Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2018/492 Esas
KARAR NO:2021/129
DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:22/03/2017
KARAR TARİHİ:22/02/2021
….Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı 20/02/2018 tarihli görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi edilen ve mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili hakkında…. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla takip yaptığını, müvekkilinin takibe konulmuş olan bonoların daha önceki ortağı olan …’a kefil olmak maksatı ile imzaladığını, senetlerin gerçek alacaklısının davalının değil … olduğunu, …’in …’tan kendi imzası karşılığında peyder pey para aldığını ve her aldığında karşısına imzasını attığını, bu şekilde müvekkilinden toplam 16.240,00 TL aldığını, bu nedenle borçlu olmadıklarının tespiti ile haksız yapılan icra takibinin durdurulmasına, takip yapan davalı aleyhine %40 tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu ihtilafın kambiyo ilişkisinden kaynaklandığını, konunun TTK.da özel olarak düzenlendiğini ve ticari ilişkiye dayalı takibe ilişkin menfi tespit davasının da mutlak ticari işlerden olduğunu, mutlak ticari işler bakımından görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle dosyanın görevli olan … Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, davacının ödediğini iddia ettiği borçları alacaklı müvekkinin babası …’e ödenmiş, bu borçların, …’ ın … ile arasındaki ticari ilişkiye bağlı olarak ödenmiş borçlar olup müvekkiline ait borçlar ile alakalı olmadığını, bununla birlikte eğer irade bu yöndeyse de …’in işbu borca ilişkin olarak alacaklının yerini tutacak şahıslardan olmadığını, müvekkili …’in lehtar olduğu senetlerin bir borç ilişkisi çerçevesinde alınmış senetler olup davacı tarafın müvekkilini suçlarcasına ve vergi kaçırdığından bahisle ithamlarda bulunmasının kabul edilemeyeceğini, bu konudaki ithamlara ilişkin cezai hakları saklı olup kazanca dayalı olmayan borç ilişkisinin vergisel anlamda yükümlülük doğuracağından bahsedilemeyeceğini, davacının iddia ettiği hususları ispatlayamadığını, ödediğini iddia ettiği borçların neye ilişkin olduğunu delillendiremediğini, iddiasını kanıtlayamadığını belirterek, cevap dilekçesinde belirtilen nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Davacı taraf delil olarak: icra takip dosyası, bonolar, tanık beyanları ve diğer delillere dayanmıştır. Davalı taraf delil olarak; icra dosyası, bonolar, tanık beyanları, senetler ve diğer delillere dayanmıştır.
Dava, bonolardan dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin menfi tespit davasıdır.
Davacı taraf, bonoların gerçek alacaklısının davalının değil, … olduğunu, …’in …’tan kendi imzası karşılığında peyder pey para aldığını ve her aldığında karşısına imzasını attığını, bu şekilde davacıdan toplam 16.240,00 TL aldığını, bu nedenle davalıya borçlu olmadığının tespiti ile haksız yapılan icra takibinin durdurulmasını ve takip yapan davalı aleyhine %40’tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf, davacının ödediğini iddia ettiği borçları alacaklı olan kendisinin babası …’e ödediğini, bu borçların, …’ ın … ile arasındaki ticari ilişkiye bağlı olarak ödenmiş borçlar olup davalıya olan borçlar ile alakalı olmadığını, bununla birlikte eğer irade bu yöndeyse de …’in işbu borca ilişkin olarak alacaklının yerini tutacak şahıslardan olmadığını, …’e yapılan ödemeyi kabul etmediğini beyan etmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Dosyamız kapsamında yapılan değerlendirmede; bononun kural olarak sebepten mücerret olduğu, davacının bono nedeniyle borçlu olmadığını yazılı delille ispatla yükümlü olduğu, başkasına yapılan ödemenin itfa sayılmadığı, kaldı ki davalının başkasına yapılan ödemeyi kabul etmediği, bu bağlamda borcun ödendiğini ispatla yükümlü olan davacı tarafın borcu ödediğini yazılı delille ispat edemediği anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 307,40-TL den mahsubu kalan 248,10-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Davacı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.22/02/2021
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı