Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/471 E. 2021/714 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/471 Esas
KARAR NO:2021/714

DAVA:Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:25/05/2018
KARAR TARİHİ:06/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin …’da kurulmuş ve Türkiye’de de lojistik alanında faaliyette bulunan bir şirket olduğunu, yapmış olduğu işler nedeniyle müşterilerinin borçlarına karşılık olarak verdiği … Bankası … … Şubesi’ne ait, 10/07/2017 tarihli, … seri numaralı, 6.104,28-USD bedelli çek ile … … Şubesi’ne ait, 14/07/2017 tarihli, … seri numaralı, 17.262,92-TL. bedelli çekin şirket hesabının bulunduğu ve sürekli çalıştığı davalı bankanın … Şubesi’ne tahsil edilmesi için çek tevdi bordrosu ile teslim ettiğini, davalı banka şubesi tarafından müvekkili şirketin teslim ettiği çeklerin de içinde bulunduğu bankaya ait başkaca evrakların Genel Müdürlük’e teslim edilmesi için “İntermail” isimli kurye firmasına verildiğini, dava konusu çeklerin de aralarında bulunduğu henüz teslimi gerçekleşmemiş çanta ve paketlerin kargo aşamasındayken çalındığını, meydana gelen hırsızlık olayının ardından … Taşımacılık İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. tarafından müvekkili şirket emrine düzenlenmiş bulunan 6.104,28-USD bedelli çekin …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile … isimli şahıs tarafından müvekkili aleyhine icra takibine konulduğunu, bu icra takibine karşı …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açtıklarını, davanın ise halen derdest olduğunu, çalınan 17.262,00-TL. bedelli … çeki ile ilgili olarak ise… isimli bir şahsın …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, anılan icra takibi “ilamsız” takip olduğundan yaptıkları itiraz üzerine takibin durduğunu, müvekkili firmanın çalınan çekleri bankaya ibraz ederek zamanında tahsilini gerçekleştiremediğini ve zarara uğradığını, davalı bankanın anılan 2 (iki) çek ile ilgili olarak İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde … Esas sayılı dosya ile zayi nedeniyle çek iptal davası açtığını, anılan dosyada verilen 2017/694 Karar sayılı karar ile çeklerin iptal edildiğini, bu kararın kesinleşmesi sonrasında müvekkili şirketçe anılan çek bedellerinin keşideciden tahsil edebildiğini, ancak keşidecinin yalnızca çeklerin bedelini ödediğini, çeklerin geç ödenmesi nedeniyle müvekkili şirkete herhangi bir vade farkı ödemediğini, davalı bankanın kendisine teslim edilen çeklerle ilgili olarak her türlü önlemi almak ve böylesi bir hırsızlık olayının meydana gelmesini engellemekle yükümlü olduğunu, çeklerin nakli esnasında çalınmasının davalı bankanın açık kusurunun varlığını gösterdiğini, çeklerin davalı bankanın kusuruyla çalınması nedeniyle muhatap bankalardan tahsillerinin yapılamamasından kaynaklı olarak müvekkili şirketin çeşitli zararlarının oluştuğunu, çek bedellerinin o gün karşılığını alamaması nedeni ile oluşan vade farkı, icra takibi sonucu haciz ve muhafaza işlemi masrafları, açılan menfi tespit davası nedeni ile ödenen meblağlar, avukatlık ücreti ve itibar kaybı nedenleriyle uğranılan zararların davalı tarafça karşılanması gerektiğini belirterek; davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00-TL. maddi tazminat ile 10.000,00-TL. manevi tazminatın davalı bankadan alınarak müvekkili şirkete ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin alacağının tamamının tahsili bakımından keşideciye karşı tüm hukuki yolları tüketmeden müvekkili bankadan tazminat talebinde bulunmasının haklı ve yerinde olmadığını, bu nedenle erken açılan huzurdaki davanın reddinin gerektiğini, yerleşik Yargıtay içtihatları kapsamında davacının keşideciye karşı tüm hukuki yolları tükettiğini ve alacağının tahsilinin imkansız hale geldiğini ispatlamasının yanında dava dışı keşidecinin çeklerin kaybından yararlanarak davacı alacaklının alacağına kavuşmasını engelleyici davranış tasarruflarını da ispatlaması gerektiğini, davaya konu olayda müvekkili bankaya atfedilebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığını, davacının açtığı menfi tespit davası nedeniyle yaptığı ödemelerin tazminini talep ettiğini ancak bu taleplerin hukuki dayanağının bulunmadığını, ayrıca davacı şirketin itibar kaybı nedeniyle haksız manevi tazminat taleplerinin de reddinin gerektiğini belirterek; davanın kurye firması ile cirantalara ihbarına, erken açılmış olan davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; davacı şirket tarafından tahsil edilmek üzere davalı bankaya teslim edilen çeklerin kargo aşamasındayken çalınması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararların davalı bankadan tahsili ve tazminine yönelik olarak açılmış maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; çek suretleri, çek teslim bordroları, … Cumhuriyet Savcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyası, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası, bilirkişi incelemesi ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; davaya konu çeklerin çalınmadan önceki tahsil cirolarını da gösterir görüntüleri, çek tevdi bordroları, davaya konu çek asılları, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma numaralı dosyası, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı icra takip dosyası, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma numaralı dosyası, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma numaralı dosyası, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı icra takip dosyası, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı icra takip dosyası, bilirkişi incelemesi, banka kayıtları, tanık beyanı, yemin ve sair tüm delillere dayanmıştır.
Mahkememizce … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyasının UYAP örneği celbedilerek dosya içerisine alınmıştır.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dava dosyasının aslı da celbedilerek incelenmiştir. Anılan dava dosyasının tetkikinde; dosyamız davacısı şirket (…) tarafından 02/08/2017 tarihinde … aleyhine … Bankası … … Şubesi’ne ait, … numaralı, 10/07/2017 tarihli ve 6.104,28-USD bedelli çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti talepli menfi tespit davası açıldığı, ilgili mahkemece verilen 07/05/2019 tarihli, … E. ve 2019/673 K. sayılı kararla; davanın kabulüne, davacının … Bankası … … Şubesi’ne ait, … numaralı, 10/07/2017 tarihli ve 6.104,28-USD bedelli çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığını tespitine, ayrıca icra takibine konu … Bankası … … Şubesi’ne ait, … numaralı, 10/07/2017 tarihli ve 6.104,28-USD bedelli çekin TTK. 792. maddesi gereğince davacıya iadesine karar verildiği, daha sonra kararın taraflarca istinaf edilmemesi üzerine 25/06/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra 25/10/2020 tarihli ara kararla; iddia, savunma, dosyada toplanan deliller ve davalı banka kayıtları incelenmek suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, dosyanın 1 (bir) bankacı ve 1 (bir) de bankacılık mevzuatından kaynaklanan nitelikli hesaplamalar konusunda uzman bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiştir. Ancak mahkememizce re’sen seçilen bilirkişilerden bankacı bilirkişi …, davalı banka ile karşılıklı davası olduğunu belirterek, husumet itirazlarına sebebiyet vermemek adına görevinden çekilmiştir. Bunun üzerine mahkememizce 12/11/2020 tarihli ara kararla bankacı bilirkişi …’in yerine … seçilmiştir. Aynı şekilde mahkememizce re’sen seçilen bilirkişilerden bankacılık mevzuatından kaynaklanan nitelikli hesaplamalar konusunda uzman bilirkişi … ise mevcut iş yükünü, ailevi nedenleri ve sağlık sebeplerini gerekçe göstererek görevinden çekilmiştir. Bunun üzerine mahkememizce 11/12/2020 tarihli ara kararla …’ın yerine … seçilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenerek 22/03/2021 tarihinde ön bürodan dosyaya sunulan raporda özetle; davalı bankanın çeklerin çalınması sonrasında hırsızlığın sorumlusunun bulunması bakımından gerekli suç duyurusunda bulunduğu, çeklerin hırsızlık nedeniyle zayi olması nedeniyle iptallerini sağlamak bakımından dava açarak çeklerin iptaline yönelik karar aldırdığı, davacı şirketin bu ilama dayanarak çek bedellerini keşideciden tahsil ettiği, davacı şirketin çek bedellerinden dolayı herhangi bir zararının oluşmadığı, çalınan çekler üzerinde tahrifat yapılarak vekil hamil konumundaki davalı bankanın cirosunun kimyasal bir madde ile kapatılması ve üzerine hukuka aykırı şekilde gerçekte hamil olmayan kişilerin cirosu varmış gibi gösterilerek yeni bir ciro silsilesi yaratılması suretiyle ciro silsilesinin yeniden kurulması sonucunda çeklerin yeniden dolaşıma sokulması sağlanarak davalı bankanın çekin çalınması ile oluşacak “çekin tahsil edilememesi” ve “çekleri tahsil edebilmek için yapılacak masraflar” ile “faiz kaybından doğan” davalı şirket zararı arasındaki illiyet bağının kesildiği, hukuka aykırı fiil ile zararı doğuran sonuç arasındaki illiyet bağının kesilmesi nedeniyle artık hukuka aykırı ilk fiili işleyen kişinin hukuki sorumluluğundan söz edilemeyeceğinden, davacı şirketin çekleri tahsil edebilmek için yaptığı dava masrafları ile fiilen uğradığı faiz kaybından doğan zararın artık davalı bankadan istenemeyeceği, öte yandan bir an için illiyet bağının kesilmediği düşünülse dahi davacı şirketin hamili olduğu çekleri hukuka aykırı şekilde ele geçirip davalı bankanın cirosunu da kimyasal bir madde ile kapatarak ve üzerine hukuka aykırı şekilde gerçekte hamil olmayan kişilerin cirosu varmış gibi göstererek yeni bir ciro silsilesi yaratmak suretiyle kopan ciro silsilesinin yeniden kurulmasıyla çeklerin yeniden dolaşıma sokulması nedeniyle hamil olanlara karşı açacağı zarar-ziyan davasından herhangi bir sonuç alınamaması halinde ancak davalı bankaya müracaat edebileceği, bu haliyle açılan davanın erken açılmış bir dava olduğu, nitekim davacı tarafça …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında açılan menfi tespit ve çekin istirdadı davasında verilen karara dayalı olarak yapılan masraflar ile yapılan haksız takip neticesinde uğranılan zararların yetkisiz hamil olan …’dan ve …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takip başlatan…’dan talep edebilme imkanının kullanılmadığı, bu haliyle davacının gerçek bir zararının doğup doğmadığı belirlenmeden açılan eldeki davanın erken açılmış bir dava olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu raporu dosya taraflarına tebliğ edilmiş, davalı banka vekili tarafından 05/04/2021 tarihli dilekçe ile rapora karşı yazılı beyanda bulunulmuş ve rapor doğrultusunda davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. Davacı şirket vekili tarafından ise 12/04/2021 tarihli dilekçe ile bilirkişi kurulu raporuna itiraz edilerek yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması talebinde bulunulmuştur.
Mahkememizce 28/04/2021 tarihli duruşmada; davacı vekilinin yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması yönündeki talebinin reddine karar verilerek, davacı şirket vekilinin 12/04/2021 tarihli itiraz dilekçesindeki itirazlarını karşılar nitelikte ve yeterlilikte rapor düzenlenmek üzere dosyanın kök raporu düzenleyen bilirkişi kuruluna tevdi edilerek ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenerek 11/06/2021 tarihinde ön bürodan dosyaya sunulan ek raporda ise özetle; çeklerin iptaline karar verilmesi sonrasında davacının çek karşılıklarını çek keşidecilerinden tahsil ettiği, davacının davalı banka nezdinde çalındıklarından zayi nedeniyle iptal edilen çek bedellerinden doğan herhangi bir zararının bulunmadığı, davacı şirketin …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında açılan menfi tespit davası çerçevesinde dosyaya teminat olarak yatırılan 3.245,00-TL. teminat ile icra takip dosyasına yatırılan 21.617,08-TL.’nin iade alındıkları 03/10/2019 ve 22/07/2019 tarihlerine kadar geçen faiz kaybını, 1.323,57-TL. mahkeme masraflarını, çek bedellerinin bir yıl geç tahsil edilmesi nedeniyle doğan vade farkını, şirketin ödediği 4.915,00-TL. avukatlık ücretini maddi tazminat olarak talep etmekte olduğu, ayrıca çalıntı çekler nedeniyle icra takibine maruz kaldığından uğradığı ticari itibar kaybından doğan manevi zararının tazminini istemekte olduğu, Türk Ticaret Kanunu’nun 688. maddesinde belirtildiği üzere tahsil cirosunun tevkili tazammun edeceği, bu itibarla olayda davacı şirket ile davalı banka arasındaki hukuki ilişkinin vekalet akdi olduğu, TBK..’nun 506. maddesi uyarınca vekilin üstlendiği iş ve hizmetleri vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlü olduğu, vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranışların esas alınacağı, vekilin kasıt veya ihmal ve dikkatsizlik ile müvekkili olan davacıya verdiği zarardan sorumlu olacağı, davacının dava hakkının doğmasının zararının gerçekleşmesine bağlı olduğu, bu zararın varlığının çalınan kambiyo senetleri hakkında Türk Ticaret Kanunu’nun 757 ve müteakip maddeleri gereğince iptal kararı alınması ve bedelinin borçludan tahsil edilememesi ve bu sebeple masraf yapılması halinde söz konusu olacağı, davalı bankanın hareketi ile illiyet bağı bulunmayan sonuçlardan sorumlu tutulamayacağı, hukuka aykırı bir fiil zararlı sonucu henüz meydana getirmeden önce araya başka bir fiil girer ve aynı sonuç bu ikinci fiilden meydana gelirse, illiyet bağının kesilmesinin söz konusu olacağı, doktrinde illiyet bağını kesen sebeplerin mücbir sebep, zarar görenin kusuru ve üçüncü kişinin kusuru olmak üzere üçe ayrılmakta olduğu, illiyet bağını kesen bu sebeplerin sadece kusur sorumluluğunda değil aynı zamanda kusursuz sorumlulukta ve tehlike sorumluluğunda da söz konusu olduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21/03/2011 tarihli, 2010/9959 Esas ve 2011/2948 Karar sayılı kararında vurgulandığı üzere; zarar ile uygun nedensellik bağının kesildiğini kanıtlaması durumunda sorumluluğunun ortadan kalkacağının açık olduğu, kusursuz sorumlulukta nedensellik bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurlu veya üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunmasının gerektiği, davalı bankanın sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olarak ve adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında değerlendirilmesi halinde de aynı kuralların geçerli olacağı, buna göre hukuka aykırı fiil ile zararlı sonuç arasındaki illiyet bağının kesilmesi halinde ilk hukuka aykırı fiili işleyen kişinin hukuki sorumluluğundan bahsedilemeyeceği, somut olayın belirtilen ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesinde; davalı bankanın çeklerin çalınması sonrasında hırsızlığın sorumlusunun bulunması bakımından suç duyurusunda bulunmuş olduğu, çeklerin zayi nedeniyle iptali için dava açarak çeklerin iptali kararını aldığı, davacının bu ilama dayalı olarak çek bedellerini keşidecilerden tahsil ettiği, bu aşamada davalı bankanın vekil hamili olduğu çekleri çaldırması sonucunda hamilin çeklerin bedelini tahsil edememesi ve çekleri tahsil edebilmek için çek zayi davası vs. davalar için yapacağı masraflardan