Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/486 E. 2019/1089 K. 25.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/486 Esas
KARAR NO : 2019/1089

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/05/2018
KARAR TARİHİ : 25/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; toptan gıda işleri ile uğraşmakta olan müvekkili şirketin davalı bankanın (… Bank) … Şubesi nezdindeki TR… IBAN numaralı hesabı ile ticari hayatını sürdürmekte iken müvekkili şirkettin ticaretinde kullanmış olduğu ve davalı bankaya ait POS makinesi ile 23/02/2017 tarihinde yapmış olduğu satış neticesinde hesabında bulunan 23.000,00-TL.’ye müvekkili şirkete hiçbir açıklama dahi yapılmadan davayı banka tarafından bloke konulduğunu, yapılan işlem neticesinde müvekkili şirketin dava dışı alıcıya mali tedarik ettiğini, faturasını düzenlediğini ve yapılan işlemin alıcının şifre girmesi ile tamamlandığını, müvekkili şirket yetkilileri tarafından davalı bankanın Genel Müdürlüğü’ne ve …Şubesi’ne defalarca başvurulmasına karşın müvekkiline herhangi bir açıklama yapılmadığını, bu sürecin müvekkili şirketin nakit akışını etkilediğini ve tüm iş düzeninin bozulmasına sebebiyet verdiğini, yaşanan bu süreç sonrasında müvekkili şirkete ait yaklaşık 2,5 yıl boyunca çalışan POS hesabı ve POS makinesinin hiçbir ihtar, izah ve bilgi verilmeden davalı banka tarafından kapatıldığını, müvekkili şirketin POS makinesinin davalı banka tarafından kapatılması sonrasında ticaret hayatına devam edemez hale geldiğini, ortada geçerli hiçbir sebep yok iken keyfi bir biçimde yapılan bu işlemin müvekkili şirkete telafisi imkansız zararlar verdiğini, müvekkili şirket tarafından davalı bankanın haksız uygulamalarının sona erdirilmesi ve hesaplarından el konulan paranın iadesi için… Noterliği’den davalıya ihtarname gönderilmiş ise de herhangi bir sonuç alınamadığını, davalı bankanın haksız uygulamalarının müvekkili şirketin nakit akışını da etkileyerek ticari hayatını sonlandırma durumuna getirdiğini belirterek davalı banka tarafından hukuka ve usule aykırı şekilde el konulan müvekkil şirkete ait hesapta bulunan 23.000,00-TL.’nin haksız el konulmanın yaşandığı tarihten itibaren mevduata uygulanan en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, müvekkili şirketin uğradığı zararlar için ise davalı banka aleyhine şimdilik 20.000,00-TL. maddi ve 7.000,00-TL. manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı dilekçesi, delil listesi ve tensip zaptı davalı bankaya 08/06/2018 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine karşın davalı banka tarafından davaya yasal süresi içerisinde cevap verilmemiştir. Bu nedenle davalı banka mahkememizce münkir kabul edilmiştir. Davalı banka tarafından yargılama sırasında 02/08/2019 tarihinde sunulan beyan dilekçesinde ise özetle;..Cumhuriyet Başsavcılığı’nca … Soruşturma numaralı dosyadan 02/06/2017 tarihinde müvekkili bankaya gönderilen yazıda; dava dışı müşteki …’un … Bankası A.Ş.’de bulunan hesabından davacının hesabına gönderilen 23.000,00-TL.’nin müştekinin bilgisi dışında gönderildiği, bu yüzden müştekinin şikayetçi olduğu belirtilerek, şikayetçinin sosyo-ekonomik durumunun göz önünde bulundurularak daha fazla mağduriyetine sebebiyet vermemek adına davacının hesabına bloke işlenmesini, akabinde işlem tesisine ilişkin belgelerin savcılık dosyasına gönderilmesini, aksi takdirde yetkililer hakkında soruşturma başlatılacağının ihtar edildiğini, müvekkili bankanın işbu talep doğrultusunda yasal yükümlülüğünü yerine getirdiğini ve ilgili bildirimleri gerçekleştirdiğini, talimat doğrultusunda hareket eden müvekkili bankaya istinat edilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, tesis edilen bloke işleminin açıklama kısmından da anlaşılacağı üzere…CBS.’nin … Soruşturma numaralı dosyasına istinaden yapıldığının açık olduğunu, davacının