcut ceza dosyasındaki belgeler ve iddianameden anlaşıldığı üzere davaya konu kazada …, … ve… vefat etmiş, davacı…’in de aralarında bulunduğu birden fazla kimse yaralanmıştır. Bir başka ifade ile 05/01/2009 tarihli kazada birden fazla kişi ölmüş, birden fazla kişi de yaralanmıştır. Yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere, KTK’nun 109/II. maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için kamu davasının açılmış olması veya mahkumiyet kararı verilmiş bulunması aranmamakta olup; cezayı gerektiren fiilin varlığı yeterlidir. Birden fazla ölü ve birden fazla kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan dava konusu trafik kazası da bu anlamda cezayı gerektiren bir fiil niteliğindedir.
Yasa koyucunun amacı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca tehlike sorumluluğunu doğuran olaylarda sorumlulara karşı daha uzun zamanaşımı süresi içerisinde yönelmeyi sağlamaktır. KTK’nun 109. maddisinin 2. fıkrasındaki “cezayı gerektiren fiil” ifadesinin seçilmesi zamanaşımı yönünden yukarıda da açıklandığı gibi soruşturma veya kovuşturma yapılması koşullarının aranmadığı sonucunu doğurmaktadır. Buna göre eylem için (TCK 85/2) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-d maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğu dikkate alındığında dava tarihi olan 31.05.2018 tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Tüm bu nedenlerle davalının zamanaşımı itirazı mahkememizce yerinde görülmemiş ve dosyanın esasına girilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Davalı vekili ayrıca cevap dilekçesinde; davacının 05/01/2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasına dayanarak malul kalındığı iddiasıyla İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile maluliyet tazminatı talep edildiğini, belirtilen bu davada 18/02/2015 tarihinde hüküm kurulduğunu ve bu kararın Yargıtay deneitiminden geçerek kesinleştiğini belirterek tarafları ve konusu aynı olan bu davada müvekkili şirket bakımından verilen bir kesin hüküm bulunduğunu ileri sürerek kesin hüküm itirazında bulunmuş ise de huzurdaki dava zamanaşımı süresi içerisinde açılmış ve önceki davanın devamı niteliğinde ve bakiye kısma ilişkin olarak açılmış bir dava olduğundan davalının kesin hüküm itirazına mahkememizce itibar edilmemiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/18924 Esas, 2015/4895 Karar sayılı ilamına göre “Haksız fiil sonucu çalışma gücünün kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite hastanelerinin Adli Tıp Ana Bilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Belirtilen hususlarla ilgili belirlemeler Yargıtay denetimi sonucunda kesinleşen İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasında yapılmıştır.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası tümüyle celbedilmiş ve dosya içerisine alınmıştır. Mahkememizce 07/05/2019 tarihli ara kararla iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı üzerinde konusunda uzman aktüer bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, incelemenin ise 21/06/2019 günü saat:14.00’de mahkeme kaleminde icrasına karar verilmiştir. Dosya sonrasında rapor düzenlenmek üzere aktüer bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Aktüer bilirkişi … tarafından tanzim edilerek dosyaya sunulan 12/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında mübrez 07/12/2012 tarihli kusur raporuna göre davalı tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalanan … plakalı araç sürücüsü …’ın %100 oranında kusur olduğu, yine aynı dosyada, …Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen 27/08/2009 tarihli rapora göre davacının kazaya bağlı arızasının %20 oranında olduğu, davacının 05/01/2009 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonrası %20 maluliyetine ilişkin toplam maddi zararın 426.174,51-TL. olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından 01/07/2010 tarihinde ödenen miktar ile İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/02/2015 tarihli; … Esas ve … Karar sayılı kararında belirtilen tutarların 12/07/2019 tarihine kadar güncel değerinin (66.169,05-TL. + 60.409,90-TL.) = 126.578,95-TL. olduğu ve davacının hesaplanan maddi zararından tenzili sonrasında kalan maddi zararın (426.174,51 TL.- 126.578,95-TL.) = 299.595,56-TL. olacağı, 05/01/2009 kaza tarihi itibariyle davalı sigorta şirketinin poliçe üst limitinin 150.000,00-TL. olduğu ve sigorta şirketi tarafından ödenen 36.187,75-TL. ile İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin hükmünde belirtilen 42.812,29-TL.’nin toplamından sigorta şirketinin üst limitinin tenzili sonrası, davacının talep edebileceği maddi zararının (150.000,00-TL.-79.000,04-TL.)= 70.999,96-TL. olacağı, temerrüt tarihinin ise 08/02/2010 olarak kabul edilebileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun, itirazları cevaplar nitelikte ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dava konusu kaza nedeniyle aktüer hesabı konusunda alınan bilirkişi raporu, toplanıp değerlendirilen delillere göre; 05/01/2009 tarihli trafik kazasında davacının yaralanmasına neden olan dava dışı gerçek kişinin sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, kaza tarihini kapsayan 19/07/2008-19/07/2009 tarihleri arasında ZMSS poliçesi ile davalı sigorta şirketine sigortalı olduğu, oluşan kazada dava dışı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu; benimsenen bilirkişi kurulu raporunda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, kaza sonrası %20 maluliyeti bulunan davacının maddi zararının 426.174,51-TL. olduğu; davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen sigorta poliçesinde kişi başına belirlenen teminat üst limitinin 150.000 TL olduğu ve davalı sigorta şirketinin poliçe limitleri ile sorumlu olduğu, davadan önce sigorta şirketi tarafından ödenen 36.187,75-TL. ile İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından yapılan yargılama sonrası hükmedilen 42.812,29-TL.’nin sigorta teminat üst limiti 150.000,00 TL’den tenzili sonrası davacının talep edebileceği maddi zararının 70.999,96 TL olduğu, davalı şirkete dava tarihinden önce başvuru yapıldığı ve davacıya 01/07/2010 tarihinde davalı sigorta şirketince ödeme yapıldığı dikkate alındığında davalı sigorta şirketinin 08/02/2010 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü anlaşıldığından davanın kabulüne ilişkin olarak aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.

KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; 70.999,96-TL. tazminatın, 08/02/2010 temerrüt tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 4.850,01-TL karar ve ilam harcının 242,51-TL peşin harçtan mahsubu ile geriye kalan 4.607,50-TL’nin davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı olan 1.140,61-TL. yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 8.160,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
Dair; HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip
¸e-imzalı

Hakim
¸e-imzalı

Davacı Yargılama Gideri Dökümü:
35,90 TL başvuru harcı
5,20 TL vekalet harcı
242,51 TL peşin harç
750,00 TL bilirkişi ücreti
107,00 TL tebligat ve posta ücreti
+___________________________
1.140,61-TL Toplam