doğabilecek zararların oluşumu ile çalınan çekler üzerinde tahrifat yapılarak vekil hamil olan davalı …Ş.’nin cirosunu kimyasal madde ile kapatılarak üzerine hukuka aykırı şekilde gerçekte hamil olmayan kişilerin cirosu varmış gibi gösterilerek yeni bir ciro silsilesi yaratılarak kopartılan ciro silsilesinin yeniden kurulmasıyla çeklerin yeniden dolaşıma sokulması sağlanmakla illiyet bağı kesildiğinden, davalı bankanın çeki çaldırmasıyla oluşacak çekin tahsil edilememesi ve çekleri tahsil edebilmek için yapılacak masraflar ile fiilen faiz kaybından doğan zararların davalı bankadan istenemeyeceği, bu yönüyle kök raporda değişiklik yapılmadığı, öte yandan bir an için illiyet bağının kesilmediği düşünülse bile davacının hamili olduğu çekleri hukuka aykırı şekilde ele geçirerek davalı …Ş.’nin cirosunu kimyasal madde ile kapatılarak üzerine hukuka aykırı şekilde gerçekte hamil olmayan kişilerin cirosu varmış gibi gösterilerek yeni bir ciro silsilesi yaratılarak kopartılan ciro silsilesinin yeniden kurulmasıyla çeklerin yeniden dolaşıma sokulması suretiyle hamil olanlara karşı açacağı zarar ziyan davasından herhangi bir sonuç alamayacak olursa davalı …Ş.’ye başvurabileceği, nitekim …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından açılan menfi tespit ve çekin istirdadı davasında verilen karara dayalı olarak yapılan masraflar ile yapılan haksız takip neticesinde uğradığı zararları yetkisiz hamil olan …’dan, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takip başlatan…’dan talep edebilme imkanının kullanılmadığının belirlendiği, bu haliyle davanın erken açılmış bir dava olduğu, bu yönüyle kök raporda değişiklik yapılmadığı şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu ek raporu dosya taraflarına tebliğ edilmiş, davacı şirket vekili tarafından 23/06/2021 tarihli dilekçe ile ek rapora itiraz edilerek itirazlar doğrultusunda yeni bir bilirkişiden rapor alınması talep edilmiş, davalı banka vekili tarafından ise 21/06/2021 tarihli dilekçe ile ek rapora karşı yazılı beyanda bulunularak dosyada alınan kök ve ek raporlar doğrultusunda davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Mahkememizce 06/10/2021 tarihli duruşmada; dosyada alınan bilirkişi kurulu kök ve ek raporlarının yargısal denetime uygun, hüküm kurmaya elverişli ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yeni bir bilirkişiden rapor alınması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Eldeki davada davacı şirket tarafından, çeklerin keşidecisinden çek bedelleri tahsil edilmesine karşın, kargo aşamasında yaşanan hırsızlık nedeniyle çeklerin geç tahsilinden kaynaklı olarak uğranıldığı ileri sürdüğü maddi ve manevi zararlarının davalı bankadan tazmini ve tahsili talep edilmektedir.
Dosya kapsamına ve talebin ileri sürülüş biçimine göre; huzurdaki davaya konu çeklerin davalı banka tarafından tahsil için ilgili şubeye gönderilmek üzere kurye firmasına teslim edilmesi sonrasında henüz kargo aşamasındayken çeklerin çalınarak zayi olduğu hususu sabittir. Yaşanan bu hırsızlık olayında ise davalı bankanın herhangi bir dahlinin, ihmalinin ve/veya kusurunun bulunmadığı açıktır. Zira ilgili kurye firmasının çalışanı tarafından davaya konu çeklerin de aralarında bulunduğu evrak dosyası (çanta) büyük bir ihmal sonucu taşımanın yapıldığı motosiklette bırakılmış ve hırsızlık olayı bu şekilde meydana gelmiştir. Öte yandan davalı banka tarafından yaşanan hırsızlık olayı sonrasında ilgili Savcılık nezdinde gerekli başvuru ve şikayette bulunulmuştur. Ayrıca kargoda çalınmak suretiyle zayi olan çeklerin iptaline yönelik olarak açılması gereken zayi nedeniyle çek iptali davası da Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde açılmıştır.
Hukuki sorumluluğu doğuran şartlar arasında “illiyet bağı” büyük bir önem taşır. İlliyet bağı, sorumluluğun aslî şartı ve tazminat hukukunun temel ilkesi olarak görülür. Bu şart olmaksızın bir şahsın sorumluluğundan bahsedilemez. İlliyet kavramı, zararlı sonuç ile sorumluluğu doğuran davranış veya olay arasında bir sebep – sonuç ilişkisinin bulunmasını gerektirir. Hukukta, gerçekleşen zararla sorumluluğu doğuran olay veya davranış arasındaki sebep – sonuç ilişkisine genel anlamda “illiyet bağı” denilir.
