Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/412 E. 2019/19 K. 24.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/412 Esas
KARAR NO : 2019/19
DAVA : Hisse Devri İstemi
DAVA TARİHİ: 08/05/2018
KARAR TARİHİ: 24/01/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı ve diğer hissedarlar arasında imzalanan 30/04/02014 tarihli Hissedarlar ve Hisse Alım Sözleşmesi uyarınca, davalı ve diğer hissedarların dava dışı … şirketindeki hisselerinin müvekkili şirket tarafından devralındığını ve sözleşme gereği müvekkili şirketin … şirketinde %80, davalının %10, dava dışı…’in %10 hisseye sahip olduğunu, davalının şirkette belirli süre istihdam edilmek üzere taraflar arasında hizmet sözleşmesi imzalandığı, ayrıca 01/10/2014 – 31/12/2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Danışmanlık Sözleşmesi imzalandığını, davalının sözleşme gereği düzenlenen rekabet etmeme yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davalının, müvekkilinin yetkisiz kişilerinden izin alarak dava dışı … Şirketine ortak olduğunu, davalının izin aldığı tarihten önce bahsi geçen şirketin yöneticisi ve ortağı olduklarını öğrendiklerini, bu durumu davalının kötü niyetli olarak müvekkili şirketten sakladığını, davalının taraflar arasında imzalanan sözleşmelere ve hukuka aykırı davrandığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle müvekkili ile davalı arasında imzalanan Hissedarlar ve Hisse Alım Sözleşmesi uyarınca davalının … şirketindeki tüm hisselerini müvekkiline devretmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı şirket arasında imzalanan sözleşmeye müvekkilinin aykırı davranmadığını, müvekkilinin, dava dışı … yetkililerinden izin alarak dava dışı … şirketinin ortağı olduğunu, davacının ortağı olduğu … şirketi ile … şirketinin farklı alanlarda iş yapan şirketler olduğunu, bu nedenle rekabet söz konusu olmadığını, müvekkilinin aldığı izinden sonra … şirketine ortak olduğunu, ayrıca şirkette yönetici olduğu iddiası gerçek dışı olduğunu, davacının dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların gerçek dışı olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dava; taraflar arasında imzalanan 30/04/2014 tarihli Hissedarlar ve Hisse Alım Sözleşmesi gereği dava dışı … Şti.’ndeki hisse alım-satımına ilişkin sözleşmenin, dava dilekçesinde ileri sürülen nedenlerle davalı tarafça ihlali iddiasına dayalı olarak yine aynı sözleşmenin 2.4.maddesi gereğince davalının adı geçen dava dışı şirkette kalan paylarının devri istemine ilişkindir.
Davacı taraf, taraflar arasındaki Hissedar ve Hisse Alım Sözleşmesi’nin 2.4.maddesi gereği davalının kusurlu satıcı konumuna düştüğünü iddia ederek dava dışı şirkette kalan payların devrini istemiştir.
Kural olarak hiç kimse, isteği dışında, bir sözleşme ilişkisine girmeye mecbur değildir. Hiç kimse, bir sözleşmenin kurulması için bir öneride bulunmaya zorlanamayacağı gibi, kendisine yöneltilen bir öneriyi kabule de mecbur değildir.
Taraflar diledikleri sözleşmeyi yapabilme konusunda özgürdür ancak, bu özgürlük sınırsız olmayıp bazı hallerde kısıtlanabilmektedir. Zira TBK 27.maddesi; “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür. Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur” düzenlemesini içermekte olup, bu kapsamda sözleşme özgürlüğünün sınırları belirtilmiştir. Buradaki kesin hükümsüzlük kavramı, taraflar arasında yapılan sözleşmenin hiçbir anlam ifade etmemesini ve hukuki olarak geçersiz olmasını ifade etmektedir.
Taraflar arasında yapılmış 20/04/2014 tarihli sözleşmeye ek 4.’ün 11.maddesinde “Kusurlu Satıcı” tanımlanmış; sözleşmenin 2.4.maddesinde ise, satıcının “Kusurlu Satıcı” durumuna gelmesi halinde sattığı şirkette kalan hisselerin, hesaplanacak bedeli karşılığı alıcı tarafından istenebileceği öngörülmüştür.
Bu haliyle sözleşmeye konulan hüküm, davalının şirkette kalan hisselerini devretmeye zorlamayı amaçladığından; 6098 sayılı TBK’daki sözleşme yapma veya yapmama özgürlüğü ilkesini ihlal eder nitelikte olduğundan geçersizdir. Dolayısı ile anılan sözleşme hükmü gereği davalının sahibi olduğu şirketteki hisselerin devri istenemez.
Davacı taraf, davalının kendisi veya dava dışı şirketle haksız veya zararlandırıcı başka bir eylem içerisinde olduğu iddiasında ise, sözkonusu eylem nedeniyle zarar gördüğünü kanıtlaması halinde TTK hükümlerine göre haksız rekabetten kaynaklanan veya genel hükümlere dayalı haklarını her zaman kullanabilir. Diğer yandan davalının ortaklıkla bağdaşmayacak eylemlerinin varlığı iddiası durumunda ise, ortağın ortaklıktan haklı nedenlerle çıkartılması istenebilir.
Açıklanan nedenlerle, iddianın ileri sürülüş biçimine göre; özellikle haksız rekabeti iddiasıyla “Kusurlu Satıcı” durumuna düştüğü ileri sürülen davalıya karşı, iddia edilen eylemleri nedeniyle haksız rekabetten kaynaklanan haklar kullanılmaksızın veya varsa haklı nedenlerle davalının şirket ortaklığından çıkartılması istenmeksizin, yukarıda açıklandığı gibi davalının dava dışı şirketteki hisselerinin devrinin istenmesinin yasal dayanağı bulunmamaktadır. Dolayısı ile ileri sürülen iddialara ilişkin bildirilen kanıtlar toplanılsa ve iddialar kanıtlansa bile yukarıda açıklanan nedenlerle sonuç değişmeyeceğinden, usul ekonomisi açısından taraflarca bildirilen kanıtlar toplanılmaksızın davanın reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 44,40 TL maktu karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 2.725 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı.
Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.