söz konusu işlemin savcılık soruşturmasına istinaden yapıldığını kolayca tespit edebileceğini ancak basiretli bir tacir olarak çalıştırdığı hesapları kontrol etmeyerek huzurdaki davanın açılmasına sebebiyet verdiğini, müvekkili bankanın herhangi bir tazminat sorumluluğunun bulunmadığını, davacının talep ettiği 7.000,00-TL.’lik manevi tazminatın da hiçbir yasal dayanağı bulunmadığını, kendi hesaplarını kontrol etmeden huzurdaki davayı açan davacının talep ettiği manevi tazminatı sebepsiz zenginleşme aracı olarak kullanmaya çalıştığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; davacı şirketin ticari işlerinde kullandığı davalı bankaya ait POS makinesine, davalı banka tarafından haksız şekilde el konulduğu ve POS makinesi hesabında bulunan 23.000,00-TL.’nin haksız olarak hesaptan alınarak başka bir hesaba aktarıldığı iddialarına dayanarak uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararların tazminine yönelik tazminat davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; vekaletname, davalı bankanın haksız işlemini gösterir dekont, müvekkili şirketçe kesilen fatura ve POS slibi, müvekkili şirketle ticari bağlantıların kesilmesine ilişkin firma yazıları, davalı bankaya … Noterliği’den gönderilen ihtarname, bilirkişi incelemesi, tanık beyanı delillerine dayanmıştır. Davalı banka ise beyan dilekçesinde delil olarak;…Cumhuriyet Savcılığı’nın … Soruşturma numaralı dosyasına, Üye İşyeri Sözleşmesine, davacıya ait hesap hareketlerine, Savcılık talimatı ile EFT dekontuna dayanmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık uzmanlık ve teknik bilgi gerektirdiğinden, mahkememizce iddia, savunma, dosyada toplanan ve taraflarca sunulan deliller üzerinde inceleme yapmak ve rapor düzenlenmek üzere bilirkişi kuruluna tevdi edilmiştir.
Mahkememize 07/08/2019 tarihinde ön bürodan sunulan 26/07/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; davacı firma ile davalı banka arasında 15/02/2016 tarihinde üye işyeri sözleşmesi imzalandığı, dolayısıyla davacı firma ile davalı banka arasında üye işyeri uygulamalarına dair bankacılık kurallarının dikkate alınması gerektiği, davacı firma vekili tarafından dava dosyasına ibraz edilen 23/02/2017 tarihli – 23.000,00-TL. tutarlı alışverişe ilişkin POS üye işyeri çıktısında “şifre kullanılmıştır” ibaresinin yer aldığı, söz konusu alışverişin … no.lu … adlı kart hamiline ait banka kartı ile şifre kullanılmak suretiyle gerçekleştirildiği, bu itibarla söz konusu alışverişin hazırda yapıldığı, uzaktan erişim ve benzeri usullerle (mail order vs.) gerçekleştirilmediği, bu nedenle somut uyuşmazlığa hazırda gerçekleştirilen alışverişlere yönelik üye işyeri ve kredi/banka kartı kurallarının uygulanması gerektiği, davacı üye işyerinin hesap ekstresi incelendiğinde davalı banka tarafından 24/02/2017 tarihinde 23.000,00-TL. tutara bloke konulduğu, 15.06.2017 tarihinde ise “Giden EFT … … CBS Soruşması” açıklaması ile …Bankası’na EFT ile 23.000,00-TL. gönderildiğinin anlaşıldığı, davalı bankanın dosyaya ibraz ettiği,…CBS tarafından davalı bankaya hitaben yazılan …Soruşturma nolu resmi yazıya göre 24/02/2017 tarihinde üye işyerinin hesabına 23.000,00-TL. tutarında geçici bloke konulmasının talep edildiği, 28/04/2017 tarihinde söz konusu talebin tekit edildiği, 02/06/2017 tarihinde ise 23.000,00-TL.’nin … adlı müştekinin … Bankası’ndaki hesabına gönderilmesinin istenildiği, davacı üye işyerinin hesabına geçen 23.000,00-TL.’lik tutara davalı banka tarafından “Savcılık Talimatı” üzerine bloke konulduğunun anlaşıldığı,… CBS’nin yürüttüğü soruşturmanın telefon dolandırıcılığı eylemine yönelik olduğu, … adlı müştekinin internet bankacılığı şifresinin dolandırıcılar tarafından ele geçirildiği, ilgilinin kredi kartından kartın limiti olan 23.000,00-TL.’nin … adlı şahsın banka kartına aktarıldığı, bu banka kartı ile de davacının üye işyerinden 23.000,00-TL. tutarında alışveriş yapıldığının anlaşıldığı, bankacılık uygulamasına göre internet bankacılığı kullanan müşterilerin bankacılık şifrelerini 3. kişilerin öğrenmemeleri konusunda özenli davranmaları gerektiği, şifre kullanılarak gerçekleştirilen işlemlerde şifrelerin güvenliğinden şifre sahibi müşterinin sorumlu olduğu, dolandırıcılık eylemi sonucunda gerçekleşmiş olsa dahi … adlı mağdur müştekinin internet bankacılığı şifresinin 3. kişiler tarafından öğrenilmesinden kendisinin sorumlu olduğunun düşünüldüğü, mağdur müştekinin internet bankacılığı şifresinin dolandırıcılar tarafından kullanılarak kredi kartı limitinden para çekilmesi ve bu paranın … adlı banka kartı hamilinin hesabına aktarılması eyleminin davacı üye işyeri ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığı, davacı banka davalı bankanın POS cihazını geri alması nedeniyle ticaret yaptığı firmalara ödemelerini gerçekleştiremediğini, nihayetinde ticaret hayatının zarar gördüğünü iddia etmiş ise de davacının söz konusu iddiasına yönelik olarak …Şti. ve…Şti. tarafından kaleme alınan 28/06/2017 ve 10/07/2017 tarihli 2 adet yazıyı dava dosyasına ibraz ettiği, öte yandan davacı davalı bankaya 20/04/2018 tarihinde ihtarname keşide ederek 23.000,00-TL.’nin iadesini talep ettiği, söz konusu ihtarname dışında davacının davalı banka nezdindeki talebini gösteren başka bir belge bulunmadığı, 23.000,00-TL.’lik satış bedelinin davalı banka tarafından bloke edilmesinden sonra davacının POS cihazını aktif olarak kullanmaya devam ettiği, 23.000,00.-TL.’lik bloke bedelin Savcılık talimatı üzerine 15/06/2017 tarihinde davalı banka tarafından … Bankası’na iade edilmesinden itibaren 06/10/2017 tarihine kadar POS cihazının kullanılmadığı, bu tarihten itibaren 23/02/2018 tarihine kadar tekrar aktif olarak kullanıldığının görüldüğü, 23/02/2018 tarihinde POS cihazının iptal edildiğinin anlaşıldığı, Savcılık talimatı ile yapılan bloke işleminden sonra 20/04/2018 tarihine kadar davacının Savcılık ve davalı banka nezdinde blokenin kaldırılmasına yönelik girişimde bulunduğuna dair herhangi bir yazılı belge ibraz edilmediği, ayrıca TTK. hükümleri basiretli bir tacir olması gereken davacı firmanın 23.000,00-TL.’lik bloke işleminin nakit akışında yaratacağı eksikliği finanse etmeye yönelik çözümler geliştirmesi gerektiği, nitekim davacıdan alacaklarını tahsil edemedikleri için alışverişi kestiklerini iddia edilen…Şti. ve…Şti.’nin düzenlediği yazıların 28/06/2017 ve 10/07/2017 tarihli oldukları dikkate alındığında davacı firmanın 23/02/2017 tarihli blokeden sonra finansman açığını giderebilmek için yeterli süreye sahip olduğu, öte yandan bloke işleminden sonra davacının 1 (bir) yıl daha POS cihazını aktif olarak kullandığı, davalı bankanın akdedilen sözleşme gereğince üye işyeri ilişkisine son verme hakkına sahip olduğu dikkate alındığında POS cihazının geri alınması işleminin bankacılık uygulamasına aykırılık teşkil etmediği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce davacının dava dilekçesindeki talepleri yönünden aşağıdaki ayrı ayrı değerlendirme yapılmıştır:
a) Davacı tarafın 23.000,00-TL.’nin iadesi yönündeki talebi bakımından değerlendirme:
POS cihazı, alışveriş yapılırken kullanılan kartın geçerli bir kredi kartı veya banka kartı olup olmadığı, kart hesabının söz konusu alışveriş için müsait olup olmadığı, bu alışverişin hangi üye işyeri üzerinden, hangi tarafından ve hangi kartla yapıldığı bilgilerini ilgili merkeze ileten ve doğrulama sonrasında alışveriş tutarını karttan tahsil ederek ödeme işlemini tamamlayan elektronik bir cihazdır. POS, nakit kullanılmaksızın mal ve hizmet bedelinin ödenmesine veya nakit çekimine ilişkin onayın verilmesine aracılık etmek üzere üye işyerleri tarafından kullanılan her türlü donanımı veya yazılımı ifade eder.