Uygun illiyet bağı ise; olayların olağan akışına ve hayat tecrübesine göre, sebebin, meydana gelen sonucu yaratmaya elverişli olmasıdır. Uygun illiyet bağı, sorumluluğu, zarar veren bakımından öngörülebilir risklerle sınırlamaktadır. Başka bir deyişle, hayatın olağan akışı ve hayat tecrübesi bakımından öngörülemez zararlar uygun illiyet bağı kapsamında sorumluluğu doğurmayacaktır.
Somut olayda; dava konusu çekler davalı bankanın elinden ve uhdesinden çıkmıştır. Taşımayı yapan kurye elemanı tarafından dava konusu çeklerin de aralarında bulunduğu evrakların yanına alınmayarak motosiklette bırakılması davalı bankanın değil, taşımayı yapan kurye personelinin ağır kusurundan kaynaklıdır. Çekler kargoya geçmekle artık davalı bankanın sorumluluğu ortadan kalkmıştır.
Sorumluluğun asli şartı; zararla davranış veya olay arasında bir sebep – sonuç ilişkisinin bulunmasıdır. Dava konusu çeklerin kargoda çalınması sonucunda hamilin çeklerin bedelini geç tahsil etmesi ve çekleri tahsil edebilmek için açacağı davalarda yapacağı masraflardan doğabilecek zararlar ile davalı bankanın fiilleri arasında illiyet bağı yoktur. Davacı şirketin uğradığını iddia ettiği zararlar ile davalı bankanın arasında illiyet bağı bulunmadığından davanın reddi gerekmiştir.
Sonuç olarak mahkememizde yaşanan hırsızlık olayında davalı bankaya atfedilebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı yönünde kanaat hasıl olmuştur. Dolayısıyla davacı şirketin uğradığını iddia ettiği zararlar ile davalı bankanın fiilleri arasında uygun illiyet bağı bulunmadığından, davalının talep ettiği maddi zararları davalı bankadan talep etmesinin haklı ve yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacı şirketin dava dilekçesinde iddia ettiği gibi manevi zararlara uğradığına yönelik beyan ve iddiaları ise yargılama aşamasında ispat edilemediğinden bu yöndeki talebin de reddine karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarına göre davalı bankanın sorumlu tutulabilmesi için davacı şirketin maddi zarara uğradığını ispat etmesi gerekmektedir. Şöyle ki; davalı bankanın söz konusu maddi zararlardan sorumlu olabilmesi için öncelikle davacı şirketin dava konusu çekleri haksız olarak elinde bulunduran hamillere karşı gerekli olan davaları açıp, sorumlular hakkında tüm hukuki yolları tüketmesi, tükettikten sonra da çeklerin bedelini geç tahsil etmesi nedeniyle zarara uğradığını ispat ederek bankadan tazminat talebinde bulunması gerekir. Bir başka deyişle davacı şirketin davalı bankadan talepte bulunabilmesi için çekleri ele geçiren hamillere karşı dava açarak, tüm sorumlular hakkında gerekli tüm hukuki yolları tüketmesi, buradan bir sonuç elde edememesi halinde davalı bankaya müracaat etmesi gerekmektedir. Dosya kapsamından davacı şirket tarafından dava konusu çeklerin hamillerine karşı dava açıldığına, bunlar hakkında tüm hukuki yolların tüketildiğine ve uğranıldığı ileri sürülen zararların tahsil edilemeyip maddi zarara uğranıldığına dair somut bir belge sunulmadığı anlaşılmakla ve her davanın açıldığı zamandaki şartlara göre değerlendirilmesi gerektiğinden, davacı şirketin davalı bankadan bu aşamada tazminat talebinde bulunmasının da mümkün olmadığı kanaatine varılarak aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 256,17-TL. karar ve ilam harcından, 59,30-TL. peşin harcın mahsubu ile kalan 186,87-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp bu davalıya verilmesine,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/10/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır