Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/48 E. 2019/26 K. 24.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/48 Esas
KARAR NO : 2019/26
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 16/01/2018
BİRLEŞEN MAHKEMEMİZ 2018/49 ESAS, 2018/725 KARAR
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 16/01/2018
KARAR TARİHİ: 24/01/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı asıl ve birleşen davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili şirketin yönetim kurulu başkanı olduğunu, davanın yönetim kurulu üyeliğinin verdiği yetkiyle müvekkili şirketten çeşitli dönemlerde kendisine banka vasıtasıyla ödemeler yaptığını, davalının yapılan ödemelere ilişkin olarak harcama belgesi ve kaydını müvekkili şirkete sunmadığını, müvekkili şirket ile davalı arasındaki uyuşmazlıklardan ve davalının usulsüz işlemlerinden dolayı şirketin davalı tarafça zarara uğratılması nedeniyle davalının yönetim kurulu başkanlığı görevine son verildiğini, müvekkili şirket tarafından davalıya ödenen tutarların yapılan tüm uyarılara rağmen ödenmemesi üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından başlatılan takibe de itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline, davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen dosyada dava dilekçesinde ise; aynı konuda şirket tarafından davalıya yapılan ödemelerin tahsili amacıyla davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından başlatılan takibe yapılan itirazın iptalini, davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketten Yönetim Kurulu Başkanlığını ve Direktörlük görevini ayrı ayrı yürüttüğünü, müvekkiline yönetim kurulu üyeliği ile ilgili genel kurula kadar huzur hakkı ödendiğini, direktörlük göreviyle ilgili olarak müvekkiline aylık maaş ödendiğini, davaya konu ödemenin iş avansı olarak alındığını ve uzak doğu seyahatinde kullanıldığını ve konaklama kayıtları ile turizm şirketi kayıtlarıyla bunun sabit olduğunu, ayrıca bu durumun para transferine ilişkin dekonttan da anlaşılabileceğini, ödemenin müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğiyle ilgisinin bulunmadığını, ödemenin, şirket mali yönetimi tarafından müvekkiline yapıldığını ileri sürerek asıl ve birleşen davanın reddini savunmuş, davacının kötüniyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada takibin başlatıldığı, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası getirtilmiş, yapılan incelemede; davacı tarafça davalı borçlu hakkında davacı şirket hesabından davalıya avans ödemesi adı altında yapılan ödemelerin tahsili amacıyla ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük yasal süre içerisinde davalı borçlunun vaki itirazı üzerine takibin durduğu ve yasal 1 yıllık süre içerisinde davacı tarafça, itirazın bertarafına yönelik dilekçede ileri sürülen nedenlerle eldeki davanın açıldığı,
Birleşen davada takibin başlatıldığı, İstanbul … İcra Müdürlüğünün… E sayılı dosyası getirtilmiş, yapılan incelemede; davacı tarafça davalı borçlu hakkında davacı şirket hesabından davalıya avans ödemesi adı altında yapılan ödemelerin tahsili amacıyla ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük yasal süre içerisinde davalı borçlunun vaki itirazı üzerine takibin durduğu ve yasal 1 yıllık süre içerisinde davacı tarafça, itirazın bertarafına yönelik dilekçede ileri sürülen nedenlerle eldeki davanın açıldığı görülmüştür.
Asıl ve birleşen dava; davacı şirket hesabından davalıya yapılan ödemelerin davalıdan tahsili için davalı hakkında başlatılan icra takiplerine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi uyarınca iptali istemlerine ilişkindir.
Asıl ve birleşen davada davacı taraf, yönetim kurulu başkanı davalının şirket hesabından kendi hesabına yaptığı ödemeler nedeniyle şirketin zarara uğratıldığını, bu nedenle davalı hesabına aktarılan ödemelerin davalıdan tahsilini talep etmiş; davalı taraf ise, asıl davada dava konusu ödemelerin iş avansı olarak alındığını, birleşen dava konusu ödemelerin ise direktörlük görevine yönelik maaş ödemesi olduğunu savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, şirket hesabından davalıya yapılan ve tahsili istenen ödemelerin maaş/ücret mi, yoksa iş avansı mı olup olmadığı noktasındadır.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlamak yükümlülüğü davacı tarafa aittir. Bu kapsamda, davacı tarafça bildirilen deliller toplanmış, davalıya yapılan ödemelere ilişkin dekontların dosya arasında olduğu görülmüştür.
Tarafların iddia ve savunmalarına göre yanlar arasındaki somut uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bilirkişi kurulu raporu alınmasına karar verilerek, getirtilen-sunulan belgelerle birlikte dosya konusunda uzman bilirkişiler YMM …ve Finan Uzmanı…’e tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 15/10/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan bilirkişi kurulu raporunda; incelenen şirket kayıtları ve ödeme belgelerine göre, davalıya iş avansı olarak yapılan ve kapatılmayan ödemenin 8.306 TL olduğu, davalıya 05/11/2015 – 01/07/2016 tarihleri arasında yapılan toplam 353.294,24 TL’nin ücret ödemesi olarak yapıldığı, zira, bu ödemelerin uzun bir süre devam etmesi sonucu, ödemelerden diğer üyelerin ve hissedarların haberdar olmadıklarının kabul edilmesinin zor olduğu, davalının aldığı bedellerin ücret ödemesi olduğunun Genel Müdür Yardımcısı ile Mali İşler Müdürü tarafından teyit edildiği, bu nedenle davalıya ücret ödemesi yapılmasının davacı şirket tarafından benimsenmiş olduğunun kabul edilmesi gerektiği; bu itibarla asıl davada dava konusu ödemenin 8.306 TL’sine yapılan itirazın yerinde olmadığı, bu miktar yönünden itirazın iptaline karar verilmesi gerektiği; birleşen dava yönünden, davalıya yapılan toplam 353.294,24 TL ödemenin ücret ödemesi adı altında yapılması nedeniyle, birleşen davanın reddi gerektiği bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi kurulu raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun, itirazları cevaplar nitelikte ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, Mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, incelenen takip dosyaları, alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu raporu ve toplanan deliller birlikte değerlendirilmiştir.
Asıl dava yönünden yapılan inceleme sonucunda; incelenen şirket kayıtları ve ödeme belgelerine göre benimsenen bilirkişi kurulu raporunda davalıya iş avansı olarak 8.306 TL ödeme yapıldığı, bu miktar dışında şirket hesabından yapılan diğer ödemelerin iş avansı olduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı, bu nedenle, benimsenen bilirkişi kurulu raporunda tespit edilen 8.306 TL alacak miktarına yönelik davalının vaki itirazının haksız olduğu ve İİK’nun 67.maddesi gereğince iptalinin gerektiği; belirlenen-tespit edilen alacak miktarını aşan davacı isteminin yerinde olmadığı kanaatine varıldığından davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Reddedilen miktar yönünden alacaklının kötü niyetinin kanıtlanamamış olması nedeniyle, davalı-borçlu tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine, kabul edilen alacak likit ve itiraz haksız olduğundan davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmiştir.
Birleşen dava yönünden yapılan inceleme sonucunda;
Her ne kadar yönetim kurulu üyelerinin alacağı ücretin genel kurul tarafından kararlaştırılması gerekmekte ise de, somut olayda, davacı şirketin az sayıda hissedarlardan oluşan bir aile şirketi niteliğinde olması, diğer hissedarların çoğunun da yönetim kurulu üyesi sıfatına sahip olmaları, şirketin mali tablo ve bilançolarını her zaman denetleme hakkına sahip olmaları, davalıya verilen ücretlerin uzun bir süre devam etmesi sonucu bu ödemelerden diğer üyelerin ve hissedarların haberdar olduklarına kanaat edilmiş, bu bağlamda davalıya ücret ödemesi yapılmasının davacı şirket tarafından benimsenmiş olduğunun kabulü gerekmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar karşısında, davalıya uzun süre devam eden ve dönem dönem yapılan toplam 353.294,24 TL ödemenin, davacı şirket tarafından benimsendiği, ödemelerin ücret ödemesi adı altında davalıya yapıldığı anlaşıldığından, birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiş; alacaklının kötü niyetinin kanıtlanamamış olması nedeniyle, davalı-borçlu tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-ASIL DAVANIN KISMEN KABULÜ ile,
a)Davalı borçlunun İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyasında 8.306,00 TL asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile takibin talepnamedeki koşullar ile devamına, davacı tarafın bu dosyadaki fazlaya ilişkin isteminin reddine,
b)İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 1.661,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp, davacıya ödenmesine,
c)Koşulları oluşmadığından davalı tarafın tazminat isteminin reddine,
d-Alınması gerekli 567,38-TL karar ve ilam harcından 305,59-TL peşin ve icraya yatan harcın mahsubu ile geriye kalan 261,79-TL harcın davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
e-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan peşin harç 305,59 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
f-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 2.725 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
g-Davalı kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 2.725 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
h-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 5,20 TL vekalet harcı, 2.000 TL bilirkişi ücreti ve 141,50 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 2.182,60 TL’nin kabul ve red oranına göre 1.013,11 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
ı-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
2-BİRLEŞEN DAVANIN REDDİNE,
a-Birleşen davaya ilişkin koşullar oluşmadığından davalı tarafın tazminat isteminin reddine,
b-Alınması gerekli 44,40-TL karar ve ilam harcının 4.266,92-TL peşin harçtan mahsubu ile geriye kalan 4.222,52-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
c-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 27.147,65 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı.
Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.