Yargıtay HGK’nun 22/11/2018 tarih; 2017/2224 E. ve 2018/1753 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere; bankalar, özel yasa ile kurulan ve kendilerine alanlarında çeşitli imtiyazlar tanınan, topladıkları mevduatı sahteciliklere karşı özenle korumak zorunda olan kuruluşlardır. Bankalar sahip oldukları bu vasıfları sebebiyle bankacılık işlemlerinin güvenilen tarafı konumundadırlar. Bu durum, bankaların bir güven kurumu olarak kabul edilmesini ve bankanın sorumluluğunun özel güven sebebiyle ağırlaştırılmasını gerektirir. (Battal, Ahmet; Güven Kurumu Nitelendirmesi Işığında Bankaların Hukuki Sorumluluğu, Ankara 2001, s. 106).
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 20/2. (6102 sayılı TTK. m:18/2) maddesi gereğince, tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır. Nitekim bankaların da tacir olarak bütün işlemlerinde basiretli davranma yükümlülüğü olup, bankalardan beklenen basiret ölçüsü ve özen yükümlüğü herhangi bir tacirden daha ağırdır. Bir güven kuruluşu olan bankaların kendilerine  tanınan ayrıcalıklar ve aynı zamanda  uzman kuruluşlar olmaları nedeniyle basiretli tacir olmanın da ötesinde yükümlülükleri bulunmaktadır.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde “mevduat”, yazılı ya da sözlü olarak veya herhangi bir şekilde halka duyurulmak suretiyle ivazsız veya bir ivaz karşılığında, istendiğinde ya da belli bir vadede geri ödenmek üzere kabul edilen para” olarak tanımlanmıştır. Aynı kanunun “Mevduatın ve katılım fonunun çekilmesi” başlıklı 61/1 maddesine göre; “4721 sayılı Türk Medenî Kanununun rehinlere ve hapis hakkına, 818 sayılı Borçlar Kanununun alacağın devir ve temlikine, takasa dair hükümleri ile diğer kanunların verdiği yetkiler ve koyduğu yükümlülükler saklı kalmak şartıyla mevduat ve katılım fonu sahiplerine ödenmesi gereken tutarları geri alma hakları hiçbir suretle sınırlandırılamaz. Mevduat veya katılma hesabı sahipleri ile kredi kuruluşları arasında vade ve ihbar süresi hakkında kararlaştırılan şartlar saklıdır.”
TBK’nun 386. maddesi gereğince, tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir. (Tandoğan, Haluk (2008) Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Kira ve Ödünç Verme (Âriyet, Karz) Sözleşmeleri, C I/2, 4. Baskı, İstanbul, Vedat, s. 298 vd.) Türk Borçlar Kanunu’nun 386. ve 387. maddeleri uyarınca ödünç alan, akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. Bir başka deyişle bankalar müşterilerinin hesaplarında bulunan paraları istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdürler.
Usulsüz tevdi ise, saklayanın kendisine bırakılan parayı aynen geri vermek zorunda olmaksızın mislen geri vermesinin açık veya örtülü olarak kararlaştırıldığı bir sözleşmedir ve o paranın yararı ve hasarı saklayana ait olur (TBK m. 570). Yine saklayan, saklatan tarafından kendisine açıkça yetki verilmedikçe, saklanan diğer mislî eşya veya kıymetli evrak üzerinde tasarrufta bulunamaz (TBK m. 570/3).
Bankacılık Kanunu gereğince bankaların kendilerine yatırılan paraları istenildiğinde veya belli bir vadede ayni veya nispi olarak iade etmesi gerekir. Zira mevduat sözleşmesi; tüketim ödüncü ile usulsüz tevdi sözleşmesinin unsurlarını taşıyan bir sözleşme niteliğindedir. Mevduattan söz edilebilmesi için paranın mülkiyetinin bankaya geçmiş olması gerekir. Bir başka ifade ile mevduatın mülkiyeti para bankaya yatırıldığı anda bankaya geçmektedir. Paranın mülkiyetinin bankaya intikali ile taraflar arasında sürekli bir borç ilişkisi doğar ve saklama devam ettiği sürece de sürekli borç ilişkisi devam eder. Yukarıda da açıklandığı üzere bankalar güven kuruluşları olup, kendilerine  tanınan ayrıcalıklar ve aynı zamanda  uzman kuruluşlar olmaları nedeniyle basiretli tacir olmanın da ötesinde yükümlülükleri bulunmaktadır. POS cihazı ile yapılan alış-veriş sonrasında davacının hesabına geçen paranın mevduat niteliği dikkate alınarak, ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan mevduat sözleşmesi bakımından TBK.’nun  386. ve 387. maddelerindeki ödünç alanın akdin sonunda ödünç verilen parayı iade yükümlülüğü bulunduğundan, mahkememizce davalı bankanın davacı firmanın hesabından haksız yere başka hesaba aktardığı 23.000,00 TL’yi dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı firmayaiade etmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
b) Davacının maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden değerlendirme:
Davacı firma, davalı bankanın 23.000,00 TL.’lik tutara bloke koymasının yanı sıra POS cihazını geri aldığını, bu nedenlerle ticaret yaptığı firmalara ödemelerini gerçekleştiremediğini, nihayetinde ticaret hayatının zarar gördüğünü iddia ederek davalı bankadan ayrıca maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davacının maddi ve manevi tazminat talepleri haksız fiile dayalı taleplerdir. Haksız fiil sorumluluğunun doğabilmesi için öncelikle ortada hukuka aykırı bir fiil olmalı ve bunun sonucunda ortaya çıkmış bir zarar bulunmalıdır.
Taraflar arasında akdedilen üye işyeri sözleşmesi hükümlerine göre, davalı bankanın davacı üye işyeri ile arasındaki üyelik ilişkisine her zaman son verme hakkı bulunduğundan ve basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü olan davacı firmanın serbest iradesi ile akdettiği üye işyeri sözleşmesinin sonuçlarına katlanması gerektiğinden, sözleşmenin feshi ve POS cihazının iptali nedeniyle davacının ticari faaliyetlerinin bozulmasından davalı bankanın hukuka ve sözleşmeye uygun fiilinden dolayı sorumlu tutulması düşünülemez.
Dosyaya alınan bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere; davacı firmanın hesap dökümlerine göre 23/02/2017 tarihindeki 23.000,00-TL.’lik satış bedelinin davalı banka tarafından bloke edilmesinden sonra davacının POS cihazını aktif olarak kullanmaya devam etmesi, 23.000,00-TL.’nin iade edilmesinden itibaren 06/10/2017 tarihine kadar POS cihazını kullanmaması, bu tarihten itibaren POS cihazının iptal edildiği tarih olan 23/02/2018 tarihine kadar ise POS cihazını tekrar aktif olarak kullanması, bloke işleminden sonra 20/04/2018 tarihine kadar Savcılık ve davalı banka nezdinde blokenin kaldırılmasına yönelik hiçbir girişimde bulunmaması, TTK hükümleri uyarınca basiretli bir tacir gibi davranması olması gereken davacının finansman açığını giderebilmek için yeterli süreye sahip olmasın rağmen 23.000,00-TL.’lik bloke işleminin nakit akışında yaratacağı eksikliği finanse etmeye yönelik çözümler geliştirmemesi, bloke işleminden sonra 1 (bir) yıl daha POS cihazını aktif olarak kullanması, üye işyeri sözleşmesi hükümlerine göre davalı bankanın üye işyeri ilişkisine son verme hakkına sahip olması hususlarının hep birlikte değerlendirilmesi sonucunda davalı banka tarafından POS cihazının geri alınması yönündeki işlemde bankacılık uygulaması yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı, davacı tarafın maddi ve manevi zararlarını ispata yönelik ve yeterli bir delil ileri sürmediği, davacının uğradığını iddia ettiği maddi ve manevi zararını ve bunun miktarını yargılama sırasında ispat edemediği, sonuç olarak davalı banka açısından tazminat sorumluluğunun yasal şartlarının oluşmadığı, dolayısıyla davalı bankanın herhangi bir maddi ve manevi tazminattan da sorumlu tutulmaması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Dosyada alınan bilirkişi kurulu raporu incelenip denetlenmiş, raporun toplanan delillere, dosya kapsamına ve taraflar arasındaki üye işyeri sözleşmesine uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, mahkememizce hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporundaki değerlendirmeler ile tüm dosya kapsamına göre; davalı bankanın dosyaya ibraz ettiği,…CBS tarafından davalı bankaya hitaben yazılan 2017/1521 Soruşturma nolu resmi yazıya göre 24/02/2017 tarihinde üye işyerinin hesabına 23.000,00-TL. tutarında geçici bloke konulmasının talep edildiği, 28/04/2017 tarihinde söz konusu talebin tekit edildiği, 02/06/2017 tarihinde ise 23.000,00-TL.’nin … adlı müştekinin … Bankası’ndaki hesabına gönderilmesinin istenildiği, sonrasında CBS Soruşması” açıklaması ile … Bankası’na EFT ile 23.000,00-TL. gönderildiği, davacı üye işyerinin POS hesabına fiilen kart şifresi kullanılarak yapılan alış-veriş sonucunda geçen 23.000,00-TL.’lik meblağın davalı banka tarafından Savcılık talimatı üzerine bloke konulduğu, dava dışı müştekinin internet bankacılığı şifresinin dolandırıcılar tarafından kullanılarak kredi kartı limitinden para çekilmesi ve sonrasında bu paranın fiilen davacıdan şifre kullanımı ile alış-veriş yapan … adlı dava dışı banka kartı hamilinin hesabına aktarılması işleminin davacı üye işyeri ile irtibatı bulunduğuna dair dosyada herhangi bir dil ve belge bulunmadığından, dolandırıcılık eyleminden davacının sorumlu tutulamayacağı, Savcılığın geçici bloke talimatı üzerine davalı banka tarafından POS hesabına bloke konulması yönündeki işlemin bankacılık uygulamasına uygun olduğu ancak davacının hesabındaki tutarın iade edilebilmesinin ancak kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile mümkün olabileceği, Savcılık tarafından yazılan talimatın mahkeme kararı niteliğinde olmadığı da gözetildiğinde; Savcılık talimatı gerekçe gösterilerek paranın iadesinin mümkün olamayacağı, basiretli tacir olan davalı bankanın bu durumu bilmesi gerektiği, dolayısıyla davalı bankanın Savcılık talimatını gerekçe göstererek dava dışı müştekinin hesabına ihtilaf konusu miktarı göndermesine yönelik işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı, davalı bankanın davacı firmanın hesabından başka hesaba aktardığı 23.000,00 TL’yi dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı firmaya iade etmesi gerektiği, ayrıca yasal şartları oluşmadığından davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin de reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.

KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile 23.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak verilmesine,
2-İspat edilemeyen maddi tazminat ve manevi tazminat istemlerinin ayrı ayrı reddine,
3-Alınması gerekli 1.571,13-TL karar ve ilam harcının, 853,88-TL peşin yatırılan harçtan mahsubu ile kalan 717,25-TL ‘nin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 853,88-TL. peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı olan 1.545,80-TL. yargılama giderinin davanın kabul ve red orarına göre 711,07-TL. sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.760,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
7-Maddi tazminat davasında davalı vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
8-Manevi tazminat davasında davalı vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
9-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

Yargılama Gideri Dökümü:
35,90 -TL başvuru harcı
5,20 -TL vekalet harcı
1.400,00 -TL bilirkişi ücreti
104,70 -TL tebligat ve posta ücreti
+___________________________
1.545,80- TL Toplam ‘nin
kabul ve red oranına göre 711,07-TL

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.